Awesome night.

Alexis Bathory | Joseph Nicholas Andie


Taksiden çıkarken dudaklarımız arasında mesafe kalmamıştı. Kapıyı nasıl kapadık, otele nasıl giriş yaptık, odaya nasıl girdik farkına bile varmadım. O kapıyı hızla kapatırken kendimi yatağa atmıştım. Üzerimdekileri çıkarması bir saniyesini aldı. Üzerime çöktüğünde pantolonunu çıkarma sırası bendeydi. 2 saniye içinde o da benim gibi çırılçıplaktı. Altından çekilip elimle banyoyu işaret ettim. Gülümsedi ve banyoya girdi. Duş sesini duyduğum anda ışığı kapatım perdeleri açtım. Çantamdan özel yapım dişlerimi çıkarıp taktım. Yüzümü gördüğünde yüzünde olaşacak ifadeyi görmek için ölüyordum. Korku, endişe. Hatta belki de çığlık atacaktı. Duş sesi susunca yüz ifademi ayarladım. Şehvet ve vahşilik akıyordu ifademden. Ve gözlerimden de açlık okunuyordu. Sekse ve kana olan açlık. Kapıyı açtığında gördüğü görüntü korkunçtu. Karanlık odada, dışarının ışığıyla yüzünün yarısı aydınlanmış şehvetli ve vahşi bir yüz. Kanı ve arzuladığı erkeğin erkekliğini bekleyen, açık bir ağızdan görünen 2 sivri köpek dişi. Karanlıkta parlayan gözler. Ardından seksi bir biçimde dilimi üst dudağımda gezdirdim. Ve tepkisini bekledim.

Kapıyı açtığında yüzünden bir saniyeliğine geçen korku ifadesi bana umut vermişti. Ama ardından yüzü değişti. Anlayamadığım bir duygu vardı ifadesinden ama hissedebiliyordum! Gözleri dalmıştı. Bana bakıyordu ama gördüğü odadaki görüntüm değilmiş gibiydi. Ardından gözlerinde anlayamadığım o ifadeyi gördüm yeniden. Bana doğru korkusuzca yürüyordu. Beni öyle şaşırtmıştı ki. Ben çığlık atmasını bile beklerken. Açık boynunu, dudaklarımın hizzasında gördüğümde nefes almayı bile unuttum. Kanının kokusunu neredeyse alıyordum. Yüzünü tutup kendime çevirdim. 2 elim 2yanaklarının biraz altındaydılar. Dudaklarımızın arasındaki uzaklığı sıfırladım ve dudaklarını uzunca öptüm. Her zamanki şehvet dolu öpücüklerimden değildi bu. Kalbimde kendimi zayıf hissetmemi sağlayan saçma bir duygu vardı. Hissediyordum! Dudaklarından ayrılmak istemiyordu dudaklarım. Ellerimi ensesinde birleştirdim bu kez. Ve biraz geri gittim yatakta. Sağ dizini yatağa koyabilmişti bu şekilde. Hafif bir açıya üzerime eğilmiş olmuştu. Dudaklarını açlıkla emmiyordum, onu gerçekten öpüyordum. Hayatımda hiçbir erkeği öpmediğim kadar gerçek bir öpüştü bu. Ardından dudaklarımı ve ellerimi çektim. Parmaklarımı nazikçe boynunda gezdiriyordum. Ardından dudaklarımı boynuna yaklaştırdım yavaşça. Çok yavaş yapmıştım bunu. Her anın tadını çıkarıyordum. Boynuna öpücükler kondurdum önce. Ardından dilimle resimler yaptım adete. En sonunda dişlerimi geçirdim. İnlemesi hoşuma gitmişti. Ellerimi onun bedeninin en hassas noktalarında gezdiriyordum. Küçük yudumlar alıyordum boynundan. Acıtmak istemiyordum canını, hayatımda 2. yapışımdı bunu. Daha önce sadece tek kişinin canını yakmak istememiştim ama en sonunda ölümü benim ellerimden olmuştu. Ama değişmiştim o andan beri. Sürtük olduğum günden beri, takmıyordum hiçbir şeyi. Dişlerimi boynundan çekip akan son kanı yaladım. Yatağa sırt üzeri yatırdım onu. Biraz kan bembeyaz çarşafa damlamıştı. Üzerine çıktım ardından. Ve sonunda bir yolla daha bağlandım ona. Onun kanı içimde gezerken bunun bir çeşit bağ olduğunu anladım. Ona bağlanmıştım. Ruhen bağlanmıştım ona. Kalbim artık onun da kalbiydiydi. Bir bütün olmuştuk. Tıpkı şimdi yatakta olduğumuz gibi.. Yeniden dudaklarına eğildim. Uzun bir öpücük daha..

