Duyurular | |
Gossip Girl | ~ NY gençleri neredesiniz? Dedikodularınızı bekliyorum. Bilgi için tıklayın.
Seviliyorsunuz. Xoxo |
Yönetim Kadrosu |
|
|
| Tanınmış insan alımları | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
Gossip Girl Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 678 Kayıt tarihi : 30/06/10
Bilgiler Puan: Bunlara gerek yok.
| Konu: Tanınmış insan alımları Ptsi Tem. 05, 2010 11:10 am | |
| Ad Soyad:
Ek karakteriniz varsa isimleri ve meslekleri:
İstediğiniz rütbe:(müzisyen, ressam, yazar, şair vs.)
Karakter kurgusu:
Örnek RP:
Not: Öğrenciler şöhret puanı 100 olduğunda buraya başvurabiliyorlar.
~ Direkt yetişkin olarak başlamak isteyenler 1. seviyeden mesleklerini seçebiliyorlar.
~ Öğrencilerin örnek rp koymasına gerek yoktur. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Çarş. Tem. 07, 2010 11:41 pm | |
| Ad Soyad: Ike Shitfallen. İstediğiniz Rütbe: WTF Solisti. Karakter kurgusu: PETA örgütünün kıdemli üyelerindendir, hayvan haklarını oldukça fazla destekler. Hatta bir gün kürklerin tanıtıldığı ve çoğu popüler insanın olduğu bir gecede erkek bir modeli bayıltıp sahneye kürkle çıkmıştır. Ardından kürkü fırlatıp çırılçıplak kalınca üstünde PETA ve hayvan haklarıyla ilgili bir yazı olan bir pankart açmış, polislerce tutuklanmıştır. Fakat bu yaptığını-kendi için olmasa da cemiyet vs. yerlerde-örtecek bir performansı vardır ki heavy metal aleminde dillere destan bir konserdir. Moskova'da gerçekleşen performansta Ike gitarla muhteşem bir konser sergilemiş ve on dört saat boyunca-aralıklarla-gitar çalmıştır grubu WTF ile birlikte. Örnek RP:- Spoiler:
Rollergate Apartmanı’nın çatısı masallarda anlatılan Harpy yuvasından farksızdı. Her yerde dik duran inşaat demirleri, bu kadar yüksekliğe rağmen otların savrulduğu bir alan. Karşıdan hedefin bulunduğu iş merkezini gören bu yüksek çatıya üstüm Clive ve ben işverenlerimiz tarafından verilen giysi ve silahlarımızla çıkmıştık. Zihinsel transformasyon dışında hep düşük çeneli olan üstüm, yine çenesini açtı ve uzun uzun planı anlatmaya başladı. ‘’Vincent, beni dinle. Şimdi çatıdan iş merkezinde gördüğümüz altı nöbetçiyi-ikisi kapıda olmak üzere-haklayacağız. Bak, görüyor musun? İş merkezi ile bulunduğumuz çatı arasında bir elektrik hattı var. Hatta bağlanmış yalıtkan kancalı halkalar ile karşıya geçeceğiz ve bodrum kısmına kadar kimi görürsek görelim temizleyeceğiz. Anladığını umuyorum, sonrasında da yaşlı cadalozun zihniyle uğraşacağız, işin en zor kısmı. Haydi hazırlan!’’ Clive’dan aldığım emir ve direktifler dizisi sonrası uzun namlulu, dürbünlü silahlarımızın başıan geçtik. Çatının kenarına monte edilmişlerdi, her şekilde görülmeleri mümkündü fakat çatıdaki görevimiz uzun sürmeyeceği için bunda da bir sakınca görmedik. Zamanımızın kısa olduğunu bildiğim için iş merkezindeki hedeflere hızlıca göz gezdirdim. Clive üçten geriye saydı ve ateş! Yukarıdan aşağıya doğru susturuculu tüfeklerimizle ateş ettik, hemen akabinde daha ufak yapıdaki otomatik silahları ve diğer bazı şeyleri aldıktan sonra kancalardan tutunarak elektrik hattından karşıya doğru uçmaya başladık. Bu, resmen birinin zihnine girerken boşlukta süzülmek gibi bir şeydi. Yalnızca biraz daha fazla acı. Derken, elektrik hattı bizim ve silahlarımızın net ağırlığına dayanamayarak aşağı indi, bunu hissedebildim. Clive önce davranarak çatının kenarına tutundu, fakat ben çatının hemen altındaki pencereden odaya doğru uçtum. Gayet sert bir şekilde yere çarptığım için sol omzumun çıktığını hissedebiliyordum, hafif de olsa bir sızlama vardı omzumda. Ulaşacağımız kişinin adamları yukarı çıkmaya başlamadan odadaki masanın kenarına yaslandım ve çıkan omzumu yerine getirebilmek üzere bazı hareketler yaptım. Kemiklerin birbirine çarpmasına benzer bir sesin sonunda, omzum yerindeydi. Sızısı da hafiften geçtikten sonra otomatik silahımı alarak ayağa kalktım ve odaya girmeye çalışan iki kişiyle o an karşılaştım. İkisi de yere yığıldıktan sonra ayağımla silahlarını öteye attım, kapanan kapıyı açarak merdivenlere yöneldim. Fakat bir gariplik vardı. En üst katın merdivenlerindeydik ve çatıya açılan kapıda görevliler hareket etmek veya çatışmaya girmek yerine zihinsel etkileşim içerisindelerdi. Bir dakika.. Hatırladım, güç birliği! Güç birliği denilen olay, birkaç kişinin birlikte yaptığı bir zihinsel transformasyon sırasında ruhlarını bedenlerinden tamamen ayırması ve ruhlarını tamamen zihnine girdikleri kişinin hizmetine sunması. Bir kişinin bu tür bir etkileşimde de ne kadar ruhu zaptedebileceği kişisel gücüne bağlıydı ve bu etkileşimin anlamı ruhların kontolünü alan kişinin fiziksel ve zihinsel işlevlerini normalden iki-üç kat daha iyi gerçekleştirebiliyor olmasıydı. Fakat bu şekilde gerçekleşen bir transformasyon uzun süreceğinden, uzun süredir burada olmalıydılar. Yani varlığımı biliyorlardı. Birden, ruhlarını bağışlayan üç dört kişi merdivenlere yığıldı ve çatı kapısına yakın olan adam gülümsedi, gözlerini açtı. Bana tekrar baktı ve bir bok yığınına bakarcasına tiksindi, ardından sinirlendi ve çığlık atarak üzerime doğru yöneldi, tam zıplayacakken çatı kapısını kırarak giren Clive herifi yere mıhladı. Hızla aşağı inerek diğerlerine ateş etmeye başladı ve beni de peşinden sürükledi. Anlamıyordum; hem nasıl bu kadar bir çalçene, hem de nasıl bu kadar soğuk bir asker olabiliyordu?
En üst kattan itibaren aşağı inmeye başladık. Ben merdivenlerde karşıma çıkanları gravyer peynirine çeviriyordum, Clive ise pompalı tüfeğiyle yere çiviliyordu. Oh hayır; merdivenlerde bir grup daha görmüştüm şimdi, çatıdakiler gibi bir etkileşim içerisindelerdi. Clive fazla bekletmeden herkesin yoğunlaştığı kişinin kafasını dağıttı, ben de diğerlerini tarayarak yoluma devam ettim. En alt kata gelmiştik şimdi, aldığımız talimatlar ve verilen bilgiler doğrultusunda görevin gidişatını belirleyen yaşlı cadının bodrum katında olduğunu tahmin ediyorduk. Ve bodrum katına doğru yol almaya başladık. Clive bodrum kat merdivenlerine inerken direktif verdi yine. ‘’Vincent, dikkat et. Birinci kat boştu, hepsi bodrum katında gizlenmiş olabilirler. Şimdi, bina planına bakarsak..’’ Bina planına bakılırsa bodrum, ileride ana hedefimizin bulunduğunu tahmin ettiğimiz odaya doğru giden iki uzun dehlizden oluşuyordu. Planı gördükten sonra aşağı indik, soldaki dehlizden ilerideki ışığa doğru yürümeye başladık(diğer dehliz büyük metal bir kapıyla kapanmıştı). Ara sıra sağ ve sol taraflarda kapılar görüyorduk, fakat silahımızın eklentileri dahilinde olan fenerlerle öylesine bir baktığımızda göze çarpan bir şey olmuyordu. Dakikalar geçti, ışık gittikçe yaklaştı ve bir oda oradan yavaş yavaş seçilmeye başladı. Odaya doğru koşar adım ilerlemeye başladık ve birden o odadan adamlar fırladı. Ani bir hareketle duvarlardaki kapılardan birine gömüldüm ve oraya saklandım, fakat Clive bu sefer çabuk davrananamamıştı, omzundan vuruldu. Onun saniyeler içinde kevgire dönüşmemesi için, yaralanmam pahasına onu ordan çektim ve yanıma aldım. Nasıl olsa bana şimdilik lazımdı, onu göz ardı edemezdim. Onu yanımda tutmaya devam ettim ve ara sır kapıdan kafamı çıkararak odaya doğru ateş ettim. Odanın girişindekileri hallettiğime kanaat getirdikten sonra yavaşça destek olarak Clive’ı kaldırdım, ona destek olacak şekilde odaya ilerliyordum. Cesetlerin üstünden geçerek, Clive’ın sağladığı yavaşlıkla odaya vardık. ‘’Neden sus sus işareti yapıyorsun! İstediğim gibi de konuşurum işte!’’ Clive’ı hemen odanın girişine oturttum ve hiç tereddüt etmeden içeri girip yaşlı bunağın yanındaki elemana ateş ettim. Adam hızlıca yere yıkıldıktan sonra kadın zihinsel etkileşim için davrandı, fakat ben ellerine ateş edince bir kedi gibi ciyaklamaya başladı. Cevabını bildiğim hâlde kendimi, kendime şu soruyu sormaktan alıkoyamadım kadının zihnine ekip arkadaşımla girmeye başlamadan hemen önce. Kim , neden yardım eder ki bu yaşlı cadıya?
Rutin bir şekilde, her zamanki gibi yıldızlarla dolu o boşlukta yüzüyorduk üstüm Clive’la birlikte. Zihnin kapılarına ulaşılmadan önceki son yolun üzerindeydik. Gittikçe hızlanıyor, ilerideki beyaz kütleye ulaşmaya çalışıyorduk. İşte o kütle; bütün hayâlgetirenler arasında ‘’Anne’’ olarak bilinen yaşlı cadalozun beynindeki giriş kapısıydı. Kontrolün kendisinde olduğu zihninin, hayâl dünyasının kapısı. Bizim onun zihnine ulaşmak istememizin sebebi ise Anne’nin hayâlgetirenlerin kralı olarak nitelendirilen Harlaus’a karşı gerçekleştirdiği ihanet idi. Kral Harlaus uzun yıllar süren araştırmaları sonucu, kişinin zihnine girme anından itibaren başlayan zihinsel transformasyon(aktarım) sırasında gerçekleştirilmesi mümkün olan obsesyon olayının(ruhsal-zihinsel kavramda beden kontrolü); obsedör kişi, yani zihin içerisinde bedeni kontrol edebilecek kişinin obsesyon sırasındaki aksaklıklarını ve obsesyon olayının gerçekleşmemesinin sebebini bulmuştu. Zihinde obsesyon olayının gerçekleşmemesinin sebebi ise; demateryalizasyon(algılanabilen bir şeyin algılanamaması, yani bedensel gerçekliğin ruhsal gerçekliğe dönüşmesi) durumunun kontrol edlilen kişinin zihninde yeterli gerçekliği sağlayamaması ve bu durumdan ötürü ektoplazma(obsedör kişiye ait partiküller, madde)nın kontrol edilen kişinin zihninde yer bulamamasıydı. Kral Harlaus bu olayına tersine çevirerek(materyalizasyon) zihinde ruhsal ve bedensel olarak bulunmayı başarmış, zihin aracılığıyla bedeni kontrol edebilmeyi mümkün kılmıştı. İşte ‘’Anne’’ olarak bilinen cadalozun çaldığı da buydu, bu işlemin nasıl sürekli hâle getirilebileceği. ‘’Anne’’ kendisi gibi usta hayâlgetiren adamlarıyla birlikte bir gece yarısı Harlaus’u basmak üzere saraya girmiş, kralın adamlarıyla birlikte bir çatışmaya girmişti. Adamları hızlı ve sessiz bir şekilde temizledikten sonra kralın odasına girmiş, temassız bir şekilde zihinsel transformasyonu(telefonlardaki bluetooth gibi) deneyerek başarıya ulaşmış ve kralı alt etmişti, sırrını da çalmıştı. Ve Kral Harlaus onu yakalayan, sırrı geri alıp Anne’yi öldüren kişilere büyük ödüller vaat etmişti günler önce. Yani üstüm Clive ve ben, Kral Harlaus’a bağlı olarak çalışan ödül avcılarıydık.
Yıldızlarının arasından süzüldüğümüz bu koca siyah boşluk, bizi gittikçe çekik gözlü hainin zihin kapısına yaklaştırıyordu. Biz üstümle orada ruhsal olarak bulunsak da; havayı, içinde bulunduğumuz boşluğu ve yaşanabilecek çeşitli değişimleri hissediyorduk. Ve bize bahşedilen bu fiziksel algılardan biri de gerçekleşmiş gibiydi, havada bir değişim hissettim. Bizden başka hareket eden birileri varmış gibi. Bir an için kafamı hafifçe geriye çevirdim ve baktım, geriden belli bir düzen sağlamış beş-altı tane duman kutlesi yaklaşıyordu. Clive’ı hemen dürttüm ve arkamızı işaret ettim, bir an için bütün krallık düzeninin içine de etmiştim fakat bunun bir şuan için önemi yoktu(Hayâlgetirenlerde krallık düzeyinde usta-öğrenci, kral-ast, üst-ast ilişkisi çok önemlidir, katıdır). O da arkasına bakarak suratını astı, rahatı kaçan bir ihtiyar gibiydi. Biz süzülmeye devam ederken yüzünü bana döndü ve konuştu. ‘’Vincent, bu gelenler Anne’nin zihnen ayık kalmayı başarmış adamları! Onlar da etkileşimimize katılmayı başarmış, eğer bizden önce Anne’nin zihin kapısına ulaşırlarsa güç birliği oluşur ve o kapıdan asla geçemeyiz! Şimdi, bunu sana daha önce hiç öğretmedim. Tek şansın ve kısa bir süren var. Süzülmeye devam et ve odaklanabildiğin kadar odaklan, elinde biriken ve patlamaya hazır bir güç düşün. Onu odaklandıkça büyüt, büyüt ve gücü benliğinde hissettiğinde bırak kendini. Aynı yüzerken birden kendini salıp dönmek gibi, kendini sol tarafa doğru hafifçe çevir ve Anne’nin zihin duvarını kır!’’ Anne’nin adamları peşimizden sürüklenirken odaklanmaya başladım. Hain bunağın zihniyle aramızda pek uzun olmayan bir mesafe kalmıştı, bundan dolayı gittikçe odaklanıyor ve gücü kendimde hissetmeye çalışıyordum, güçle bir bütün olmaya çalışıyordum Uzakdoğu felsefelerindeki gibi. Yaklaştığımız hedef ve arkamızdan sürüklenenlerle mesafemiz gittikçe azalmışken, hazır olduğumu fark ettim. Hemen ardından Clive’ın dediğini uyguladım -o da benle aynı anda uygulamıştı-, bir kasırga gibi hızla dönmeye ve hızla ilerlemeye başladık. Saniyeler içerisinde Anne’nin taştan, bembeyaz zihin duvarına çarptık ve orda bir matkap edasıyla döndük, duvar dağılmaya başlayınca biz de yavaşlayıp savrularak durduk. Biraz önce peşimizden gelen duman yığınları da durdu ve dağılmaya başladı, aynı hain bunağın dağılan ve ortalığı dumanlarla kaplayan zihin kapısı gibi. Her yer bir duman bulutundan ibaret olunca çevre kısa bir süre için sessizleşti, ardından duman kütleleri kaybolarak yerini Anne’nin dünyasına bıraktı…
|
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Perş. Tem. 08, 2010 10:12 pm | |
| Ad Soyad: Ernesto Marx İstediğiniz Rütbe: MMA Fighter Karakter Kurgusu: Alman bir baba ile Arjantinli annenin çocuğudur. Arjantin doğumlu olup 8 yaşında Amerika - New York'a ailesiyle beraber yerleştiler. Küçük yaşından beri iri cüssesi ona çoğu zorluğu yenmekteki en büyük yardımcısı olmuştur.15 yaşında başladığı Body Building'i 2 sene devam ettirir. Tam manasıyla insan ustu kaslara sahıptır. İlk başlarda zevk için sokak kavgası yaparken kısa zamanda profesyonel bir dövüşçü haline gelir. Rutin yaptığı sokak kavgalarından birinde MMA ( martial mixed arts ) menajerlerinin dikkatini çeker. Profesyonel olarak ringe çıkar.19 yaşında dunya şampiyonluğunu kazanır. Sokaklarda posterleri asılıdır. İnsanlar ondan imzalarını ister. Kimilerinin üstünde kendi resminin baskılı olduğu T-shirtleri görür. Ama Şöhretin yanında bi yerlerde eksiklik vardır. Peki o yanlışlık nerededir ?
Örnek RP: Soyunma odasında serin ve bir o kadar gergin hava vardı. Sonuçta ilk profesyonel maçına çıkacaktı. Antrenmanlarını sıkı yapmıştı ama tecrübesizdi. Kendine güveni olmasına rağmen bu kadar emek boşa çıkabilirimiydi? Soğuk bir duş aldı. Yüzüne yiyeceği yumrukların oluşturacağı kızarıklıkları almak için, vazelin sürüldü. Eldivenleri sıkıca takıldı. Heyecanlıydı fakat bunu belirtmemek zorundaydı . Ve o an gelmişti, başlıyordu, yeni hayatına doğru ilk adımlarını kafese çıkan merdivenlerde attı.
Dışarı çıktığında gözlerine inanamadı. 10000 kişilik salon dolmuştu herkes bağırıyordu, tam o sırada heyecandan ayaklarına titreme geldi kafasını yere indirdi ve ringe gidene kadar hiç kaldıramadı. Acemi olduğu için ilk kendisi çıkmıştı. Rakibi tecrübeli bir kafes dövüşçüsüydü. Rakip kafese doğru gelirken seyirciler çıldırmışçasına destekliyorlardı, bu durum karşısında soğukkanlılığını korumakta zorlanıyordu. Sinirden gözleri seğirmeye başladı. Ve o büyük an gelmişti. Hakem dövüşçüleri yanına çağırdı. Kuralları söyledi fakat kurallar azdı. Genital bölgeye vurmak ve göze parmak sokmak dışında her şey ama her şey vardı. Ölümüne bir kavgaydı. Bir maça çıkmadan önce imzaladığı ölüm kontratını düşündü. Kontratta “maça kendi rızasıyla çıktığını ve kalıcı sakatlık, ölüm gibi durumlardan profesyonel kafes dövüşü federasyonu sorumlu olmayacağı “ yazıyordu. Hakem "Fight!!!" dedi.
Ölümüne yapılan maçta rakip Ernesto’nun ayaklarına hedef aldı. Ayaklarına sarılıp yere düşürdü. Bütün gücünle vurmaya başladı. Aldığı ilk yumrukla beraber küçük bir çocukken babasının ona “Her zaman ayakta kal! Asla pes etme !” sözleri kulaklarında çınladı. Ernesto hemen bir şeyler yapmalıydı yoksa maçı kaybedecekti. Sadece kaba kuvvet değil teknikde çok önemliydi. Yerde dövüşmek ayrı bir sanattı. Ve bu acemi adamın aldığı darbelerle de doğru düşünmesi durumu daha zorlaştırıyordu. Rakibin attığı yumrukları eldivenleriyle savuşturmaya çalıyordu. Sinir harbini yenip doğru düşünmesi gerektiğinin farkın varıyordu. Tam bu sırada rakibin fazla gerilerek yumruk atmayı istemesi Ernesto'ya şans vermişti. 120 kiloluk iri adam rakibini fırlatarak yere sert bir şekilde attı. Rakibinin demin onu düşürdüğü duruma şimdi kendisini düşürmüştü. Çok sert dirsekler atmaya çalışıyordu bu dirsekler öfke doluydu. Rakip ellerine yüzüne koyarak kendini korumaya çalışsa da bir tane dirsek tam burnuna isabet etmiş tiki burun kırılmıştı. Temel felsefe olarak ele aldığı güçlü olan kazanır düşüncesi daha iyi dövüşmesini sağlıyordu. Devam etti vurmaya, 3 tane isabetli sert dirsekten sonra rakibin burnu kırık, kaşı açık haldeydi. Kendisinin de sadece gözünün altındaki şişliği vardı. Ve Gonk sesi geldi. 1. raunt bitmişti. Seyirciler deli gibi çığlık atıyorlar, "Ernesto! Ernesto !!!" diyerek onu destekliyorlardı. Ve bu seslere önceden dikkat etmediği için şaşkın şekilde sendeleyerek kendi tarafına doğru gitti 2. raundun gonk sesi gelmişti acıyan kulağına. Ne kadar önde gözükse de kondisyonel eksiklikleri vardı bu iri vücudu ona düşük bir kondisyon olarak dezavantaj sağlıyordu. Doğruca rakibinin üstüne koştu, kafesin köşesine kadar sıkıştırdı. Sanki o yer bomboştu ve o sadece rakibini görüyordu. Vurmaya başladı bütün gücüyle ama yumrukları isabetli değildi rakip çok iyi savunma yapıyordu. Bu onun sinirli halini ikiye katlıyordu, öyle ki sinirden suratı kıpkırmızı olmuştu. Rakibi belinden kavrayıp yere attı. Çok yorulmuştu ki bu sırada tek bir şansı vardı, rakibin ayağını. Direk üstüne çıkıp yumruk atmaya başladı. Bu sırada rakip Ernesto’nun ensesinden yakalayıp kendi göğsüne yatırarak nefes almasını zorlaştırıyordu. Bu onun küçükken annesinin sarıldığı gibi sevgi dolu sarılma değildi. Kolları o kadar yoruldu ki düzgün yumruk atamayacak haldeydi, Rakibinin kanat kaslarını sıkıca tutarak ayaga kalktı. Nara atarak bir anda rakibi yere sert bir taşı vurur gibi ringe vurdu. Rakibi vurduğu anda omurgayı kırmıştı, baygın yerde yatarken o anın verdiği adrenalin ile yumruk atmaya devam etti. Gözü dönmüş bir katil gibiydi adeta. Hakem birden üstüne atladı. Maçı durdurmak istiyordu. Ernesto şaşkındı. Dünyadaki en değerli madeni bulmuşçasına sevindi, ilk çıktığı maçını ezici bir üstünlükle kazanmıştı, seyirciler adını haykırıyordu Ernesto’nun. Ama asıl savaş onun bu iyi başlangıcına son vermek isteyen insanlarla yapacağı kavgalarıyla başlayacaktı. Ve o anın verdiği zafer sarhoşluğuyla bunun farkına varamıyordu bile… |
| | | Gossip Girl Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 678 Kayıt tarihi : 30/06/10
Bilgiler Puan: Bunlara gerek yok.
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Perş. Tem. 08, 2010 10:36 pm | |
| rp seviyeniz yeterli değil | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Cuma Tem. 09, 2010 7:11 pm | |
| Ad Soyad: Claudia Chamberlain İstediğiniz Rütbe: WTF Geri Vokal ve Piyanist. Karakter kurgusu: Hastalıklı bir çocukluk geçirdi. Ailesi çok fazla üzerine düştü bu yüzden uzun zaman boyunca ağır depresyonlar yaşadı. Babası zengin bir iş adamı annesi ise babasının emirlerine uyan gün boyu evden dışarı çıkmayan bir ev kadını. Onların kendisini anlamadığını düşününce evi terk etti, uzun bir süredir İrlanda'da polisler tarafından aranamaktaydı, zaman ilerledi Claudia görünümünü ve adını değiştirdi. WTF'nin solisti ile tanıştı. Sesi oldukça güzeldi ve evde de piyano üzerine eğitim almıştı zaten. O aslında bir aristokrasinin bunaltıcı tarzından sıyrılıp kendi hayatını yaşamaya karar vermiş tipik bir kızdır. Örnek RP:- Spoiler:
Cümlelere dökemediği bir güzellikteydi, hani olur ya bahar yelinin yüzünüze vurduğu bir güneşin batmakta olan kızıllığı ile sarmıştır benliğinizi, aklınızdan çıkaramazsınız. Vurulmuş ve hala atmakta olan kalbinize o ankinden daha fazla yaşam verir aşk. Onu ilk gördüğünde böyleydi işte. Ne diyeceğini bilemez bir tutkunluktaydı. İçinizi tarifi imkansız bir duygu kaplarken dökemezsiniz bunu cümlelere, o an sessiz kalır ve bir şaşkınlığa uğrarsınız. Kulaklarınızda milyon tane melodi duyarsınız ama içlerindeki en güzel melodi o an gördüğün sevginin ta kendisidir. Rüzgar eser yüzünüze dondurucu soğukluğu ile ama aşkın büyüsündeki sıcaklık bedeninizi kavradığı için aldırış etmezsiniz. Hiçbir şey umurunuzda değildir o an, ne hışırdayan ağaç yaprakları ne grimsi bulutların verdiği yağmura dair küçük haberler. Görüş alanınızda tek bir güzellik vardır doğaya ve diğer her şeye olan tüm dikkatiniz dağılır ve ona odaklanırsınız. Oda böyle olmuştu işte. Ve o an genç adam hâlâ kalbinin durmamış olmasına şaşmıştı, bu kadar hızla çarparken bir son vermeliydi kendine, verebilmeliydi ki o güzelliğin büyüsünden kurtulabilmeliydi. Ama olmamıştı bu Mauricio'ya, küçük çalıların arkasında gizlenirken onun gecenin karanlığında ay'ın parıltısı vurmuş kızıl saçlarına ve balımsı gözlerine bakakalmıştı. İlk aşk'ın büyüsü bu olmalıydı. Daha toy bir delikanlı iken ne yapacağınızı bilemezsiniz bu durumlarda oda aynen böyleydi. Karanlığın bir aldatmacası olduğunu düşünmüş ve gözlerini birkaç defa kırpmıştı, ama hayır bir hayal değil gerçekti. Onun nefes alıp verişlerini hissedeceğinden endişelenmişti, şayet bir gece tanrıçası gibi ayakta öylece dururken büyüsünün bozulmasından korkmuştu, çalıların arasında bir an kıpırdanmıştı, kıpırdanmış ve geri çekilmişti fakat ses çıkartmaktan korkuyordu, daha çok onun bu ses ile yok olacağından hayallerinin yıkılacağından korkmuştu aslında. Beklediğinin tam aksine bu küçük hareketi ile bir hışırtı duyulmuş ve kızıl saçlı güzel o an varlığından haberdar olmuştu. Onun burada ne aradığını bilmiyordu, fakat bir ilah olarak onu kabul edebilir ve dininden sapmış bir Şamaniste dönüp bu kadına tapınabilirdi. Kim olduğunu merak etmişti belini sıkan korsesi ile orada öylece dururken kendinden geçmemek elde değildi. O korsenin iplerini teker teker kendi elleri ile söktüğünü ve o beyaz tene sahip olduğunu hayal etmişti. Hayır böyle bir güzellik hiçbir zaman kendine ait olmazdı. Genç kadın varlığından haberdar olunca saklandığı yerden çıkmış ve karşısına dikilmişti. Bu ani hareketi ile şaşırıp şaşırmadığından emin değildi, yinede kaçıp saklanmak yerine karşısına çıkma cesaretini göstermişti. Hem neden kaçacaktı ki? Nede olsa bir kadındı değil mi? Ne zararı olabilirdi ki kendisine? Gözlerini onun gözlerinden ayırmadı bir heykel tıraşın elinden çıkmışcasına kusursuz ve donuk yüzünü izlemişti o birkaç saniye içerisinde ve o kan kırmızısı dudağından dökülen sözcükler ile kendine gelmeye çalışmıştı, şayet sesi de en az yüzü kadar kusursuz ve büyüleyiciydi “Sen kimsin” diye sormuştu kızıl saçlarının yüzüne dökülen buklelerinden kurtulmaya çalışırken. Maurucio ise bir aristokrat dan beklenecek en güzel şekilde zarifçe eğilmiş “Ben Baron Latymer'in torunu Clement Thomasz bayan, sizi bu şekilde izlemek istemezdim, fakat o kadar büyüleyiciydiniz ki gözlerimi üzerinizden alamadım” utandığını hissetmişti, kendi al basmış yüzüne rağmen onunkiler donuk ve etkileyiciydi, bu kendini daha fazla toy hissetmesine sebep olmuştu o gün. Onun ileri ki günlerde bir vampir olduğunu öğrendiğinde aklını kaçırabilirdi. Belkide Catherine bunu bekliyordu ondan. Korkmalı ve korkunç biri olduğunu düşünüp onu terk etmesini düşünmüş olmalıydı. Bu yüzden ilk zamanlarda kendine bu kadar soğuk davranmış ve Clement onun önünde diz çöküp yanına alması için yalvarmıştı.
Evet, on yedi yaşlarında genç bir delikanlıydı, ailesi; annesi ve babası daha o küçük yaştayken bir yangında ölmüşler babasının tüm mal varlığı ve büyük babasının baronluk unvanı tek erkek evlat olduğu için kendisine kalmıştı. Catherine ile tanışmaları da tüm bu yaşadıklarından birkaç sene sonra gerçekleşmişti. Onun dişlerinin boynuna değişini hala hatırlıyordu, ilk teması dudaklarını teninde hissettiği ilk gün ve o kirazımsı dudaklarının tadına baktığı ilk an. Belki yaşamı boyunca değişmesine farklı bir kişiliğe sahip olmasında yardım eden tek kadın oydu. Çevrelerini saran komşu kasabalarda ikisi hakkında bir çok dedikodu çıkmış, genç kadının kendinden küçük bir çocuğu esir aldığı iddiası ile çoğu zaman rahatsız etmişlerdi. Catherine'nin pomme de sang'ı olduğu yıllarda bu tip insanlarla uğraşan hep kendi olmuştu. Evin demirle kaplı kapısını açar meraklı yüzlerle hep karşılaşır ve “ Hanımım müsait değil derdi.” yanında çalışan bir hizmetçi gibi davranırdı, oysaki Catherine'nin soyluluk unvanından bir üst mertebedeydi, bunu herkes biliyordu fakat umurunda olmamıştı ilk yıllar. Bu yüzden unvanından ve çevresini saran o çıkarcı akrabalarından uzaklaşmak için adının Mauricio Ruben olarak değiştirmişti. Geçmişe dair yaşadığı ne varsa hayatından silmek istiyordu, öylede yapmıştı. Topraklarını satmış daha iyi gelir elde edebileceği başka yerlerde bunu kullanmıştı. Zaman ilerliyordu, bu zaman içerisinde Catherine'nin kendisine bağlandığını hissetmişti. Onun açısından böylede olmalıydı zaten , on yedi yaşını güzelliğini onun ellerine bırakmış ve gözleri önünde büyümüştü. Yirmi beş yaşlarında olmalıydı, İngiltere de doğumundan beridir süre gelen protestan ve Katolik çatışmaları sonucunda çıkan savaşlardan birine katılacağını söylemişti Catherine'e, gitmeli ve benliğini geri kazanmalıydı, çünkü uzun bir süredir onun büyüsünden kurtulamamış bir esir hayatı içerisindeydi. Tam o sene içerisinde sevdiği kadın kendisini dönüştürme kararı almıştı, bunun sebebini biliyordu. Bir insan olarak bu savaşa katılacak olsaydı savaşta ağır bir yara sonucu ölebilirdi, bu ihtimali göz önüne alamamıştı ve Mauricio gittikçe yaşlanmaya başlıyordu. Belki bunu yapmamalıydı çünkü ilk zamanlar kendini kontrol altına almakta zorlanmış acemi bir vampirdi, bu yüzden dilediği gibi savaşa gidebilecek güce sahip değildi. Birkaç sene geçmiş olmalıydı belkide daha fazla, ondan ayrılıp savaş alanlarına kendini attığında. Rütbe olarak hep üst mertebede kalmıştı , çünkü sıradan bir insan gibi güneşe çıkamıyor ve sadece savaş stratejilerini yönetmekle yetiniyordu. Bu seneler boyunca kendi kendini kontrol etmeye alışmış kan kokusuna dayanıklı bir hale gelmişti. Aradan ne kadar yıl geçtiğini bilmiyordu sonunda eve döndüğünde tekrar sevdiği kadının büyüsü altına girmişti. Ama bu sefer o küçük on yedi yaşındaki çocuk değil, tam tersi yetişkin bir adamdı.
Maziye dalmaktan vazgeçtiği anda gerçek dünya ile karşılaşmak çok fazla hoşuna gitmemişti, karanlık da gözlerini açtığında gözlerinin etrafında uçuşan toz zerreciklerine odaklanmıştı, üzerindeki örtüyü çekip ayağa kalktı, çok uzun bir süredir gündüzleri geceleri, geceleri ise gündüzleri olmuştu. Buna alıştığı için artık güneşin o altınımsı parıltılarını aramıyordu. Catherine'in nerede olabileceğini merak etti, şayet yanındaki yer boştu ve bu hoşuna gitmemişti. Odanın kapısını açıp dışarı çıktığında, kısa bir süre önce tuttukları hizmetkarı yanında belirdi. “İsteğinizi yerine getirdim efendim.” kolundan tuttuğu kısa boylu fakat kıvrak hatlara sahip fahişeyi önüne itti. Kız sinir bozucu derece kıkırdak bir tipti. Bezgin bakışlarını adamın üzerine diktiğinde 'bunu mu bulabildin! ' der gibi kısa bir bakış attı. “Kolunu uzat.” dedi kısa ve net bir şekilde. Kız ise anlamsız ve şapşal bir ifade ile yüzüne baktığında ona kızgın bakışları ile cevap verdi. “Catherine bundan hiç hoşlanmayacak.” uzun bir süre olarak nitelendirdiği zaman dilimi boyunca beslenmediği için teni solmuş ve gözleri açlıkla kararmıştı, yüzünde herhangi bir mimik çizgisinin dahi olmaması da ayrı bir durumdu. Kızın korktuğunu hissedebiliyordu ve onun korkusu kendisine haz veriyordu. Kolunu hızla çekip dişlerini tenine geçirdiğinde, beslendiği kızın teninin solduğunu gözlerinin akının çekildiğini hissetti. Kısa bir süre sonra zaten ölmüştü. Pommede Sang'ı olarak bile kullanmadığı bu geçici hizmetkarının tek görevi evi temiz tutuyor ve kendisine bazı zamanlarda av buluyor olmasıydı. Yaşlı adamın sarhoş yüzüne baktı ilgi ile, hiçbir zaman ayık olmaması da cabasıydı. Çevresine alkol kokusu yayarak dolaşsa da onun iğrençlikle kırışmış dişsiz suratını görmek hoşuna gidiyordu. İşine fazlaca yarıyor olması da cabasıydı. Evden dışarı çıktı. Dean ormanı yakınlarında bir yere kadar yürüdü amaçsız bir şekilde, güneş çoktan batmış yerini geceye bırakmıştı, az ötede ormanın bir ucunda akan şelalenin başında onu gördü. Belkide artık nerede olduklarını bilmeseler de bir şekilde birbirlerini hissediyorlardı, yanına yaklaştı sessizce belki de geldiğini çoktan hissetmiş ve herhangi bir tepki vermemişti. “Nereye kaybolduğunu merak ettim.” dedi. Dalgınlığından kurtulup kendisi ile ilgilenmesi için kurduğu cümleleri biraz yüksek sesle söylemişti. Bu gün her ikisi içinde nasıl geçerdi bilmiyordu. Belki küçük birkaç av belkide başka bir şey...
|
| | | Gossip Girl Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 678 Kayıt tarihi : 30/06/10
Bilgiler Puan: Bunlara gerek yok.
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Paz Tem. 11, 2010 1:38 pm | |
| | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Ptsi Tem. 19, 2010 8:20 pm | |
| Ad Soyad: Achille S. D'Artagnan İstediğiniz Rütbe: Aktör. Karakter kurgusu: WASP'de iyi bir lacrosse oyuncusu. Babası başarılı bir czar, annesi ise fransız sosyetesinin ileri gelen ailelerinden birine mensup. Ailesinin tek çocuğu olması dolayısıyla disiplinli ve kaliteli ancak istediğini elde etmesini bilir şekilde yetiştirildi. Oğlunun doğuştan gelen bir oyunculuk yeteneğine sahip olduğunu düşünen annesi bu yeteneğinin üstüne düşmeyi ihmal etmedi. Bu yeteneğiyle birleşen mükemmellik sınırlarına ulaşmış heykelimsi görüntüsü okulu bitirir bitirmez yönetmenlerin ve film yapımcılarının dikkatini çekerek sanat dünyasında kendine sağlam bir yer açtı. |
| | | Gossip Girl Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 678 Kayıt tarihi : 30/06/10
Bilgiler Puan: Bunlara gerek yok.
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Ptsi Tem. 19, 2010 9:13 pm | |
| | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Salı Tem. 20, 2010 6:17 pm | |
| Ad Soyad: Fernando Andres Hernandez
İstediğiniz rütbe: Futbolcu
Karakter kurgusu: Lejant'a bakarsınız... Futbol oyuncusu işte... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Salı Tem. 20, 2010 6:30 pm | |
| |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Cuma Tem. 23, 2010 6:35 pm | |
| Ad,Soyad : Gwenyth Salvatore İstediğiniz rütbe : Aktris Karakter Kurgusu : Kendi kişiliğinden çıkıp farklı karakterleri sahnelendirebilmeye bayılır.Çünkü rol yapabilme becerisini ilginç bulmuştur hep.Bunu iş olarak değil , bir zevki ve hobisi olarak görmüştür.Babasıyla Fransada kaldığı zamanlardan birinde bir tiyatro gösterisine katılmıştır.Jest ve mimiklerinden fazlasıyla etkilenen bir yönetmen kendisiyle orada olduğu sürece ilgilenmiştir.Bu sayede kendisini , sahnelendirilebilmesi zor bölümlerde de geliştirme imkanı bulmuştur. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Paz Tem. 25, 2010 9:30 am | |
| Ad Soyad: Chelsea Rosalié Bathory
Ek karakteriniz varsa isimleri ve meslekleri: -
İstediğiniz rütbe:(müzisyen, ressam, yazar, şair vs.) Aktris
Karakter kurgusu: Setteyken bambaşka birine dönüşüyorum. Kendi kişiliğimi arkamda bırakıyor, rolüme bürünüyorum. Rol yapmam, yaşarım. Karakterimi anlamaya çalışırım. Ortak yönlerimizi bulur ve onu kendime göre şekillendiririm. Her filmde oynayabilirim. Korku, dram, komedi, müzikal.. Kalıplarım yoktur, sürekli değişirim. Yaptığım şeye kalbimi ve ruhumu katarım ve bu işten zevk alıyorum. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Paz Tem. 25, 2010 9:46 am | |
| - Achille S. D'Artagnan demiş ki:
|
| | | Laela Cryptic Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 903 Kayıt tarihi : 30/06/10 Lakap : Queen L.
Bilgiler Puan: 20
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Cuma Tem. 30, 2010 11:48 am | |
| Ad Soyad: Laela Cryptic
Ek karakteriniz varsa isimleri ve meslekleri: Yok
İstediğiniz rütbe:(müzisyen, ressam, yazar, şair vs.) Model
Karakter kurgusu: Laela kendine, bedenine ve tabi ki parasına güvendiği için en çok zevk alacağı şeyleri yapar. Maksat geleceğe ve çalışacak bir işe sahip olmaya geldiğinde de hem zevk alacağı hem de bedenini sergileyebileceği bir meslek tam ona göredir. Kendini fotoğraf makinesinin önüne attı mı, onu bir daha oradan kurtarmak zordur. Çılgınlar gibi eğlenir ve yapacağı role ayak uydurmakta zorlanmaz. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Paz Ağus. 01, 2010 12:58 pm | |
| - Achille S. D'Artagnan demiş ki:
|
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Paz Ağus. 01, 2010 6:57 pm | |
| Ad Soyad: Niobe Hera Linos Ek karakteriniz varsa isimleri ve meslekleri: Kardeşimin kullandığı Rob Flanders isimli karakter bulunmakta. İstediğiniz rütbe:(müzisyen, ressam, yazar, şair vs.) Müzisyen Karakter kurgusu:Hera oldu olası müzikle uğraşmayı, şarkı söylemeyi sever.3-4 yaşlarında bile oyuncaklarıyla ritim tutmaya başlamıştı.Babasına çeken Hera ileride müzik okulu açmayı düşünüyor. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Paz Ağus. 01, 2010 7:45 pm | |
| Karışmak gibi olmasın ama Şöhret'inin 100 olması gerek başvurman için.. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Paz Ağus. 01, 2010 9:54 pm | |
| İlk sayfada şöhret puanı 0 olupda rütbe alan biri olduğu için başvurdum. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Ptsi Ağus. 02, 2010 6:00 am | |
| Not: Onun şöhret puanı 100 olmuştur; ama rütbe alınca gidiyor o 100 puan diye biliyorum ben.
Ad Soyad: Crystal Prévela
Ek karakteriniz varsa isimleri ve meslekleri: Yok
İstediğiniz rütbe:(müzisyen, ressam, yazar, şair vs.) Ressam
Karakter kurgusu: Renkler... Bir tabloda birden fazla renk, iç içe. Hepsinin bir anlamı bir tadı var Crys'e göre. Tabloya fırçayla her dokunuşunda başka bir güzellik beliriyor ya da tablo anında çirkinleşiyor. Bütün renklerin bir yeri, senfonisi, namesi var. Crys de bu renklere can katıyor, bunu yapmayı da küçüklüğünden beri seviyor.
|
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Ptsi Ağus. 02, 2010 8:06 pm | |
| - Niobe Hera Linos demiş ki:
- İlk sayfada şöhret puanı 0 olupda rütbe alan biri olduğu için başvurdum.
1. seviye yetişkin olabilmek için gereken şöhret puanı 100'dür. Sitede rp yapmaya başlamadan önce kurallar ve sistemlere göz atmanız yararlı olur. Seviye Sistemi artışına göz gezdirebilirsiniz.
|
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Çarş. Ağus. 25, 2010 4:45 pm | |
| 2. seviye olmak için buraya mı başvuruyorum? |
| | | Laela Cryptic Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 903 Kayıt tarihi : 30/06/10 Lakap : Queen L.
Bilgiler Puan: 20
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Çarş. Ağus. 25, 2010 5:33 pm | |
| Yeni yılın başlamasıyla birlikte sistem de küçük bir değişiklik olucak o yüzden derece atlatmıyoruz | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Çarş. Ağus. 25, 2010 5:36 pm | |
| |
| | | Laela Cryptic Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 903 Kayıt tarihi : 30/06/10 Lakap : Queen L.
Bilgiler Puan: 20
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Çarş. Ağus. 25, 2010 5:41 pm | |
| | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Tanınmış insan alımları Ptsi Ağus. 30, 2010 5:51 pm | |
| Ad Soyad: Alexis BathoryEk karakteriniz varsa isimleri ve meslekleri: David Justin Volterras olarak bir karakter açmak istediğimi yazdım ama cevap verilmedi henüz..İstediğiniz rütbe: ŞarkıcıKarakter kurgusu: Şeytanın insan bedenindeki hali Müziği seviyor. Ve sesi çok güzel
En son Alexis Bathory tarafından C.tesi Eyl. 04, 2010 7:26 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi |
| | | | Tanınmış insan alımları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |