Bunca Zaman Tanışmamak...

Misafir

Evaline Slowen, Leighton Lola Bathory
III. Tekil
Gece Yarısı.

Evaline Slowen her zaman geceleri gezmeye bayılır. Geceleri sürekli içer ve sabah bir erkekle kalkar. Bu yaptıkları ailesini bile ilgilendirmez, onlar hep işleriyle uğraşır. Ama Eva durumundan memnun. Kendine hep bunu söylüyor ama bir türlü gerçek bir aşkı olmadı. Başını çevirdiğinde yeşil gözlü, kumral çocuğunun onu hayranlıkla süzdüğünü görünce gülümsedi. Bu gece Harrison Street Club'de mini elbisesi ve uzun bacaklarıyla çok dikkat çekiyordu. Kendini hep çok güzel bulur. Aşk sorunu olduğu gibi birde dostluk sorunu var. Bunu düşününce bir kadeh içkinin tamamını bitirdi. Dostu yoktu, herkes ona ihanet etmişti. Çünkü onu kıskanıyorlardı Eva'yı. Ama Eva onlarlardan intikam aldı tabii ki. Ona bulaşan herkesin sonu pek de iyi olmaz. O sırada içeriye bir kız girdi. Kızın bebeksi bir yüzü vardı, bembeyazdı. Kesinlikle çok güzeldi. Bir anda onu kıskandığını hissetti. Sonra onun okuldan tanıdığı Leighton Lola Bathory olduğunu gördü. Çoğu zaman onunla tanışmak istemiş ama bir türlü olmamıştı. Şimdi tanışabilirlerdi. Eva gerçek bir dost istiyordu, partierde beraber takıldığı kızlardan bıkmıştı. Kız yanına oturunca içten gülümseyerek "Merhaba sen Leighton Lola Bathory'in değil mi? Ben Evaline Slowen. Aynı dönemde olup tanışmamamız biraz tuhaf." dedi, bembeyaz dişlerini gösterip gülümsedi. Artık kıskançlık duygusu kalmamıştı, bu kızın cevabına bağlıydı ama...

Misafir

"Evet, bence de tuhaf" dedi Leighton. Üstünde kırmızı fırfırlı ve beyaz bir elmasla süslenmiş mini bir elbise vardı. Ayaklarında ise ince topuklu kırmızı ayakkabılar. Leighton Eva'ya baktı ve:

" Viski ister misin? Veya daha farklı bir şey" dedi. Eva olabilir anlamında başını salladı. Leighton almaya giderken kahverengi gözlü çok yakışıklı bir çocuk gördü. Çocuk ondan etkilenmiş gibiydi. Leighton bir manken gibi yürümeye başladı. Kızıl saçları etrafa ışık saçıyor gibiydi. Ama Leighton hep kendini abartılı şekilde güzel görürdü. Saçları belki ışık saçmıyordu ama güzel gözüktüğü kesindi. Çocuk yaklaştı ve:
"Selam" dedi. Eva'da o sırada yeşil gözlü bir çocukla konuşuyordu. Leighton bu çocukla biraz konuşmasının hiçbir sakıncası olmayacağını düşünerek:
"Selam" dedi. Çocuk ona gülümseyerek:
“Adın ne?” diye sordu.
“Leighton. Senin?” diye sordu. Çocuk derin bir nefes aldı ve:
“William. Kaç yaşındasın?”
“17 sen ?”
“18” diye cevapladı çocuk. Biraz daha sohbet ettiler. Leighton çocuğa baktı meşhur ateşli gözleriyle çocuk ona yaklaştı ve Leighton onu öptü. Leighton’la çocuk bir süre öyle kaldılar sonra Leighton geri çekildi ve:
“ Arkadaşım bekliyor gitmem lazım. Telefondan ara” dedi. Çocuk göz kırptı. Leighton iki viski aldı. Eva hala yeşil gözlü çocukla konuşuyordu. Leighton bunu görünce rahatladı ve masayas doğru giderek:
“Viskiler geldi” dedi. Yeşil gözlü çocuk masadan ayrıldı. Eva ve Leighton birbirlerine bakıp güldüler.

