Bazı İlkler,Belkide Sonsuza Kadar Sürer!

Misafir

x Jamié C. Estaign
x Fernando A. Hernandez
x 18.45

Rahat bir yolculuk geçiriyorduk.Hava sıcak olduğundan ikimizinde camları sonuna kadar açıktı.Radyoda sakin bir parça çalıyordu.Ve sevdiğim adam yanımdaydı.Bundan daha fazlasını isteyemezdim.Elimdeki mükemmelliklerle yetinmem gerekiyordu.Göz ucuyla arada Fernando'yu süzdüğümde onunda benim kadar rahat olduğunu farkettim.Suratındaki memnun olduğunu belli eden ifade,içimi huzur dolduruyordu.Fernando'yla geçirdiğim zamanların nerde olursa olsun bitmesini hiç istemiyordum.Ama yolumuz kısaydı ve biz Butter'a ulaşmıştık.O sırada Butter için kıyafetlerimin uygun olup olmadığını düşündüm.Belki bir-iki saat daha geç olsaydı ortam için baya spor kaçardı.Fakat günün bu saatlerinde Butter spor,sade giyimli insanlarla dolu olurdu.Butter'ın görkemli kapısının önünde durduğumuzda Fern. nazik bir beyfendi gibi kapımı açtı.Pembeleşerek birkaç teşekkür kelimesi sarf ettim.Anahtarı kapıda dikilen görevliye teslim ettikten sonra elini hafifçe belime dolayarak; birbirimize uygun adımlarla içeri girdik.İçerdeki -bu sefer iç kapıda duran- görevli elindeki listeyle rezervasyonumuz olup olmadığını sordu.Olmadığını öğrenince bizi iki kişilik boş masalardan birine yönlendirdi.Fernando bir nezaket gösterisi daha yaparak sandalyemi çekti ve oturmama yardımcı oldu.Bu zamana kadar hiçbir şey konuşmamıştık.Önümüzdeki menülere bakarkende sessizdik.Ne yiyceğimize karar verdiğimizde ortalıklarda hiç garson yoktu.2,4,6 .. Dakikalar geçtikçe hiç kimse bizimle ilgilenmemişti.Etrafa bakarak homurdandım: "Aşkım nerde bu garsonlar?!.." Beklemek,en nefret ettiğim şeylerden biriydi çünkü!

Misafir

"Aşkım nerde bu garsonlar?!.."

Fernando'da dakikalarca garsonları beklemekten sıkılmıştı zaten. Jamié'nin bu küçük serzenişinden sonra daha da sinirlendi. Jamié'ye dönüp zorlukla gülümsedi ve

''Bir saniye bebeğim geliyorum..''

dedikten sonra yerinden kalktı. En yakında bulduğu garsonun eline bir tomar para sıkıştırdı ve adama

''Bugün harika bir servis istiyorum. Benim için çok önemli bir gün anladın mı? Müşteri memnuniyeti önemlidir sanırım, eğer bu gece sofradan memnun bir şekilde kalkarsam seni de memnun ederim. O elindekinin iki katını alırsın, tamam mı?''

Evet, parasını biraz dengesizce dağıtmıştı ama bu hiç sorun değildi. Bu günün büyüsünü bozmak istemiyordu. Elindeki paraya şaşkın şaşkın bakan garson hemen masaya geldi. Fernando da yerine oturdu. Garson önce Jamié'ye daha sonra da Fernando'ya sordu siparişlerini ve gözden kayboldu. Baya acıkmıştı, Jamié de öyle görünüyordu. Fernando gülümseyerek genç kıza döndü ve kızın masanın üstündeki elini tuttu. Avcunun içindeki narin eli usulca okşarken, tutkulu bir ses tonuyla,

''Neden bu kadar güzelsin? Beni çileden çıkarmak için mi?''

diye mırıldandı. Gerçekten de Jamié her zamanki gibi harika görünüyordu. Belki de Fernando, hislerinden dolayı farklı bir açıdan görüyordu önü. Gözlerini, Jamié'nin renkli gözlerinin içine dikti ve usulca cevap vermesini bekledi...

