Ad Soyad:Rachel Turner
Cinsiyet:Kız
Seçiminiz: Para
Örnek Rp:
Eskiden sevmeyi bilirdim. Artık insanlar
tümüyle değişime uğradılar. Belki de ben değişiyorum bilmiyorum. Tek
bildiğim şey buradan uzaklaşmak. Eğer beni yanına alırsan emin ol çok
mutlu yaşarız. Beni anlamanı umuyorum, annem evinin çok büyük olduğunu
söylüyor dolayısıyla sana yük olmam. Ama lütfen yardım et bana baba!
Hogwarts'dan bir süreliğine uzaklaşmam gerekiyor, Londra'dan uzak
durmalıyım. Beni en azından bir seneliğine yanına kabul edebileceğini
umuyorum. Seni seviyorum baba.
Kızın Rachel Turner.
Bu mektubun babasını ikna edemeyeceğini biliyordu çünkü babası her zaman
ondan ayrı kalmaktan yanaydı, küçükken annesinden ayrılmıştı babası,
senelerdir boşanmamışlardı fakat ayrı yaşıyorlardı. Babası, annesinin
istediği gibi iyi kalpli olmadığını düşünüyordu. Babasıyla Hogwarts'da
tanışmışlardı. Annesi Slytherin'de haylazlık peşinde herkese tuzak
kurarken Ravenclaw'da olan babası her zaman mantıklı düşünme çabası
içindeydi. Ama insan aşık olmak istediği kişiyi kendi seçemiyordu
elbette. Bu sebeple birbirlerine zıt iki karakter birlikte büyümüşler ve
evlilik kararı almışlardı. Sonra da annesinin Voldemort'a çalıştığını
ve yakında bir Ölüm Yiyen olacağını öğrendi. Slytherinliler'e lanetler
okuyup evi terk etti. İşte Rachel'ı kabullenememesinin sebebi de onun da
Slytherin'e kabul edilmiş olması ve annesinin adeta bir kopyası
olmasıydı.
Rachel hayatın adil olmadığını, diğer ailelerin
çocukları gibi olamadığını ve babasının onu asla yanına kabul
etmeyeceğini bilmesine rağmen mektubu yollayacaktı. Elleri titriyordu,
en son elleri titrediğinde sevdiği çocuğun yanındaydı, aşkına karşılık
bulmaya çalışıyordu. Reddedilmesine rağmen o anı bu duruma
değişebilirdi. Heyecandan buz gibi olmuş ellerini ovuşturdu. Baykuşa
mektubu verdi ve yağmurlu havada nasıl uçmaya çalıştığını izledi. Gözü
yağmura daldı, annesi evde yoktu, *Yine nerede acaba?* Diye
düşünmüyordu artık. Bazen eve bile gelmiyordu, Noel tatilinden sonra
Hogwarts'a gitmek zorunda olduğunu biliyordu. Yine gidecekti ve onu
orada hiç iyi karşılamayacaklardı. Belki de babası haklıydı; Rachel'da
annesi gibiydi, zıt, yırtıcı, mükemmeliyetçi, hırslı... Hep bu
özellikleri onu Hogwarts'a büyük bir çöküşe uğratmıştı.
Yalnızlık... İnsanı hep en zor zamanında yakalıyor, bazen de onca kalabalığın içinde biriken yalnızlık duygusu kişiyi ölüme dahi götürebiliyordu. Zaten
birçok kez ölmeyi istemiş fakat bu durum düşünceden öteye geçmemişti.
Psikolojisi bozuk bir kız olarak yaşamını sürdürmek onun için çok zordu.
Babası bir keresinde "Eğer bu çocuk tedavi
olmazsa bir daha yüzümü göremezsin." Demişti annesine. Sahi
durumu o kadar kötü müydü Rachel'ın? Yoksa babası sadece onu olduğu gibi
kabullenemediği için ergenlik bunalımını psikolojik sorun mu sayıyordu?
Bu düşüncelerle uyuyup bu düşüncelerle uyanan bir kızdı Rachel.
Yaşıtlarınca dışlanmış ve kendini okumaya vermişti.
Kapının açıldığı duydu nihayet. Odasından çıkıp karşılaması gereken biri olduğu düşüncesi ona pek uğramazdı. Annesinin nereden geldiğini de umursamazdı. "Ben geldim." Diye bağırdı annesi. "Duydum." Dedi Rachel da. Zaten başkası bu eve girmezdi. Girse de korkup kaçardı Rachel'a göre... Çünkü bu kadar pasaklı bir annesi olduğu için hemen her şey ortaya atılmıştı. Gereksiz eşyalar, Rachel Hogwarts'dayken onun odasına konmuştu. Bu yüzden çok titiz olan Rachel'ın odası bile toz içindeydi. Buna aldırış edebilecek durumda değildi Rachel. İstediği tek şey Hogwarts'a gitmemek ve babasının kendisine olumlu bir cevap yollamasıydı.
Kardan sonra gelen sağanak yağış Londra'yı zor durumda bıraktı... Annesi gene televizyonun sesini sonuna kadar açmıştı, Rachel'ı yanına çağırıyor
demekti. Çünkü evdeki tek iletişim karşı tarafı rahatsız ederek
kuruluyordu. Rachel odasından çıkmadı. Aslında acıkması gerekiyordu ama
acıkmadı da... İştahını kapatmıştı yaşıyor olmak. Pencere kenarına
oturup hızlanan yağmuru izledi, bu harabe gibi evin içinde daha fazla
durmak, çivisi çıkmış Hogwarts'a artık adımını dahi atmak istemiyordu.