Effect of the brush before bed night.

Siyah düz straples elbisesi ile Gw dikkatini çekti kapının önünde Ovn ile duran Laela'nın. Aslında Ovn'dan hala bir şeyler söylemesini bekliyordu. Gw güzel bedenini sergilemeyi Laela kadar iyi biliyordu. Fransadan yeni gelmişti ve yorgun haliyle sırf Laela için gelmişti. Ve gözlerindeki parlaklık ve gülümseme ile Laela'a doğru yaklaştı. "Parti sahibi , bu işin hakkını veriyor." Laela bu konuşmadan sonra gülümsemesi ile karşılık verdi ve gidip sarıldı. Gerçekten Gw'i özlemişti. "Parti sahibi bu işler için yaratılmış, hoşgeldin hayatım. İçeride takıl istersen sonra uğrarım yanına, yalnız bırakmam seni" büyük bir kahkahadan sonra içeri attı kendini Gw eminim o da yakışıklı bir garson bulmuştur. Tam Gw'e gülümsemesini suratından atarken önünden Ach ve Poppy geçti, ikisinin de morali bozuk gibiydi hiç selam vermediler birer kez alttan Laela'nın yüzüne bakıp içeri daldılar. Bir şeyler oluyordu madem moralleri bozuk partide ne işleri vardı. Böyle gelmelerindense hiç gelmemeleri daha iyiydi. Böyle demesine rağmen Laela Ach.'i bu kadar üzen şeyin ne olduğunu merak ediyordu. Tam tekrar gülümseyecekken kapıdan hızlı bir şekilde Mose geçti, Ach'in sevgilisi...peki bunları bu hale geitren olay neydi. Laela aslında o kadar umursamıyordu, inşallah partiyi mahfetmezler diye geçiriyordu içinden. Tekrar yüzüne Ovn'a döndü o da bir şeyler olduğunu anlamıştı. Bu gece her şey açığa çıkacaktı. Gossip Girl'e de iyi haberler gidecekti herhalde. Laela uzun uzun Ovn'a bakıyordu hala ondan bir şeyler anlatmasını bekliyordu. Bari o olanları anlatsa da tek sorun Ach'inkisi kalsaydı.

Dediği cümleler beynine beynine kazınırken 'dost' harfleri daha da farklı kazınmıştı diğerlerine göre. Dost dostuyla yatmaz. Dost dostunu öpmez. Dost diğerleri gibi kullanıp atmaz. Sevse ya söyler ya saklar temas etmez. Onların dostluğunun cacığı çıkmıştı. Jake ve dost Ambrosia'nın. Mavi gözleri Achille'in mavi gözlerindeydi. Henüz bir yaş birikmesi yoktu kızın gözlerinde, cümle de çıkmamıştı dudaklarından. Achille'in eli ilk kez duvara geçtiğinde gözlerinde beliren tek şey korkuydu. Ürkmüştü de fiziksel olarak. Evet. Geçmişinde dayak bile yemişti ama bunu bilmiyordu karşısındaki ve herşey sessizlik yüzünden oldu düşüncesi beyninde bağırırken dejavu tetiklemişti söyleyeceği şeyleri. Eh. Kalbindekileri söylemesi gerekmez miydi ne de olsa? Sesinin kısık çıkacağını biliyordu ama nefes kesilmesi yaşamamayı diledi sadece.
'İkiniz de dostumken bir sevgilim vardı hatırlarsan. Beni döven yüce kişi. Hepimiz onunla anlaşıyorduk hani. Jake ile olanlar yanlıştı. Yanlışlık genelde örtülür Ach. Sadece oldu diyebileceğin birşeydi o. Bizi gördüğünde ne düşündüğünü bilmiyorum, sana bunu kimin dediğine de eminim. Dosttuk. O öpücüğe kadar. Birgün bunu öğreneceğini biliyordum, sana değer verirken bunu saklamış olmanın verdiği acı da beni kaçmaya itti. Eğer ölebilmiş olsam şuan diğer sürtüklerden farkım olmazdı Ach. Sana söyleyemedim. Korktum. Seni kaybetmekten. Çünkü ilk kez dediğimizde tiksinebilirdin. Ya da daha sonra deseydim de tiksinebilirdin. Gitmene dayanamazdım çünkü seni seviyorum ve lanet olsun şunu yapmayı kes!' Sesi kısık gibiydi ve sonlara doğru hızlanmıştı. Seni seviyorum cümlesi duyulmuştu, onu derken gözleri yaşarmıştı zaten. İki eli de Ach'in duvarla bütünleşik elini tutmuştu. Normalde cesaret edemezdi o durumdayken. Eli titrese ve ruhu korksa da ne elini çekti, ne de gözlerini kaçırdı onun gözlerinden.

"Parti sahibi bu işler için yaratılmış, hoşgeldin hayatım. İçeride takıl istersen sonra uğrarım yanına, yalnız bırakmam seni"

demişti Laela.o da Gwen'e gülümsemişti büyük bir içtenlikle.Ne zamandır kafaları çekmediklerini düşününce özlem gidermeleri gerektiğini düşündü.İlerleyen saatlerde bir araya geleceklerdi zaten.Çekingen bir adım attı girmeden önce bara.Manhattan gecelerinden birini yaşamak istiyordu bu gece.İçeri girdiğinde ondan biraz uzun,kumral saçlı ve beyaz tenli seksi bir garson yanaştı yanına.Arkasını döndü ona Gwen.Çocuk gözlerini açmış bakarken , kız kollarını arkaya doğru uzattı.Omuzlarını biraz silkeledi ve ceketin omuzlarından düşmesini sağladı.Çocuk , kızın ceketini aldı ama kızdan etkilendiği çok açıktı.Kollarını toplayıp arkasına döndüğünde kız , ona göz kırptı.Uzun zamandır kullanmadığı cazibesini köreltmeye niyeti yoktu elbette.Sonuna kadar kullanacaktı gerekirse.Ceketi çıkardıktan sonra ona bakan gözlere gülümseyerek cevap verip Gaga'ya doğru ilerledi.

Lets have some fun , this beat is sick
I wanna take a ride on your disco stick.

