Misafir Misafir
| Konu: Gwenyth S. Salı Tem. 06, 2010 8:34 pm | |
| Ad Soyad:Gwenyth Salvatore Cinsiyet:Kız Seçiminiz: ( Kariyer, Şöhret) : Şöhret Örnek Rp: - Spoiler:
~AYNI SOKAKTA
Başıma dert açmaktan başka ne sorunum vardı ki ? Sokak lambaları hala arızalıydı.Bir ay öncesinde olduğu gibi.Bu sokak ciddi anlamda terk edilmişliği yaşıyordu.Bir mezarlığa kapılarını açtığı içindir belki.Hayır.Burası normal bir insanın geçmeye cesaret bulacağı sokaklardan değildi.Caddeye uzak,sessiz ve evet oldukça pis kokuyordu.Çöp kutuları devrilmiş ; içindekiler her tarafa saçılmıştı.Muhtemelen hiç toparlanmamak üzere.İğrenç.
Düşüncelerimi bir kenara atıp adımlarıma kaldığım yerden devam ettim.Bir adım.İki adım.Ayakkabımın , taş yola değmesiyle çıkan her ses bu sokak için çığlıklarla inlemekten farksızdı.Adrenalinin omurgamdan yukarı doğru süzüldüğünün farkına vardığımda duraksadım.Derin bir nefes aldım.Beni kendime getiren, usulca saçlarımı okşayan meltemin melodisi oldu.Yumruklarımı sıktım.Karanlık beni ürkütemezdi.Bu sefer yürümeye kalkıştığımda ayaklarımla açtığım mesafeye adım denemezdi.Koşuyordum.Kendimi durduramıyordum.Tam oraya : mezarlığın korkuluklarının kapısına eşlik ettiği yerde , çalışan tek lambanın kapıya korkutucu sarı loş ışığı serdiği noktada , anılar birden canlanıverdi.Taş bir duvarım bitiminde yükselen korkuluklar.Ardında bıraktığı buruk sessizlik.Koca koca ağaçların gölgesinde körelmiş küçük küçük mermerden taşlar.Acı acı haykıran bir ses var derinlerde.Aradığım şey buydu.”Acı acı haykıran bir ses”.Önceki gelişimde ayakta duramayacak haldeydim.Tanıdığım tüm insanlar benim için çok endişelenmişlerdi.Onları terk etmiştim.Buna mecburdum. Bu yüzden o gece beynimin içini kurcalayan merakım bu sesin peşinden gidememişti.Kendimi bilinçli olarak tehlikeye atmak, onları bırakıp gitmemin yanında tümüyle haksızlıktı.Oysa şimdi ayaklarım mezarlığın girişinde , merdivenlerden yukarı çıkıyordu.Mezarlığın karanlık yoluna tam olarak ayak bastığımda dizlerim çözülüverdi.Kapı ardımdan aniden kapanmıştı.Sessizliğin derinliklerinde ilerlerken bu ani ses patlaması bayılmama bile neden olabilirdi.Biraz sonra –korkumu kontrol altına alabildiğimde- ayaklandım.Etrafıma bakındım.Selvi ağaçları, beni içlerine çekmek ister gibi gerildiler.Gördüklerim halüsinasyon da olabilirdi.Ağaçlar çok sıktı.Görüşümü engelleyecek kadar uluydular.Sis , her bir ağacın yapraklarını nazikçe sarmalamıştı.Hava birkaç saat öncesine göre çok hızlı soğumuştu.
Paltom kollarımdan süzüldü ve yere düştü.Böylesi daha iyiydi.Soğuk gerginliğimi alıyordu.Yürümeye başladım.Tekrar.Mezarlar giderek çoğaldılar.Sol tarafta kalanların daha çok aile mezarlıkları olduğunu düşündüm.Mermerleri geniş yer kaplamıştı.Diğer tarafta ise tek tük mezar vardı.Yapayalnız can veren insanlar.Şimdi moralim bütünüyle alt üst olmuştu.Güzel.