Gecenin başında yabancıydım bu adama. Ama artık hiç yabancı hissetmiyordum. Kalbim onundu. Onun bir parçasıydı artık. Kalbimin içini dolduruyordu. Hissediyordum! Şimdi bedenimde onundu. İlk kez garip hissediyordum. Birine aitmişim gibi. Doğru yerdeymiş gibi. Kalbimi. Kalbimi ilk kez hissediyordum sanki. Beni hayata bağlıyordu o. O? Yabancı değildi artık. Ve eminim bir adı vardı 'o'nun. Çoğu sabah yanında uyandığım erkeklerin isimlerni umursamazdım. Ama onun adını bilmek istiyordum. Kulaklarına yaklaşıp adını fısıldamak defalarca. Aklıma kazımak adını. Koyu renk gözlerinde kayboluyordum. Her zaman siyah gözlere bayılırdım. Karanlık ve gizemli. Şeytanın kutsamış oldukları gibi. Gözlerine baktım uzun süre, o gözlere. Derin bir kuyu gibi. Sonsuz bir uçurum gibi. İnsanı yutan bir karadelik gibi. Kaçamıyordum o gözlerden, bakmaktan alamıyordum kendimi. Ben Tanrıça'ydım, oda benim yeni Tanrı'm. Ben bir insanın içindeki İlah'ı çıkarmıştım ortaya, o ise bir İlah'ın içindeki insanlığı. İlk defa 'insan'dım bu kadar. Kollarımı doladım bedenine. Ne kadar sıkı sarıldığımı bilmiyordum. Ellerimi boynuna götürdüm ardından. Yavaşça çenesine çıktım. Dudaklarında dolaştırdım biraz. Yüzünün bütün hatlarını ezberlemek istermişçesine. İyice sokuldum çırılçıplak bedenine. Yanaklarına yaklaştırdım dudağımı, ardından boynuna. Kokusunu çektim içime. Dudaklarına döndüm yeniden. Kısa bir öpücük kondurdum bu kez, oldukça kısa. Kulaklarına doğru ilerledi dudaklarım. Ve bir fısıltı çıktı aralarından. "Adın nedir?"

Joseph. Kulaklarımı fısıldadığı isim. Defalarca yankılandı beynimdeadı. Joseph. Joseph. Joseph. Dudaklarını boynumda hissettiğimde dudaklarımın yukaır bükülmesine engel olamadım. İlk kez içten gülümsüyordum şimdi. Dudaklarını çeksede, izi kalmıştı. Dudaklarının izi sonsuza dek boynumdaydı. Ardından o sordu bana adımı. Tıpkı benim ona soruşum gibiydi sesi. Bir fısıltı. Konuşmak istemiyordum. Onun olmak istiyordum. O bana sahip olmuşken, şimdi, öpmek istiyordum onu. Birden dudaklarımı dudaklarına deyiriverdim. Ne olduğunu anlayamamıştık ikimizde. Uzun uzun öptüm dudaklarını. Dudaklarımı çeksemde, izi kalmıştı. Dudaklarımda dudaklarının izi.. Sonsuza dek de orada kalacaktı. Kocaman bir gülümseme kapladı yüzümü. Neşeme engel olamıyordum. Mutluluğu ilk kez tadıyordum. Gerçek mutluluğu.. "Alexis." dedim gözlerinin içine bakarak. İlk kez soyadımı söylemiyordum. Bana dünyanın bütün kapılarını açan soyadıma. Çünkü Joseph'in, artık adını biliyorum, kalbinin kapısı soyadım sayesinde açılmamıştı. Ben olduğum için açmıştı kapılarını. Sadece olduğum kişi için. Ve sadece benim için. Ne servetim nede ailem. Sadece ruhum, bedenim ve ben..