Onun şarkılarını çok severdi Gwenyth.Sahnesinin ve striptizcilerinin yanından geçerken eşlik etmişti ona.Mırıldana mırıldana ortamı geziyordu.Şimdi içmeye başlarsa iyi olmayacağını biliyordu.Yakın arkadaşlarına mesaj atmak için köşe bir yere geçti ve bir ayağını koyarak kendini duvara yasladı.Geceyi boş geçirmek istemiyordu.Aslında bunun olacağını da pek sanmıyordu.

Midesi öyle bir bulanıyor ki. Öyle bir dolanıyordu ki midesi ağzının içinde sinirden. Defol git kendi yerine mide! Yerine git. Çok virajlı bir yolda, çok kötü bir arabadaymış gibi hissediyordu kendini. Kendini aptal yerine konmuş hissediyordu. Kandırılmış, kenara savrulmuş. Omuriliğinin her şeyiyle iletişime geçtiğini duyumsadı. Omurları, iliği değil de ortaya fırlamış eski bir tel gibiydi, kıvılcımlar yapmaık bir şekilde oradan oraya koşuşturuyordu. Soğuk ve vahşi bir enerjiye kapılmışlardı. Gözle görülmeyen çok sivri buz dikenleri gibi dört bir yana yayılıyor, Damarlarını ele geçiriyorlardı. Yüreğini şişliyor, beyninde patlıyor, kafatasıyla beyin sıvısı arasında dans ediyorlardı. Byeaz kıymıklar, ölülerin tüyler ürpertici kemikleri gibi bir dans gösteri yapıyorlardı. Bu ateş değil, ışık değil, enerji değil acıydı. Beklenmedik ve şiddetli bir olayın acısı, yakıcı bir öfke. Bu kadar büyük duyguları içinde barındırmak istemiyordu.

'İkiniz de dostumken bir sevgilim vardı hatırlarsan. Beni döven yüce kişi. Hepimiz onunla anlaşıyorduk hani. Jake ile olanlar yanlıştı. Yanlışlık genelde örtülür Ach. Sadece oldu diyebileceğin birşeydi o. Bizi gördüğünde ne düşündüğünü bilmiyorum, sana bunu kimin dediğine de eminim. Dosttuk. O öpücüğe kadar. Birgün bunu öğreneceğini biliyordum, sana değer verirken bunu saklamış olmanın verdiği acı da beni kaçmaya itti. Eğer ölebilmiş olsam şuan diğer sürtüklerden farkım olmazdı Ach. Sana söyleyemedim. Korktum. Seni kaybetmekten. Çünkü ilk kez dediğimizde tiksinebilirdin. Ya da daha sonra deseydim de tiksinebilirdin. Gitmene dayanamazdım çünkü seni seviyorum ve lanet olsun şunu yapmayı kes!'

"Nasıl hiç çaktırmamayı başardınız? Pişman değilmiş. O kadar alışmışsın ki bana yalan söylemeye ben farkında olmadan. Sahte-"

Konuşmak istemiyor onunla. Artık çok riskli sularda olduğunu biliyordu.

"Hiçbir gerçek bu-"

Kızın biraz önce söylediği cümleler geriye doğru akıyor zihninde.

"Ne dedin?"

İnanmaz gözlerle bakıyordu kıza. Göz bebekleri irislerinin parlak mavisini kıskanır gibi büyümüştü.

Derin bir nefes almaya çalışsa da başaramamış yüzünü yere eğip hafifçe öksürmüştü. Ah hayır korkmayın gayet kendindeydi o sırada. Arada bir sizin de nefesiniz sıkışmaz mı canım? Achille kendisini haklı cümlelerle kıstırırken yutkunmuştu. Kendisini gittikçe küçülüyormuş gibi hissediyordu, yine de başı yere eğik olmamalıydı. Yüzünü kaldırıp ona baktı, meydan okurcasına olmasa da sadece kabulleniş vardı yüz ifadesinde. Neden hala onunla olduğunu bile bilmiyordu. Neden kızı itip gitmemişti ki? Kendisine sorduğu soruyla dudağını emdi, psikolojik olarak kurumuşlar gibi gelmişti kıza. 'Seni seviyorum Achille.' demişti mavi gözler onun irisleri büyüyen mavi gözlerinde. Yanaklarının kızardığını biliyordu ama kendisiyle ilgili 'gerçek' şeyleri söylerken genellikle utanırdı. Eli hala oğlanın elinin üzerindeydi. Duvarla onun elinin arasındaydı oğlan zarar görmesin diye. Ah hayır dayanamazdı buna. Kendi yüzünden ne zaman can acıtmayı kesebilirdi ki Ambrosia?
'Yine de tüm bu olanlardan sonra.. Sanırım ben.. Şey.. Defolmalıyım hayatından?' demişti titreyen bir sesle. Görüşü bulanıklaşmıştı akmayan damlalar nedeniyle. Dudağının kenarının titrediğini hissediyor ve git cevabı gelirse eğer sonsuza dek buraya elveda etmeye hazırlanıyordu içten içe. İstemsiz de olsa yüzünün saçlarının ardına gömülmesini engellememişti.

Bu samimi tavırlarıma şaşırmış gibi görünüyordu.Kız tatlı biri gibiydi ama benim için fazla iyi niyetliydi.Viskisinden sık yudumlar alıyordu.Ortam gittikçe daha da kalabalıklaştığı için keyfim yerine gelmeye başladı.Etrafta sürekli garsonlar dolaşıyordu.Bu parti gerçekten muhteşem olmuştu.Sürtüklere göre diye düşünmeden edemedim.

" Sayılır. Aslına bakarsan parti başlayınca belki daha iyi bir şeyler olur. Sen eğleniyor musun? "

Ne söylesem yalan olurdu şimdi.Eğleniyordu ama ortam biraz daha kalabalıklaşırsa daha iyi olacaktı.Etrafta fazla yakışıklı insanlar vardı.Tam bana görelerde öyle.Kızın cevabımı beklediğini görünce iç sesimi bastırdım.

"Sanırım haklısın parti başlayınca daha iyi şeyler olacak"

Göğüs geçirerek bir an önce başlamalıda diye düşündüm.Elimi saçlarımın ön tutamına atarak arkaya savurdum.Hala etrafı gözetliyordum.Etrafta gerçekten güzel elbiseler,yakışıklı çocuklar vardı.Güzel bir konuk listesi L. diye düşünerek brendiden bir yudum daha aldım.Sürekli dolaşan garsonlardan biri feci derecede yakışıklıydı.Crys'e döndüm.