Biraz daha ilerledikten sonra diğerlerinden daha farklı bir ağaç önüme çıkıverdi.Bunu daha önce hiç görmediğime yemin edebilirdim.İşte ne olduysa o an oldu.Duyduğum o çığlık bu sefer çok yakından geldi.Yanılmıştım.Bu yakarış , çok sertti ve çok derinden geliyordu.Sağıma döndüm.Korkuya yer yoktu.Hislerim beni otların ve mezar taşlarının arasına götürdü.”Nerdesin ?” diye bağırdım.Nefes alıyor muydum bilmiyordum.”Nerdesin ?!” dedim tekrar.Hızla etrafıma bakıyordum.Onu duydum.”Ben.Buradayım.” dedi ses.Öyle duyulmaz bir fısıltıyla söylenmişti ki acı çektiğini anladım.Gözlerimle ağaçların arasını ve mezarları taradım.Gördüğüm o ağacın dibinde yardım bekleyen buz gibi beyaz , topraktan nasibini almış eli gördüğümde tereddüt etmeden oraya vardım.Bu mezarlık , açıktı.Açılmıştı.Onu tüm gücümle yukarı çektim.Toprağın içinden tüm bedeni çıkıncaya dek.Gücüm tükendiğinde yere düştüm.Soluklarıma yetişemez olmuştum.Otların üstüne yığılmıştım.Nerde olduğumu fark ettiğimde , o ağacın altında yerde kendime gelmeye çalışıyordum.Mezar , bu ağacın altındaydı.Sonra her şey bir anda tekrar düşüncelerime girdiğinde gözlerimle onu aradım.Benden farksızdı.Yüzüstü yere serilmişti.Hareket etmiyordu.Son kalan güç kırıntılarımla koluna yüklenip sırtüstü uzanabilmesi için uğraştım.Yüzünü kendime çevirdim.Siyah saçlarını arkaya ittim ve üstündeki toprak pisliklerini silkeledim.”Uyan !” dedim.Gözlerini açtığında, birden evrendeki tüm havayı içine çekip, akciğerlerini yakmışçasına bir feryat kopardı.Kendine gelmişti.Büyük ihtimal de havasızlıktan ölüyordu.”Seni götürmeliyiz.” dedim.Gözlerini açmadı.Nefesini düzene soktuğunda göz kapaklarını araladı.O an korkunç derecede ürperdim.Simsiyah gözler.Onu çevreleyen kıpkırmızı kornea. Geri çekildim. Ama buna izin vermedi.Elimden tuttu.Beni kendine çekti ve hızla boynuma ulaştı.Dudakları tam boynuma değecekken göz kapaklarını sıktı.Son anda yaptığı şeyin aslında çok yanlış olduğunu anlamış gibi sendeledi.”Sağol.” dedi yine o tiz sesiyle ve göremeyeceğim bir hızda arkasında sadece bir esinti bıraktı.
Ne olmuştu ? Algılama becerimi kaybetmiştim.Olayları çözümlemekten farklı şeylere odaklanmış durumdaydım.Zihnim sorularla meşguldü.O kimdi ? Neden buradaydı ? Ne zamandır buradaydı ? Niçin gitmişti ? Beynini yorduğu soruysa : Bir aydır mezarın içinde mi kalmıştı ? Hayır.Bir insan bir mezarda o kadar süre yaşayamazdı.Acıkırdı , havasız kalırdı ve… susardı.Diyelim ki yaşadı oraya nasıl gömülmüştü ? Ah hayır.Tekrar tekrar hayır.Düşüncelerime kafa yoracak kadar gücüm kalmamıştı.Ayaklandım.Koşmaya başladım.Geldiğim yola çıktım ve yol boyunca duraksamadan koşmaya devam ettim.Tabii ki lanet olası bağcıklarım çözülüverdi.Takılıp yere kapaklanma ihtimalim bunun gerçekleşmeme yüzdesini ortadan kaldırdı.Kötü düştüm.Yüzümü yerin düzlüğünden kaldırabildiğimde burnumun kanadığını yere damlayan kandan anladım.Ayrıca dirseklerimde kanıyordu.İçimdeki dürtü koşmazsam mezarlıkta biri çıkıp beni yakalayacakmış hissi veriyordu.Ayağa kalkmak için sarf ettiğim çaba kayda değerdi.Doğrulduğum anda önüme bir yüz çıktı.Kaçmama fırsat vermeden beni tuttu.”Hemen çık buradan !” dedi.Yüzün kim olduğunu düşünecek halde değilim.Kanadı vurulup yalpalayan bir kuş gibi mezarlığın kapısına ulaştım.Ancak kapı açılmıyordu.”Açılmalısın, açıl ! Hadi , hadi , hadi .”
Kapı sonunda açıldığında sırtıma biri dokundu.Hızla kapıdan çıktım ama benle çıkmayı başardı.Hiç tereddüt etmeden kafasına bir yumruk salladım.”Seni koruyan insanlara böyle mi karşılık verirsin ?” dedi.Yüzünü bana çevirdiğinde , mezarlıkta beni hissettiğim beladan kurtaran yüz aslında Peter’a aitti.”Aman Tanrım , özür dilerim.İyi misin ?” dedim.Bir kaç saat içerisinde yaşadıklarım fazla gelmişti.”Çok korkmuştum.” diye devam ettim.”Arkanda biri vardı.” dedi.Bu yüzden beni uyarmıştı.Her şeyi berbat edip bir de ona vurmuştum.Aman ne güzel.Tehlikenin farkındaydım.”Şu an az önce ne olduğu umurumda bile değil.Buradan uzaklaşalım.” dedim.Birbirimize destek olduk.Sokaktan çıkmayı başarabildiğimizde arkamızda bıraktığımız yerden bir bağırış koptu.Arkama bakmak istemiyordum.Ses , daha önce duyduğum çığlıklar gibi değildi.Vahşi bir hayvanın kükremesinden farksızdı.
|
|
Pamela Schweitzer İş Kadını
Mesaj Sayısı : 280 Kayıt tarihi : 30/06/10 Nerden : Manhattan
| Konu: Geri: Gwenyth S. Perş. Tem. 08, 2010 2:09 pm | |
| Constance Billard & II. Sınıf
| |
|