Lubalie Reed Moda Tasarımcısı
Mesaj Sayısı : 7 Kayıt tarihi : 06/08/11
| Konu: Moda Çılgınlığı | Ana Salon Paz Eyl. 11, 2011 1:06 pm | |
| Yaşlılığın belirtileri, Lubalie önündeki çizim tablosundaki son sutyeni çizmişti. Gözlük burnunun üzerinde dağ biçimine benzer bir tümsek oluşturmuştu ve gözlerinden kulaklarına giden hizada uzun derin çizgiler vardı. Kalın camlı gözlüğü kulaklarından kurtarıp tahta masanın üzerine yavaşça bıraktı,kadının gözleri iyice ağrımıştı. Parmaklarıyla ovuşturdu yorgun gözlerini ve oturduğu rahatsız edici koltuktan kalktı. Daha otuz yaşında olmasına rağmen sanki çoktan altmış yaşına basmıştı bile. Modanın, güzelliğin kapalı perdeleri arkasında yıpranmış bir kadın oturuyordu. Geçirdiği evlilikler, basın camiası ve durdurulamayan tüketici halk genç kadını oldukça yormuştu. Birkaç gün sonra her yıl yaptığı defilelerden birini gerçekleştirecekti, modellerinden birkaçının rahatsız olması ufak bir aksaklıktı bunun dışında sayısını bile bilmediği herhangi defilelerinden biriydi. Yeni tasarımlar yapmıştı, ünlü mankenlerin ve modacıların oldukça hoşuna gidecek tiptendi hepsi. Manhattan’daki büyük parkta park alanını kaplayacak boyutta bir çadır kurdurmuştu, podyum, ışıklar, ses sistemi hepsi düzenli olarak kuruluyor ve kullanılabilecek hale getiriliyordu. Lubalie bu konularla pek ilgilenmek istemiyordu, zaten ilgilenmesi gereken onca şey varken bir de bunlara yoramazdı kafasını. Kendine bir yardımcı tutmuştu her şeyin düzgün işlediğini haber verecek bir yardımcı, tomarlarca para alıyor olmasından mı yoksa iyi bir seçim mi bilinmez ama yardımcı gerçekten iyi çalışıyordu. Her şey mükemmel olmadan Lubalie’e ulaşmıyor hepsini düzene sokunca olumlu bir mesaj atıp kadının kırışmış suratına bir gülümseme çiziyordu. Yorgun elleri ile hazırladığı koleksiyonun mankenler üzerindeki resimlerinin tek tek şeffaf poşetlerine geçirilmiş albümü çeviriyordu.Özenle hazırlandığı çok belliydi, dikim işlemi tamamlanmıştı. Mankenler giyecekleri kıyafetleri seçmiş ve fotoğrafçıya pozlarını vermişlerdi.Lubalie de yarattığı mükemmellikleri inceliyor her şey istediği gibi mi diye bakıyordu. Arada ayrıntıları görmek için ağır gözlüğü gözlerinin önüne siper ediyor iyice inceliyordu.Yardımcısı ise yanında durmuş kadının yüz ifadesinden bir sorun olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.Lubalie beğenmişti ama bellietmek istemiyordu çünkü işçilerini şımartmak hiç yapmadığı bir şeydi. Öz kızını bile sevdiği görülmemişti. Onun da sert olmaktan zevk aldığı söylenemezdi ama sonuç olarak bir ünü vardı ve saçma şımarık tavırlarla insanların ağzına sakız olmak istemiyordu. Zaten içinde bulunduğu şöhret aşk hayatını mahvetmişti. O nedenle sevgisine kimsenin ihtiyacı yoktu, kızına gelirsek zaten yeterince büyümüş ve annesi istese bile anne sevgisine pek ihtiyacı olduğu söylenemezdi. Ama annesinin işlerinin içinde bulunmak oldukça hoşuna gidiyordu.Lubalie iyice yaşlandığında kendi yerine geçecek kişi konusunda pek sıkıntı yaşamıyordu. Güzel kızının büyük bir zevkle devralacağından emindi.Kalın gözlüklerin üstünden yardımcısının kocaman gözlerine bakıp kafasını hafifçe salladı. Dudakları hala bir çizgi gibi dümdüz duruyor olsa da, yardımcısı oldukça sevinmişti. Yalnız olsa zıplaya hoplaya bağıracak ve kahkahalar atacak gibi görünüyordu. Lubalie elindeki ağır albümü tahta masanın üzerine sertçe bırakıp, arkasını döndü ve evin üst katına çıkan merdivenlere doğru ilerlemeye başladı. Yardımcısı bir kadının arkasından bakıyor bir de masanın üzerine bırakılmış albüme bakıyordu. Kadın gözden kaybolunca yerinde sıçrayıp, albümü aldığı gibi kapıya doğru koşturdu.
