Telefonu ardarda gelen mesajlarla titrerken ve o bilindik sesi çıkarırken Claire elindeki göz kalemini acele etmeden gözlerinde gezdirdi. Koyu renk gözlerini çevreleyen hafif makyaj gözlerini yakıyordu genç kızın. Umursamadı. Dudaklarına hafif bir canlılık katan rujunu sürdü sadece ve hazırdı. Son zamanlarda oldukça sık görüştüğü Angela'yla buluşmak istemişti bu sabah birden. Uyandığında aklına gelen ikinci düşünce alkol almak, kafa dağıtmak ve Zoéy olmuştu. Birinci ise iki yıldır aynıydı. Jake... Ama bu sabah bir farklılık olduğunu biliyordu Claire. Kolay sinirlenen biri değildi ama olumsuzluklara açık bir yapısı vardı. Uyandığındaysa Jake'i aşkla değil, nefretle anmıştı bu sabah. Ona dokunmaktan tiksinmişti bir anlığına. Beraber uyudukları her andan, sevişmelerinin her saniyesinden, en ufak bir dokunuştan, gözlerinin buluşmasından... Her şeyden tiksinmişti. Nedenini anlamadı Claire. Onun alçak yatağında uzanırken, iki gün önce yok olmasını düşünürken, yüreğinin onun asla gelmemesini istediğini işitti. Ama sustu. Lavoboya gittiğinde büyük bir umutla regl olmuş olmasını diledi. Ama bu gün gecikmek için ikinci haftasını dolduran yumurtalarında yine iş yoktu. Sinirleri gerildi, bir şeylere vurmak istedi. Lanet olsun! Öğleden sonra evden çıkmasının tek sebebiyse gebelik testi yapmaktı Claire'in. Şüphelere daha fazla dayanamamıştı genç kız. Eğer hamileyse ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Hiç bir şey düşünemiyordu. Kasıyere titreyen ellerle pembe kutunun ücretini uzatırken ellerinden birinin hafifçe titremesini de görmezden gelmeye çalıştı. Kalbini görmezden geldiği gibi. Mantığını devreye soktu yine. Ama yapmadı. Hiç bir şey yapmadı kutuyu açmadı bile. Tek başına yapamayacak kadar zayıftı bunu. İtiraf etmekten çekinse de, o korkuyordu.
Şimdiyse sabahki halinin tam tersi bir Claire bakıyordu ona aynadan. Hafif bir makyajla canlanmış yüzü, biçimli bacaklarını sergileyen mini, açık mavi elbisesiyle tezat oluşturan koyu, parlayan gözleriyle dikiliyordu aynanın karşısında. Ellerinden biri içgüdüsel olarak karnındaydı. Diğeri ise cep telefonunu tutuyordu. Zoey'in son gelen mesajını görmezden gelmişti. Konuşmak istemiyordu. Ama yanında titreyen telefonun ekranında Jake'ten mesaj olduğunu gördüğünde bakmak zorunda kaldı. Yatağın kenarına oturmuş, arka planda ikisinin resmi olan telefona bakıyor, ardından karnına bakıyor ve gözleriyle vücudunu süzüyordu. Göbeği çıkmış mıydı? Kilo mu almıştı? Hamile miydi Claire? İnanmak istemedi buna. İnanamazdı ki! On sekizinci yaşına sadece günler kalmış bu kızın hamile olmasına imkan yoktu. Ama Jake'le hiç bir zaman korunmamışlardı... Başını ellerinin arasına aldı. Ne yapacaktı? Durdu. Beyni son hız çalışırken o öylece kaldı. Gebelik testini yapacaktı, sonuç negatif çıktığında ise Jake'in hayatından çekip gidecekti. Hayal kırıklığının doruklarında dolaşıyordu. Bitmişti her şey! Nasıl güvenmişti ona? Minik bir şişkinlik boğazında düğümlendi. Ama Claire sustu. Ellerini karnından tiksintiyle çekerken telefonunu çantasına attı. Evden çıkmadan önce Hall'ların mükemmel galerilerinin en güzel parçaların anahtarlarının asılı olduğu küçük askıya baktı. Baktı, baktı, tekrar baktı ve gülümsedi. Eli Jake'in kıymetlisi olarak bildiği Porche'e uzanırken bu geceyi hastanede sonlandıracağına dair karşı konulmaz bir sesle doldu içi.
On dakika sonra bardan içeri adımını attı Claire. Yol boyunca üç kere dolan gözlerinin kızarıklığının geçtiğinden emin değildi bir türlü ama artık her şeyi s..tirmişti ha? Bedeninden etrafa saçılan bir özgüvenle masalar arasında ilerlerken tanıdık bir sima aradı. Onu bulduğundaysa yüzünde bir gülümseme belirdi. Cinselliğin bebeklere zarar verdiğini duymuştu, ama bu bebeği aldırıp cehenneme gideceği için umrunda bile değildi. Tek bir gecede Leala gibi yapıp dört beş erkekle bile seks yapabilirdi bugün.
Düz saçlarını geriye savururken kızın yanındaki uzun tabureye bıraktı kendini.
"Naber Zo?"
Kızın elindeki içkiyi masaya bırakıp kendisine sarılmasını zevkle kabul etti. Gerçekten güvenebileceği biri olmuştu bu kız. Nedenini bulamadı bir türlü Claire Lynn. Belki de bu kadar masum olmasındandı, ya da aklı başında... Onunla ilgilenmek için gelen barmene bakmadan bir vodka istedi.
Bacak bacak üstüne attı. Elinde duran vodkasından büyük bir yudum alırken bir anlık tedirginliğe düştü. O iyi miydi? Aptal... Umrunda mıydı sanki? O sırada kulaklarına dolan ince ses onu gülümsetti. Zo'nun iyi olması mutlu etmişti onu. Aynı şekilde cevapladı ama kızın gözlerine bakmaktan kaçınıyordu. Sanki onlara yeterince uzun süre bakarsa kızın zihnini okuyacaktı. Kelimelerinin arasında birer kıkırtı yerleştirdi ve hayli taş erkeklerle dolu bir topluluğa göz attı. Esmer bir tane gözlerini dikmiş Claire'in bacaklarına bakıyordu. Belki o gülünç şaypkayı takmasa Claire onun yanına giderdi. Yirmilerinin başında olmalıydı en fazla. Claire içkisini dudaklarına götürürken gecenin daha yeni başladığını düşündü. Yarın sabaha kadar Jake'e ihanet edecek, vücudunu ise mahvedecekti. Belki de en kötü tarafı ona hala aşık olmasıydı.