Duyurular | |
Gossip Girl | ~ NY gençleri neredesiniz? Dedikodularınızı bekliyorum. Bilgi için tıklayın.
Seviliyorsunuz. Xoxo |
Yönetim Kadrosu |
|
|
| Mad Nights Salonu | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Mad Nights Salonu Paz Tem. 11, 2010 8:56 pm | |
| |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Paz Tem. 11, 2010 9:24 pm | |
| Rp başlamıştır. İlk etapta sade olarak, binaya girdiğinizi ve ana yemekler için salona girdiğinizi söyleyebilirsiniz. İyi eğlenceler! |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Paz Tem. 11, 2010 9:34 pm | |
| Saçlarımın buklelerini daha da belirginleştirmiştim. Siyah katlı -bu yüzden kabarığımsı diyebilirim-, kısa bir etek ve üstüne de siyah bir büstiyer üzerine siyah tül geçirilmiş değişik üstümü giymiştim. Dudaklarımda kırmızı rujum, gözlerimde siyah kalemim vardı. Çantamı yanıma aldım. Siyah topuklu ayakkabılarımı da giymiş ve yola çıkmıştım. Mammon's Hole'a vardığımda etrafta elinde kameralarla dedikodu peşinde insanlar vardı. Şu sıralar uğraşmak istemediğim şeylerin başında dedikodular vardı ve hızlı hızlı içeri giderken görülmemeyi başarmıştım. Burada başımın derde girebileceğini biliyordum, kankalarım -!- da buralarda olacaktı ve nasıl güçlü durabileceğimi bilmiyordum. Önce ana yemeğin sunulacağını yazdıkları için salona doğru yürüyordum. Yeşil gözlerim etrafa pek bakmayıp dalgınca sayılabilen bir şekilde karşıya bakıyordu, olur da birine çarparsam hoş olmazdı. Salona vardığımda boş sandalyelerden birine oturup bacak bacak üstüne atarak salona baktım. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Paz Tem. 11, 2010 9:45 pm | |
| Ria yüzmeden çıktıktan sonra olduğunca hızlı bir şekilde eve geldi ve kendini direk duşa attı. Akşamki parti için oldukça iyi hazırlanmalıydı. Sonuçtu bu akşam herkes orada olacaktı ve tabiki de rezil bir biçimde gitmek istemezdi. Akşam için sabahtan alışverişini yapmıştı zaten. Duştan çıktıktan sonra parti için hazırlanıp evden çıktı. Bir kaç kişiye mesaj atmayı düşündü fakat sonra vazgeçti. Zaten herkes orada olacaktı. Gereği yoktu. Arabasına bindi ve direksiyonu Brooklyn'e doğru salladı.
Brooklyn pek de yakın değildi ona. O yüzden biraz da erken çıkmıştı evden. Giderken telefonu bir kaç kez titredi fakat bakmadı hiç bir mesaja. Telefona ihtiyacı yoktu bu saatten sonra. Elini çantasına attı telefonunu kapatıp kendi kendine gülümsedi.
Mamson Hole'e geldiğinde, herşeyin mükemmel olacağından herşeyden daha çok emindi. Ne de olsa WTF çıkacaktı bugün ve onlar her zaman mükemmeldir. Giriş kapısına yaklaştı ve kapının önündeki siyah giyimli, gözlüklü adam elindeki listeyi göstererek adını sordu. "Manuéla Ria Osané" dedi tereddütsüz. Adam elindeki kalemle listeyi baştan sona taradı ve Ria'yı başıyla onayladıktan sonra "Buyrun lütfen. İyi eğlenceler" dedi. Hafifçe gülümsedi Ria. Kapının arkasındaki adamlar girmesi için kapıyı araladılar ve Ria oldukça dik ve emin bir şekilde içeriye adımını attı. Büyüleyici bir gece ona kollarını açmıştı... Adamların eline tutuşturduğu kağıtta program vardı. En üstte ana yemek-salon yazısını gördükten sonra kağıdı yere atıp salona doğru ilerledi. Salon, ihtişam doluydu. Duvarlar kırmızıydı ve 40-50 cm aralıklarla birbirinden şık portreler bulunmaktaydı. Garsonlar dört dönüyordu odada. Onların dışında da pek fazla kişi yoktu zaten. Ria salonun ortasındaki büyük masaya doğru ilerleyip boş bir yere oturdu. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Paz Tem. 11, 2010 9:56 pm | |
| Şoför Brooklyn'e vardığımızı belirttiğinde elimde telefonum kendi çapımda eğleniyordum. Açıkçası burada gerçek manada geçireceğim ilk gece olacağı için şu partiyi son bir haftadır merakla ve azda olsa heyecanla bekliyordum... Ayrıca sebepsiz yere uzun zamandır görüşemediğim tüm arkadaşlarımı görecek olmak ayrı bir keyifti elbette. Elimdeki telefonu bir süre parmak hareketleri yardımıyla döndürdüm ve sonra yeniden avucumun içine aldım. Yeni mesaj olmamasına rağmen mesajlarımı açtım. Mose'la son görüşmemizi düşünüyordum... Bana attığı mesajı okurken içimde ne olduğunu soran ses gerçekten geveze hissetmeme sebep oluyordu. Ona sorabilirdim, yalnızca ne yeri ne de zamanıydı bu gece... Belki daha sonra diyerek iç sesimi susturdum ve camdan Krallar Şehri'ni izlemeye koyuldum. Bir süre daha ilerledikten sonra, sanırım beş veya altı dakika geçmişti son sohbetimizin (!) üzerinden, şoförümüz yeniden konuşmaya başladı; "Bayan Davis, Mammon's Hole'a geldik..." Çantamın içinden aynamı çıkartarak son bir kontrolde bulundum. Yüzümde hiç bir eksik yoktu. Siyah kısa tulumum saçlarımın yeni renginin dikkat çekmesine sebep oluyordu ve bana -elbette ki- yakışmıştı... Hoşnut bir gülümsemeyle arabadan inerken kötü görünmediğimi işte bu yüzden biliyordum. İçeri girerken birkaç tanıdığa rastladım. Neredeyse tamamı sinirimi bozanlardandı. Umursamadan içeri girdim ve kapıdaki görevlinin söylediği üzere doğruca salona yöneldim. İçerisi beklediğim, yada umduğum mu demeliyim, gibi çılgın bar görünümüne sahip değildi. O kadar ki bir anlığına yanlış yere mi geldim düşüncesi zihnimde dolaştı. Daha sonra Mose'un kıvırcık saçlarını gördüğümde, ne yazık ki, doğru mekanın burası olduğunu anladım. Sarışın arkadaşıma doğru parlak bir gülümsemeyle ilerledim ve yanındaki boş sandalyelerden birine oturdum.