Misafir

''Bir saniye bebeğim geliyorum..'' Ses tonu sinirli gibi değildi.Benim kadar gergin olmaması iyiydi.Çünkü; eğer ben tek başıma böyle bir sorunla karşılaşmış olsaydım çoktan yaygarayı kopartmıştım.Fernando'nun sporcu kişiliği gereğiyle sakin olması gerekiyordu,bu benim için iyi birşeydi.Yani garsonlarla küçükte olsa kavgaya girmesini istemiyordum.Geri döndüğünde hala sakindi.Arkasından gelen garsonla sadece bir garsonu çağırmak için kalktığını anladım.Ohh,rahatlamıştım.Bu gün için en ufak bir gerginlik istemiyordum.Pek öyle bir ihtimal olmasada işin sonunda Fernando'nun zarar görme ihtimalide vardı.Bu çok acı verici olurdu.Garson ondan bekleneni yapıp,siparişlerini alıp kayboldu.Bir kaç dakika sonra bizi yine rahatsız ediceğini biliyordum.O sırada Fernand. masada duran elimi avucunun işine almış usulca okşuyordu.Bu bir terapi etkisi yaratıyordu adeta.Kendimi Spa masajı yaptırıyormuş gibi hissediyordum.Tek fark yasemin kokuları yerine yemek kokuları doluyordu burun deliklerime..''Neden bu kadar güzelsin? Beni çileden çıkarmak için mi?'' Usulca sorulan bu soru yanıtsız kalmalıydı belkide.Anın büyüsünü bozmamak için sessiz kaldım bir kaç saniye.Havada asılı kalan soru suratımı kaplayan en mahcup ifadeyle cevaplanmaya hazırdı."Senin olmak için sevgilim.." Hoş bir cümle kurmuştum kendime göre.Acınası bir durumdaydım bundan öncelerinde.Bu yaşa kadar ilk defa içimden gelerek,duygularımı yansıtan şeyler söylemem büyük eksiklikti hayatımda.

Misafir

"Senin olmak için sevgilim.."

Bu cümle, Fernando'nun memnuniyetle gülümsemesini sağladı. Kendini bir rüyada, başka bir alemde gibi hissediyordu. Gerçek miydi bu ? Karşısında oturan gerçekten de Jamié miydi? Yani bildiği kadarıyla, Jamié böyle şeyler söylemezdi pek, daha çok içki ve eğlence isterdi. Ya Fernando, o kendisi miydi gerçekten? Ne zamandan beri böyle romantik yemekler yiyordu. Nasıl olmuştu da bu kadar çabuk değişmişti böyle. Fernando , Jamié'nin elini daha da sıkı kavradı. Hiç bırakmak istemiyormuş gibi. Mutluydu şu an, hiç olmadığı kadar. En ilginci de ne sarhoştu, ne de seks yapıyordu. Günün normal bir saatinde, bir masada bir kızla otururken bu kadar eğleneceğini, bu kadar mutlu olacağını tahmin bile edemezdi. Tutku dolu bakışlarla Jamié'ye

''Öyleyse, güzelliğin amacına ulaştı. Benim olman için hiçbir engel yok...''

dedi. O sırada garson geldi ve istenenleri masaya koydu. Fernando şampanya da istemişti. Malum, kutlamalar için şampanya kaçınılmazdı. Jamié'yle ilk gecelerini kutlamak için, en iyi şampanyalardan birini söylemişti. Garsona, açmamasını söyledi. Kendi şampanyasını kendi açmak, Jamié'ye kendi elleriyle servis yapmak istiyordu. Nitekim yaptı da. Şampanyayı gülümsedikten sonra önce Jamié'nin sonra kendi kadehine doldurdu. Çapkınca gülümseyerek:

''Güzelliğine içelim, aşkım..''

diyerek kadeh kaldırdı...

Misafir

Söylediğim cümle karşısında tatlı bir gülümseme yayıldı suratına.Tüm gerginlikleri unutturabilcek cinstendi gülüşü.''Öyleyse, güzelliğin amacına ulaştı. Benim olman için hiçbir engel yok...'' Benim olman için.. Tüm benliğimle onundum,sonsuza kadar yada benden sıkılıncaya kadar.Zordu işte yinede bu gibi kelimelere alışmak.Manhattan'a geldiğimden beri kaybetmediğim tek şey içimde en dorukta hissettiğim bağlılık duygusuydu.Bundan hiçbir şüphem yoktu.Herşeyi yapabilcek kadar düşmüştüm.Ama asla kimseyi aldatmazdım.Düşünceli bakışlarla siparişleri bırakan garsonu gözden kaybolana kadar takip ettim.Saçma bir uğraştı.Yapıcak bir şey olmadığı içindi belkide.Fernando şampanyayı açıp kendi elleriyle servis etmişti.Kibar hareketi sonucunda sadece en güzel olmasını istediğim gülücüklerimi sundum karşımdaki Genç Bay'a.''Güzelliğine içelim, aşkım..'' Kikirdememek için zor tutmuştum kendimi.Poh pohlanmak her genç kız gibi benimde hoşuma gitmişti.Dolu şampanya kadehimi elime aldım ve yavaş bir şekilde Fernando'nun kadehine değdirdim.Çıkan tiz sesin ardından Fernando'nun gözlerine yönelttim bakışlarımı."Ve sevgili olarak geçirceğimiz ilk geceye." Dolu kadehi dökülmemesine dikkat ederek kendime yaklaştırdım.Bir kaç yudum aldıktan sonra tekrar masadaki yerine bıraktım.Önümdeki tabak çok iştah açıcı gözüküyordu ve ben ciddi anlamda açtım.Tabağın etrafında duran gümüş çatal ve bıçakların yardımıyla yemeğimden bir lokma aldım.Gerçekten lezzetliydi.Butter'ın lezzetine herzaman güvenmem gerektiğini bir kere daha anlamıştım.Fernando'da yemeğini tatmaya başlamıştı.Suratında memnun bir gülümseme vardı.Aynı şekilde ona karşılık verirken aklıma takılan bir soruyla gülümsemem aniden silindi.Dudaklarım düz bir çizgi halini almış,suratım ifadesizdi.Önümdeki peçeteyi narince dudaklarımda gezdirdikten sonra birşeyler olduğunu anlayan Fernando'ya döndüm."Fernando sormak istediğim bir soru var." Sormam için başını salladı.Gözlerindeki merak hareketlerine yansımıştı."Eğer İspanya'ya gitmiycek olsaydın -o sabah yani- beni otel odasında bırakıp gidermiydin?" Sorum beni bırakıp bırakmamasıyla alakalı değildi.Tek öğrenmek istediğim bana olan duygularını hangi süre içinde fark ettiğiydi.

Misafir

"Ve sevgili olarak geçirceğimiz ilk geceye."

Gerçekte gecenin anlam ve önemini tek cümleyle ifade etmişti Jamié. Fernando, kendini farklı bir dünyadaymış gibi hissediyordu. Yani birkaç gün önce, bir kızla sevgili olarak geçireceği ilk geceye kadeh kaldıracağını söyleseler, güler geçerdi heralde. Birkaç gün önce bu durumu aklından bile geçirmezken, şimdi yaşıyordu böyle bir şey ve oldukça mutluydu doğrusu. Şampanyasından sembolik olarak birkaç yudum aldıktan sonra önündeki yemeğe döndü. Açlıktan ölüyor denebilirdi. İştahlı bir biçimde yemeğine yöneldi. Yüzünde memnun bir gülümseme vardı. Her şey iyi gidiyordu. Yemekler güzeldi, ortam güzeldi, karşısında oturan kız hepsinden güzeldi. Andres, başka ne isterdi ki ? Bir an aşırı hızlı yediğini fark etti. Aç olsa bile iyi görünmediğine emindi ve çatalını bırakıp, nazikçe ağzını sildi. İçeceğinden birkaç yudum daha aldı. O sırada Jamié'nin bir şey söylemek istediğini fark etti.

"Eğer İspanya'ya gitmiycek olsaydın -o sabah yani- beni otel odasında bırakıp gidermiydin?"

Bu soru karşısında Fernando'nun yüzüne düşünceli bir ifade yerleşti. Gerçekten tam olarak bilmiyordu ve daha önce hiç bunu düşünmemişti. Yani bu tür şeylerle genelde kızların alakası olurdu, bir erkek oturup bunları düşünmezdi. Jamié'nin neden böyle bir şey sorduğu hakkında da hiçbir fikri yoktu. Genç adam, zaman kazanıp biraz düşünmek için içkisinden birkaç yudum daha aldı ve ciddi bir ifadeyle,

''Aslına bakarsan bilmiyorum. Yani, hiç düşünmedim. Ama, sanırım bırakmazdım. Senin yanında, ermm, mutlu hissediyorum. Yani, diğer kızlarla olduğumdan daha farklı hissediyordum. Yani barda sarhoş olup üstüme atlayan sen değil de başka bir kız olsaydı, belki de sadece evine bırakırdım. Hatta bırakmazdım bile. Bilmiyorum, yani, o gün İspanya'ya gitmeseydim, belki otelde fazladan bir gün daha geçirebilirdik..''

diye yanıt verdi. Söylediklerinde samimiydi. Yani ne yapıp yapmayacağını bilemezdi, fakat bildiği şeyleri de kıza açıkyüreklilikle söylemişti. Hem bu tür şeylerin Fernando için pek önemi yoktu, önemli olan şu an Jamié'yle beraber olmasıydı. Yine de kızın sorusunu anlayışla karşılıyordu, bir genç kız için bu tarz şeyler önemli olabiliyordu. Cevap üzerine tekrar yemeğine döndü Fernando. Cevabıyla Jamié'yi üzmemiş olmayı diliyordu. Yine de bu tarz şeylere fazla takılmayı istemezdi. Önemli olan geçmiş değil, gelecekti şimdi...

Misafir

Zaman kazanmak için bir kaç yudum şampanya iyi bir yöntemdi doğrusu.Uzunca bir cevap aldığımda ise Fernando'nun bunun için gerçekten kısa bir süre düşündüğünü kavrayabiliyordum.''Aslına bakarsan bilmiyorum. Yani, hiç düşünmedim. Ama, sanırım bırakmazdım. Senin yanında, ermm, mutlu hissediyorum. Yani, diğer kızlarla olduğumdan daha farklı hissediyordum. Yani barda sarhoş olup üstüme atlayan sen değil de başka bir kız olsaydı, belki de sadece evine bırakırdım. Hatta bırakmazdım bile. Bilmiyorum, yani, o gün İspanya'ya gitmeseydim, belki otelde fazladan bir gün daha geçirebilirdik..'' Fazladan bir gün,fazladan seks. Fernando'yla geçirilmiş bir gün olucağı için çok iyi olurdu diye geçirmeden edemedim içimden.Aklım kullanılan diğer cümlelere odaklanmış hepsi titizlikle tarıyordu.Sonuç olarak ise beni sevgili olarak sevmeden önce bile diğer kızlardan daha farklı gördüğü kararına varmıştı.Benimde onu farklı gördüğüm gibi.Çelişkili düşüncelerden sonra birbirimizi asla arkadaş olarak görmediğimiz kanısına vardım.Çok fazla akılcı düşünmeye başlamıştım.Karnımın uyarılarına dayanamayarak yemeğimi yemeye devam ettim.Her lokmanın ardından bir yudum şarap.. Ve Fernando.. Şu an için mükemmel 3'lümü oluşturuyorlardı.Mükemmel 3'lü listemdeki son iki sıralama sürekli değişebilirdi.Ama aramızda ne geçerse geçsin birinci sıra hep karşımdaki yakışıklının olucaktı.Tabağımdan başımı kaldırıp Fernando'nun koyu renkli gözlerine baktığımda adeta gözlerinin derinliklerinde kaybolmak istiyordum.Biraz daha gözlerine bakarsam bu mümkün olmaya başlayabilirdi.Beynimi başka yere odaklamam çatal,bıçak sesleri sayesinde olmuştu.Ve baktığım ilk yer tabaklarımızdı.Yemeğin sonuna geliyor gibiydi ve aksilik ki saat hala erkendi."Bundan sonra ne yapıyoruz aşkım? İtiraz istemem, bu sefer seçim senin.."

Misafir

Fernando iştahla yemeğini yemiş, neredeyse sonuna gelmişti. Eh sabahtan beri bir şey yememenin sonucuydu bu. Jamié'nin tabağına baktığında, onda da pek bir şey kalmadığını gördü. Hafifçe gülümsedi. Yemek yerken bile çok tatlı görünüyordu. Bir an Jamié'nin gözlerinin içine baktığını fark etti. Hoşuna gitmişti aslında, anlamlı anlamlı bakıyordu. Tam bir şey söyleyecekti ki Jamié daha hızlı davrandı ve sordu:

"Bundan sonra ne yapıyoruz aşkım? İtiraz istemem, bu sefer seçim senin.."

Fernando bunun üzerine saatiini kontrol etti. Çok geç değildi saat, istedikleri her yere gidebilirlerdi doğrusu. Seçim yapmak her zaman zor gelirdi genç adama. Yani seçeneği boldu, gidemeyeceği bir yer yoktu sonuçta. Ve ne zaman bir seçim yapsa, karşısındakini mutlu edememekten endişeleniyordu doğrusu. Yani karşısındakinin nereye gitmek istediğini nereden bilebilirdi ki ? Fernando yemeğinin kalan son kısmını yerken nereye gidebileceklerini düşündü. Bir bara gidebilirlerdi, ilk sevgililik günü için fazla mı rahat kaçardı? Deniz kenarında bir yürüyüş belki, Jamié'nin hoşuna gider miydi? Çok mu eski moda kaçardı. Fernando için hepsi uygundu aslında, Jamié yanında varken her türlü eğlenirdi fakat başkasının da dahil olduğu bir konuda seçim yaparken hep kararsız kalıyordu işte. Genç adam gülerek Jamié'ye döndü ve,

''Off, bilmiyorum ki. Bu tür konularda ne kadar kararsız olduğumu biliyorsun. Seninle her yerde eğlenebileceğim için bana fark etmez. Yani istersen bir bara gideriz, biraz içeriz. Ya da deniz kenarında takılırız. Bilmiyorum ki, kalabalıktan sıkıldıysan bir otele ya da eve de gidebiliriz. Dediğim gibi, yanımda sen olduktan sonra benim için her yer uygun.''

dedi. Tam olarak bir cevap verememişti yine. Jamié alışkındı bu duruma neyse ki. Fernando'nun bu karar verme konusundaki sıkıntısından haberdardı. Kendisiyle ilgili kararları hızlıca verebilirken, başkasını da ilgilendiren şeylerde kararsız kalması, başkalarını önemsemesindendi büyük ihtimalle. Fernando gülümseyerek Jamié'ye bakarken hafifçe kafasını çevirdi ve cebine bahşiş sıkıştırdığı garsonu çağırarak hesabı istediğini belirtti. İkisinin de yemekleri bitmişti ve burada daha fazla durmanın alemi yoktu sonuçta. Genç adam tekrar gülerek Jamié'ye döndü ve elini zorlukla da olsa masanın karşı tarafına uzatarak Jamié'nin yanaklarında hafifçe gezdirdi. Tutkulu bir sesle

''Seninle her yere giderim bebeğim...''

diye mırıldandı. Bunun biraz da kararı Jamié'ye bırakmak için yapmıştı aslında, ama söylediği yalan da değildi açıkçası...