"Sencede şu garsonun gerçekten seksi bir poposu yok mu?"

Garsonu elimle gösteriyordum.O sırada çocuk tam ters tarafa döndüğünde beni ve ona yönelmiş parmağımı gördü.Baştan çıkarıcı bir biçimde göz kırpıp gülümsedim.Sürtüklükte sınır yok! nede olsa.

Elini zonklayan eliyle duvar arasına koymuştu kız. Achille'in üç ağrı fabrikası - eli, beyni, midesi- tam mesai çalışıyorlardı. Anlaşılan birisi minik makinistlere fazladan para ödemişti. Ulumak istiyordu içini boşaltabilmek için. Dudağını emen kız buğulu gözlerle ona baktı.

'Seni seviyorum Achille. Yine de tüm bu olanlardan sonra.. Sanırım ben.. Şey.. Defolmalıyım hayatından?'

Ne dediğini filan duymadı hiç. 'Seni seviyorum' kısmından sonra hiç bir şey duymadı. Kızın önüne eğdiği ince yüzü sarı saçları arasında kayboldu. Konuşmuyor bir süre Achille. Üç dört dakika tahminince. İçindeki magmanın geri çekildiğini hissediyordu. Bir nebze. Merakla yüzünü kaldıran kızın saçları t-shirt'ünü yaladı. Kokusu burnuna çarptı. Bu kokuyu depolayamaz mı içinde? Sonsuza dek yetecek kadar? İyileştirsin onu. Ne gerek var ki? Bir yere gitmiyor ki Mose. Gitmeyecek ki. Hep orada kalacak. Onunla birlikte. Dudakları kızın dudaklarına yapıştı. Kız yaslandığı duvara iyice yapışırken içerden Gaga'nin sesi geliyordu. Sarıyordu onları. Kundaklıyor, sarmalıyordu. İyi etmeye çabalıyordu. İyi gelmeye. Bir nebze. Genç adam bırakıyor Mose Kokusu tüm deliklerini bassın. Bütün çiziklerini, eziklerini, yaralarını, yırtıklarını kapatsın. İyi etsin Bırakıyor kendini Mose Kokusu'nun şimdiye dek onu bir kez bile yanıltmayan iyi ediciliğine. İçinin titrediğini duyuyor. Elleri kızın sırtında hareket ederken kızı kucağına aldı. Ensesinde ve saçlarında dolaşan parmakları hissederken kendini hayatta gerçekten öpülmüş hissediyordu. Daha önceki tüm öpüşmeler yarımdı, yamalaktı, yalandı. Aklının ruh gibi beyinden ayrılıp uçtuğunu duyumsuyordu.

"Sencede şu garsonun gerçekten seksi bir poposu yok mu?"


Ah, bu kız gerçekten bir sürtüktü. Belki de Laela'ya sormadığım soruyu ona sormam gerekirdi. Dönüp garsona baktı. Evet, diğerlerinden daha iyiydi ama; garsondu işte. Crys istekle Eff'e döndü ve soran gözlerle baktı. Bakışları değişmişti şimdi, daha düşmanca bakıyordu. Bu kızın farklı olabileceğini düşünmüştü. Ama anlaşılan, dedikodular hiçbir zaman yanılmıyor. Kalkıp gitmeli miydi? Belki Zo ile bir şeyler yaparlardı. Burada sürtüklerin arasında kalmaktan iyiydi. Yani, ne zevk alıyorlardı ki? Tamam, sex meselesini anlayabiliyordu. Ama sevmediğin insanlara tattırmak niye, sırf popüler olma hevesi mi? Ah, şu sürtükler anlaşılmazdı. Yani, zor olduklarından da değil, aşırı kolaylar. Ve Crys de zeki. Sanırım bunlar birbirini dengelemiyor. Yani, Crys sürtük değil, çünkü aklı vara geliyor sonuç. Crys bakışlarını Eff'in gözünden ayırmadı. Ama yine de, neden bunu tercih ediyorsun, demek yerine Eff'in ona sormasını bekleyecekti. Laela ile Crys arasındaki atışmayı çoğu kişi bilirdi. Eh, Eff de Laela'nın arkadaşı olduğuna göre benim onu sevmediğimi -onun da beni- bilecekti. Sahte gülümsemelerle yüzümü kusursuz bir biçimde kapatsam da, sonuçta bunlar sadece sahteydi ve Laela'ya karşı hiçbir dostluk beslemiyordum. Neden bahsettiğimi anlamasını umarak -ki Laela'ya olan düşmanlığımdan bahsediyordum- kızı dudak bükerek süzdüm ve sordum:

" Biliyorsun, değil mi Eff? "

"Bebeğim, sen daha müthişsin. Hoşgeldin çok sevindirdin beni, ama neden yalnız geldin." diyerek bana sarıldı L. Michéal ile ilişkimizi bilen tek kişi olarak sanırım bunu sorması normal birşeydi. Ama normal olmayan bir durum vardı. Bir sevgilim varken bu gece partiye -sevgilimin de bulunduğu partiye- başka bir erkekle gelecektim. Tamam, kabul! Saçma bir durumdu. Ama bir kaç gün öncesinden Lorenzo ile böyle anlaşmıştık.

"Şey, aslında bu gece yanlız değilim." Sözümün ardından L, Michéal'a baktı. Onunla olacağımı düşünüyordu. Ama bu gece ki partnerim o olmayacaktı. Hem bu çok önceden belliydi hem zaten Mich bunu bana sormamıştı bile. Onun baktığı yere, bende Michéal'a baktım. O, henüz beni görmemişti.

"Hayır, L. Bu gece başka biri gelecek. Birazdan burada olur." Sözlerimin ardından gözlerinin faltaşı gibi açılmasına engel olmasının tek nedeni partiye gelen konukların onu böyle görmemesiydi. Bana birşeyler söylemek için giren çıkan insanların azalmasını bekliyordu büyük bir ihtimalle. Ama her saniye daha çok kişi partiye katılıyordu. Bende onun yanında, kapıda bu gelenleri görmekten zevk alıyordum. Dünki MadNights partisinden sonra bu daha bir zevkli olacaktı!

Dışarısı biraz durulmaya başlamıştı. Ama içerisi için aynı şeyi söyleyemezdim, bir kavga kokusu vardı içeride. Birilerinin sorunları vardı ve Laela'nın hemen konukları karşılamayı bitirip içeri girmesi ve eğlenceyi başlatması gerekiyordu. Ovn da sessiz ortamı fark etmiş olacak ki kelimelerini fısıldadı kulağıma. "Şey, aslında bu gece yanlız değilim." bu sırada L'in gözü Mich'e yöneldi herhalde bahsettiği Mich'di ve birazdan içeri gidip onun yanına oturacaktı. Ve bu Laela'nın kafasından sorunlar yarattığının bir göstergesi olacaktı tabiki, hiç bir sorun yoktu. Sadece Ovn sevgili dostu Laela'ı yalnız bırakmamak için burada duruyordu. Derken Ovn'un son sözleri Laela'ı şok etmişti. Ovn Laela'nın Mich'e baktığını görmüş olacakki düşüncelerini reddetmek ister gibi başlamıştı söze. "Hayır, L. Bu gece başka biri gelecek. Birazdan burada olur." Laela'nın iç sesi konuşuyordu. Ne oluyordu burada, yeni birisimi Mich ile birbirlerine o kadar aşıkken mi?, Laela gerçekten bir şeyleri kaçırıyordu. Manhattan da olaylar hiç durulmazdı. Ve yenileri oluşuyordu, herkes birbirini aldatıyor herkes birbiriyle ayrılıyordu. Uzun süren hiç bir ilişki yoktu. Laela da bu ilişkilerden birinin kurbanı olmamış mıydı zaten. Laela şaşkınlığını kelimeler ve gözlerindeki korku ile göstermişti sevgili dostuna. "Ovn! inanmıyorum bu gerçek değil değil mi?, Başka birisi kim?"

İçerde barmenin önündeki sandalyelerin birinde oturuyordu L'in yanına gelmesini beklerken.Ona geleceğine dair söz vermişti ama hala kapıda olmalıydı.Bi gözüde Ovn'u arayırdu.Geleceğini biliyordu Michéal Ovn'un.2.Votkasınıda bitirip sandalyeden kalktı . Gidip kapıya bakmalıydı.Daha erkendi saat.Bakalım nasıl bir gece bekliyordu Micheal'ı...
Kapıya geldiğinde Ovn'u gördü . L'le konuşuyorlardı.İkisinin çok yakın arkadaşlardı. Ovn'da onu görmüştü ama tam konuşucakken susmuştu Ovn. L Michéal'e gülerek bakıyordu.Ovn'sa sadece bakıyordu.Michéal'da sadece bakıyordu.İfadesizdi.Sanki çok önemli bir şey konuşuyorlardı ve Michéal'ın bundan haberi olmasını istemiyorlardı.Michéal sakince garip bir yüz ifadesiyle konuşmaya başladı.''Bir sorun mu var kızlar ? '' demişti . Aklından sadece bu kelimeler geçmişti.L'in gülümsemesi kaybolmuştu ve bakışlarını Ovn'a çevirmişti.İkisindende cevap bekliyordum.Aslında sadece biri konuşsa bile yeterdi.Bu sessizliğin bozulması ve bir şeylerin açığa çıkmasını istiyordum...

Spoiler:

Andrea çok telaşlıydı. Parti için uygun bir elbise bulamamıştı bir türlü. Dolabında bir çok çeşit vardı. Siyah, dizlerinin üstünde biten, epey sırt dekoltesi olan elbisesinde karar kılmıştı ki vazgeçti. Kırmızı, uzun, straptez elbiseyi giyecekti ki ondan da vazgeçti. Sonra gözüne annesinin doğum gününde aldığı elbise takıldı. Staptez, mini bir elbise idi. Değişik bir modeli vardı hemen hazırlanmaya başladı. Elbisesini giydi ve ayakkabı olarak uzun topuklu bir ayakkabı seçti. Kulaklarına ise uzun siyah küperler taktı. Saçlarını ise düz olarak omuzlarından aşağı süzülmesine izin verdi. Hafif kırmızı bir ruj üzerine parlatıcı sürdü. Göz makyajınıda yaptıktan sonra arabasına bindi. Harrison'a geldiğinde arabada biraz oturdu. Partiler ona neşeden çok gerginlik vermesinni nedenini bir türlü anlamamıştı. Elbise seçimi zor olduğundan dolayı geç kalmıştı biraz. Kapıdan içeri girdiğinde gözüne ilk çarpan tabiki Laela olmuştu. Elbisesi gerçekten dikkat çekici bir elbise idi. Seksi bir elbise seçmişti her zaman ki gibi. Laela'nın yanına gitmektense etrafta biraz süzmeyi tercih seçti. Herkes gerçekten şıktı ve herkesin ilgilendiği şeyler vardı. Laela'nın yanındaki üzey yiğeni Ovn yanında Micheal ile birlikteydi. Ah gelecek başka biri bulamamış mıydı? Gülümseyerek Laela'nın yanına doğru ilerledi. Laela'nın yanından geçen herkes bir kaç adım daha ondan gözlerini alamıyorlardı. Bu çok normaldi. Laela'nın yanına vardığında her zamanki baştan çıkarıcı gülümsemesi yoktu. Bu ilginç bir durumdu -En azından Andrea'nın yanında etraftaki erkeklere bu gülümsemesi ile bakardı ve hiç eksik olmayan gülümsemesi ciddi bir şekilde baştan çıkarıcıydı. Ona bakan herkes bir daha bakardı.-

"Merhaba Çocuklar."

Andrea sevimli bir sesle konuşmuştu. Micheal'e hiç bakmıyordu. Ona karşı bir antipatisi vardı Andrea'nın. Laela ve Ovn'a baktı. Laela'nın yüzünde endişeli gibi bir yüz ifadesi vardı. Ovn ise gülümsüyordu. Laela'nın hoş bulmadığı bi şey olmuştu kesin.

İşte bir sürpriz daha Ovn tam kimin geleceğini söyleyecekken Mich'in meraklı bakışlarla bize geldiğini gördü Laela, Ovn!a tekrar susması için Mich'e bakarak derin bir gülücük attı. Ovn hemen anlamış yüzünü çevirmişti Mich'e doğru, ama gülümsemiyordu. Galiba Ovn'un sevgisi gerçekten bitmiş gibi görünüyordu. Laela gülümsemesini sürdürüyordu. Yakışıklı iki güzel kıza doğru yaklaşırken aklındaki kelimeleri hazırlamış ve bir anda sormuştu.