En son S. Poppy Davis tarafından Paz Tem. 11, 2010 10:29 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Paz Tem. 11, 2010 10:26 pm | |
| Olamaz ! Partiye eğer geç gitme payımı da eklersek inanılmaz geç kalmıştım.Kırmızı koyu ruju , makyaj masama bıraktım ve ardından aynanın önünde bir tam tur atarak elbisemi kontrol ettim.Bu gece tamamen ateş kırmızısı olmuştum.Giydiğim elbisenin ince askıları ve belindeki küçük fiyonku ayrı bir hava katmıştı.Elbise tümüyle kırmızıydı.Desenleri yoktu.Uzunluğu fazla değildi.Dizimin bir karış üstündeydi eteği.Son olarak makyaj çekmecemin içindenen sevdiğim parfümümü çıkardım ve havaya sıkıp üzerime sinmesini sağladım.Topuklu ayakkabılarımı takıştırdığım gibi evden çıktım.Cadde öyle kalabalıktı ki zaten herkesin bana bakıp kalması yetmiyormuş gibi bir de taksi çevirememiştim kendime. Nihayet partinin bulunduğu binaya vardığımda rahatladığımı hissettim.Güzel bir gece geçirmeyi umarak binaya ayak bastığımda burasının gerçekten çok şık olduğunun göz ardı edilemez olduğunu düşündüm.Çevremdekileri incelediğimde yemeğin nerde olucağını anladım.Solumdaki saç tutamlarımı kulağımın arkasına geçirdim ve salona dalıverdim.Salone girdiğim anda bir çok tanıdık genç yüz bana çevrildi.Masum bir tebessüm sergiledikten sonra hiç vakit kaybetmeden boş bir yer aradım kendime salonun ortasında duran devasa masada.Mumlar dikkatimi çeken ilk şey oldu.Ardından salonun şıklığının odanın duvarlarında asılı oldukça değerli gözüken tablolardan geldiğini anladım. - Spoiler:
|
| | | Gossip Girl Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 678 Kayıt tarihi : 30/06/10
Bilgiler Puan: Bunlara gerek yok.
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Paz Tem. 11, 2010 11:05 pm | |
| Kaslı çocuk, limuzinin kapısını açtığında sinsice gülüyordu kadın. Önce sağ ayağınla sertçe bastı zemine ben buradayım demek istercesine. Ardından ona uzanan iri eli tutup, içten bir şekilde gülümsedi. Işıltıyla parıldıyordu kırmızı halının üzerinde adımlarını atarken. İçinde tuhaf bir his vardı ama bu günü hiçbir şey bozamazdı. Farkındaydı ne kadar çekici olduğunun. “Ben harikayım.” Beline kadar uzanan platin sarısı saçlarını savurdu hafifçe. Savrulan saçları limuzine girmeden önce sıktığı yoğun vanilya kokusunu daha çok hissetmesine neden oldu. Bu kokuya bayılıyordu. Yanında asilce yürüyen geniş omuzlu adamı süzdü burnunun üstünden. Buraya tek başına gelmesi kendini iyi hissettirmeyecekti bunu gayet iyi biliyordu. Yanındaki güçlü erkek kendisini daha güvende hissettiriyordu. Aldatılmış biri olarak bir konsere tek gitmek gerçekten kötü olurdu. Göz alıcı güzellikteki kadın salona girdiğinde birkaç sinsi gözün ona doğru döndüğünü fark etti. Sırtını daha fazla dikleştirdi. Birkaç gün önce yitirdiği öz güveni yavaş yavaş yerine geliyordu. Dudaklarına yerleştirdiği içten bir gülümsemeyle karşılık verdi ona dönmüş olan gözlere. Aşina olduğu yüzler gülümsüyordu ona. Bazıları, geldiğine memnun olmamış gibi bakıyordu. Yanındaki erkek ona güç verirken pekte umurunda değildi çevresindeki insanlar. Kırmızının baskın olduğu salonun ortasında kocaman bir yemek masası vardı. Yanındaki yakışıklı sandalyeyi çekti yavaşça. Mini elbisesini düzeltip oturdu sandalyeye. Bacak bacak üstüne atıp gelenleri süzdü. Donuk mavi gözleri salonun kapısındaydı. İşte tanıdığı bir surat girmişti içeriye. Kimsenin tanımadığı kadar iyi tanıyordu o sinsi suratı. O güzel yüzünün altında yatan yılanı bir tek o biliyordu. Her zamankinden daha yakışıklıydı bu sefer. Üstüne giydiği gömlek ve kazak onu harika göstermişti. Ona bakmaktan kendisini alamamıştı alımlı kadın. Dikkatini yanındaki adama verip narin parmaklarını adamın iri parmaklarına geçirdi. Ona şaşkınlıkla bakan bir çift gözü umursamadan bakışlarını arkadaşlarına doğru çevirdi. Kalbinin deli gibi çarptığını hissetti. Aşina olduğu kışkırtıcı erkeksi kokuyu algılayınca kalp atışları daha fazla hızlandı. “Hayır.” Öfkesiyle hükmetti duygularına. “O seni aldattı!” Midesinden beynine doğru nükseden öfkesi yavaşça bedenini sarıyordu. Bu yanındaki kaslı adamın yavaşça onu uyarmasından belliydi. Elini öylesine sıkmıştı ki adamın, tırnaklarını geçirmişti resmen. Fısıldayarak bir özür geveleyip, samimiyetsizce gülümsedi adama. Ach karşısında oturuyordu şimdi. Başka yer yokmuş gibi. Dudakları ince bir çizgi halini aldı. Buz mavisi gözlerinden ateş saçan bakışlar atıyordu. Onunla kavga etmek istemiyordu ama bunu zevkle yapabilirdi. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Paz Tem. 11, 2010 11:29 pm | |
| Gökyüzü mükemmel siyahlığına bürünmüş ve Manhattan'ı Manhattan yapan gökdelen, billboard, araç ışıkları renklenmişti. Uyuyup kalmıştı yine. Genel yorgunluk hali. Gözlerini kısarak saatini görebilmek için yüzüne yaklaştırdı. Ah iyi zamanlama. Yataktan kalkarak duşa yöneldi. Mavili musluğu sonuna kadar açarak duyun altına daldı. 20 dakika kadar sonra tazelenmiş hissediyordu kendini. Üstündeki apırlık akıp gitmişti. Giyinmeye başladı. Sarı- lacivert pöti kareli bir gömlek üzerine ince bir lacivert kazak geçirdi. Aradığı krem rengi keten şortu da dolabın sol tarafındaki askılara yakın bir yerde buldu. Lacivert kedslerini de ayağına geçirip aynada kendine baktı. Ukala bir gülümseme belirdi yansımada. Herzamanki gibi. Sade ve şık. Elleriyle saçlarını yokladı hafifçe, kendi haline bırakmaya karar verdi. Dolabın kapağını yavaşça kapatarak çıkmaya davrandığında önemli bir şey unuttuğunu hissetti. Olduğu yerde bir kaç saniye bekledi daha sonra sol elinin parmaklarını şıklattı. Parfüm!. Komidinin üzerindeki küçük şişeyi alarak kapağını açtı. Boynuna ve bileklerine sıktı. Sonrasında şişeyi yatağın üstüne bıraktı ve dışarı çıktı.
Brooklyn'in ona biraz uzak olması dolayısıyla limuzinde geçirdiği süre onu bunaltıyordu. Itouchın kulaklıkları kulağında kendini son ses genious mixlerinden birini dinliyordu. Siyah bölmenin hafifçe aşağı doğru kaymasından ve ardından şoförün ona dönüp bir şeyler söylemesinden geldiklerini anladı. Kapıyı açarak dışarı çıktı.Yanından geçen insanlara aldırmayarak girişe yöneldi.Ah, bu insanlar işi biliyorlardı. Kırmızı halı. Ve fotograf çeken bir sürü insan. Birkaç tanıdık yüze başıyla hafifçe selam verdi ve partinin gerçekten bir "parti" olacağını düşündü. Yazın görmediği çoğu arkadaşı orada olacaktı. Olmasa da sorun olmazdı, Sonuçta gidişata yön verebilirlerdi ya da en azından o verirdi ayrıca da mekan ve içkiler. Ayrıca müzik iyiydi, WTF çıkıyordu sonuçta. Halının sonuna vardığında siyah gözlüklü iri yapılı adamın adını listeden bulmasını bekledi. Adam adını bulduğunda hafifçe kafa sallayıp içeri girdi. Dar bir koridor olmasına rağmen şıktı. Bunları düşünerek içeri girdi. İlk izlenimi "Eh? Pek fazla kişi yok ha?" oldu. Fakat içeridekilerin hepsi bildiği kimselerdi, arkadaşları ve bu durumda kalite sayıdan önemliydi. Ah! Evet. Girişteki bodyguard kadar iri yapılı, kaslı bir gencin yanında oturan onu gördü. Onu. Her zamanki gibi büyüleyici görünüyordu. Bakışları birkaç saniyeliğine buluştuktan sonra gözlerini yanındaki adama kaydırdı kadın. Bu kadar çabuk gözlerini ayırabileceğini bilmiyordu. Hafif şaşkınlığını attıktan sonra tam onun sandalyesinin arkasından geçerek geniş masanın karşı tarafına geçti. Onun karşısına oturmak için gözüne kestirdiği sandalyeye ilerlerken kalbinin sıkışmasına sebep olan kişiyi gördü. Mose. Simsiyah giyinmesine rağmen, çoğu zamanki gibi, masumdu yine gözünde. Ona bu kadar uzun bakmaması gerektiğini fark ederek gözlerini kaçırdı ve oturacağı sandalyenin hemen solunda oturan Poppy'nin yanağına küçük bir öpücük kondurdu otururken. Gözleri masanın diğer köşesinde oturan Gwenyth'e kaydı. Kırmızı. İyi seçimdi, etkileyici görünüyordu. Bakışlarını karşısındaki kadına kaydırdı tekrar. Parlak mavi gözleriyle donuk mavi olanlar buluştu. Yanındaki adama kaydı tekrar gözleri. Sonra da alaycı bir bakışla Winter'a. Tıslar gibi güldü hafifçe. Alçak bir sesle neredeyse fısıldar gibi ve sadece onun duyabileceği bir sesle konuştu.
"İri kıyım ha." |
| | | Gossip Girl Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 678 Kayıt tarihi : 30/06/10
Bilgiler Puan: Bunlara gerek yok.