Misafir

''Off, bilmiyorum ki. Bu tür konularda ne kadar kararsız olduğumu biliyorsun. Seninle her yerde eğlenebileceğim için bana fark etmez. Yani istersen bir bara gideriz, biraz içeriz. Ya da deniz kenarında takılırız. Bilmiyorum ki, kalabalıktan sıkıldıysan bir otele ya da eve de gidebiliriz. Dediğim gibi, yanımda sen olduktan sonra benim için her yer uygun.'' Böyle bir cevapla karşı karşıya olduğumu tabii ki de biliyordum.Sadece şansımı denemek istemiştim işte.Bir karar verme zamanıydı.Kararı veren yine ben olucaktım aynı zamanda.Fernando'nun verdiği seçenekler üzerinden gitmeye kararlıydım.Yinede dolaylı yolla olsada onun istediğini yapmış olucaktık.Burdaki sesi bile zor kaldırırken bir bar çok rahatsız edici olurdu.O seçeneği doğal olarak direk eledim.Burası Manhattan'dı ve deniz kenarında bir yürüyüş bile bizim için çok kafa yorucu olabilirdi.Baş başa biraz -masum- zaman geçirmek istiyordum.Beynimi boşaltıp,kafamdaki onca yorucu şeyden uzak durmama yardımcı olucaktı bu.Karşımdaki delikanlıyı fazla bekletmemek için cevap vermeye hazırlanırken Fernando iltifatlarına bir yenisini eklemişti.''Seninle her yere giderim bebeğim...'' Konuşmaya başlamadan önce yaptığı şeye devam ederek yüzümü biraz daha okşadıktan sonra elini geri çekti.Ve bende kararımı açıklamalıydım artık.Cümlemi desteklemek için gözlerimi nerde olduklarını unutup yüksek sesle konuşmaya dalan insanların üstünde gezdirdim."Sevgilimle baş başa geçirmek istediğim zamanı arttırmak istiyorum.Otel gibi sakin bir yere gidebiliriz.." dedim masum bir ifade takınarak.

Misafir

"Sevgilimle baş başa geçirmek istediğim zamanı arttırmak istiyorum.Otel gibi sakin bir yere gidebiliriz.."

Mantıklıydı açıkçası. Manhattan gibi bir yerde sevgilinle bara gitmenin anlamı yoktu, fazla gürültüden başka bir şey geçmezdi eline. Evde de Laela olabilirdi, rahatsızlık vermek istemezdi. Otel Fernando için de en iyi seçenek gibi görünüyordu. Kadehini masanın üstüne koydu ve gülümseyerek

''Haklısın. Bu ikimizin özel gecesi, fazla kalabalığa gerek yok...''

diye cevap verdi. Garson bir süre sonra hesabı getirmişti. Fernando parayı ödedi ve garsona söz verdiği gibi daha önce verdiğinin iki katı bahşiş de verdi. Garsonun gözündeki mutlu ifade, Fernando'nunkine yaklaşmıştı doğrusu. Genç adam yerinden kalktı ve Jamié'nin de yerinden kalkmasını bekledi. Tek eliyle kıza sarıldı ve beraber siyah Corvette'e doğru ilerlediler. Anahtarı görevliye verdi ve arabaya atladılar. Fernando gazı kökledi ve gidebildiği kadar hızlı en yakın ve konforlu otele doğru sürdü. Camdan esen rüzgar yüzüne serçe vursa da rahatsız hissetmiyordu. Tüm yaşadıklarının gerçek olduğuna inanmasına yardımcı oluyordu açıkçası. Arabanın torpidosundan bir konyak şişesi çıkardı ve biraz içti. Bu meret olmadan pek de delice süremiyordu arabayı. Bir an önce otele varıp kız arkadaşıyla iyi vakit geçirmek istiyordu Fernando, ve öyle de oldu. Birkaç dakika sonra otelin önünde duruyorlardı. Arabadan beraber indiler ve resepsiyona gittiler. Fernando , Jamié'yle beraber geçirdiği ilk günü hatırladı ve yine kral dairesinde bir oda istedi. Eh, sevgili olarak ilk gecelerinde en iyi seçenekleri seçmesi gerekiyordu Fernando'nun. Bir süre sonra görevli anahtarı verdi ve el ele odaya doğru ilerlediler...

Misafir

Jamie - 5 şöhret puanı 25 dolar
Fernando - 25 şöhret puanı 5 dolar

» Ünlülerin Benzerlikleri (Bu Kadar Olur)
» Tartışma! Ne kadar kötü olabilir ki?
» Aşk acısı çekiyoruz o kadar bi şiir de yazmış olalım dimi?