Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Çarş. Eyl. 08, 2010 3:28 pm | |
| İstediğiniz rütbe:(müzisyen, ressam, yazar, şair vs.) Tokio Hotel Gitaristi ~ Geri Vokal. Karakter kurgusu: Havalı bir çocuk. Ama okadarda değil. Bir sürü fanları var ve bu onun hoşuna gidiyor. Ayrıca zenginler. Sevgilisi yok. Bill. İkizi ile çok iyi anlaşır. Aşka inanmayan bir tiptir. Örnek RP: Andreanne Elisha Qera#2 |
|
Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Perş. Eyl. 09, 2010 1:06 pm | |
| - Rp seviyeniz yeterli düzeyde değil.
|
|
Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Perş. Eyl. 09, 2010 3:51 pm | |
| Neden? Selin olur demişti? |
|
Laela Cryptic Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 903 Kayıt tarihi : 30/06/10 Lakap : Queen L.
Bilgiler Puan: 20
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Perş. Eyl. 09, 2010 4:44 pm | |
| Ben rplerine bakmadan olabilir dedim. Belirli bir seviye gerekiyor diğer karakterinle yazdığın rplerde. | |
|
Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Cuma Nis. 22, 2011 3:40 pm | |
| Ad Soyad: Pippa Cross İstediğiniz rütbe:(müzisyen, ressam, yazar, şair vs.) Ressam Karakter kurgusu: Pippa, kendini ancak resim yaparak rahatlatıyor ve resim yapmak onun için paha biçilmez. Hatta resimlerini anlaştığı bir sergide sergileyince daha da mutlu oluyor. O içinde ki karmaşayı dünyaya sunmaya bayılıyor. Örnek RP:- Spoiler:
Yeni yaptığı resme gözlerini kısarak ve yüzünde bir gülümseme eşliğinde baktı. Bu resim için neredeyse haftalardır uğraşıyordu. Aslında sonucunda nasıl bir resim olacağını bile bilemiyordu? Sadece çiziyor, boyuyor ve şekil veriyordu. Elinde ki fırçayı birkaç kez daha gezdirdi. Tamamen bittiğine kanaat getirdiğinde ayağa kalktı ve kendine sıcak, bol köpüklü bir kahve almak için mutfağa doğru yürümeye başladı. Nasıl başlamıştı? Haftalar önce yaptığı gezide mi farketmişti? Olabilir. Belki de içinde ki karmaşağı yansıtmıştı resme. Kırmızı küçük tuşa bastı ve kahvesini beklemeye başladı. Mutfak tezgahına yaslanmıştı ve karşı odada duran şahasere bakıyordu. Bu kadar iyi olabileceiğini tahmin etmemişti.Belki de etmişti. Aslında şaşırmasına gerek vardı ki. O bir yetenekti. Nadir rastlanan bir yetenek.Küçük bir ses ve kahve makinesi durdu. Pippa bakışlarını kahve makinesine çevirirken, kahvenin mutfağa yaydığı kokuyu içine çekti. Küçük bir kupaya doldurdu ve kahveyi yudumladı. Çok sıcaktı. Dili yanmıştı, hemen geri çekti. Heyecandan ne yaptığını şaşırıyordu. Eli ayağına dolanmıştı. Elinde kahvesi ile beraber yeniden odaya döndü. Pencereden yasnıyan güneş ışıkları hayran kaldığı resme vuruyordu. İç çekti. Keşke babasıda görebilseydi. Ne kadar yükselebildiğini... Ne kadar yetenekli olduğunu... Ama göremezdi. Artık. Kahveyi küçük sehpaya koydu ve anılarının getirdiği acı ile sarsıldı. Babasını kaybetmek. Bu hayattaki tek dayanağını. Annesi zaten onu çok küçükken bırakıp gitmişti. Onun acısına alışmıştı. Ancak babası onu tamamen yıkmıştı. Oysa ne kadar mutluydular. Güzel bir restoranda, muhteşem bir yemek yemişlerdi. Restoranda çalan müzik ile beraber tüm acıları silmişlerdi. Silmeye çalışmışlardı. Sonra restoran çıkmış ve lüks arabalarına binmişlerdi. O kadar gülüyor ve eğleniyordu ki baba, kız önlerine çıkan arabyı göremediler. Sonrası... Facia. Sıkıştığı arabadan nasıl kurtulduğunu hatırlamıyordu. Babasının nasıl can çekiştiğini hatırlamıyordu. Hatırlamak istemiyordu. Bu anıları bir kenara ittiğinden, onları yok ettiğinden o kadar emindi ki şimdi orataya çıkmaları onu dağıtmıştı. Kahve tatsızlaşmış, yaptığı yeni resim sıradan bir tuvale dönmüştü. Önemli değildi artık. Diğerleri gibi onu da bir sergide sergileyecek ardından açık arttırmada yüksek bir meblaya satacaktı. Evine dönecek ve yeni ilham kaynakları arayacaktı. Hep böyle olurdu. Kahveyi yeniden eline aldı ve mutfağa götürüğü lavaboya döktü. Kupayı hiç yıkamadan tezgahın üstünde bıraktı. Amaçsızca evinde yürümeye başladı ve resimleri gördü. Aile resimlerini. Kendisi çok küçükken ailece çekilmiş bir fotograf. Ardından annesini kaybettikten dört yıl sonra babası ile çektirdiği bir fotograf. Babası ölmeden iki ay önce çektirdikleri bir fotograf. Artık sadece bunlar kalmıştı. Yanlızlığını sadece onlarla paylaşıyordu.Yanaklarına süzülen yaşları sildi ve bahçesine doğru yürüdü. Büyük cam kapıyı açtı. Güneş gökyüzünde tüm gücüyle parlıyordu. Hava sıcaktı. Diğer günlere göre daha sıcak. Gözlerini kapattı ve güneşe baktı. İçine işlenemesine izin verdi. Tenini karıncalamasına. Gözlerini açtı ve gardenyalarının yanına gitti. Annesinin diktiği gardenyalar. Kokularını içine çekti. Babası ne söylemişti. ''Yanlız kalsan bile umutlarından vazgeçme. Kendinden vazgeçme.'' demişti. Pippa vazgeçmemeye çalışıyordu. Dayanmaya çalışıyordu. Sadece biraz buradan uzaklaşmak istiyordu. Belki de temelli.Ama nereye? O doğduğundan beri Fransa'ya aitti. Nereye gidebilirdi ki? Eskilerden bir anı kafasına çullandı. Koşar adımlar ile beraber içeriye girdi ve çekmeceleri karıştırmaya başladı. Unutulmuş bir fotograf aramaya başladı. Nerden de aklına gelmişti kim bilir? Eline soğuk cam temas etti. İşte oradaydı. Annesi ve babasının fotografı. Daha annesi Pippa'ya yeni hamileydi. Resmi çerçeveden çıkardı ve arkasını çevirdi. İşte... New York'tan küçük bir hatıra. Nereye gideceğine karar vermişti. New York'a. Bir zamanlar annesinin ve babasının gittiği New York'a... Topuklarında döndü ve odasına doğru yürümeye başladı. Elinde eski resimle beraber merdivenleri üçer beşer çıktı. Küçük bir bavul fazlasına gerek yok hem New York büyük bir yer orada yenielrini alırdı. Yeterli miktarda parada alması gerekiyordu. Bir daire satın almalıydı. Cep telefonu neredeydi? Boşverdi. Resme son kez baktı ve öptü. New York'a geçmişinin sırlarına doğru yol alıyordu. Huzur bulacağı bir yere. Geçmişte ailesinin kanlı canlı dolaştığı sokaklara, mağazalara, dükkanlara gidiyordu... O New York'a gidiyordu.
|
|