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 8:14 am | |
| Uzun sarı saçlarını sol omzuna alıp karşısındaki adama baştan çıkaran bir bakış attı. Öfkeliydi, ama öfkesini karşısındakine istediğini vermeyerek gösterecekti. “Hata yaptın Ach.” Sağ omzu açıkta kalan kadının, omuz ve boyun hatları oldukça seksiydi. Üstüne giydiği straplez siyah elbisesiyle göğüs dekoltesi hafifçe belli oluyordu. Yanında oturan kaslı genç onun platoniklerinden biriydi sadece. Böyle olması da gerekiyordu. Önünde duran kırmızı şarap kadehini narin elinin arasına aldı. Yüzünde belli belirsiz bir sinsi gülümseme vardı. Bunu ancak onu çok yakın biri anlayabilirdi ki bu gülümseme de saniyenin onda biri kadar bir süreyle kayboldu. Kadehinden yudumladığı şarabın tadı ağzında yayılırken gözlerini kapattı. Kaliteli bir şarap olduğu barizdi. Enfes bir tadı vardı. “ Sana ne Ach. En azından ben seni düşmanın olan sürtükle aldatmadım.” Duraksadı ve öne doğru biraz yaklaştı. Kimsenin onları duymayacağından emin olarak tısladı. “Hem bilirsin. Kaslı erkekleri severim.” Tek kaşı sinsice yukarı kalkarken dudaklarında hafif bir gülümseme oluştu. Onunla çıkması başından beri hataydı. Onlar sadece dost olabilirlerdi. Birbirlerine bu kadar benzen bir çiftten daha başka ne beklenirdi ki. Winter, insanların arkasından bin bir türlü entrika çevirirdi. Achille’nin sadakatine inanmakta imkânsız gibi bir şeydi. Onu en iyi kendisi tanımasına rağmen niye böyle bir hata yaptığını anlayamadı. Gözlerini kıstı hafifçe o anda yanındaki güzel bayanı nasıl süzdüğünü gördü. Bir bıçak darbesi gibi bir şey hissetti karnının ortasında. O his karşısındaki yakışıklıya duyduğu bütün duyguları yok etmişti. Sevgi denen şey ona çok uzaktı artık. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 9:31 am | |
| - Spoiler:
Bulanan bir mide ve baş ağrısı... Uykusuz gecenin simgeleriydi... Sabah uyandığımda, buzdolabımdaki yiyeceklerin yürütülmüş olduğunu gördüm. Üstüne bir de; eski erkek arkadaşımın çok özel ilaçlarını yanlışlıkla atınca, evde ölü bulunmayayım diye kendimi Manhattan caddelerine attım. Gw ile Butter'da karınımı tıpa basa doyurup, eve gidince tüm yediklerimi doğaya (yani kadife koltuğuma) geri kazandırdım. Bütün gün elimde kırmızı kusmuk kovamla dolanıp durdum. Nickelodeon'da çizgi filmler seyrettim. Yattım, kalktım, yattım... Gün kavramını yitirmiş birisi olarak ne kadar yattığımı bilmiyordum ama uyandığım zaman partilerde takıldığım kızlardan birinden gelen bu-akşam da-partideyiz-mesajı beni dünyaya geri döndürüp, üstüme başıma çeki düzen vermemi sağladı. Kendime verdiğim sözler anılarımdan silindiği için, mide bulantısıyla Coin'e uçup bakım yaptırdım. Bir yandan, sadece bir saat durup geleceğime dair sözler veriyordum. Ve çok az içecektim, dağıtmayacaktım, kumar varsa topuklayacaktım, toz isteyenleri yallahlayacaktım, az yiyecektim, çantamda şeffaf olmayan bir poşet bulunduracaktım, neden böyle olduğumu soranlara regl günümün yaklaştığını söyleyecektim... Eve geldiğimde direkt kıyafet odasına daldım. Mor, sarı, çekici, sportif, göz alıcı, kokoş, hanım evladı... Her çeşit kıyafet vardı. Kıyafet çok önemliydi. Mesela, sırtı açık kırmızı elbisem, "gel bana" sinyalini veriyordu. Ve bu akşam kesinlikle onu giymeyecektim. Siyah diz altı elbisem; "ben sizin büyükannenizim" sinyalini veriyordu ve kesinlikle bunu da giymeyecektim. "Ben çok kalmayacağım şekerim" sinyalini veren elbise aradım. Gri renkte, kalın bir kumaşı olan, içinde grinin tonlarını bulunduran, dizimden bir karış yukarıda, kısa kollu bir elbiseyi seçtim. Bu elbiseyi geçen yaz Italya'dan almıştım. Bir kokteyle giymiştim. Gayet sade ve şık bir elbiseydi; eğer saçımı da sade bir model yaparsam, siyah gözterişli bir çanta ve uyumlu ayakkabıyla çok şık olabilirdi. Giyinip, saçımı yakadıktan sonra, kremle birazcık şekil verip, çantamın içine lazım olacak eşyaları koydum. Daha sonra, aşağıya inip arabaya bindim. İçimden midemin bulantısının geçtiğini dileyerek arabayı Brooklyn'e sürdüm. Vardığım zaman, büyük ihtişamlı binanın önünde park etmiş limuzinler, son model arabalar vardı. Binanın dış cephesi çok güzel bir şekilde aydınlatılmıştı. Kapıdan kırmızı halı uzanıyordu. Bir iki fotoğrafçı kapıdan girenlerin fotoğrafını çekiyordu. Etrafta tanıdık var mı diye bakınmaya başladım. Gw'in sulietini görünce, benim gibi onun da dayanamayıp geldiğini anladım. Onun dışında, partilerde sohbet ettiğimiz Mose'u görebildim. Diğer insanları hayal meyal hatırlıyordum. Tanıdıklarıma selam verdikten sonra içeri girdim. Görkemli bir girişi vardı. Duvarların rengi, kırmızıydı ve üstünde ünlü ressamların resimleri vardı. Görkemli tahtadan bir masa, yeşil minderli antika sandalyelerle çevriliyordu. Masanın üstündekiler belli bir düzen içinde sıralanmıştı. Masanın ortasında bir tane şamdan vardı. Onun üstünden doğru bol taşlı, pahalı bir avize sallanıyordu. Odanın VIP kısmına giden bölümlerinin girişinde taş heykeller duruyordu. Bir kaç tane gazeteci masayı ve diğer eşyaları çekiyor, uzun boylu bir adam da onlara sürelerinin dolduğunu ve artık gitmeleri gerektiğini izah ediyordu. Gazeteciler gittikten sonra, boş sandalyelerden birine oturup, gelip gideni incelemeye koyuldum. Bir yandan da, bu kadar saygın bir parti olacağını bilseydim daha farklı şeyler giyerdim diye düşünüyordum. Ve içimden, o kızmızı elbisemi giymediğim için şükrediyor ve bu hafta sonu kliseye gideceğine yemin ediyordum. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 9:37 am | |
