ALESSANDRA C. VOLTERRAS & JANSON TAYLOR GRESS
& 19.00
Geri dönmeye karar vermiştim, hem artık daha iyiydim. Yavaşça yataktan doğrulurken gözlerim hala sağ ayağımdaydı. İlk günlerdeki kadar olmasa bile acıyı hala hissedebiliyordum. Doğrulduktan sonra günlerdir açmadığım telefonumu aldım elime. Bir sürü mesaj! Jamie,Giss,Aless,Mary,Elizabeth ve diğerleri. Tek tek silmeye başlarken isim olmayan bir numaranın mesaj atmış olması dikkatimi çekti. ''Alexis arkdan işler çeviriyor.'' Bu da ne demek oluyor şimdi? Geri dönmek için hazırlanma sürecim daha da hızlandı. Telefonu koltuğun üzerine fırlattıktan sonra hazırlanmaya ılık bir suyla duş alarak başladım. Üzerime bir şeyler uydurduktan sonra saçlarıma biçim verdim. Kıyafetlerimi valizin içine tıkmaya başladım. Bana ait her şeyi toparladıktan sonra kağıyı çarpıp çıktım evden. Uzun bir süre hareket etmemin yasak olduğunu bilmiyormuş gibi son gaz Manhattan'a doğru yol alıyordum. Bir gözüm yolda bir gözüm ise ayağımdaydı. Umarım, yolculuk esnasında bir sorun olmayacaktı. Fakat düşündüğüm gibi olmadı. Biraz daha merkeze gittikten sonra Palace Hotel'in önünde durdum. Durumu görevli arkadaşlara izah ettikten sonra odama çıktım. Kendimi yatağın üzerine attım ve gevşeyen sargı bezini iyice sıktım. Tekrar araba kullanacak durumda değildim. Zaten bir cafeden, bir bardan daha iyiydi konuşmamız için. Ev de aklıma gelmişti ama parti olabilirdi. Biraz daha dinlendikten sonra Aless'e mesaj attım gelmesi için. Hem ortalardan ben kayboluyordum,hem onu çağırıyordum. Ama başka şans yok. Bir iki dakika sonra telefon titredi bile. Geleceğini söylemişti, fakat kırgın olduğu da belli oluyordu. Nasıl olmasın ki? Haber vermeden gitmiştim buralardan. Üzerimi değiştirmem gerekiyordu. Yaradan kaynaklı kan pantolonumda iz taşıyordu. Mavi-yeşil tonlarında bir üst giydikten sonra sevdiği parfümden de bir iki fıs sıktım. Ortada duran valizimi dolabın içine koyduktan sonra beklemeye başladım. Fazla geçmeden kapı aralandı. Resepsiyondakilere bir misafirim geleceğini söylemiştim zaten. Gözlerimi aşağıdan yukarıya doğru gezdirdim ve ayağa kalkarak yanına doğru ilerledim. Her zaman olduğu gibi çok güzel görünüyordu. Özlemiştim. Yaklaşık kırk elli saniye sarılıp kokusunu içime çektim. ''Gelsene'' dedim sıcak bir sesle. Kapıyı kapattım. Yanına oturmayı düşünüyordum fakat tek kişilik koltuğa oturmuştu. Ben daha büyük bir koltuğa oturduktan sonra elimle yanımı işaret ettim gelmesi için. Çantasını koltuğun yanına bıraktıktan sonra yanıma oturdu. İyice arkaya yaslandım ve elimi omzuna attım. ''Aless'' diyebildim sadece.