''Bir sorun mu var kızlar ? ''

Evet bir sorun vardı. Ama bu sorun Laela ile ilgili değildi. İki sevgilinin tükendiği andı. Belki tek taraf sıkılmıştı ama gene de bir son olabilirdi. Laela'nın bir şeyler yapması gerekiyordu. İki tarafta onun yakın arkadaşıydı. Çocuk kuşkulu gözlerle bakıyordu iki kıza da. Laela yüzünü Ovn'a çevirmişti, Ovn Mich'in yüzüne bile bakmıyordu. Bir sorun olduğunu herkes anlamıştı. Ama kurtartılması gereken bir gerginlik ve eğlenceli olması gereken bir parti vardı.

"Yoo bir sorun yok Mich, sadece Ovn sıkılmamam için yanımda. Öyle sohbet ediyorduk, dedikodu işte anlarsın ya.!"

Diyerek koca bir gülümseme attı çocuğun yüzüne, Ovn da bir şeyler yapması gerektiğini anlamıştı kafasını kaldırıp o da hafifçe gülümsedi. Laela derin bir oh çektikten sonra konuyu değiştirmesi gerektiğini biliyordu ama aklına hiç bir şey gelmiyordu. Tam bu sırada ortamı değiştirecek bir şey oldu. 2. sınıf ufaklıklarından Andrea Laela'a doğru geliyordu. Kızmızı siyah karışımı mini bir elbise giymişti. Elbise straplesdi ve belden aşağısından siyah tüylerden oluşmuş bir etek bölümü vardı. Geniş topuklu siyah ayakkabıları ile uyumu sağlamıştı. Partinin şıklarından biri olmaya adaydı Andrea, Laela kuşkulu bakışlarını yüzünden atarak gülümsemişti Andrea'a çünkü Laela'ı zor bir durumdan kurtarmıştı.

"Merhaba Çocuklar."

Laela parti sahibi olarak hemen söze atılıp dikkati Andrea üzerine çekmeye çalıştı.

"Hoşgeldin Andrea, çok şık olmuşsun."

Diyerek partinin sevimli sahibi gibi davranmayı sürdürüyordu. Birazdan içeri girecekti. Dışarıda durmaktan oldukça yorulmuştu, onun da biraz içmeye ve eğlenmeye hakkı vardı.

Soğuk suyun altında sakinleştikten sonra aceleyle kıyafetlerini giymişti. Aynaya baktı. Fileli çorabın üstüne, siyah topuklu giymek ona yakışmamış mıydı? Hem bu topuklu ayakkabıları çok pahalıya satın almıştı hemde boyunu 1.70 gösteriyordu. Laela'nın partisine davet edildikten sonra bunları giymezse çatlardı. Aslında Laela ile çok yakın değildiler ama partiler yakınlaşmak içindir' düşüncesiyle gitmeye karar vermişti. Herkes orada olacağına göre...
Aynaya baktığında yakıcı şampuandan kızarmış gözlerine dikkat etmeden alnındaki yeni çıkmış sivilceye odaklandı. En az gözleri kadar kırmızıydı ama kısa süren bir makyajla onu kapatabilirdi. Eline aldığı makyaj malzemeleriyle hafif bir makyaj yaptıktan sonra üstüne siyah askılı bluzunu geçirdi. Bu gece için siyahı çok fazla tercih etmiş olması bir cenazeye gitmesiyle alakalı değildi, orası bir sürtüğüm partisi olacaktı!

Arabadan ürkekçe inerek partinin olacağı yere doğru ilerlemeye başladı. İçeriden Gaga'nın sesi geliyordu. Cathy'nin beğendiği güzel şarkılardan biri çalıyordu, adımlarını müziğe uydurarak ilerledi. Tam kapının girişinde Laela'yı gördü. VS'tan aldığı belli olan bir kıyafet seçmişti kendisine. Eldivenleri ve çizmeleri vücudunda bir çok yeri kapatmış olmasına rağmen yarı çıplak tabiri ona çok uyuyordu. Laela'nın kıyafetini görünce kendine bakamadan edemedi. Cathy, siyahlara bürünmüştü, beline kadar uzanan sarı saçları dalgalar halinde aşağıya iniyordu. Saçlarının bittiği yerde ışıltılı kemerinin üstünde eldivenli elleri duruyordu. Bacaklarının üstündeki siyah filelei çorap dizlerine kadardı. Laela'yı gördükten sonra düşündüğü şey, "Acaba bornozumla mı gelseydim?" oldu. Mekanı inceleyerek içeri girerken Laela'nın yanında durarak klasik bir şekilde "Selam. Parti güzel olacağa benziyor, ha?" dedi ve aynada kendisine çekici gelene kadar çalıştığı gülümsemesiyle gülümsedi. Bu gülümsemeyi erkekler için çalışmıştı ama Laela'dan zarar gelmezdi.

Chelsea kapıda durmaktan sıkılmıştı. Garson ballı likörünü bulup getirmişti. İnsanlar akın etmeye başlamıştı. Chelsea içeri geçmeye karar verdi. Gelenleri takip etmekte güçlük çekiyordu. En büyük ablasını ve kuzenini seçebilmişti. Bathory'lerden tek eksik Alexisti. Onunda birazdan geleceğine emindi Chels. Ve konuşacaklardı. Şu mesajın sebebini öğrenmeliydi. Jake'den neden korkması gerektiğini ve Alexis'in kendini neden birden bire umursamaya karar verdiğini. Abla olduğunu mu hatırlamıştı yoksa. Bunca seneden sonra? Yinede bu gece bunları düşünmekte istemiyordu bir yandan. Sadece eğlenmek istiyordu. Laela tarzında bir eğlenceye her ne kadar uygun olmasada bu gece kendi için kötü şeyler olmayacağından emindi. Yakışıklı garsonu şöyle bir süzüyor ve ballı likörünü içiyordu. Bir yandanda kapıdan girenlere bakıyordu göz ucuyla. Tanıdık birinin gelmesi geceyi dahada renklendirebilirdi onun için.

Alexis Paris'in yorgunluğunu daha üzerinden atamadan telefonunun uyarı sesiyle zıpladı. Bu bir hatırlatma uyarısıydı. Laela'nın partysi için. Biraz sakinleşmek ve rahatlamak iyi olacaktı. Gardrobunda partye uygun bir şeylerin olduğuna emindi. Vardı da.
Seksiliğini öne çıkaran bir kıyafetti. Göğüslerinin yarısı açıktaydı. Koyu bir göz makyajı yapmış ve ruj yerine fondoten sürmüştü. Kırmızı kadar vahşi olmayan ama çok seksi gösteren bir seçimdi. Arwin evin önünde değildi. Bir mesajla çağırdı ve o gelene kadar ayakkabısını seçti. Beyazlı siyahlı bu kostumun altına siyah, platformlu bir topuklu seçmişti. Platformu camdan gibiydi. Renkleri yansıtıyordu.
Arwin gecikmemişti. Arabaya binip gideceği yeri söyledi. Arabada da siyah halka küpelerini takıp takmamak arasında gidip geliyordu. Takmamaya karar verdi.
Arabadan indi ve kapıya yaklaştı. Laela herkesi selamlıyor ve içeri buyurediyordu. Tam bir sürtük gibi görünüyordu! Kostumune bayılmıştı Alex. Girişe davetiyesini gösterdi ve direk Laela'ya yöneldi. "Vay canına!" dedi sarılmadan önce. "Muhteşemsin."

Spoiler:

"Hoşgeldin Andrea, çok şık olmuşsun."

Laela'nın kuşkulu bakışları bir anda gitmiş yerine gülümsemesi gelmişti. Bu sözlerini pek içten bulmamıştı Andrea.

"Ah teşekkür ederim. Seninkinin de benden aşağı kalır yanı yok."

Demişti andrea. Çıplak gelsede bir şey farketmezdi herhalde Laela açısından. Zaten bu elbisesi ile zaten kapalı olması gereken yerleri açıktı. Ama Omuzlarının üstündeki süsler aşırı derecede güzeldi demek doğru olurdu. Andrea ne diyeceğini bilemiyordu. Hala Micheal'e bakmamıştı. Orada yokmuş gibi davranıyordu. O sırada Cathy geldi yanlarına. Andrea onu pek tanımıyordu. Neşeli bir sesle konuştu Cathy.

"Selam. Parti güzel olacağa benziyor, ha?"


Ah gerçekten güzel olacaktı. Andrea'nın bundan kuşkusu yoktu ama gecenin sonuna kadar burada kalır mıydı? İşte bundan emin değildi. Partiler pek ona göre olmasa da eğlenmek için gelirdi. Pek eğlenemese de zaman geçirirdi. Genelde sarhoş olarak çıktığı çok az yerlerden biri partilerdi. Andrea bugünün en neşeli sesini takınarak konuştu.

"Tabiki L yaparda güzel olmaz mı?"

L'de gülümsemişti. Andrea onların sanki özel bir şey konuştukları kanısına varmıştı. Gitme isteiği uyandı içinde. Laela'ya döndü.

"Ben biraz içmeye gidiyorum."

barın yanına ulaştığında garson'u süzdü. Gerçekten yakışıklı denilebilecek biriydi. Garson onu gördüğünde hemen yanına geldi. Kafasında bir türlü karar verememişti hangi içkiyi içeceğine en sonunda Votka'da karar kıldı. Bir çok içki bir kadeh de Andrea'yı sarhoş etmeye yetiyordu.

"Votka..." dedi Garsona gülümseyerek. Garson hemen bir bardak Votkayı getirdi. Andrea teşekkür ederek bardağı eline aldı ve küçük bir yudum içti. Etrafı izlemeye başladı. Lady gaga'nın şarkılarını pek sevmezdi. Ama kadın giyinmesini biliyordu. Sahneye süper uyum sağlamıştı. En hareketli şarkılarını söylüyordu. Andrea Votkasından büyük bir yudum daha aldı ve gözlerini Garson'a dikti. Bir kaç bardak temizliyordu. Garsonu bu işi bitirene kadar izledi. Daha sonra Votkasından yudumlar almaya devam etti. Bittiğinde ise bir tane daha istedi. Bugün sarhoş olmak istiyordu.

Laela partiye gelecek konukların tamamlanması için sabırsızlanıyordu. Bir an önce içeri girmeliydi. Mich hala bir şeyler söylememişti. Gelen misafirler ortamın gerginliğini dağıtıyordu. Ovn'un morali gerçekten bozuktu ve Laela'a ihtiyacı var gibi görünüyordu. İnsanların geldiğini görüp daha fazla dayanamayacağını anlayıp bir şey fısıldamıştı."Biraz başım ağrıyor birkaç kadeh bir şeyler içicem içeride görüşürüz Laela"diyerek içeri attı kendini. Mich hala yanımdaydı ve onun da bir şeyleri fark ettiği belliydi. Bu sırada Cath'in arabadan indiğini gördü Laela Cath siyahlara bürünmüştü ve oldukça hoş görünüyordu. Laela doğru geldi ve çekici gülümsemesi ile birbirlerine sarıldılar. "Selam. Parti güzel olacağa benziyor, ha?" Laela tekrar tatlı kız taktiği ile gülümsemiş ve inşallah der gibi kafasını sallamıştı. Andrea suskun kalamamış kıza hemen cevabını vermişti. "Tabiki L yaparda güzel olmaz mı?" Laela Andrea'a bakıp küçük bir gülümseme atmıştı. Andrea'nın iltifatından sonra Laela'a dönüp "Ben biraz içmeye gidiyorum." demesi bir şeylerden veya birilerinden kaçtığını gösteriyordu. Çok çekişmeli bir gece olacaktı. Misafirler bir bir geliyordu. Laela'nın beklediği gibi gelişiyordu her şey. İçerisi dolmaya başlıyordu. Laela Cath ile ilgilenirken dikkatleri A. çekti, Laela kadar çekici göründüğü kesindi, siyahlı beyazlı kostümü siyah çorabındaki küçük yırtık bile kızı seksi yapmaya yetmişti. Jartiyerin siyah ipleri çorabından daha koyu renkteydi ve oldukça hoş duruyordu. Güzel kız Laela'a doğru yaklaştı. "Vay canına!" diyerek atladı Laela'nın boynuna "Muhteşemsin." kız galiba kendi muhteşemliğinin farkında değildi. Ama Laela'nın da harika olduğu kesindi. "O senin muhteşemliğin, geldiğin için çok sevindim A."tatlı kız tavırları. Mich Laela'ı tanıyordu ve her güzel kelime söylediğinde kızın yanında kıkır kıkır gülüyordu. Ona pek inandırıcı gelmiyordu ama Laela içmediği için bu kadar tatlı gibi davranabiliyordu. Partinin sonlarına doğru görmeleri gerekiyordu.

"O senin muhteşemliğin, geldiğin için çok sevindim A." dedi tatlı kız havasıyla. Tabiiki Laela'nın içindeki yaramaz kız kadehlerle birlikte ortaya çıkacaktı. "Harika bir pary olacak." dedi Alexis imalı imalı. Yanındada Michéal vardı. Laela'nın tatlı kız sesine ve sözlerine gülmeden edememişti. Oda Laela'nın ilerleyen saatlerde açılacağını biliyordu. Tanrım, bilmeyen var mıydı ki? Bu gece herkes kendini gösterecekti. Skandalların birbirini izleyeceğine adı gibi emindi Alexis. Ve bu ona zevk veriyordu. Herkes yaramaz yüzlerini göstereceklerdi. İçkiler su gibi gidecek uyuşturucular elden ele gezecekti. Garsonlarda inanılmazdı. Seksi. Patynin seks partisi fotmatına dalması uzun sürmeyecekti.
Tekrar Michéal'e baktığında onu nerden tanıdığını hatırladı. Konsere birlikte gitmişlerdi. Öncedende tanışıyorlardı. Alexis konserden gitmek zorunda kalmıştı ve onun ne yaptığınıda bilmiyordu. "Hey Michéal." dedi ona dönerek. "Konserden çıkmak zorunda kaldım, aptal kardeşim beni otuyla yaktı." dedi ve güldü. Aklına Chelsea gelince etrafına baktı. Nerdeydi acaba? Jake partiye gelecek miydi onuda merak ediyordu. Gelmese iyi olurdu. Chelsea'yle konuşması şart olmuştu. Ama önce Michéal'den konser gecesi hakkında biraz bilgi alacaktı. Kızmamış olmasını diliyordu. Gecesinin güzel bittiğine şüphesi yoktu aslında. Alexis eğlenememişti ama Michéal'in eğlenmiş olmasını umuyordu.

" Biliyorsun, değil mi Eff? "

Crys'in bir sürtük olmadığını biliyordum.Ama yinede ona yakın konuşmuştum.L. ile kavgalı olduklarını da biliyordum.Bu kızla sonsuza kadar arkadaş olacakta değildim zaten.Kızın onun hakkında ne düşündüğüde zerre kadar önemli değildi. Ona karşı niye bu kadr yakın davrandığımı düşünüyor olmalıydı.Ahh sanki bir önemi varmış gibi.Sürtüklerden hoşlanmıyorsa çekip gidebilir sonuçta sürtüklük yolunda ve L.'in yolunda ilerleyen biriyim.İnsanları nedne bu kadar çobuk yargılıyorki neden bir sürtük igib davrandığımın nedenini bile bilmiyor.Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorki.Kim olduğumu bile bildiğinden şüpheliyim.Kızın hakkımdaki düşünceli umrumda değildi.Ona döndüm ve gözlerimi kocamam açtım.

"Biliyorum L. ile kavgalısın.L senden nefret ediyor sende ondan. Sürtüklere düşmansan yanıma niye geldin?Eğer seni bozuyorsa benden uzak dur çünkü ben L.'in yanındayım."

Kızmıştım.Hayatım hakkında hiç bir şey bilmeden yargısız infaz yapıyordu.Göğüs geçirerek içkimden yudum aldım.Artık kıza kulak asmıyordum.L.'i seviyordum.Onun hakkında saçma sapan konuşamazdı en azından benim yanımdayken

Laela kapının önünde patlamak üzereydi. Dışarıya bakıyordu henüz gelen yoktu, elindeki viski bitmişti. İçeride insanlar sürekli içiyordu ve Laela da içmeden durabileceğini sanmıyordu. Mich'e dönerek birkaç dakika beklemesini onun içki alıp geri geleceğini söyledi ve içeri daldı. Gaga beni gördüğünde gülümseyerek başlatıyor musun gibi bir işaret etti, Laela da devam anlamında kafa salladı ve gülümsedi. Erkek garsonlardan birinin yanına yaklaşarak bir bardak viski istedi bu sırada Eff ile Crys'in tartışmasını duydu. Eff Laela'nın yanında olanlardı. Manhattan ikiye bölünmüştü biir taraf Winter'ın tarafı diğer taraf Laela'nın tarafı Eff de Laela'nın arkasından gelen sürtüklerdendi, onunla gerçekten iyi anlaşıyorlardı. Crys ile bugün Barney's de tartışmışlardı. Ama Laela Crys'i kendi tarafına çekmeyi düşünüyordu. Çünkü ne olursa olsun kaybetmeyi kabul etmiyor ve savaşıyordu. Bir sürtük olmasa da Laela için yeterince güzel bir yetenekti bu. Eff'in sözlerine şahit oldu Laela. 

"Biliyorum L. ile kavgalısın.L senden nefret ediyor sen ondan. Sürtüklere düşmansan yanıma niye geldin?"

Laela Eff'i uyarması gerekiyordu. Crys'i yanlarına çekecekleri konusunda bu tartışma pek iyiye gitmiyordu. Çünkü ikiside dişli kızlardı ve bir taraf vazgeçene kadar asla pes etmezlerdi. İkisini de iyi tanıyordu Laela, ortama el atması gerekiyordu. Yavaşça oraya yaklaştı ve Eff'e arkasında sarılarak.

"Eff tatlım bir sorun yok Crys bizimle -Crys'e dönerek- Değil mi Crys?"

Bu bir karar anıydı. Ya onlarla olucak ya da tamamen düşman olucaktı. Crys için zor bir karardı çünkü sürtüklerin yanında olmak kaybedeceğin şeylerin olduğu anlamına geliyordu. Eğer YDY kızı olacaksan bir şeylerden vazgeçmen gerekiyordu. Masum bir kız kalmak oldukça zordu burada, ama ondan bakiriyetini istemiyordu. Sadece bir sorun olduğunda onların yanında olması yeterliydi.

İşte son gecem. Bundan sonra hayatıma başka bir kişilik olarak başlayacaktım yada başlamayacaktım. Hayatıma ilk önce kocaman bir END daha sonra kocaman bir START yazmak istiyordum. Ne yazık ki hayat çocukların elindeki elma şekerinden ibaret değil kanla karışmış çikolatanın tam kendisiydi. İğrenç ama çekici. Nasıl yaşayamazdım ki ! Arkadaş ihanetleri yüzümden sırtımda milyonlarca delik açılmıştı. Esas olan şu ki onlar birer arkadaş değil de param için yanımda duran küçük kuklalardı. Kendimi avutuyordum ama nafile. Chels' e iğrenç davrandığım için arabanın içinde kendime yüksek tondan bir lanet okudum Gaza abandım. Yarış pistinde turluyordum. Virajlardan hızla dönüp kendimi tehlikeye atıyordum ama ne fayda! Ama iyi araba kullanamasaydım şimdi ölüyordum. Hatta morgtaydım. Ama kahrolası şeyleri iyi kullanıyordum. Araba benim hayatımdı. O anda şu partiyi hatırladım. Chels' den özür dilememi ve belki de ona bir elveda borçlu olduğumu. Üstümü değiştirme gereği duymadan yarış arabası yerine arabama bindim ve gazladım. Üstümde sonbaharı anımsatan bir tunik altımda da desenli kahverengi çoraplarım vardı. Sadece bir anlığına da olsa boşluğa düşmek, uçmak ve her şeyden kurtulmak istiyordum ama bana söylenebilecek 5 kelime vardı " Deli! Bu imkansız senin için. " Evet sadece benim için imkansız. Neden ki neden? Bunları düşünürken kendimi partinin kapısının önünde buldum. Arkadan GaGa' nın sesini duyuyordum. Belki iyi olsaydım çıldırabilirdim eğlenceden ama ruhum kafesteki bülbül misali dertli ve üzgündü. Arabadan ağır adımlarla indim ve kapıya yöneldim. L beni karşıladı ve içeri girmemi söyledi. Chels' i bulmalıydım. Ona bir pislik gibi davrandığımı ve bana istediği her şeyi söyleyebileceğini ama beni bırakmamasını söyleyecektim. O benim diğer yarımdı. Diğer yarınız olmadan ne yapabilirdiniz ? Sadece koca bir HİÇ! İşte Chels oradaydı. Ballı likörünü yudumlarken ürkek bir şekilde yanındakilerle konuşuyor ve etrafına bakıyordu. Yüzümde bir gülümseme izi belirdi. Çünkü Chels' in nasıl hissettiğini anlayan yegane kişiydim. Çevresindekilerin hiçbiri onun bu belirsiz küçük çekingenliğini farkedememişti. Gözlerimdeki ızdırabı farketmesin diye yüzüme her zaman ki poker ifadelerimin en iyisini yerleştirip Chels' e yürüdüm. " Hey selam ! "

"Biliyorum L. ile kavgalısın.L senden nefret ediyor sen ondan. Sürtüklere düşmansan yanıma niye geldin?"

L. tartışmayı duymuş yanlarına gelmişti.Arkama sarılıp Crys denen sürtük düşmanı kıza baktı.

"Eff tatlım bir sorun yok Crys bizimle -Crys'e dönerek- Değil mi Crys?"

Şaşırmıştım.Crys bir sürtük düşmanı gibiydi.L ile düşmansa nasıl bizim tarafımızdan olabilirdi.Cyrs bir seçim yapmak zorundaydı.Ya bizim yanımızda yada karşımızda olacaktı.Crys'in tereddüte düşmüş bir hali vardı.Ama bizi karşına almassan iyi olur güzelim diye düşündüm birden.Crys L.'e onaylar bir hareket yaptı. Ne yani biraz önceki sürtük düşmanı kızda artık bir sürtük müydü?Dünya çabuk değişiyor. Kıza gülümsedim.

"Aramıza hoşgeldin tatlım"

Umarım bu kararından memnun olur.Çünkü bundan bir daha kaçamazdı.

Karar vermek zor olmuştu, zaten kolay bir seçim olmadığını hep kabul ediyordu Laela, bu seçim yüzünden bir çok şeyini kaybetmişti. Ama hayat oldukça değişmişti. Bölünmeler vardı. Ortada kalan hiç bir zaman yaşayamazdı. Çünkü iki taraftan da kötü bir şey yiyebilirdi. Bunun için Crys'in seçim yapması gerekliydi en azından onun iyiliği için. Hangi tarafta olursa olsun partide olmak serbest değil miydi zaten, istediğini seçebilirdi. Bizi seçmezse bile onu burada dövecek halleri yoktu ya, Crys kabul ettiğini belli etmek amaçlı gülümsedi ve kafasını salladı. Laela buna gerçekten sevişmiştim. Eff gülümseyerek şaşkında olsa sevindiğini ifade etti.

"Aramıza hoşgeldin tatlım"

Laela buradaki problemi atlattığına göre şimdi içkisiyle birlikte kapının önüne dönebilirdi. Yeni bir kişi daha katılmıştı onların yanına. Kızdan istediği fazla bir şey yoktu zaten, kimseden bir şey istemiyordu. Laela'nın şef olmak gibi bir durumu da yoktu. Sadece sorardı kabul etmek veya etmemek herkesin kendi elinde. Ya da bırakıp gitmek... Yalnız kalsa bile o mutlu olmayı başarabilirdi.

"Sorun çözüldüğüne göre siz devam edin, ben de misafirleri karşılamaya gidiyim, görüşürüz kızlar"

Diyerek oradan ayrıldı. Bir sorunu çözmenini mutluluğu içindeydi. İçerisinin de dolmuş olması onu mutlu ediyordu. Garsonlar da beklediği ilgiliyi alıyordu. Herkes sarhoş olduktan sonra oyunlar ve eğlenceler başlayacaktı. Ve oldukça eğlenecekleri bir parti olacaktı. Kapının yanına gittiğinde Mich orada bekliyordu. Gülümseyerek Mich'in yanında durmaya devam etti. Bu sırada içeri Meg gelmişti oldukça hoş görünüyordu. Onu da içeri yönlendirmişti Laela, bir sorunu var gibi duruyordu. Sorunlar bitmiyordu. Manhattan da sorunla bitmek bilmiyordu.