Misafir

Leighton "Evet, bence de tuhaf." deyince sırıttı. Uzun zamandır yalnız olduğu için konuşmayı unutmuş gibiydi sanki Eva. Leighton "Viski ister misin? Veya daha farklı bir şey." dedi. Eva başını sallmaıştı, nasıl hayır diyebilirdi ki? O gelmeden öncede içmişti. Leighton giderken bir erkekle konuştuğunu gördü. Bu uzun sürerdi bu yüzden Eva onu hayranlıkla süzen çocuğa döndü. Bir süre sohbet ettikten sonra adının Richard olduğunu ve 21 yaşında olduğunu öğrendi. Aslında hemen eve gidebilirlerdi ama Eva yanında arkadaşı olduğunu hatırladı. Richard'a telefon numarasını verip onu yarın aramasını söyledi. Leighton yanlarına gelince "Viskiler geldi." dedi. Richard uzaklaşınca Eva hafifçe gülümsedi. Richard kısa sürelik takılacak biriydi ve Eva ise buna memnundu. Eva, Leighton'la konuşmak için "Ailen buraya gelmene kızıyor mu? Benim aile hikayem şu pembe diziler gibi." dedi. Öz annesinden nefret ediyor ama üveybabasını seviyordu. Bu biraz tuhaftı, birde katlanılmaz kardeşi vardı. Her şeyini elinden almıştı. Leighton'un ailesini merak ediyordu ve onunda ailesi hakkında bilgi almak isteyeceğine emindi. Buna memnun olurdu çünkü birileriyle dertleşmek istiyordu.

Misafir

"Benim annem ortalıkta yok. Ben bir yaşındayken başka bir adama kaçmış. Babamınsa umrunda bile değilim. Eve sadece sabahları geliyorum ve hiçbirşey demiyor. Hatta bazen eve gelmiyorum bile. Ama okulu hiç asmıyorum" dedi sırıtarak. Eva ona şaşkınlıkla bakarak:
"İnanamıyorum! Yoksa sen bir inek misin?" diye sordu. Leighton gözlerini iri iri açtı ve:
"Asla. Ben okuldaki yakışıklı çocuklar için okula gidiyorum" dedi Leighton. Eva güldü. Leighton ona bakarak:
"Hobilerin neler?" diye sordu.
Saçma bir soruydu aslında ama Leighton merak etmişti çünkü Eva çok kafa dengi bir kızdı. Alışveriş falansa alışverişe çıkabilirlerdi. Leighton bir elbiseyi çok beğenmişti. Ama fazla iddalı durduğu için almamıştı. Bir arkadaşına soracaktı. Şu an üstünde duran giysiye bakılırsa Eva modadan anlıyordu. Ona sorabilirdi. Birden içerisi güneş ışığı gibi bir ışıkla doldu. Görevliler ışığı açmışlar ve kapatamıyorlardı. Leighton hemen elini valiz büyüklüğündeki çantaya attı ve süper havalı güneş gözlüğünü çıkardı. Gözüne taktı ve Eva'nın da aynı güneş gözlüğüne sahip olduğunu görünce güldü. Eva'da gülüyordu.

Misafir

Leighton "Benim annem ortalıkta yok. Ben bir yaşındayken başka bir adama kaçmış. Babamınsa umrunda bile değilim. Eve sadece sabahları geliyorum ve hiçbirşey demiyor. Hatta bazen eve gelmiyorum bile. Ama okulu hiç asmıyorum." dedi sırıtarak. Eva buna çok şaşırmıştı, çünkü o öyle çok ders çalışanlardan hoşlanmazdı. Aslında zekiydi ama zekamı dersler için kullanmıyordu, bunun saçma olduğunu düşünüyordu. Eva kendini tutamayarak "İnanamıyorum! Yoksa sen bir inek misin?" diye bağırdı. Etrafındakilerin onu duymasını umursamıyordu, çünkü kimse yüksek sesli müzikten dolayı duymuyordu. Yakınında olanlar ise zaten sarhoştu. Leighton "Asla. Ben okuldaki yakışıklı çocuklar için okula gidiyorum." dedi. Eva sessiz bir gülme krizine girerken Leighton ona bakıyordu. Biraz fazla içtiğinden böyle tuhaf davaranıyordu bazen ama kafası hala yerindeydi. Leighton "Hobilerin neler?" diye sordu. Eva Leighton'un sesini duyunca sustu. Hobileri çoktu ama içinden en sevdiklerini söyleyecekti. Üvey kardeşiyle ve annesiyle kavga etmenin bir hobi olacağını düşündü ama onlarla ne zaman kavga etse sinirleri tepesine çıkıyordu. Bu pek hobi sayılmazdı o yüzden. Leighton çantasından güneş gözlüğünü çıkarınca aynı gözlüğe sahip olduklarını fark etti. Eva içkisinden bir yudum daha aldıktan sonra "Hobilerim moda ve alışveriş, erkeklerle takılmak, film izlemek, şarkı dinlemek falan. Birde kitap okumak var, ama ders kitapları değil tabii ki heyecanlı romanlar falan... Senin hobilerin neler?" diye sordu. Tarzları birbirine benziyordu...

» uzun bir zaman sonra,
» -daha yeni başladım ve eleştirilere her zaman açığım.