Dudaklarımız yeniden buluştuğunda sınırımdaydım. Dudaklarımı çekip yatakta taklalar atmaya başladım. Bedenlerimiz tek beden halinde olduğundan, bana uyuyordu. Bazen ben bazen ise o üste çıkıyordu. Dudaklarımız sayısız defa birleşip ayrılıyor, bedenlerimiz arzuyla titriyordu. 'Ona ait olduğumu' anlamıştım. Biz birbirimize aittik. Kaderimizdik. Geleceğimizdik. Her şeyiydik birbirimizin. Dudaklarımızın,nefeslerimizin,bedenlerimizin mükemmel uyumu da bunu kanıtlar nitelikteydi. Sanki birbirimizi yıllardır tanıyor gibiydik. Ne istediğimizi biliyor, kendimizi birbirimize göre dizginliyorduk. Birbirine karışmış olan vucut kokularımız beyinlerimize kazınmıştı. Gözlerine baktığımda görebildiğim şeyi biliyordum. Aşktı. İlk görüşte aşk kadar gerçek dışı değil, yada yapmacık. Gerçekten etkilenmiştim bu genç adamdan. Bana kendimi özel hissettiriyordu. Sadece bir sürtük gibi değil, bir kadın gibi. Sadece sözde sevişmiyordu benimle. Gerçekten 'sevişmekti' bu. Birbirimizi seviyorduk. Aşkla alevleniyordu bedenlerimiz. Yatağa şüpheyle bakıyordum. Aşkımızın alevinin altında hiç sağlam durmuyordu. Ama benim durmaya niyetim yoktu. Onunla sonsuza dek sevişebilirdim..

Bize dayanamayacağına emin olduğum yatağa kuşkuyla baktım, ardından da Joseph'e. Birden kendimi duvara yaslanmış biçimde ayakta bulduğumda önce şaşırdım. Ama sonra gülümsedim, ayakta olmak daha iyi gelmişti. Uzun sırtım duvara dayalı biçimde öptüm onu, bedenlerimizin uyumu inanılmazdı. Pencereden baktıklarına emin olduğum karşıda oturan dürbünlü insanlara inanılmaz görünüyor olmalıydık. Odada yeni farkettiğim gardrop aynasına takıldı gözlerim. Kesinlikle mükemmel görünüyorduk. Onun çıplak bedeni de benimki de tamamen ortadaydı. Elleriyle belimi kavrayışı öyle estetik bir duruş kazandırmıştı ki bedenlerimize. Oluşturduğumuz inanılaz tabloya baka kaldım oldukça uzun bir süre, gözlerimde daha önce hiç görmediğim kıvılcımların hareketlenişini görüyordum daha yeni. Ve gitgide büyüleniyordum 'biz'den. Bu geceden sonra ne olacaktı? Onunla yeniden olmak istiyordum! Şimdiden bile. Henüz ayrılmamışken bile yanından. Ama Alexis olmaktan vazgeçemeyeceğimi de biliyordum. Ben bir sürtüktüm. Özgür, kuraltanımaz bir güzellik tanrıçasıydım. Ona aşık olmuş olsam da sadık olamazdım. Kurallarıma aykırıydı bu. Henüz onu da tanımıyordum, belki de oda sadık olamayacaktı bana. Kapa çeneni. Tanrım! Bunları düşünme.
Uzun süredir tek kelime etmediğimiz geldi birden aklıma. "Joseph" ona adıyla hitap etmek gülümsememe neden olmuştu. İlk defa HS'den sonra otele geldiğim bir erkeğin adı hafızama kazınmıştı. "Konuş! Joseph, sesini duymak istiyorum."

İnanılmaz bir duyguydu.Sanki bir rüyanın içerisindeydi.Kollarında arzuladığı kişi vardı.Alexis kollarındaydı...Başka ne isteyebilirdi.Ah!Tabii birşey daha vardı.O da Alexis'in hep yanında olmasıydı.Ardından dudakları birleşmiş halde ayaklandılar ve Alexis kendini duvara yasladı.Joseph Alexis'e doğru yaklaştı iyice.Çırılçıplak bedenleri birbirlerine değiyordu.İkisi de hoşlanıyordu bundan.Ardından Joseph ellerini beline sardı Alexis'in.Dudakları dudaklarıyla birleşmişti.Büyük bir tutkuyla öpüyorlardı birbirlerini.Alexis ardından dudaklarını ayırmayı başarmıştı.Ayırdı ve fısıldadı."Joseph" dedi.Öyle büyük bir tutkuyla söylemişti ki ismini Joseph'in çok hoşuna gitmişti.Ardından tekrar açıldı dudakları."Konuşğını!Joseph , sesini duymak istiyorum." dedi.Joseph alt dudağını dilerinin arasına aldı ve gülümsedi Alexis'e.Ardından kulağına getirdi dudaklarını.Ağızını açtı ve fısıldadı."Seni seviyorum bebeğim." dedi.Alexis'in çok hoşuna gittiği çok açıktı.Gülümsedi Alexis.Ama Alexis ilk defa böyle gülümsemişti.Duygusallığı önplandaydı gülümsemede.Eski Alexis hep tutkularıyla hareket ederdi.Şimdi kollarındaki Alexis ise duygularıyla hareket ediyordu.Ama kim ne derse desin Joseph'in hoşuna gitmişti Alexis'in bu tavırları...

Evet, ne diyebilirdim ki. Seviyorduk birbirimizi. İçten bir şekilde gülümsedim. Duygusallaşıyor muydum? Sadece 2 kişiyi kapsayan aşklara olan nefretime ne olmuştu? Lanet olsun, umurumda değildi! Sadece onu istiyordum. Hızla yatağa attım yeniden onu. Kırılacak bile olsa yatağı umursamıyordum. Hiçbir şeyi umursamıyordum. Kiminle yatarsam yatayım aklımda olacaktı, kimi öpersem öpeyim sevdiğim, aşık olduğum Joseph olacaktı! Beni sevdiğini söylemesi yüzümün gülmesine neden olmuş ve gülümsemem hiç kaybolmamıştı. Bu kez daha ateşli ve tutkuluydum. Yataktan gelen çatlama seslerini duymamazlıktan geliyordum. Öpücüklere boğuyordum aşığımı. Aşkımı. Mutlu ve tutkulu kahkaham odayı dolduruyordu. "Tanrıçam." dedi bana ikimizde yatağa yığıldığımızda. Çok çok uzun zaman olmuştu biz bu odaya gireli. Söylediği kelime geldi aklıma odanın tavanına bakarken. Goddess. Bu zaten benim lakabımdı. Bana bu kelimeyi söyleyen o kadar çok erkek olmuştu ki. Ama ilk kez bu kadar hoşuma gidiyordu. İlk kez kendimi sadece bedenimle değil, kalbimle de görüyordum. İlk kez kalbime bakmış, kalbime dokunmuştu bir New York'lu.
"Refakatçim." dedim gülümseyerek. "Bende. Bende seni seviyorum Joseph."

Vücutlarımız birbirlerine değiyordu.Bu her ikisinin de hoşuna gidiyordu.Joseph'in elleri Alexis'İn belindeydi ve nazikçe sıkıyordu.Ardından Alexis vücutlarının arasındaki mesafeyi arttırdı.Joseph'in omuzlarından tuttu ve onu hızlıca yatağa ittirdi.Joseph yatağa hızlı ve güzel bir düşüş yaptı.Yataktan gıcırdamalar çıkmaya başlamıştı artık.Ama ikiside bunu umursuyormuş gibi görünmüyorlardı.Artık Alexis daha ateşli ve tutkuluydu.Alexis hemen öpücüklere boğdu Joseph'i.Joseph'te büyük bir tutkuyla ona karşılık veriyordu.Kesinlikle Tanrıça'ydı Alexis Joseph'in gözünde.Ona sahip olamayacaktı.Biliyordu.Başka erkeklerlede olacaktı.Ama Joseph için önemli olan onun kalbine sahip olmaktı.

Ardından dudakları açıldı Alexis'in."Refakatçim.Bende.Bende seni seviyorum Joseph." dedi Alexis.Joseph Alexis'in ismini söylemesine gülümseyerek yanıt verdi.Gerçekten de çok hoşuna gitmişti.Yaklaştı ona doğru ve sonra da dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu."Alexis" dedi içinden.Klabine kazınmış kelimeyi getirdi aklına.Güzellik ve Tutku Tanrıçası olması lazım diye düşündü.Ama ne olursa olsun onu seviyordu.

Uykunun ağırlığının üzerime çekiyor olduğunu fark etmem uzun sürmemişti. Joseph'in dudaklarına bir öpücük kondurur kondurmaz gözlerim kapandı ve uykuya daldım..
Tuhaf bir şekilde 5 yaşından beri gördüğüm, o rüyanın başına alışıktım. Bilinçsiz oluşum işimi kolaylaştırıyordu. Kanatlı sarışın melek birazdan gelecek ve diğer boynuzlu sarışın şeytan tarafından katledilecekti.. Sarışın meleğin kanatsız oluşunu gördüğümde biraz şaşırmıştım. O bembeyaz fonda yürürken ve elindeki asayla gülümserken gerilim müziği yerine kendi sesimin 'onun' adını fısıldayışını duydum defalarca. Ürpertici derecede garip ve romantikti. Meleğin bir melek değil tanrıça olduğunu o anda fark ettim. Ve sapsarı saçları ve masmavi gözleriyle o tanrıçanın 'ben' olduğumu da öyle. Arka plan siyah olduğunda şeytanı bekledim. Ama garip bir biçimde gelmedi. Sadece tanrıçanın açık ağzının kenarından akan kan ve vampir dişleri görünüyordu şimdi. Ve önünde eğilmiş olan adam, son damlayı da almasıyla birlikte yere yığılmıştı. Yanımda birinin olmadığına yemin edebilirdim, ama işte orada duruyordu! Sanki başından beri oradaymış gibi! 2side asalarıyla birer tanrı ve tanrıçaydılar! Joseph'in de önünde bir kurban vardı şimdi. Bir an geliyor Alexis'e kanını sunuyordu ve ardından başka bir an kendine sunulan kanı kabul ediyordu. Akasha! gerçek ismimi duymaya alışık değildim. Önümde eğilen kanatlı bir haberci bana bu isimle hitap ettiğinde rüyamdaki Alexis gülümsüyordu. Ardından Joseph'e döndü haberci. Osiris! Olamaz! İmkansız. Rüyamda İsis ve Osiris miydik? Ana Tanrı Tanrıça ve yüce tanrı? Akasha olarak bilinen adımla, kan tanrıçası mıydım? Bu adın gerçek adım oluşu ne kadar da ironikti. Sahne yeniden değiştiğinde aynı anda ikimizde gözlerimizi dikmiş olduğumuz, iki büklüm yerde duran kadına bakarak Suçlu! demiştik. Ardından ben gülümseyerek. konuşmaya başladım. Akasha'nın sıvımsı, güçlü ve büyüleyici sesiyle. Bu kirli kanı bana verin ki onu yok edeyim. Sonra hakkım olanları bana geri getirin. Güçlü rahiplerin korkusuyla bana karşı gelmeyin. Bir tanrıçanın önündesiniz artık! Ve kadının kanını saniyeler içinde kendi bedenime almıştım. Cansız bedeni önüme yığılırken insanlar alkışlıyor ve bağırıyorlardı. Tanrıça İsis, Kraliçe Akasha.. O akıl okuyan, lanetli bir kraliçe&tanrıçaydı. Vampirlerin pınarı, kutsal kanın ve karanlık nimetin sahibi. Ve son görüntü ise Akasha'nın, benim bedenime sahip Akasha'nın, Amon Ra'nın ışıklarına, güneşe, yürümesiydi. Attığı her adımda Akasha da dahil olmak üzere tüm kan emicilerin çığlıkları beynimi dolduruyordu. Yanan bedenler her yere savrulurken Akasha konuşuyordu. Ben sizin Tanrıça'nızım! Hepiniz benim kutsal kanım sayesinde yaratıldınız. Karanlık Nimet'e sahip olan Lestat ve Marcus tarafından dönüştürülmüş olanlarınız bile, ben olmadan sıradan, zayıf insanlardınız! Ben varoluştan önce vardım. Kraliçenizim sizin, kötüler ve yalancılardan korudum, kirli kanları aldım! Ama siz açgözlü yeniyetme vampirler, beni zincirlemeye kalktınız! Hepiniz yanacaksınız! Tanrı Amon Ra'nın bedenimi ışınlarıyla sarışı ve lanetimi dünyada bırakışımı hiçbiriniz unutamayacaksınız!
Gözlerim birden bire kocaman açıldı. Yataktan kalktım ve birkaç adım attım. Joseph neyse ki hâlâ uyuyordu. Bir süre dolaşıp, yüzümü yıkadıktan sonra yeniden oturdum yatağa. Ardından da yattım. Yüzümü Josephe dönüp gözlerimi yumdum. Henüz hâlâ geceydi ve biraz daha uyuyabilmeyi umuyordum..