| Brooklyn! Gecenin tüm ihtişamına bürünmüş mükemmel sayılabilecek bir partiye kucak açmaya hazırdı.Siyah lüks aracım kalabalık denilebilecek trafikte ağır ağır ilerlerken içimi hafif bir geç kalma korkusu salmıştı.Deri koltukta öne doğru kıpırdandım."Bana geç kalmıycağımız söyle Davin!" Sesimde endişeden eser yoktu.Yinede rahatlamam gerekiyordu.Civciv sarısı saçlarımı elimle arkaya doğru ittim.Ellerimi kullanarak yüzüme hava yapmaya başladım.Makyajımın bozulmasını istemiyordum."Tabii kide geç kalmıycaz Bayan Estaign." Sebepsiz,sesi telaşımı yarı yarıya indirmişti.Sadık şöförüme herzaman güvenebileceğime adım gibi emindim.Benin asla yarı yolda bırakmazdı.Dring! Çantamdan gelen tiz ses dikkatimi dağıttı.Küçücük çantamın içinde o kadar çok şey vardı ki telefonumu zar zor buldum.Laurete'den mesaj gelmişti.Kızı doğruyu söylemek gerekirse unutmuştum.Partide görüşebilceğimi söyleyen kısa bir mesaj yolladım.Diğerleri gibi,umrumda değildi!.Şöför kabininden Fransızca olduğunu anladığım konuşma sesleri duydum.Davin sevindiğine göre trafik açılmış olmalıydı.Ki son gazda giden araba bunun göstergesiydi.Yolculuğumun bundan sonrası baya rahat geçmişti.Davin başka bir tabirle uçurur gibi yetiştirmişti beni partinin yapılcağı yere....Mammon's Hole tüm büyüsüyle gözlerimi dikip baktığım yerde! Ops. Davin'e küçük bir uyarı.Mesaj attığım zaman anında kapıda ol!. Ve şu şık giyimli kapıda dikilen yakışıklı bay."Jamié C. Estaign." Kısa bir taramanın ardından ismimi bulmuş gibi."Böyle buyrun lütfen." Eliyle gösterdiği doğrultulda ilerledikten sonra yemek salonunu bulmuştum.Salonun ortasında up uzun antika bir masa vardı.Masanın etrafına tanıdık tanımadık bir sürü insan dizilmişti.Salondaki neredeyse herşey antikaydı.Küçük bir incelemeden sonra diğer insanlardan uzak masadaki yerimi aldım. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 10:29 am | |
| Kadehinden yudumladığı şarap boğazından geçerken gözlerini kapattı. Ah, bu bile ne kadar benzediklerinin göstergesiydi aslında. Belki sadece dost olarak kalsalardı her şey çok daha farklı olabilirdi, ama olayların gidişatına yön veremiyordunuz. Olan oluyordu, Laela ile olduğu gibi. Çok farklıydı tabi ki. Winter ve o kadını karşılaştıramazdı. Yaptıklarını yapmamış olmayı dilerdi, ama ok yaydan çıkınca karşısındaki kadının hiç bir şekilde geri dönmeyeeğini biliyordu. Yanındaki iri adamı sadece özgüvenini desteklemesi için getirdiğini bildiği gibi.
“ Sana ne Ach. En azından ben seni düşmanın olan sürtükle aldatmadım.Hem bilirsin. Kaslı erkekleri severim.”
Tek kaşı sinsice yukarı kalkarken dudaklarında hafif bir gülümseme oluştu. Kaslı. İstediği etkiyi yaratamadığını biliyordu genç kadın. Cevap vermiş olmak için söylemişti. Ve de "Ben buradayım." demek için. Achille'in de yapılı ve düzgün bir fiziği vardı ama Winter'ın yanındaki adam dağ gibi kalıyordu. Halter altı faresi. Uçları zaten kıvrımlı dudakları alaycı bir tavırla yukarı doğru büküldü. Saçlarını sol omzuna doğru toplamıştı. Kim bilir kaç kere öptüğü sağ omzu ve boynu şu anda da çekiciliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Gözleri omzunun üstünden tekrar yanındaki kıza kaydı. Birkaç saniye sabitlenen bakışlarını karşısındaki güzel kadına çevirdi yine.
"Ne kast ettiğimi anladın."
Yeşil deri kaplı sandalyenin arkasına sırtını yasladı. Karşısındaki kadına karşı daha önce kimseye karşı hissetmediği şeyler hissetmişti. Dost olmaya başladıkları zamandan beri, çok önceleri, dahi ona karşı derinlerde bir şeyler hissediyor muydu emin değildi. Önemi olduğunu sanmıyordu. Zamanla kıvılcımlar çakmış ve daha sonra alev alev yanmaya başlamışlardı. Yalnız hiçbir ateş sonuna kadar yanmazdı, bunu biliyordu. Sönmeye yaklaştığında körüklenmesi gerekirdi ve en son bunu yapamamışlar, yapmamışlar? Ve ardından gelen olaylar zinciri alevi söndürmüştü sonunda. Buna rağmen karşısındaki kadının kimseyi tam anlamıyla sevebileceğini sanmıyordu. Ona aşık olmamıştı, kendini sevmeye ayırmıştı aklını ve kalbini. Beraber oldukları sürece zaman zaman bunu düşünmüştü Achille. Kadın ona aşık değildi. Çok büyük bir sevgiye yakındı belki. Sanmıyordu ama. O kadar büyük sevgi ve tutku olu bir ilişki yaşamalarının sebebi kendine benzeyen bir insan ihtiyacıydı belki de kadının. Onun odasında fuşya nevresimlerin üstünde başını gencin yeşil t-shirtü üstünden yapılı göğsüne yaslamış halde konuştuklarını hatırladı. " Tamam ama bekle. Dur bir saniye. Aşık olursan ne olur?" demişti kız narin kolunu beline sararak. "Eh, aşka inanmıyorsun, değil mi?" sorusuna aldığı yanıt beyninde yankılanmıştı. "Aşk ile Noel Baba eş değer kavramlar Ach.". Bu anıyı gözlerinin önünden kovmaya çalıştı, başarılı olması zor olmadı. Ama yine o sözlerden sonraki etkiyi hissetti bütün bedeninde.
"Her şey Noel Baba'ydı. Senin için sorun olmaz." |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 10:51 am | |
| Lanet olası kıyafet ! dedi içinden Michéal . Takım elbiselerden nefret ediyordu . Zarzor giyiyordu zaten . Bir de fiyonkuyla uğraşmak zor geliyordu ona . Partileri çok severdi ama bu sefer canı hiç mi hiç gitmek istemiyordu . Özellikle yanlız ... Yanlızlık onu pek etkilememiş gibi görünsede , canına dokunuyordu.Sıkılıyordu çok . Bunu gizlemeyi biliyordu allahtan . Bu sayede dinç görünüyordu. Gece partisine gitmek için hazırdı artık . Parfümünüde sıkıp odasından çıkıp aşağı indi.Ailesi biliyordu bu gece parti olduğunu ve Michéal'ın davetli olduğunu . Michéal onlara güle güle deyip kapıdan dışarı çıktı . Bu gece limüzinle gitmek istemiyordu . Arabasını almaya karar verdi . Garaja gidip Volvo'suna bindi . Yola koyulmuştu . Yolda sakindi . Müzikte dinlemiyordu . Oysa her yola çıktığında son ses şarkı dinlerdi ... Brookelyn'e gelmişti.Mammon's Hole'a doğru ilerliyordu . Ve sonunda varmıştı . Mad Nights Salonun önüne geldiğinde kapı girişinde duran bekçiye ''Michéal Whistérday.'' dedi . Bekçi listeye baktı ve ''Buyrun Efendim'' dedi.Michéal içeri doğru elleri takım elbisesinin cebine soktu . İçeri girdiğinde bayağı kişi vardı . Geç kaldığını sansada parti başlamış görünmüyordu . Şöyle bir baktı tanıdığı var mı diye . Aslında gözleri Alexis i arıyordu . Alexis gelecekti ama ortalarda yoktu . Eric gelmeyecek diye biliyordu Michéal . Bu yüzden en yakın arkadaşlarından olan Alexis i arıyordu . Ama daha gelmemişti . Telefonunu çıkarıp ona mesaj attı . " Sen nerdesin yaa. Sap gibi yanlız kaldım burda . (MidnightParty) . Lütfren hemen gel .... " yazmıştı mesaj olarak . İleride Winter ve Ach konuşuyorlar gibiydi ama kavga da ediyor gibiydiler . Bu yüzden yanlarına gitmekten vazgeçti. Ve beklemeye başladı... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 11:19 am | |
| " Sen nerdesin yaa. Sap gibi yanlız kaldım burda .(MidnightParty) . Lütfen hemen gel .... " Mesajı aldığında bir hafta önceden aldığı elbiseyi giymişti Alexis. Elbette siyahtı. Siyah'a bayılırdı. Oldukça kısa ve kesimide mükemmel. Macaristan'dan özel getirmişti ve bir servet harcamıştı bu elbiseye. Makyözün makyajını yapması kısa sürdü. Zaten makyaja pek ihtiyacı yoktu. Michéal'in mesaj atması da iyi olmuştu. İstekli gidecekti en azından. Arwin'e gideceği yeri söyledi ve limuzinde küpelerini taktı. Kapıya adını verdi ve kolayca girdi. Michéal'i bulmasıda zor olmadı. Zaten hemen yanına gelmişti. "İşte burdayıım!" dedi Alexis gülerek. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 11:23 am | |
| Parti henüz başlamamıştı, ve Loisa bu ortamdan nefret ediyordu. Zengin, kendini beğenmiş bir çok insan ukalaca birbirini süzüyordu. Bir anda çok kalmamaya karar verdi. Birkaç arkadaş bulmak ona iyi gelebilirdi. Yavaşça muzip birilerine göz gezdirmeye başladı. Ortamda az havalı ne kadar insan varsa onu bulmaya yoğun bir çaba harcıyordu... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 11:41 am | |
| Rol oyunlarınız güzel, parti devam ediyor. Yemek masasında menülerinizi aldığınızı ve yemeğe başladığınızı yazabilirsiniz. Rpde kulanılabilecek yemekler+içecekler için menüye bakabilirsiniz. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 11:53 am | |
| Michéal Alexis'e mesaj attıktan biraz sonra Alexis gelmişti . Gece berbat olacak gibi hissetmeyi bırakmıştı . Onu ''Hoşgeldin Güzelim . '' diye karşılamıştı Michéal . Ardından ikisi koyu muhabbete dalmıştı her zaman ki gibi . Ardından Michéal karnının gurultusuyla irkildi. Kafasına yemek masasına doğru çevirdi . Oturmaya başlanmıştı . Alexise tekrardan dönüp ''Hade güzelim yemek vakti . '' dedi . Alexis isteksiz gbiiydi ; fakat Michéal Alexis'i kolundan çekip masaya oturttu . Masa çok uzundu .Yanyana oturmuşlardı . Yemek tabaklarının yanındaki menüyü alıp incelemeye başladı.Michéal yiyecek olarak ıstakoz içecek olaraksa şarap isteyecekti . Buna karar vermişti . Garsonun gelmesini beklemye başladı . |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 12:07 pm | |
| ''Hade güzelim yemek vakti . '' Acıkmamıştı daha Alexis ve yemek için isteksizdi ama Michéal'in onu masaya sürüklemesine izin verdi. Menüye bir süre göz gezdirdi. Salata yok muydu yani? Gerçekten mi? Ah Tanrım! Garsonu beklerken saçlarını ve elbisesini düzeltti. Telefonunu kontrol etti, henüz mesaj gelmemişti. Bu iyi bir şeydi. Rahatsız edilmek istemiyordu açıkcası. Garson geldiğinde "Fileto Brill ve en Papilote. Yanındada elmalı likör." dedi. Michéal ıstakoz ve şarap istemişti. Oldukça klas bir seçimdi. Michéal'a bakıp gülümsedi. Alexis vejeteryandı ve bu menüde her şey hayvanlardan oluşuyordu! Pek yemeyecekti zaten. İçecekti ve sonrada özel odalardan birine gidecekti. Kardeşindende biraz uyuşturucu temin eder eğlencesine bakardı. Michéal'i ve onu harika bir gece bekliyordu.. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 12:32 pm | |
| Bir limuzin yavaşlayarak durdu. Parlak kaportasının ve simsiyah camlarının arkasında hiç yaşam belirtisi yok gibiydi. Şöför, arabadan inerek arkaya doğru yöneldi. Kapıyı açtı ve önemli olduğu her halinden belli olan bir adam arabadan indi. Şöför, kapıyı genç adam için tutarken, yakışıklı ve oldukça şık giyinen adam ona göz kırparak öz güvenle yürümeye başladı. Mekanın kapısına yaklaştı. Bir kaç yüz süzdükten sonra saatine baktı. Uygun sayılabilecek bir saatte gelmişti. Elini sigaralığına götürerek bir sigara aldı. Yaktı. 3 nefesle birlikte artık kapının yanındaydı. Kapıdaki görevli, üstüne başına çeki düzen vererek ismini sordu. "Lasthe Prince Laquara" dedi genç adam. Bir eliyle de sigarasını ağzına götürüyor, yüzünü hafifçe buruşturarak derin derin nefesler çekerek görevliye bakıyordu. Görevli, listeyi kontrol ederek genç adama saygıyla onay verdi ve " Efendim, lütfen içeride sigara içilmesi yasak " dedi. Lasthe, gözlerini alay ve tehdit eder bir bakışla adama kitleyerek sigarayı kırmızı halıya attı. Üstüne basarak çiğnedi. Sigara, halıda bir gedik oluşturmuştu. Lasthe, adamın omzuna içeriye bakarak iki kere yavaşça vurdu ve içeriye yöneldi. Adam, Lasthe'nin hareketlerinden sonra çökmüş gibiydi.
İçerisi kırmızı ve kırmızının tonlarıyla doluydu. " Ne sıcak bir ortam ama.. " diyerek kendisiyle dalga geçti. Bir kaç tanıdık yüze başıyla selam verdikten sonra ne yapacağını düşündü. Aslında, bu ortam pek de ilgisini çekmemişti. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 12:37 pm | |
| Ablam limuzini ve Arwin'i almış olduğu için siyah Lamborghini'ye bindim ve partynin yolunu tuttum. Kıyafetlerim stilimi yansıtıyordu. Siyah deri dar pantolon, beyaz bluz ve belimde ince bir kemer. Ayakkabılarımda oldukça yüksek topukluydu. Adımı kapıya verip içeri girdim. Herkes masadaydı ve yemek siparişleri veriliyordu. Büyük ablam Ambrosia'yı gördüm ve yanına gittim. Beni görünce gülümsedi. Baştan aşağıya süzdü ve "Harika olmuşsun tatlım. Otursana." dedi. Oda çok hoş olmuştu. Gülümseyerek oturdum. Yanında Poppy ve onun yanındada Achille oturuyordu. Başımı eğdim ve "Poppy, Ach.""Herkes müthiş olmuş." dedim gülümseyerek. bunu söylerken özellikle ablama bakıyordum. Garsondan Kızartma Bıldırcın Dolması, iskoç peyniri ve şarap istedim.Şarap dediğimde Ach'in bakışlarını tahmin edebiliyordum. Abim yoktu ama abim sayılırdı o. Ve bana fazla içirmeyeceğinden adim gibi emindim. Yinede her an beni izleyemezdi bir şeyler yapabilirdim elbette. Gözüm Alex'i bulduğunda somurttum. Minicik siyah bir elbise giymişti ve yanındada III. sınıflardan Michéal vardı. Gözlerimi hemen çevirdim. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 12:59 pm | |
| İnsanlar yavaş yavaş gelirken yanıma gelip oturan kıza gözlerimi odaklar odaklamaz yüzümde samimi bir gülümseme oluşmuştu bile. Poppy Davis'imi görünce nasıl gülümsemezdim? ALışveriş için sözüm vardı ve yarın onu kaçırarak tüm gün alışverişe çıkaracak, dağlar kadar milkshake içecektik! Masum olanlardan biriydi ve insana böyle dostlar kesinlikle lazımdı. Kıza sarılmıştım ve hiç beklemediğini farkedebiliyordum. Yine de benim özel yeteneğim beklenmeyen anlarda beklenmeyen şeyler yapmaktı. Ah yaptığım şeyleri bir bilseler dışlanır mıydım emin olamıyordum bile. Yine de Yukarı Doğu Yakası'nda samimiyetini az sayıda kişiye vermeliydin yoksa arkandan bıçaklanabilirdin. Yeşil gözlerim Poppy'nin omzunun üstünden gelen kişiye yönelince midemde ufak bir kasılma olmuştu. Mutsuzluktan değil ama Achille'i görünce nasıl tepki vermem gerektiğini bilemiyordum ve onu görmek aklıma feci bir şekilde Jake'i getiriyordu. Yine de pişman değildim, eğer öyle olsa yurtdışında olurdum yine. Bir an bakışlarımız kesiştiğinde o gece aklıma gelmişti yine ve neredeyse aynı anda bakışlarımızı kesmiştik.
Önüme dönüp insanları incelerken ilk olarak beni kabullenemeyen kardeşim Alexis'i görmüştüm ama bana uzak olduğundan ve yanındaki erkekle ilgilendiğinden farketmemişti, belki de farketmemesi daha iyi olmuştu çünkü burada da terslenmeye 'asla' gelemezdim. Jake'le buluşmalarında ne olmuştu acaba diye düşünmeye başladığımda farkedip en uç taraftaki kızın saçlarına baktım bir süre. Tam gözlerim yukarıdaki tabloya takılmışken sol tarafımda bir hareketlenme hissetmiştim ve baktığımda kardeşlerimden favorim olan Chels'i görmüştüm. Siyah deri pantolon, kemer ve beyaz bluzuyla süper görünüyordu. Bunu belirttikten sonra ynaıma oturmasını rica etmiştim, akrabalarımdan birinin benim yanımda olması iyi olurdu. Ona sarılmıştım hafifçe, sıkmak istemezdim çok sarılarak.
'Nasılsın tatlım? Ah sipariş mi? Coquilles Saint Jacques ve şampanya lütfen.' demiştim o sırada gelen garsona ve sonra kardeşime dönerek sorumun cevabını bekledim. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 1:06 pm | |
| "Fena sayılmazdım. Yani partide seni görene kadar." dedim ve gülümsedim. Mose'u gerçekten çok seviyordum, harika bir ablaydı. Alex'in yanımda olmadığı 1 yıl boyunca hep yanımdaydı ve tavsiyeleriyle bana destek oldu. Kimliğimi korumamı ve 'Manhattan'a kendimi kaptırmamamı Ach'e ve Mose'a borçluydum. Bana sarılmasına bayılıyordum, güven veriyordu. Sırlarımı anlatabileceğim sayılı insandı bu şehirdeki. Birilerine güvenmenin sıcaklığı yaşatan sayılı insandan biri. "Peki sen nasılsın?" diye sordu bende oldukça ilgili bir şekilde. Küçük kardeşinin başına dadanması sorun olur muydu acaba bu gece? |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 1:10 pm | |
| Yemek başlamıştı.Masada neredeyse oturcak yer kalmamıştı ve büyük bir uğultu yükseliyordu.Fısıldaşmalar gittikçe artarken ciddi anlamda yanlız olduğumu farkettim.Çok fazla tanığım insan vardı yinede yanlarına gitmiyordum.İlk adımı herzaman karşıdan beklerdim.Yine öyle olucaktı.Ya yanıma geliceklerdi yada bütün gece yanlız takılırdım."Sipariş vericekmisiniz?" Yakışıklı bir garson daha.Garsonu biraz inceledikten sonra masada duran menüyü elime aldım.İçeriği bir kere okuduktan sonra hemen karar vermiştim."Kızartılmış Somon Balığı ve İskoç Birası lütfen." Hafif bir seçimdi.Canımda birşey yemek istemiyordu zaten.Fazlasıyla sıkkındım.Bedenim burdaydı ama beynim yok gibiydi.Sürekli farklı şeyler düşünüyordum.Çıldırmış olabilirmiydim? "Başka birşey alırmıydınız?" Ahh,müthiş bir hızla siparişim gelmişti."Hayır teşekkürler." Önümdeki tabağa baktım.Somon Balığı baya leziz gözüküyordu.Küçük bir lokma aldım.Ve ardından kokusuna hayran olduğum bira.Güzel bir ikili oluşturmuşlardı.Bir yandan yemeğe devam ederken bir yandanda etrafı izliyordum. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 1:17 pm | |
| Jamié! Onu gördüğüm çok iyi olmuştu. "İzin verir misiniz?" dedim ve oturduğum yerden kalkıp yanına gittim. "Jamié." dedim gülümseyerek. "O günden.." yutkunma gereği duydum. Hatırlamak isitemiyordum açıkcası. ".. Sonra hiç görüşemedik." diyebildim sonunda. "Senin için harika bittiğini biliyorum." dedim ve göz kırptım. Sam ve o geceyi geçirecek bir yer mutlaka bulmuşlardır. Jamié'yi tanıyorsam eğer onu mutlaka elde etmişti. Bakışlarıda bunu belli ediyordu zaten. Gülümsedi. "Yinede seni bırakıp gittim için suçlu hissettim. Neyseki mesajımı aldın." diye devam ettim. "Nasılsın?" diye sordum ardından. Çok konuşmuştum sanırım. Benimle konuşması, sesini duymak iyi gelecekti. O günü unutmuştum zaten çoktan. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mad Nights Salonu Ptsi Tem. 12, 2010 1:26 pm | |
| Ouv Chels.Çok şık olmuştu.Onunda diğerleri gibi özenle hazırlandığından emindim.Kendine has panik havasıyla bir çırpıda konuşuvermişti.Beynimi zorladıktan sonra o geceyi hatırladım.Diğer seks dolu gecelerden biriydi.Yinede Chels için kötü bir anı olmuş gibiydi."Hadi ama Chels o geceyi dert etme." Rahatlatmak ister gibi gülümsedim Chels'e bakarak.Panikle bir kere daha ekledi."Nasılsın?" Hımm nasıl bir cevap verebilirdim.Çok sıkıldım,çok yanlızım! Hangisi! Zorlada olsa gülümsedim.Kaslarım çok zorlanmıştı bu eylemi gerçekleştirirken.Ve bir cevap vermem gerekti."İyi sayılırım.Şimdilik sıradan bir parti gibi.Ama ilerleyen saatler .. Daha farklı olucak gibi." dedim ve sinsi gülümsememi eklemeyi unutmadım.Öyleydi belkide.Gece ilerleyen saatlerde daha da eğlencelileşebilirdi. |
| | | | Mad Nights Salonu | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |