Duyurular | |
Gossip Girl | ~ NY gençleri neredesiniz? Dedikodularınızı bekliyorum. Bilgi için tıklayın.
Seviliyorsunuz. Xoxo |
Yönetim Kadrosu |
|
|
| Uzun Bir Zamandan Sonra... | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Uzun Bir Zamandan Sonra... Perş. Tem. 15, 2010 9:34 pm | |
| Martinus Lorenzo Diggor & Symphony Calista Boleyn III. Tekil. Yanıbaşında duran çalar saat zımbırtısının komodinde yaptığı titreme adeta kulakları deler nitelikteydi. Sabahın köründe açılan sersemlemiş gözleri etrafı melun melun izlerken; aklına Lorenzo ile buluşacağı geldi. Sıcak duşunu alıp, askıda asılı olan şortunu ve askılısını giydi. Aynanın karşısına her oturuşunda bu sefer bakımlı olacağım. deyip; kararından cayanlardandı o da. Aynanın önünde annesinin büyük uğraşları sonucu alınan makyaj malzemelerinden kırmızı ruju seçip; hafif hafif dudağında gezdirdi. Daha fazla doğallığını bozmadan merdivenlerden koşar adım salona indi. O yine her zamanki gibi orada oturmuş hoşgeldin kızım. bakışını atıyordu. Annesinin ikinci evliliğini bu yüzden istememişti. Ona bağlanırken gerçek babasını unutur diye. O kim mi? Tabiki üvey babası. Sym'in ruhsuz bakışları mutfağa yöneldi. Annesi tezgahın önünde onu kahvaltı masasına davet ediyordu. Hazırlandığını görünce nereye gideceğini sordu. ''-Lorenzo'yla buluşacağız anne.'' Annesi onaylar bakışlarla kahvaltı masasında yerini aldı. Kısa bir süre sonra Sym salonu arşınlayarak kapıya ulaştı. Dışarısı ona göre fazla sıcaktı. Starbucks'a geldiğinde Lorenzo'nun dışarıdaki masalardan birinde oturmuş onu beklediğini gördü. Hala sözü dinlendiği için şanslıydı. Yüzüne nazik bir gülümseme takınıp yanına gitti. Onu öpüp öpmemek arasında kararsız kalmıştı. Kendisi istiyorsa eğer ilk adımı o atsın. Starbucks'ın önünden geçen kızlara gözlerini pörtleterek bakma ihtiyacı duymuştu. Tanrı aşkına ne kadar havalı ve bakımlılardı. Gerçi şaşmamak gerekirdi buna. burası YDY. İnsan burada kendini nasıl güzel hissedebilirdi? En azından Sym için geçerliydi bu soru. Çoğuna göre mükemmel bir fiziği ve pürüzsüz bir buza benzeyen yüzü vardı. Gerçek düşünceleri miydi bunlar? Orasını tanrı bilir... ''-Ee L. Nasıl gidiyor hayat?'' sessizliği bozmak adına soru sorup çevresindeki olan bitene alışmaya çalıştı. Lorenzo'nun iştah açıcı parfümü kahve kokularına karışırken kafasında geçen düşünceleri anlamaya çalıştı. Yukarı Doğu Yakası kesinlikle ona uymuyordu. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Uzun Bir Zamandan Sonra... Perş. Tem. 15, 2010 11:09 pm | |
| Büyük bir esnemeyle Martinus Lorenzo Diggor, yatağının ucunda doğrulup uyku mahmuru gözlerini acımalarına aldırmaksızın ovuşturduğunda, ona sorsanız sadık olduğunu iddia edecek hizmetçisi başı aşağıda bekliyordu. Ayakları ancak akşamdan kalma birinin ya da Jack Sparrow'un çok fazla rom olmuş halinin ritmiyle giysi odasına ilerlerken arkasındaki huzursuz titreşimle durarak hareketin kaynağına kuşkuyla tek kaşını kalmıştı, elbette ki bir cevap almayı beklemiyordu. Hepsi babasının özel eğitimini almış kişilerdi, en az kendileri kadar karşılarındaki hizmet ettikleri iş verenlerinin de denetlendiğini biliyorlardı. Ne iki yüzlülük! Lorenzo, hareketlerinin değerlendirildiğini ve olması gerekenin bu olduğunu biliyordu, yine de ağırına gitmemesini sağlayan bir durum sayılmazdı. Kaşlarını çatarak dün kuru temizlemeye gönderilen ve giyilmesi beklenilen takımına baktı. Doğduğundan itibaren kazanmaya mahkum edilmiş tarafa eksi puan bu, Lorenzo. Eğer bir an önce kendine gelmezse sadece unutkanlık değil, listeye sorumsuzluk da eklenebileceğinin bilincinde homurdanarak kapıya kesin bir bakış attığında artık yalnızdı, tanıdık hava vücudunun etrafını sararken bir kez daha homurdandı. Kuralların canı cehenneme, Sym'in yanında bir de takım elbisenin sıcaklığından ötürü ter dökecek değildi ve haberlerin uçacağı varsa zaten şu an telefon numarasını tuşluyor olmalıydı. Sinirli bir gülüşle giysi odasından eline gelen kot pantolonunu ve ona uygun beyaz dikişli açık mavi gömleği tartan gözlerle üstünde inceleyip üstündekilerden usta bir hamleyle kurtulduğunda odasına yaklaşan ayak seslerini uzaklaştırıcı hamleyi, öfkeli bir duvara vuruş sesinin çıkmasını sağladı. Babasının işleri beklemeye alınmıştı, bugün Lorenzo ve Symphony'nin günü olacak, tamamen sorunsuz geçen gün olarak hatırlanacaktı. Tarihte bir ilk daha gerçekleşecek, her ayrıntısına kadar kusursuz bir gün yaşanacaktı. İlkler unutulmaz, Lorenzo. Dişlerini sıkarak odasının kapısının koluna rahatsız edilmemesini sağlayacak askılığı asıp gün boyunca rahatsız edilmek istemediğinin uyarısını verdiğinde tamamen hazırdı. Erkeksi kokusunu üstüne almış, giysilerini taşıyan bedenini hayatını geçirdiği bu can sıkıcı yerden çıkartabilmeyi başarmıştı. Starbucks, çok uzak değildi. Limuzini es geçerek yürümeyi ve düşünmeyi tercih etmişti. Kahve kokusunu alıp da dükkana adımını attığında, kaşları düşünceyle çatılmış, izleri silinmemişti. Düşüncelerini kesen tek şey, uzun zamandır duymadığı ses olmuştu. Dakikasında ayağa kalkıp kızın sandalyesini çekip oturturken sıcakkanlılıkla gülümsedi. "Her zamanki gibi Sym. Ben daha çok seni sormak isterim." Aynı anda gözleri bir garsonu ararken yüzüne rahat bir gülümseme gelmiş, kafa karıştırıcı unsurlardan bir anlığına da olsa uzaklaşıp huzura kavuşmuştu. Dikkatli bir şekilde kızın söyleyeceklerine odaklanmışken parmakları, arka cebindeki telefonu kapatıyordu. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Uzun Bir Zamandan Sonra... C.tesi Tem. 17, 2010 3:16 pm | |
| Sorusunu sorduktan sonra Sym'in ayakta olduğunu farkeden Lorenzo her zamanki inceliğiyle ve daha önceki buluşmalarında da yaptığı gibi Sym'in sandalyesini çekerek onu masaya oturttu. Ardından Sym aşina olduğu sesi duydu. "Her zamanki gibi Sym. Ben daha çok seni sormak isterim." Sym'e kalırsa M. onun nasıl olduğunu gayet iyi biliyordu. Sym ve Lorenzo'nun ayrıldığı zaman tam Sym'in kendini boşluktan toparladığı ana denk gelmişti ve kız yine umutsuzca Norveç'e gidip orada yeni bir hayat kurma hayalini düşlüyordu. Fakat her zaman olduğu gibi biricik arkadaşı Cait onu bu fikrinden caydırmış ve onu burada kalmaya zorlamıştı. Lorenzo'nun cevabından sonra getirilen kahveyi yudumlayan Sym sıcak havada gerçekten kahvenin katlanılmaz olduğu düşüncesiyle yarım kalan bardağı masaya koydu. ''Bıraktığın gibiyim Lorenzo.'' Bu cümle biraz da laf çarpıtmak amaçlı olsada gözlerindeki hayal kırıklığını görmesini istiyordu Lorenzo'nun. Ve bugün onda farkettiği bir değişiklik vardı. Nadiren olduğu gibi takım elbisesi yerine hoş mavi bir gömlek ve kot pantolonunu giymişti. Takım elbisesi olmadan da ciddi ve asil bir görüntüsünün olduğu açıkça ortadaydı. Etrafa bakındığında yakışıklı sayılabilecek, sarı saçlı, mavi gözlü ve şık giyimli bir çocuğun ona baktığını gördü. Bunların normal bir kişiye bakan birinin bakışları olmasını umuyordu; fakat sandığı gibi olmadığı belliydi. Sym ona baktığında adamın yüzünü kaplayan büyük bir gülüşle ona karşılık verdiğini gördü. Gerçi karşılık mı? Hayır. Onun gözünde normal bir insandan farksızdı. Kafasını eski sevgilisine döndürdü ve ''Eh hayat nasıl gidiyor senin için? Umarım birlikte olduğun biri vardır.'' diye bir soru sordu. Onlar sevgiliyken Lorenzo'nun Sym'e söylediği ve Sym'i mutlu eden cümleleri başkalarına da söylemiş miydi? Sym'e hep sevgili olmak dışında ilklerini yaşattığını söylüyordu Lorenzo. Tabi güvenilebilirse. Sonuçta her erkek aynıdır. Arkandan iş çevirirler ve hiç olmamış gibi gece gelir, yatağınıza yatar ve koynunuza girerler. Ve siz korumasız bir biçimde bedeninizi açarsınız ona. Tutkularınızı paylaşırsınız tek bir vücutta. Hapsedersiniz aşkın her bir hücresini. Eğer tutkuyla bağlıysan partnerine ve güveniyorsan ona; hiçbir zaman yanlış yaptığını kabul etmez ve gözünün senden başkasını göremeyeceğini söylersiniz başkalarına. Fakat arkaplanda, kalbinde yaşananları sen ve tanrıdan başkası bilemez. Gerçek olmadığına inanmaya çalışan; fakat doğruların hiçbir zaman engellenemeyeceğini bilen savunmasız bir kadın... Ve onları tamir etmek uzun zaman alır. Ah erkekler. Bu yüzden erkeklere alışamaması. Bu yüzden aşktan korkması. Gerçi bu sadece YDY erkeklerinin özelliği değil oysaki. Dünyanın neresinde olursa olsun erkeklerin cinsel arzuları tek bir kadın vücuduna sığacak cinsten değil ona göre. Daha fazla konuyu sapıttırmadan; kafasındaki düşünceleri bulanıklaştırıp, kendisine doğru gelen adama yöneldi bakışları. Ah koca gülümsemeli delikanlı . Kafasını döndürdüğü sırada masada duran elini başka bir el kapladı ve ardından bir öpücük hissetti teninin üzerinde. Gözüne gelen güneşten kör olmuş biçimde tek gözünü kapatıp elini geri çekti hafifçe. Fakat adam salmadı. Ne büyük küstahlık! ''Bu narin ellerin sahibi olan güzel bayanın ismi nedir merak ettim.'' Sanane '' Symphony, bayım.'' Zoraki bir gülümsemeden sonra adamın söylediklerine kulak verdi. ''Ah adınız gibi güzel bir yüzünüz var. Bu gece bana ayırabileceğiniz küçük bir vaktiniz varsa çok memnun olurum madam.'' Ne diyeceğini bilemiyordu ve böyle bir olayın Lorenzo'nun yanında olması lanet okumasına sebep olmuştu. ''Ah. Bu... Bu hızlı olmadı mı sizce?'' Anca bunu söylemekle yetinebilmişti. Lorenzo'ya baktığında; vücudunun her bir yanına dağılan gerginliği hissedebiliyordu. Umarım sorun çıkmaz. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Uzun Bir Zamandan Sonra... C.tesi Tem. 17, 2010 11:54 pm | |
| Kokusunu duyup sonunda dudaklarına götürebildiği fincanın ona sunduğu kahve tadı, kesinlikle mükemmeldi fakat Sym'in memnun kalmayarak kahve bıraktığındaki hoşnutsuz ifadesine bıyık altından gülmeden edemedi. O ise karşısındakinin aksine, kahvesini yudumlamaya devam ediyor ve bu sayede iç ve dışın ısı konusunda oransızlık yaratmayarak yavaş yavaş sıcaklık hissinin gitmesini beklemekle yetinmişti. Öncesinde dayanılmaz olan sıcaklık, giderek alışılabilir, sonrasındaysa katlanılabilir hale gelmişti. Sym etrafına bakınmaya başlamışken Lorenzo, her şeyden habersiz düşünceleriyle fazlasıyla meşgul durumdaydı. Çok geçmeden Sym'in sorusuyla gözleri kararırken kararsızca Ovnerta'yı düşündü. Evet, çıkıyorlardı fakat buna içten içe takılma demeyi tercih etse de hafifçe gülümseyerek toparlandı. "Ovnerta, iyi birisi." Bu cevabın yeterli olacağını umarak kahvesi ile oyalanmaya devam etti. Her şey çıkar yüzündendi. Ovnerta, Diggor'ların yayılmacı politikasını gerçekleştirebilmek için mükemmel kaynaklar sunuyor, Lorenzo da kızı kolluyor ve yanlış yerlere sapmamasını, sapsa da kazançlı çıkmasını sağlıyordu. Bu belki bir kavga da olabilirdi, belki de içten yıkımı oluştaracak planın parçaları da olabilirdi. Diggor'ların da bağlantıları finansal durumlar söz konusu olunca geçilemezdi. Kızın ihtiyacı her ne olursa, kavga edecek, arkadaşlarına sergileyip son koleksiyonunun parçası olabilecek, fazlasıyla bilgili ve onu her ortamda koruyabilecek bir çıkar ilişkisinin sınırları yoktu. Ovnerta ile çıkması sonucunda kız, Lorenzo'nun bağlantılarıyla da iletişim kurabilmiş, birçok açıdan kazançlı çıkabilmişti. Tabii, aynı şeyler Lorenzo içinde geçerliydi. YDY, bir italyana fazla kapalı bir yer değildi fakat yine de sosyetede tanınmış bir sima olabilmek için en hızlı yol, kızın yanındaki süs olabilmekti. Ovnerta ile olan çıkar ilişkisi, birkaç partide kendini alkol ve uyuşturucu içerisinde boğup adını dahi hatırlamadığı kızlarla sabahlamasını önler niteliğe sahip değildi, aynı şeyin kız için de geçerli olduğunu biliyordu. Bu küçük ayrıntıyı, YDY'nin havasının içerisinde kaybolmasını tercih etti. Düşünceleri görüşüne yabancının girmesiyle kesildi. Sym'in elini öpen dudakların sahibine öfkeyle baktı. Ah, tabii. Sym'in kendisi gibi çıkar ilişkileri değil, gerçek ilişkileri olabileceği olasılığı çok yüksekti, unutulmuş bir ayrıntı daha. Yine de Lorenzo, karnını sıkan kıskançlığın kaynağını yaratanın hayalinde çeşitli işkence objelerinden geçmesini önlemiyordu. Kaslarının hazır ola geçmiş haldeki gerginliğini hissediyordu fakat sesini çıkartmadı. Her şeyi anlamadan önce... Sym'in sevgilisi değildi, hatta tanımıyor olduğu gerçeği ile büyük bir zafer duygusu tadarken yerini kısa süre içerisinde kızgınlık aldı. Öfkesinin hakimiyetini kaybetmek, ona göre değildi. Sakin ve soğuk bir tavırla konuşmaya başladığında bu gereksiz insanın ihtiyaç duyduğu kabalığı göstermesini diledi, gerisinde Lorenzo, Diggor'ların varisi olmanın nasıl bir şey olduğunu öğretecekti. "Bizi rahatsız ediyorsun." Her ne kadar yüzü ifadesiz ve sakin olsa da sesi hırlayan bir tonda çıkmış, öfkesinin boyutları giderek ilerlerken ayağa kalkmıştı. Sym'in varlığını unutarak hala bir yere ilerlememiş vücudu geriye itekledi. Cevap vermesine bile izin vermeksizin ardından sıktığı yumruğu ileri savurarak tüm gücünü serbest bıraktı. Diğer yumruk hazırlanırken etraf hareketlenmiş, şikayetler kadar kavganın seyrini izleyenler de giderek çoğalıyordu. Dudağı patlamış rakibinin ilk hamlesini ufak bir sıyrıkla atlatıp Sym'in ne durumda olduğuna bakan Lorenzo, boş yakalanarak hamlenin gücüyle geri çekilse de tekrar toparlanıp karşısındakine ilerlediğinde, güvenlik gelmiş olsa da öfkeyle rakibine ilerlediğinde omzundan geriye çekildi. Aynı şey sarışında da olurken bir anlığına özür dileyen gözlerle Sym'e baktı, Lorenzo. "Siz, ikiniz, derhal gidin buralardan. Kovuldunuz, hesabınıza yazılacak." Sarışın, tanıdığı olduğu belli biri tarafından arka kapıya sürüklenirken Lorenzo, omuz silkerek çıkışa doğru ilerledi. Onun nezaketten uzak bu umursamaz tavrı, kendine hakim olamamasının sıkıntısındayken Sym'le göz göze gelmek istemiyordu. |
| | | | Uzun Bir Zamandan Sonra... | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |