Effect of the brush before bed night.

Herkese Açık
00.03  
3. Tekil ve 1. Tekil Serbest.


Büyük gün gelip çatmıştı, bu sıralar Laela'nın yaptığı en büyük partiydi amao yorulmıyordu görevlilerin eline parayı basıyor ve kötü olursa onları öldüreceğini bile söylüyordu. Harrison bugünlük sadece Laela'nın partisi için kapanmıştı. Herkes bir şeyler için koşturuyordu. Laela ise parti salonunda oturmuş bir şeyler içiyordu. Sarhoş etmeyecek hafiflikte bir şeyler... Biraz sonra parti başlayacaktı her şey hazır gibi görünüyordu. Parti ışıkları tepede belirmeye başlamıştı. Dj son ayarlarını yapıyordu. Lady Gaga için büyük bir sahne ve yanına on tane striptizçi kız yerlerini alıyordu. Gaga biraz geç kalmıştı ama birazdan burada olurdu. Bu sırada arkadan seslenen Harrison'un sahibiydi. 50 adet garson dizilmişti Laela'nın önüne yarısı bayan yarısıda erkekti. Vücutları oldukça seksi duruyordu. Anlaştıkları gibi erkekler slip kadınlar ise g-string ve sütyen gitmişti. Hepsinin kıyafeti siyah renkteydi ve gene siyah renkle boyunlarına taktıkları papyonlar ile garson olduklarını belli ediyorlardı. Laela kadınların saçlarına göz gezdirdi ve birkaçının vücuduna bakmak için parmağının sert bir hareketi ile karınlarının oraya bastırıyordu, onlar da ses çıkarmadan etraflarında dönüyordu. Hepsi mükemmel görünüyordu fakar Laela pek beğenmemişti.
"İdare eder, bayanlar saçlarını toplarlarsa daha hoş olur"
Diyerek arkasını döndü oradakilere arkasında birden koşuşturma başlamıştı. Bayanlar saçlarını toplatmak için kuaför salonuna geri dönüyorlardı. Her şey onun istediği gibi olmalıydı tek kelimesi bütün partiyi iptal etmeye yeterdi. Laela devatiyeleri bütün YDY gençlerine göndermişti tabiki zengin olanlar. Davetiyelerin içinde bir adet prezervatif ve partinin olacağı yer ve zamanın ufak bir açıklaması vardı. Bir sürtükten beklenebilecek bir davetiyeydi. Prezervatifleri koyarken Laela seçici davranmıştı hele erkekler konusunda zaten çoğunun nasıl kullandığını biliyordu. Çünkü yattığı birçok kişiyle iki kere yatmıştı. İlkinde bütün erkeklerin ne derecede olduğunu ölçmek için prezervatif kullandırtmıştı ama daha sonra beğendiklerine bütün çıplaklığı ile kendini vermişti. Uzun zamandır da prezervatife ihtiyaç duymuyordu. Belki onlar ihtiyaç duyar diye göndermişti. Aslında hiç birini umursamıyordu, sadece komiklik olsun diye yapmıştı. Bu sırada Gaga'nın içeri girdiğini gördü, güzelliği üstündeydi ama Laela ondan daha güzel olmuştu. Gaga gelip Laela'a sarıldı.
"Tatlım burası harika olmuş ve sen...Sende müthiş olmuşsun."
"Teşekkürler Gaga, eminim güzel bir şeyler çıkıcak."
Gaga hala kızın kıyafeti ile ilgileniyordu. Son yarım saat kalmıştı ve Gaga'nın yerini alması gerekiyordu. Sahnesi zaten hazırdı ve oldukça bütük bir mekan hazırlatmıştı Gaga'a...
"Laela, V.S'nin bu yıl ki koleksyonundan değil mi bu, ah evet bu kıyafeti görmüştüm."
 "Evet tatlım o, sen hazırlansan iyi olacak."
Diyerek uzaklaştı Gaga'nın yanından. Ünlüleri anlamak gerçekten zordu. Saçma sapan havalara girerler daha sonra, büyük bir para aldıklarında küçük bir çocuk gibi yavşamaya başlarlar. Laela gerçekten bunları anlamıyordu. Müziği sesi artmaya başlamıştı. Laela Harrison'un kapısına doğru yöneldi ve oradaki görevliler kapıları açmaları için işaret etti, içerisi mükemmel görünüyordu. Garsonlar ellerindeki içki tepsileri ile parti salonuna dağılmışlardı. Köşelerde belirli büyüklükte koltuklar koyulmuştu. Ve yukarı katta rahat kalmak isteyenler için odalar vardı. Her şey harika görünüyordu tıpkı Laela gibi, Victoria Secret'in serisinden alınmış kıyafeti üstüne tam oturmuştu ve oldukça seksi görünüyordu. İnce topuklu uzun süet bir çizme, ellerine geçirdiği uzun süet balo eldivenleri ile vücudundaki birçok yer kapanmıştı. Bu ayakkabının üstüne tabiki elbise giyilmezdi. File biçiminde dar sütyeni göğüslerini sıkmış ve önlerinden fırlamalarına neden olmuştu. Biraz daha sıkı olsa herhalde göğüsleri dışarı fırlayacaktı. Altına giydiği g-string özel yapılmıştı, arkasından kalçaları tamamen gözüküyordu ve g-stringin arkasındaki ip dışarı doğru kelebek gibi gözüken tüyleri vardı. Ve ayakkabıları ile g-stringi kenarlarından kopça şeklinde kalın ipler ile birbirine bağlıydı. Omuzlarında geçirdiği siyah kelebek kanatları ile daha seksi görünüyordu. Kanatlar küçük ve özel tüylerden yapılmıştı. Siyahlara bürünmüş Laela uzun sarı saçlarını salık bırakmış ve hafif dalgalı yapmıştı zaten o kadar danstan sonra ne yaparsa yapsın düzgün bir halde kalamazdı ve onu seksi yapan en iyi saçta karışık ve salınık saçtı. Zaten kendine ait olmayan bir bedeni neden insanlardan saklasın ki hem partinin en şık ve en seksi kadını olmak istiyordu. V.S.'nin kıyafetini o yüzden seçmişti. Çünkü Victoria bu kıyafeti tek yapmıştı ve Laela bunun için tonlarca para harcamıştı. Çünkü yapıldığı kumaş bile oldukça pahalıydı, zayıf ve seksi bedenine uydurmak için terzi baya uğraşmıştı. Ama sonuç harikaydı, mükemmel bir sürtük ve mükemmel bir parti olmasını diliyordu Laela, elindeki viskisi ile parti alanında gezinmeye başladı. İlk misafir kim olacaktı acaba. Bu sırada arkada Lady Gaga'nın şarkıları çalmaya başlamıştı. 

Elbise.

Spoiler:

Chelsea korksada Laela'yı kıramazdı. Partysinde yanında olacaktı mutlaka. Zaten kötü bir şey olamazdı. Fazla sıcak bir ortam olacağınada adı gibi emindi. Elbisesi ortama uygun olarak biraz seksiydi. Yarısı sarı yarısı griydi ve straplezdi. Kısaydı ve çok şıktı. Zaten Chelsea her zaman şıklıktan yanaydı. Arwin'e Harrison Street Club'a gideceğini söylediğinde adam endişeyle bakmıştı. Daha önce gittiğinde olanları hatırlamış olmalıydı. Chelsea aldırmadı ve götürmesini söyledi.
Kapıya daetiyeyi gösterdi ve kolayca girdi. Laela girişte bekliyordu. Chelsea ilk gelen olmuştu. Laela'ya gülümsedi ve sarıldı. Elbisesinden gözlerini alamıyordu. Aşırı derecede seksiydi. VS olduğuna emindi Chels. Kanatlardanda anlaşılıyordu zaten. Ama beyazlar içinde meleği andırıyordu. Oldukça seksi bir melek. Geri çekildi ve aralarına bir kol boyu mesafe koyarak Laela'yı inceledi. Sonra gözlerini devirdi ve "Laelaa." dedi. Güldüler. "Seni sürtük! Yine harikasın." dedi ve tekrar güldü. Kendine fazla içmemesi gerektiğini hatırlatıp duruyordu bir yandanda. Fazla içerse birileri onu uyarmalıydı. Ama bu durumdan istifade edecek kişiler olduğunada adı gibi emindi. Manhattan'da masum kızlara yer yoktu. Hele bakirelere hiç. Ama ben yerimi almıştım ve kimseye bekaretimi vermeye niyetli değildim. Bu gece ne kadar ileri gideceğimden emin olmasamda fazla gitmeyeceğimden kesinlikle emindim.

Spoiler:

İlk misafir gelmişti bile, bu Laela'ı içkiden vazgeçirmeye çalışan sevgili arkadaşıydı. Birbirlerini severlerdi, yani bir sürtüğün dostuysan korunuyorsundur. Chels. oldukça hoş görünüyordu. Atının ve gümüşün birleşimi gibi olan mini straples elbisesi vücuduna tam oturmuştu ve oldukça hoş görünüyordu. Laela bu gece gelen bütün misafirleriyle tek tek ilgilenmeye niyetliydi. Ve böylece sorunu olanları mutlu edebilecek eğlenceye davet edip eğlenmelerini sağlayabilecekti. Zaten bu gece saçma birilerinin buraya geleceğinden emindi. Çünkü Winter davetiye almamıştı ve gelip bir şeyler yapacaktı. Kısa sürede defolup gidebilmesi için içeride korumalar bekliyordu. Bu sırada Chels direk olarak Laela'nın yanına geliyordu. Yanına doğru gitti ve birbirlerine sarıldılar Chels Laela'ı kendinden biraz uzaklaştırarak gözlerini düşüre düşüre ona baktı ve "Laelaa." diye haykırdı. İkiside gülmeye başladı. "Seni sürtük! Yine harikasın." diye sataşmıştı Laela'a ama bu aralarındaki şakalaşmaydı ve Laela'a sürtük demek ona yapılan bir iltifat kadar güzeldi. Laela gülümseyerek Chels'in parıldayan yüzüne baktı. "Teşekkürler hayatım, sende çok güzel olmuşsun. Eminim çok eğleneceğiz, istersen bir şeyler içmeye başla bende diğer gelenlerle ilgileniyim, sonra tekrar yanına gelicem" bu gayet içten bir konuşmaydı. Laela kızın yanına gidecekti ama şuan ilgilenmesi gereken konukları olabilirdi. Yanına erkek bir garson çağırdı ve gülümseyerek "Bu bayanla iyi ilgilen benim için değerli" diyerek Chels ile birlikte yakışıklı garsonu içeri doğru uğurladı. Kapının önünde gelenleri karşılamaya devam ediyordu sürtüğümüz.

Chels.'i içeri doğru uğurlarken bu sırada Tyler dikkatini çekti. Sade bir pantolon ceket ve kıravat üçlüsü ile hoş görünüyordu. Uzun süre Laela'ı süzdü. Bu çocuk hakkında pek bir şey bilmiyordu. Ama gerçekten Laela'ı etkileyebiliyordu. Chels Tyler'ı görmemişti galiba içeri doğru yakışıklı mankenle ilerledi. Laela biraz dışarı doğru çıktı ve Tyler'in BMW'sini gördü gerçekten bo çocuğa zengin olmak yakışıyordu. Nazikçe gülümsedi Laela, çocuk yanına doğru yaklaştı ve “ Selam ! “ dedi. Galiba Chels'in de onu gördüğünü sanıyordu. Fakat Chels çoktan içeri girmişti bile, içerden gelen Gaga'nın sesleri artıyordu. Yeni şarkılarını söylemeye başlamıştı Gaga, Tyler yaklaştı ve güzel kızın elinden öptü. Laela hafifçe selam vererek tatlı kız oyunları oynuyordu. Tyler ile daha önce yatmışlardı. Ve gerçekten harika olduğu söylenebilirdi, bu gece yanına uğrayacağı erkeklerden biri olacaktı Tyler, ama şimdilik Chels'e yaptığını yapacaktı. "Hoşgeldin T. partime gelmiş olmana çok sevindim, sen içeri gir takılmana bak daha sonra yanına gelirim." diye Chels'e verdiği sözü vermişti. Galiba bugün herkese bu sözden verecekti. Yani zaten bugün herkesle takılacaktı. Herkesi öpecek herkesle gülecek belki herkesle sevişecekti. Sarışın bir garson Tyler'ın yanına yaklaştığında Tyler çoktan Laela'ı unutmuş içeri dalıyordu. Herkesin bu garsonlarla iyi eğleneceği düşünceği Laela'ı mutlu ediyordu. Partisinin iyi olması şuan istediği bir şeydi ne kadar insanların düşüncelerini umursamasa da Gossip Girl'e nasıl çıkacağı önemliydi.

"Teşekkürler hayatım, sende çok güzel olmuşsun. Eminim çok eğleneceğiz, istersen bir şeyler içmeye başla bende diğer gelenlerle ilgileniyim, sonra tekrar yanına gelicem" dedi Laela. Gerçekten geleceğine emindim. Partisinin kusursuz olması ve herkesin memnun olması için her şeyi yapacaktı. Bu yüzden şimdi diğer gelen konuklarlada ilgilenmeliydi. Yanına erkek bir garson çağırdı ve gülümseyerek
"Bu bayanla iyi ilgilen benim için değerli." diyerek Chels ile birlikte yakışıklı garsonu içeri doğru uğurladı. L'nin bu sözü Chels'in çok hoşuna gitmişti. Adam uzun boylu ve esmerdi. Chelsea gülümsedi. Bu adam sadece işini yapıyordu. Chels için bir tehlike değildi, sadece eğlenceydi. Fazla ileri gitmeme konusunu halledecekti. Ve bu garson ona bu konuda köstek olmayacaktı. Chelsea buna emindi. Laela'ya gülümseyerek garsonun yanında yürümeye koyuldu.
Garson yüzünü dönüp ne istediğini sorduğunda Chels incelemek için fırsat bulmuştu adamı. Esmer olmasına karşın yeşil gözlüydü. Yüz hatları sert ama mükemmeldi. Gamzesi olsa iyi olabilirdi. Kaslı bir adamdı ve çıplak sayılırdı. Ballı likör istediğimde biraz şaşırdı. Amerikada ballı likör bulmak imkansıza yakındı. Hatta 21. yüzyılda bulmak.. Ama garson içkileri almaya giderken gülümsüyordu. Arkasından seslendi ve giriş kapısının orada olacağını söyledi. Laela'nın yolculadığı herkesi görmek istiyordu. Kiminle geldiklerini, ne giydikelerini bla bla. Garson'u beklerken bir yandanda gözü kapıdaydı. Tanıdık birinin girmesini bekliyordu aynı zamanda.

Yine Harrison ... 1-2 saat önce Ovn'uyla beraber de burdaydı Michéal . Harrison onlar için kalp meselesi olmuştu . Michéal Ovn'u eve bırakmıştı ama unuttuğu bir şey vardı . Neden hayatın onun için oyun olduğu ? Bunu ona soracana kendine söz vermişti . Ama unutmuştu . Parti'de sorabilirdi aslında . Tabi Ovn bunu herkesten saklamayacaksa . Çünkü eğer Michéal partide Ovn'un yanına giderse , kesin yanlış anlarlardı . En iyisi bu soruyu bir dahaki yanlız görüşmelerine bırakmaktı ... Evindeydi şuan . L'in partisi için hazırlanıyordu . Takım Elbisesini giymişti . Bir gün için 2 parti ... Buonunu için çok fazla olsada eğlenceli gidiyordu gün . Gece geç yatacak ve belki koca 1 gün boyunca uyuyacaktı . Bunu seviyordu . 2.Parti için hazırlandı ve evden çıkıp arabasına bindi . En son arabasını diğer partide bırakıp Ovn'la 2.Parti öncesi kalp meselesi ve içmek için gitmişlerdi . Ardından taksiyle dönmüşlerdi evlerine . Michéal diğer partiden arabasını alması için bi arkadaşına rüşvet vermişti . Arkadaşıda kabul edip arabayı Michéal'ın evinin önüne getirip bırakmıştı ....
Michéal arabasına binip Harrison'a doğru gaza basmıştı . Hızlı gitmişti . Yolda polis yakalamamaıştı Allah'tan . Yoksa ailesine ne derdi bilemiyordu . Harrison'a geldiğinde arabasını bırakıp kapıya doğru yaklaştı . Kapıda L , Tyler ve Chels duruyordu . Onların yanında durdu ve gülümseyerek ''Selam Kızlar ! Ve Tyler ! '' dedi . Üçü de Michéal'a gülümsemişlerdi . Erken gelen davetlilerden biriydi o da . L çok şıktı . Her zamanki gibi şatafatlı bir kıyafet seçmişti . Chels'te öyleydi . Ama onunki sadece süslüydü . İkiside sonuçta hoştu . Tyler'sa her zaman ki gibi takım elbiseliydi ... Üçünün muhabbeti bitince L konuşmaya başladı Michéal'a bakarak ...

Bu sırada sabah Barney's karşılasıp tartıştıkları kız gözüne çarptı, sıfır kollu mini bir elbise giymişti beyaz renkteydi ve belinden aşağısı biraz kabarıktı. Kum rengi çoraplarının altına giydiği siyah topuklular ile gayet hoş duruyordu. Kısa saçlarını salık bırakmıştı ve oldukça seksi gözüküyordu. En azından sabah ki halinden daha güzel duruyordu ve Barney's de elinde gördüğü elbiseyi almamakla gayet iyi yapmıştı. Sabah iyi bir tartışmadan sonra herhalde partide sesini çıkarmayacağını umuyordu. Yoksa ya ezeli düşman ya da çok iyi dost olacaklardı. Zo ile birlikte gelmişlerdi. Laela misafir olduğu için ona çok iyi davranmaya niyetliydi zaten kendi tarafına çekebileceği bir kızdı. " İyi görünüyorsun Laela. En azından sabahkinden daha iyi. " bu gerçekten bir şakamı yoksa kaşınıyorum demek mi pek anlamasa da gene de iyi davranacaktı. "Hoşgedlin Crys, teşekkürler sende öyle. Neyse içerde görüşürüz" onun anlamsını umuyordu misafirler bir bir geliyorlardı. Laela ilk başta bayanların geleceğini düşünürken yakışıklılar partinin kırmızı halısından tek tek geçiyorlardı. Laela gelen herkese selam veriyor, sarılıyor ve öpüyordu. Michéal da selam vererek Laela'nın yanına doğru geldi. Laela Michéal'e gülümseyerek öptü onu "Hoşgeldin Michéal geldiğin için çok sevindim, umarım diğer partiden daha çok eğlenirsiniz" bu bir haberin farkında olduğunun göstergesiydi. Bir sürtük yaşadığı yerde olan bütün dedikoduları ilk öğrenirdi. Kendi hakkında olanları bile. Michéal da sevdiği bir insandı ama yakın zamanda Gossip Girl'in diline düşecekti. Laela kimseyi Gossip Girl'e söylemiyordu, çünkü Michéal dostuydu, insan dostunu asla ele vermezdi, bir sürtük olsa bile. Birkaç dakika sonra Jamie ile birlikte Fernando göründü, fazla selam vermeye niyetleri yoktu. Laela gülümseyerek "Hoşgeldiniz" dedi onlara da. Herkes içeri girmişti Laela tekrar kapının önünde misafirleri beklerken yalnız kalmıştı.

Güzel bir uyku ile uyanmıştım güne. Bugün L'in partisi vardı. Güzel olmalıydım! L'den sonra tüm gözler benim üzerimde olacaktı. Bunun için çıkmıştım ya alışverişe zaten. O kadar aradım taradım istediğim türden bir kıyafeti ancak bulabilmiştim. Pek beyaz giymesem de bu gece bu rengi tercih etmiştim. Siyah ve mor beni zayıf gösteriyordu ama hiç sexyliği yoktu bu renklerin. Yada denediğim kıyafetlerin benim vücudumda pek bir sexyliği yoktu. Bir kaç parça birşey atıştırardığımda hazırlanmak için odama çıktığım zaman saat 10 civarıydı. Hemen duşa girmiştim. Sıcak suyun bedenimi rahatlatması kısa sürmedi. Bir lastik gibi gevşemişti vücudum. Aldığım kıyafeti üzerime geçirdiğimde ne kadar güzel ve sexy göründüğümü bir kez daha gördüm aynadan. Beyaz kıyafetimin göğüs bölümü biraz dekolteydi ve sırtı tamamen açıktı. Ve vücuduma yapıştığı için ayrı bir hava veriyordu. Ayağıma giydiğim beyaz, ince ve yaklaşık on santimlik uzunlukta topuğa sahip olan ayakkabımın önünde parıldayan beyaz taşlar vardı. El çantam ise tamamen taşlardan yapılmış beyaz bir çantaydı. Vücudum ince ve pürüzsüzdü. Vücudumu seviyordum. Kıvrak olmam bu yüzdendi. Aynanın karşısına geçip makyajımı yapmaya başladım. Bu parti L'in partisiydi ve ikimiz partinin en güzelleri olacaktık. L... İnşallah bu gece benden birşeyler almazdı... Hayatımın onunla arkadaşlık ettiği sürede hep birbirimizden birşeyleri almakla geçmişti. Çok iyi anlaşan iki kanka olmamıza rağmen hep rakiptik. İşte makyajımda bitmişti! Müthiş görünüyordum. Daha önce bu kadar güzel olacağım aklıma gelmezdi. Bu gece turuncu volvo ile gidecektim partiye. Pek yeni model olmasa da bu arabaya hayrandım. Evden çıktığımda arabamı gazladım. Hızlı sürüyordum. Hızı ve tehlikeyi seviyordum ben. Harrison'a geldiğimde ani bir fren ile durdum. Görevliye arabamı götürmesi için anahtarı uzattım indiğimde kapıda duran L'i gördüm. Çok sexy olmuştu bu gece. Giydiği g-string'i üstten yaptırmış olduğu tüyler ile müthiş görünüyordu. Ona doğru gülümseyerek ilerledim.

"Ooo, tatlım! Müthiş görünüyorsun!" Bu gece yanlız partiye gelmem dikkat çekebilirdi ama Lorenzo ile burada buluşacağımız için herkes şaşıracaktı. YDY sakinlerini şaşırtmayı çok seviyorum !

Spoiler:

Sonunda parti günü gelip çatmıştı. Angy çok heyecanlıydı. Kaç gündür bu partiyi bekliyordu. Elbisesini iki gün önce almıştı. Onlarca mağaza gezmişti. Ama bütün kıyafetler aşırı süslü olduğu için hiç birini beğenmemişti. Aşırıya kaçmayı sevmiyordu Zo. Cry ile birlikte kaç gündür mağaza mağaza dolaşıyorlardı. Cry sonunda kendine uygun bir tane elbise bulmuştu. Ama Zo her şeyi çabuk beğenemediği için daha fazla aramıştı. Ama gözüne çarpan çok allı pullu olmayan sade bir elbise buldu. Hemen kabinde denedi ve üstüne uyunca almaya karar verdi. Ama tabiki Cry'ın fikrinide sormuştu. Cry ona çok yakıştığını söyleyince elbiseyi aldı. Elbise lacivert-koyu mavi tonlarındaydı. Üst kısmı biraz dar alt kısmı ise fırfırlı ve pileliydi. Eteğin boyu çok kısaydı. Onun vücuduna tam oturmuş ve onu çok sexi göstermişti.

Cry ile anlaştığı saatte buluştular ve arabaya binip şoföre nereye gideceklerini anlattılar. Çok popüler bir yer olduğu için şoför hemen anlamıştı zaten. Partinin olduğu yere kısa zamanda vardılar. Dışarısından bile müzik sesi geliyordu. Cry'da çok heyecanlıya benziyordu. Çok şık olmuştu Cry. Beyaz elbisesi vücuduna tam oturmuş. Sexi vücut hatlarını belli etmişti. Sonunda kapıdan içeri girdiler. Fazla kişi yoktu. Çünkü daha partinin ilk saatleriydi. Girer girmez Laela gözüne çarptı. Aşırı sexi ve açık bir kıyafet giymişti. Ama ona yakışmıştı da hani. Cry Laela'yı görünce sanki biraz suratı asılmıştı.Ama sonra suratına gülümseme yapıştırdı ve " İyi görünüyorsun Laela. En azından sabahkinden daha iyi. " diyerek şakalaştı. Zo gülümsedi. '' Güzel kıyafet. '' dedi. Lea okulun en sürtüklerinden biriydi. Neredeyse çıkmadığı erkek kalmamıştı. Ama o bu durumdan memnun gibiydi. Heryerde yarı çıplak barmenler ve dansçlıar vardı. Eh tabi Laela'dan başka ne beklenirdi ki ? Zo ve Cry biraz Laela ile muhabbet ettikten sonra. Rahat bir koltuğa oturdular. Cry hemen yakışıklı yarı çıplak barmenlerden birini çağırdı ve '' Bir tane viski lütfen '' dedi. Zo düzelterek '' 2 tane lütfen. '' dedi. Cry Zo'ya kaçamak bir bakış fırlattı. Çünkü Zo'nun içkiye dayanıklı olmadığını biliyordu. Zo yalvaran bakışlarla Cry'a bakıyordu. '' Hadi ama Cry sadece azıcık '' dedi. Cry fazla ikna olmuşa benzemiyordu. Ama Zo devam etmeye başladı. '' Ya tamam. Söz fazla içmiyeceğim. Azıcık ya... Bu parti başka nasıl geçer ? '' dedi. Cry az da olsa ikna olmuştu. '' Tamam pekala ama sadece azıcık. '' dedi. Zo sırıttı ve içinden Sadece azıcık ! dedi ve sinsice bakış attı barmene...

Spoiler:

Çok güzel bir gündü benim için müthiş eğlenceli bir gece olacaktı.Sürtüklük çanları çalıyordu .Okulun en büyük sürtüğü L'in partisi.... Kim bilir neler olacaktı.Parti için giydiğim kıyafeti büyük bir özenle seçmiştim. Alışveriş mağzalarını dağıtmıştım .Partiye ise yanlız başıma gidecektim. Sevgili işleri bana göre değildi. Zaten hepsini elde edebilirdim. Birine bağlı kalmak öbürüne haksızlıktır derler değil mi?. Kendi kendime ufak bir kahkaha attım. Bu gece çok eğlenecektim. Odama çok güzel bir güneş giriyordu. Bu düşünceleri kenara atarak yatağımdan kalktım. Yatağın karşısındaki boy aynasından kendime göz attım gözlerimin altı mor olmadığı için şükrettim ve hazırlanmaya başladım. İlk işim güzel bir banyo yapmaktı.Ardından makyaj saç ve elbise... Tüm detaylar bittiğinde tekrar aynanın karşına geçtim. Gözlerimdeki koyu renk far siyah göz kalemiyle bütünleşmiş buğulu bir görünüm kazanmıştı. Dudaklarımdaki ruj çok ama çok seksi durmuştu.Kıyafetime gelince simsiyah daracık bir elbiseydi. Bedenimi sıkıca sarmış tüm hatlarımı ortaya çıkarmıştı. Gerçekten nefes kesici görünüyordum. Salık saçlarım hem doğal hemde çekici bir hava katmıştı bana. Gerçekten can yakmaya hazırdım. Bu gece partiye göz kamaştırıcı Jaguar arabasıyla gidecektim. Çantasını alarak evden çıktım .Arabasına bindiğinde arabanın üstünü açarak yola çıktım. Hız limitini aşmam umrum değildi. Parti mekanına geldiğimde arabamı park ederek.İçeri doğru yürüdüm. En sevdiğim sürtük L. kapıda davetlilerini karşılıyordu. İçeri girince bir bardak brendi kaptım.Şimdiden çevreyi gözetlemeye başlamıştım.</SPAN>

Spoiler:

Hala partiyi uzaktan izliyor.Kendime uygun avlara bakıyordum.Brendi'nin son yudumunu mideme indirdim.Genzimden geçerken bıraktığı acıdan hoşlanıyordum.Ciğerlerime kadar gelerek acımsı bir tat bırakmıştı.Bu brendi gerçekten kaliteliydi.Yanıma bir kız yaklaştı.Bu kızı tanıyor olamlıydım ismi Crys'di.Partiye Zo ile gelmişti.

" Hey, selam! "

Kıza gülümsedi.Şeker bir kızdı.Elbisesi hoşuna gitmişti.Kıza gülümsedi.

"Selam!Eğleniyor musun"

Misafirler gelmeye devam ediyordu. Bu sırad beyaz elbisesi ile turuncu volvodan inen Ovn'u gördü Laela, bu canından çok sevdiği arkadaşıydı. Hatta kankası bile denebilirdi. Bir sürtüğün pek fazla kanka bulabildiği görülmezdi ama Ovn ile birbirlerine bayılıyorlardı. Genelde hep birbirlerine ait şeyleri alıyorlardı ve bunun sonucu hiç kavga etmeden dostuklarına devam edebiliyorlardı. Onların dostluğunda kıskançlık yoktu ve kavga hiç yoktu. Güzel vücuduna giydiği beyaz dekolteli elbisesi ile harika görünüyordu. Elbise tüm bedenini sarmıştı ve sırtındaki dekolte ile partinin Laela'dan sonraki en güzel kızıydı. Ama Laela'nın dikkatini Ovn'un yalnız gelmesi çekmişti. Michéal ondan önce gelmişti ve o da yalnız aralarında bir sorun olduğundan korkmuştu Laela, Ovn'u canından çok seviyordu ve üzülmesini asla istemezdi. Ovn Laela'a hızlı adımlar atarak geldi. Gülümsüyordu, bu sir sorun olmadığını göstermezdi ama, konuşmaları gerekiyordu. En azında Laela hala ayıkken. "Ooo, tatlım! Müthiş görünüyorsun!" gülümsemesi çok içtendi. Ovn'un arkadaşı olmak çok güzeldi. Bir sürtük bile olsan böyle arkadaşlara ihtiyacın oluyor bazen. "Bebeğim, sen daha müthişsin. Hoşgeldin çok sevindirdin beni, ama neden yalnız geldin." diyerek sarıldı Laela, Ovn'un yanında kalacağını biliyordu. Ve bundan hiç şikayetçi değildi. Ovn ile konuşmak ve vakit geçirmek oldukça eğlenceliydi. Ovn'un bakışlarında bir şeyler seziyordu Laela, tam konuşacakken Effy'in onlara doğru geldiklerini gördü Laela ve Effy'e doğru gülümseyerek Ovn'un konuşmasını engellemeye çalıştı. Effy de Laela'nın arkasından gelen kızlardandı bu yüzden bu kızı seviyordu. İçten bir gülümseme attı kıza ve içeri girişini izledi. Şimdi gözleri tekrar Ovn'a dönmüştü, gelen yoktu şu sıra içeridekiler kaynaşmaya başlıyordu. Eff ile Crys'in konuştuklarını gördü Laela bu gerçekten saçma bir arkadaşlığın başlangıcı olsa gerek. Laela Ovn'a kilitlenmişken içeridekiler parti hakkında yorum yapıyorlardı.

Spoiler:

Bavullarımı boşaltmaktan vazgeçip , Achille ile konuştuktan sonra telefonda gördüğü tarih onda şok etkisi yarattı.Kısa süren tatilinin ona , beklediği büyük partiyi unutturmuştu.Partiye zaman olmasına rağmen , hazırlıksız olduğunu düşünerek yapacaklarına koyuldu.Uzun bir banyonun ardından Spa salonuna gitti.Havasında olmamasına karşın , kafa dağıtmak için iyi olacaktı bu gece.Eve döndüğünde ne giyeceğini karar verdi.Sade ama göz dolduran bir seçim yapmıştı.Siyah straplez sütyenini göğüslerine geçirdi.Hoştu aslında.Fazla göze batmaması iyi olurdu.Çünkü daha önce tek bir kişiyle birlikte olmuştu.Muhafazakarlardan değildi o ama kafası iyiyken saatlerce sevişebilirdi biriyle.Bugün farklıydı onun için.Kendini iyi hissediyordu nedense.Bunu gerektirecek hiçbir sebebi olmasada.İnce , basenlerine uzanan siyah çorabıda geçirdikten sonra parmaklarını saçlarına geçirdi ve onları dağıttı.Gaga'nın şarkılarına bayılırdı ve zaten o dans ederken saçları kendinden geçecekti.Kıyafetine uygun bir şekilde sade bir makyaj yaparak devam etti hazırlığına.Kendine son kez bakıp üstüne siyah bir ceket geçirip Harrison'ın yolunu tuttu.Geceyi sorunlara dönüştürmeyecek ve mutluluğunu yaşayacaktı.Eskisi gibi umursamaz olacaktı.Kapı görünmeden ışıkları vuruyordu barın önüne.Işıkların beraberinde giriş kapısı ve orada duran gerçekten iddialı giyinmiş -kesinlikle vücudunun hakkını vermişti- Laela duruyordu.Genç kız , ona doğru yaklaştı.

"Parti sahibi , bu işin hakkını veriyor."

dedi ve kocaman gülümsedi ona doğru.Eski günlerine geri dönmüş gibi hissetti o an kendini.Düşünmeksizin sadece eğlenecekti.Oluruna bırakacaktı ve olanları umursamayacaktı.

Spoiler:

Claire ile konuşmaya daha fazla hali yok. Kapattı telefonu. Duydukları alt üst etti dünyasını. Alt üst. İşkence ederek öldürülmek için kazığa oturmuş biri gibi hissediyordu kendini. Akciğeri, karaciğeri, midesi, kalbi, bütün içi kör bir bıçakla parçalanıyormuş gibi hissediyordu. Ruh gibi bir halde oturduğu bej koltuktan kalktı. Mutfak tezgahına doğru yönelerek bir fincan aldı. Kahve yapacak ve kendine gelecek. Bu kadar. Ne olmuş ki? Dostları ondan küçük(!) bir şey saklamışsa ne olmuş ki. Fincanın dibine kahveyi koydu. Üstüne kaynayan suyu doldururken, çatlıyor bardak. Ortadan ikiye ayrılıyor. Görünmeyen bir elmas uçla ikiye kesilmiş gibi. Öyle muntazam, öyle mükemmel ikiye ayrılıyor ki bardak, Achille kalakalıyor. O da parçalandı böyle. Kapınin kilidinde dönen anahtar sesini duyuyordu ama aldırış etmedi. Kalakalmış durumda öyle. Bakarken sıcak suyu kettle'dan eline döktü. Fena haşlıdı elini. Anında kızarıp kabarıyor.

"Achillee! Ne yaptın eline! Ach tatlım, acıyor mu canın? Yanıyor mu Ach? Yanıyor mu söyle lütfen!"

Çok kırmızı, çok canhıraş bir acı elinden fırlayıp kalbine koşuyor genç adamın. Oradakiyle birleşti. Fiziksel acı aynı ruhsal acı gibi, hani o resimlerdeki ok tasvirleri gibi, anında kalbine saplanıyor. Bütünleşen iki acının şiddetiyle titredi. İçi bir ok gibi geriliyordu. Gidip saplanmak istiyordu bir yere. Toprağa filan saplanıp acısını gömmek istiyordu. Musluğu açıp elini soğuk suyun altına tuttu Poppy. Genç adam akıl edemedi. Acıyı yaşamakla o kadar doluydu ki, suyu filan düşünemedi. Banyoya koşup birtakım çekmeceleri, kapakları açıp kapıyordu kız. Elinde bir merhemle geri geldi. Bepanthene. Mavi. Elini sudan çıkarıp kuruladı hiç acıtmadan ve yavaş yavaş merhemi sürdü kız. Fiziksel acı önce dalgalara ayrıldı. Gelip gitmeye başladı. Hafifledi sonra. Biraz önceki şiddetli acının, Ok Acı'nın yerinde yeller esiyordu. Çekti acı, kısaldı. Bölük pörçük bir acı vardı o an. İlk acının müsveddesi. Ruhsal acısını ise hala içinde hissediyordu. Çok daha yapışkandı diğerine kıyasla. Büyüyor, katlanıyor, yutuyordu insanı içine. Ne zaman dineceğini kestiremiyordu. Bir yandan ikisini de görmek istemezken bir yandan da gidip haykırmak istiyordu. "Neden? Ne-den? Neden... Biz dosttuk." Gözlerinin önünde birbirine tutunmuş üç küçük serçe parmağı belirdi. Çocuk parmakları. Güneşli bir hava, insan ve köpek sesleri, çiçek kokusu. '"Yalan yok.'" "Yalan yok." ' Yalan yok.' Parmak yemini. Canı acıyor. Can acısı var. Yırtıcı kuşlar gibi içinde dolaşan bir de sıkıntısı. Can Sıkıntısı. Tısı. Tıss. Tıss. Piss. YILAN CAN SIKINTISI. Acısı.

"Ach iyi misin?"

Taşlaşmış bir yüzle arkadaşına baktı. Anlatmak çok zor gelecekti, ama ona tek iyi gelebilecek insan oydu. Salona doğru yürürken kız da peşinden geldi, yanına oturdu. Bir süre suskun kaldıktan sonra anlatmaya başladı.

Şimdi ise el ele tutuştuğu kızla limuzinde oturuyorlardı. Poppy gülümseme çabası yüzünden iki saniyede kayıp giderken başını gencin kaslı sağ koluna yasladı. Orada, tam o anda onun yanında olduğunu belli etmek istercesine boşta olan eliyle gencin kolunu sıktı hafifçe. İçi didiliyor Achille'in. İçi parçalanıyor meraktan, telaştan, kırgınlıktan. Dostunun uzun monologları sonucu gelmeye karar verdi zaten. Tabi ki bu partiye gidecekti, gidecek ve kendisi olacaktı. Eğlenecekti. O YDY'nin Golden Boy'uydu ve en iyi yaptığı şeyi yapacak, bu gece dağıtacaktı. Evet, eğlenecekti, hem de köpekler gibi. Belki mükemmel dostlarına da orada rastlar ve birkaç laf ederdi. Elindeki içki bardağını yavaşça dudaklarına götürdü. Sadakatine sonuna kadar güvenebileceği sayılı şeylerden. En azından sizinle dost geçinip yalan söylemiyordu. Şoför ile aralarındaki siyah bölme aşağı inerken geldiklerini anladı. Başını hafifçe eğip kızın yüze baktı. O önden, Poppy ise onun arkasından beton zemine ayak bastılar. Bina her zamanki gibi ihtişamlıydı, ama tabi ki bu gece sıra yoktu. Sonuna kadar açık olan kapılar aşina olduğu ışıklı koridoru gözler önüne seriyordu. Kız mini toz pembe bir elbise giymişti. Tek omuz. Her zaman yaptığı gibi güzel bir seçimdi. Genç adamın üstündeyse ; mavi ve beyazın baskın olduğu ayrıca; kırmızı, somon, yeşil, lacivert, sarı, kahverengi, turuncu- renkli ekose bir şort, yakasının sağında bir bölümünden aynı hizada aşağı doğru ipleri yer yer kaçmış gibi bir havası olan Victor Osbourne kısa kollu ince beyaz bir t-shirt ve John Varvatos beyaz yelkenli ayakkabıları vardı. Kaçmış görünümlü iplerin arasında tenini gösteren boşluklar vardı. Kıyafetini tamamladığı fedora siyah şapkanın altından kumral saçları görünüyordu. Yanından geçen kızların “Tanrım, neye bakıyorum ben?” diye düşüneceği kadar mükemmel görünüyordu. Parıldayan gözleri ifadesizdi.Gözleri giydiği-giymediği mi demeliydi?- kıyafetle bedenini teşhir eden parti sahibesine kaydı. Onları fark eden kadın bulundukları tarafa yönelirken Achille başıyla belli belirsiz bir hareket yaparak elini bırakmamış olan kızla beraber koridora geçti. Laela ile konuşmak istediğini sanmıyordu, en azından şu an. İçeri girdiklerinde karşılaştığı manzarayı tek kaşını havaya kaldırarak süzdü. Yarı çıplak garsonlar insanların arasında ellerinde içki tepsileriyle dolaşıyorlardı. Neonlar her zamanki gibi mükemmeldi ve Ah! O gördüğü Gaga mıydı? Güzel. Yanlarından geçen sarışın garsonu durdurdu. Tepsideki farklı farklı içkilerin arasından iki genç de birer vodka enerji aldı.

İntihar girişiminin ardından birkaç gün mü geçmişti yoksa bu zaman birkaç yıl mıydı? Zaman kavramını yitirmiş bir zihne sahip genç kız duvarına yazmamış olmasa hatırlamayacaktı bile partinin olduğunu. Zihni hala bulanıktı belki de hala uyumasını sağlamak için aldığı ilaçlardandı. Dün gece ona ihtiyaç duymamasıyla gurur duyabilmişti sadece. İlaçlar aklına o geceyi getiriyordu. Oradan da Achille'i. Söyleyememişti, ilaçlar beni yordu bahanesine saklanmayı tercih etmişti ve kindar dudakların Achille'in kulaklarına fısıldamasından korkuyordu. Kötü bir şansı vardı Elphida'nın. Korktuğu şey mutlaka başına gelirdi. Aklına geldiği an zihninde gezinir, zihnini kemirirdi. Belki de evren bu yüzden gerçekleştirirdi korktuğu şeyleri. Derin birkaç nefesten sonra parti için hazırlanmaya karar verdi. Mavi gözleri dolabını tararken birkaç parça kıyafet kombinasyonuyla uğraşamayacağının bilincinde olarak önce iç çamaşırıyla uğraşmayı seçti. Kırmızı takımını üzerine geçirdikten sonra kırmızı kısa elbisesini geçirmişti üzerine. File çoraplar ve topuklu botlar. Kıpkırmızı bir ruj ve siyah makyaj gözlere. Çantasını kapıp çıkmıştı, kendisini zorlayacaktı hala yorgunluğunu anlamasınlar diye. Taksi hızlıca götürmüştü kendisini gideceği yere. Parayı atıp üstünü beklemeden indi araçtan ve sağda solda elinde kameralı telefonlarıyla pusu kurmuş dedikoduculara tiksinti karışımı bir korkuyla bakarak koşarcasına daldı içeriye. Kimseye çarpmamayı başarmıştı ve insanlara bakarken gözleri ilerideki kişiye kitlenmişti. Achille. Onu görmesiyle midesinde düğümler silsilesi oluşmaya başlamıştı. Poppy'e baktığında derin bir nefes aldı. En azından sakin kalabilirdi. Yavaşça bara yöneldi. Herzaman içtiği ağır içki kadehi bu kez kocaman bir kadehte sunulmuştu. Şu denemeleri sonucunda içki içmesi yasaklansa da aldıran kimdi ki? Küçük bir yudum aldı, ufacık. Adam gibi içerse ölmezdi herhalde? Bakışları ister istemez Achille'e kitlenmişti..

Parti daha tam anlamıyla ısınmamıştı ama müzik iyiydi. İnsanlar yeni yeni gelmeye başlamıştı. Tanıdığı, aşina olduğu ya da yüzünü bile görmediği insanlar yanlarından geçiyorlardı. Uzun zaman geçmemesine rağmen hızlı gidiyordu. Partideki diğer gençlerim çoğundan daha fazla sarhoştu. Bunda onların içkileri yeni içmeye başlamasının, kendisinin ise evden çıkarken başlamış olmasının payını göz ardı edemezdi tabi ki. Parti iyice kalabalıklaşmıştı ve insanlar gelmeye devam ediyordu. Böylesi daha iyi. Poppy ile beraber derki koltuklardan birine oturmuşlardı. 3. vodka enerji bardağının da dibinde kalan içkiyi fondip yapıp boş bardağı kanepenin koluna koydu.. Başını koltuğun arkalığına dayadı, gözlerini kapadı. Hafif hafif kendini çalan müziğin ritmine kaptırmaya başladı. Sağ elinin parmaklarıyla dizinde ritim tutuyordu. Mekandaki koku ciğerlerine doldu. Bu kadar içki yetmiyordu. Daha fazla içmeli, parti son reddesine ulaştığında kendini kaybetmeliydi. Gözlerini açtı. Bir saniyeliğine bulanan görüntü düzelince insanların arasından barda oturan kızı gördü. Elindeki içkiyi yudumlayarak etrafa bakınıyordu. Gülümsemesi çarpıldı. Harika. Aradığı insan gelmişti. Küçük bir konuşma yapsa hiç fena olmazdı. Hatta geenin eğlencesini daha da artırırdı. Arkadaşının kulağına eğildi yavaşça.

"Birazdan dönerim."

Koltuktan kalkıp yavaş adımlarla dans pistini geçerek kızın yanına gitti. Hemen arkasında oturan ve çekici bir şekilde ona bakan sarışın başka kıza göz kırparken dudaklarının kenarları çekici bir şekilde yukarı doğru kıvrıldı. Biraz şaşkınca ona bakan önündeki kıza döndüğünde gülümsemesi silindi. Elindeki kadehi sert bir şekilde alarak tezgahın uzak bir yerine koydu. Dirseğini tezgaha yasladı.

" Miden yeni yıkandı ve içiyorsun. Senin gibi bir şey yaşayan bir insanın bir süre içki içmemesi lazım Ambroisia. Doktorların söylediğine güvenmelisin. Onlar senin aksine önemli bilgileri saklayıp insanların canını acıtmıyorlar."

Achille ona doğru gelirken içinde tehlike çanları neredeyse çığlık atacak gibiydi. Neler olduğunu anlayamıyordu, neden böyle söylediğini anlayamıyordu iç sesinin. Gülümsemek için dudaklarını bile kımıldatamıyordu -ki Achille'in kurduğu cümleden sonra gözbebeklerinin irileşmiş olabileceğinin farkındaydı. Buz dolu bir odada bedeni buzların içinde morarmak için bırakılmışçasına bir ürperti vardı. Saklamak? Onun saklaması? Ondan gizlediği tek birşey vardı ve ona kimin demiş olabileceğini biliyordu. Ah hayır Jake yapmazdı ama onun sevgili kuzeni gayet de yapardı. Midesinde yanma hissederken şu bardaki tüm içkileri içmeyi istemişti o an. Anca o kurtarabilirdi kendisini gerçekliğin keskin bıçaklarının arasından. Her bakış, her kelime birer bıçak gibi kesmeyecek miydi bedenini? Sonuçta yine ağır bunalımlardan biri sonucu öldü demeyecekler miydi onun hakkında? Gözlerini Achille'in gözlerine yöneltti. Henüz birşey demediği anlarda sadece bakışı konuşmuştu ve çıkabilecek bir tartışmada insanların ortasında olmak istemiyordu.
'Ne diyeceğini merak ediyorum Achille. Ya da ne dememi istediğini. Aslına bakarsan.. Açık bir alanda konuşmak daha iyi. ' diyebilmişti. Bunun nedeni de kapalı ortamlarda sık sık delirmesi mazeret gösterilebilirdi. Oturduğu sandalyeden inmiş ve bakışlarını Achille'in gözlerinden çekip onun temasından kaçarak hızlı hızlı çıkışlardan birine yönelmişti. Sessiz olan tuvaletlere doğru gittiği için tam dışarı çıkmadan tuvaletlerin yanında bulunan ufak koridorumsu yerde beklemeyi tercih etmişti. Renginin iyice beyazlaşmış olabileceğini biliyordu. Kalp atışları ona kalbinin yerinden fırlayacağını düşündürecek kadar çok atıyor ve böyle bir korku ilk kez küçük bir çocuk gibi annesinin arkasına kaçmayı istetiyordu.

Kızın gözbebekleri büyüdü. Karadeliğimsi birer hal almalarına rağmen yüzünün geri kalanına yansımamıştı bu şaşkınlık ve panik hali. Ne yaptığını gayet iyi biliyordu tabi ki. Ne kast ettiğini anlamıştı.

'Ne diyeceğini merak ediyorum Achille. Ya da ne dememi istediğini. Aslına bakarsan.. Açık bir alanda konuşmak daha iyi. '

Ona kalırsa bu işi burada konuşup bitireceklerdi ve o da koltuğuna geri dönecekti. İtiraz etme fırsatını bulamadan kız tuvaletlerin bulunduğu sessiz koridoru yarılamıştı bile. Onu izledi adımları. Rengi kaçmıştı. Ah tabi, kaçardı. Ne diyeceğini merak ediyordu Achille. Kız koridorun sağ sapağının sonuna vardıklarında sırtını duvara dönüp ona baktı. İçi daraldı genç adamın. İçi sıkışıyordu. Dönüyordu içi. Olduğu yerde sıkışmış bir pervane gibi. Hiçbir işe yaramayan. Sadece sıkıştıran bir pervane. Dönen habire. Faydası yok bu dönmelerin. Faydasız pervane. 'Git içimden. Git! Bırak beni.'

"Yalan yoktu."

İçindekileri nasıl ifade edebileceğini bilmiyordu kıza. Sanki bir yanardağın ağzıymış gibi hissediyordu kızın gözlerine bakarken. Kalbi ateşle doğrudan bağlantılı haldeydi. Büklümler, girintiler, çıkmaz sokaklar yoktu. Kor halindeki akışkan magma içinde hareket ediyor, belirsiz bir ritimle alçalıyor ve yükseliyordu.

"Biz dosttuk. Hiçbir şekilde birbirimize yalan söylemeyeceğimize söz vermiştik."

Hızlı hızlı verdiği nefesi alkol kokuyordu. Sesinin yükselmesine engel olamadı.

"Beni olayların dışına ittirdiniz. Hayatınızın dışına. O gece Jake parkta bizi görünce duraksamasının sebebinin bu olduğunu düşünmüştüm tam da. 'Bana neden söylemediler?' diye şaşırıp kırıldığını sanmıştım. Ondan değildi. Değil mi?"

Evde kendini gösteren kör bıçak görevine devam ediyordu içinde. Kendine hakim olmak istediyse de yapamadı. Evet bile demiyordu.

"Değildi değil mi?"

Kızın omuzlarının yanından duvara dayamıştı ellerini. İstemsizce ve ruhsal acıyı fiziksel aıya dönüştürüp silme isteğiyle sol eliyle duvara yumruk attı. Can acısı. Sil hadi. Sil.