xxx
Defile günü gelmişti, heyecan iyice artmıştı. Lubalie’nin çalışan kadrosu büyük çadırın içerisindeki son rötuşları halletmek için koşturup duruyorlardı. Çadır devasa boyutlardaydı, çadırın çeyreği kulis için ayrılmıştı. Diğer taraf ise iki bölümden oluşuyordu, girişinden içeri uzun masaların üzerine kokteyller yerleştirilmiş, kokteyllerin tazelenmesinde görevli olan garsonlar ise çadırın köşelerinde sıraya girmişlerdi. Dışardan büyük bir çadıra benzemesine rağmen içeriye girilince büyük bir sarayın ana salonu gibi bir hava vardı. Ağır ve bir o kadar modern bir şekilde dizayn edilmiş olan defile mekanının ana salonu görülmeye değerdi. Podyumun ön tarafından yani ana salondan daha önce gidilmesi gereken yer ise kız erkek tüm mankenlerin sıraya dizilmiş Lubalie'nin konuşmasını dinledikleri kulis bölümüydü.Kulis bölümü, ana salona göre daha modern ve renkliydi. Askı ve raflardaki kıyafetler, pembe bornozlu kızlara aitti. Lubalie'nin konuşması biter bitmez kızlar raflara doğru hareket ederken erkekler ise buzlu camın ortadan ayırdığı kulisin erkeklere ait olan kısmına geçiyorlardı. Bellerine bağladıkları havluların hepsini aynı kızların kendi bölümlerinde bornozlarını çıkardıkları gibi çıkarmışlardı. Onların kıyafetleri de kızların kıyafetleri gibi raflarda ve askılarda duruyordu. Her rafın kenarında gümüş rengiyle erkeklerin soyadları yazıyordu kulisin erkeklere ait olan kısmında. Kızlara ait olan kısımda ise her kıyafetin üzerindeki şeffaf poşetin üzerine yapıştırılmış altın rengi soyadlar mevcuttu. Kulisin tavanındaki beyaz ışık renklerin görülmesini iyice kolaylaştırıyordu.Kulisin kenarlarında giyinme faslı başladıktan sonra yardıma koşacak olan yardımcılar bulunuyordu.Her kız manken için bir erkek yardımcı ve her erkek manken için bir kız yardımcı vardı. Kuliste hafif çalan ritimli müzik modellerin hepsinin rahatlamasını hedeflemişti.Lubalie sadece bunu düşünerek kızı February'e arkadaşlarını kendisinden daha iyi tanıdığını ve onların rahatlaması için güzel bir şeyler yapmasını söylemişti. February ise çoğunun seveceği bir cd yaptırarak kuliste çalması gereken parçaları hazırlamıştı. Lubalie son bir kez kulise adım attığında her şeyin yolunda olduğunu kontrol etmiş ve ana salonda onu bekleyen misafirlerinin karşısına çıkmaya hazır bir şekilde yorgun vücudunu dikleştirerek ana salona giriş yapmıştı. Bir çok modacı arkadaşını görebiliyordu Lubalie çadırın içinde. Koyu krem rengi olan çadırın zemini ona kesinlikle uyumlu olan bir kırmızıyla tamamlanmıştı. Kırmızı zemin üzerinde bir kaç dakika yürüyüp tüm misafirleri tek tek selamladıktan sonra yanına yanaşan yardımcısına emir vermişti çoktan. Kenarlarda bekleyen ve dekorasyona uyumlu bir biçimde giyinmiş garsonlar ellerinde altın rengi, şık tepsilerle içecek servisine başlıyordu. Ana salonda yankılanan klasik müzik ve oldukça kibar servis edilen içecekler misafirleri mest ediyor gibiydi. Çadırın arka kısmında podyumdan uzak bir şekilde ayakta kokteyllerini yudumlayarak sohbet eden misafirler elbette defile başlamadan hemen önce ufak bir uyarıyla özel tasarım olarak hazırlanan ve yine salonun renk uyumu göz önünde bulundurularak boyanmış sandalyelere geçeceklerdi. Lubalie salondaki misafirlerle özel olarak ilgilendikten sonra genel bir konuşma yapacak ve defileyi başlatacaktı. Konuşma yapabilmesi için hazırlanmış kürsüye ulaşması için birkaç basamak merdiven çıkması gerekiyordu. Uzun kuyruğu ile yerlere sürünen vizyon rengi uzun straplez elbisesi merdivenleri çıkmasına engel oluyordu. Bu sırada elbisesine sarılmış narin parmaklarını avucunun içine alan belediye başkanı Lubalie’nin yanında görülmüştü. Halkını korumak kollamak başkanın temel görevi olsa bile Lubalie’e karşı hissettikleri medya tarafından bile takip ediliyordu. Güzel kadının parmakları başkanın eliyle buluştuğu an flaşlar patlamaya başlamıştı, başkan bu durumdan rahatsız olmuş gibi görünmüyordu. Ama Lubalie eşinden yeni ayrıldığı için pek hoşuna gitmemişti. Başkana kürsünün üstünden nazikçe gülümsemeyerek selam vermiş ve dudaklarını düzleştirip işine yoğunlaşmaya çalışmıştı. Kürsüye çıktığında ona bakan yüzlerce çift gözün parıltısı ve kayıtta olan kameralar Lubalie’nin bu mesleği seçmesindeki en büyük etkendi. Gözleri onu izleyen başkana yönelmiş ve tekrar gülümsemesini çizmişti çehresine. ”Bayanlar ve baylar, hepiniz defilemize hoş geldiniz. Uzun bir çalışma sürecinde sonra yepyeni bir koleksiyonla karşınızda olmaktan mutluluk duyuyorum. Keyifli bir akşam geçirmeniz dileğiyle. Teşekkürler. “Rp In | |
|
February Reed Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 48 Kayıt tarihi : 22/07/11 Yaş : 32
| Konu: Geri: Moda Çılgınlığı | Ana Salon Paz Eyl. 11, 2011 8:54 pm | |
| Makyajının son rötuşları yapılırken açık olan tek gözüyle arkada bir kaç talimatta bulunan annesini görüyordu. Heyecanla elini sallayıp göz makyajının son adımında makyajını yapan usta kızı durdurmuş ve hızla oturduğu yerden kalkmıştı. Üzerinde önünde fermuarı olan siyah bir elbise vardı. Tabii ki geçici bir elbiseydi. Makyajı ve saçları yapılırken elbisesine zarar gelmemesi için elbisesini en son giymeyi tercih etmişti February. Ayağındaki parmak arası pembe terlikleri yere sürterek hızlıca annesinin dibinde bitivermişti. Kadının gözlerinin içine heyecanla bakarak "Çok az kaldı!" demiş ve işini böldüğü annesinin sinirli fakat kızının heyecanını paylaşan surat ifadesini gördükten sonra tekrardan makyaj koltuğuna oturmuştu. İki kez duyduğu el çırpma sesinden sonra sonunda annesinin oradan ayrıldığını anlamıştı. Lubalie gerçekten February için ilk kez bu kadar anlamlı bir iş yapmıştı. Kızının normalde de işlerinin içerisinde olmasından yanaydı fakat ilk kez bu kadar içine sokuvermişti kızını bir defilesinin. Göz makyajı tamamlanır tamamlanmaz ayağa fırlamıştı tekrardan February. Kendisi için hazırlanan paravanın arkasına geçip elbisesini özenle ve bir o kadar hızla giyinmişti. Derin nefesler alarak paravanın arkasından çıkıyordu. Sonunda önündeki dev boy aynasında güzelliğini görebiliyordu. Topuz olan saçlarından ve sade, şık makyajından oldukça memnundu. Kıyafetine bakmaya gerek bile duymuyordu. Onu annesi özel ve tabii ki kendi elleriyle hazırlamıştı. Kendi odasından çıkıp kulise uğrayarak kız arkadaşlarının heyecanını yitirme adına onlarla bir kaç dakika geçirip hazırlanmalarını izlemişti. Salondaki alkış seslerini duyar duymaz ise ana salona fırlamıştı.
Annesini kürsüye çıkmış olarak görüyordu. Göğsü kabararak annesinin yaptığı konuşmayı dinledi ve avuçlarının içlerini acıtana kadar alkışladı kadını. Lubalie oradan iner inmez dibinde biten ilk insan kızı February olmuştu. Basının haddini bilerek bir köşede duruyor olması sadece Lubalie gibi sayılı modacıların defilelerinde geçerliydi. Lubalie'nin ağırlığı ve şöhreti herkesi etkiliyordu. February annesinin yanında yürürken onun ünlü modacı arkadaşlarıyla selamlaşmaktan da geri kalmamıştı. Yalnız kalabildikleri bir anda "Kuliste her şey yolunda. Hepsi hazır!" deyivermişti. Salondaki klasik müzik yerini yavaş yavaş daha hareketli bir müziğe bırakıyor ve bu da defilenin başlangıcına yaklaşıldığını belirtiyordu. Gittikçe daha çok dolan salonda, bazı davetliler çoktan sandalyelerine oturmuşlardı bile. En ön sıra protokole aitken en arkası da basın için ayrılmıştı. Koca çadırın içini saraya çeviren mükemmel tasarım ve detaylar göz kamaştırıyor. Herkesin Lubalie'yi bir kez daha alkışlaması gerektiğini söylüyordu adeta. Yan yana duran February ve Lubalie bir anne-kızdan çok abla-kardeş gibiydi. Yaşlanmasına rağmen hala oldukça havalı bir kadındı Lubalie. February aslında oldukça yabancı olduğu annesi gibi olmayı isterdi, kendisine itiraf etmesi zor bile olsa kız Lubalie'yi bir idol olarak görüyordu. | |
|