Ad Soyad: Aléxis Jenny Stonér
Cinsiyet: Kız
Seçiminiz: ( Kariyer, Şöhret) Şöhret
Örnek Rp:
Kan... Her bir hücresinin gerek duyduğu tek şey kandı. Kan onun için zevk hâline gelmişti. Nedeni mi? Yaşamı...
#
"Anne, ben çıkıyorum." diyerek uzun ve kıvırcık sarı saçlarını ince bir toka ile topladı Lyn. Annesi mutfakta her zamanki gibi yemek yapıyordu. Bu akşam Lyn'un en sevdiği çikolatalı keki yapmıştı belli ki. Kokusunu bir soluktan mükemmel bir mucizeymiş gibi içine çekti. Merdivenlerden inerken topuklu ayakkabıları sayesinde "tak" sesleri onu takip ediyordu. Mutfağa indiğinde annesinin yanağına küçük bir öpücük kondurdu ve arka kapıdan çıktı. Dışarıdaki rüzgâr saçlarını hafifçe okşuyor, saçlarının havalanmasını sağlıyordu. Kolundaki kısacık tüyler rüzgârın hafif fakat soğuk olması nedeniyle havalanmıştılar. Arabasına doğru ilerlerken telefonu çalıyordu. Olduğu yerde durdu ve çantasından pembe minik telefonunu çıkardı. Arayan arkadaşı Serena'ydı. Genelde Lyn Serena'yı aradığı için biraz tedirgin olmuştu telefonu açmadan önce.
"Serena?" Açtığı telefondan ses gelmeyince tedirginliği artmıştı. "Serena, sen iyi misin?" Lyn'un bu sözlerinin ardından Serena'nın hıçkırıkları telefonun hoperlöründe çınlamaya başladı. Lyn korkmuştu. En yakın arkadaşının başına birşey gelmesi onu çok üzecekti. "Serena, lütfen birşey de. Orada mısın?" Kalbinin atış ritmi hızlanmaya başlamıştı ki, neredeyse kalbinin atış sesini duyacaktı.
"Lynn!" Sesi uzun bir haykırış gibi çıkmıştı Serena'nın. Ayrıca vücudunun da bir ağaca çarpışını duyduktan sonra olduğu yere oturdu Lyn. Orman. Serena kesinlikle oradaydı. Uzun yeşil ağaçlar, yerlerde yürüdüğünde her zaman çıtırtı çıkaran dal parçaları, ağaçlarda öten kuşlar, ileride akan dere... Dünyanın en güzel, en sessiz sakin yerlere ait özellikleri birleştirip burada bir araya getirmişlerdi sanki. Ama o güzel yerde şimdi arkadaşı acı çekiyordu. Hemen oturduğu yerden kalktı Lyn. Arabasına binip bir an önce oraya gitmeliydi. Arabasına binerek hızla gaza bastı. Şimdi gideceği yer ormandı. Eski evlerinin yanında olan büyük, yeşil orman...
#
Arabadan indiğinde aniden beline sarılan buz gibi ten ile ne olduğunu anlayamamıştı Lyn. Etrafını göremeyecek kadar hızlıydı belini tutarak onu götüren her neyse. Gözlerini kapamıştı Lyn. Korkusundandı. Birşeyler onu tutuyordu. Ve en kuvvetli sesi ile haykırdı ormana...
"Serena!" Birden birinin kucağından düşer gibi çimenlik alana yuvarlandı bedeni. Gözleri hâlâ kapalıydı. Açtığında karşısında kanlar içinde yerde yığılmış arkadaşı Serena'yı gördü. Birden gözleri dolmaya başladı. Arkadaşına bunun yapılmasına dayanamazdı. Ve bir acı... Bir acı hissetti boğazında. Bir yanma ve acı. Kafasını döndürmeye çalıştı. Karşısında kırmızı gözler ve bembeyaz bir ten vardı. Ve tüm bedenini saran alevler. Vampirin ısırdığı yerdeki ateş git gide vücudunun her bir hücresini ele geçiriyordu. Tüm bedenini koparıp atmak geliyordu içinden, kendini öldürmek istiyordu. İşte o gün kanın ne kadar acı verdiğini ve neden ihtiyaç duyulduğunu anlamıştı.