Zevk dolu bir gece ve yorgunluk.Kaçınılmazdı ve gözleri kapanmaya başlamıştı yavaş yavaş.Son hatırladıkları Alexis'in ona verdiği öpücük ve yanyana uyumalarıydı.Rüyasında bir bar gördü.Her zamanki gibi kalabalıktı ve sıkıcıydı.İnsanlar üstüne geliyordu.Sonra bir gariplik farketti.Etrafta hiçbir erkek yoktu.Bir bar dolusu kız.Eskiden olsa bu ortamda çok eğlenebilirdi.Ama artık Alexis'i istiyordu.Bir bar dolusu kızı değil.Ardından barın içerilerine doğru ilerledi.Joseph ilerledikçe etraftaki kalabalık ona yol açıyordu.İlerledikçe bedenine ellerin değidiğini hissedebiliyordu.Ardından bir koltuğa geçti.Etraftaki kızlar çılgınca dans ediyordu ama ilgilenmiyordu onlarla Joseph.Etrafı taradı gözleriyle.Her zaman gittiği bardı burası ama daha küçük ve daha kalabalıktı.İnsanlar birbirlerinin dibindeydi.İçkisinden yudumladı.Viskiydi.Ardından garip bir ses geldi arkasından.Dönüp baktı.Gözlerine inanamadı Joseph.Alexis orada duruyordu ve Joseph'e doğru ilerliyordu.Ardından önüne geldi Joseph'in.Ardından yanına oturdu ve bacak bacak üstüne atarak içkisinden yudumladı.Ardından Joseph'e doğru döndü ve bir anda dudağına yapıştı.Joseph için bundan daha iyi bir duygu yoktu.Ardından uyandı Joseph.Keşke uyanmasaydım dedi Joseph içinden.Keşke biraz daha devam etseydi diyordu.Ardından gözlerini kapattı ve bir hareket hissetti.Alexis uyanmıştı.Jopseh gözlerini kıstı ve gizlice onu izledi.Ardından şaşkın bakıyordu Alexis.Etrafına baktı , sonra Joseph'e...Uyuduğunu gördü ya da uyuduğunu sandı.Ardından Alexis uykuya daldı.Joseph ise gülümsedi istemsizce.Birkaç dakika içerisinde o da uykuya dalmıştı...

Alexis Bathory 40 Şöhret Puanı 8 Dolar
Joseph Nicholas Andie 30 Şöhret Puanı 6 Dolar