Duyurular | |
Gossip Girl | ~ NY gençleri neredesiniz? Dedikodularınızı bekliyorum. Bilgi için tıklayın.
Seviliyorsunuz. Xoxo |
Yönetim Kadrosu |
|
|
| Have I Found You? | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Have I Found You? Paz Ekim 03, 2010 11:00 am | |
| ~Jake C. Hall - Jamié C. Estaign.Zaman : 14.oo Cama vuran yağmur damlalarının derin tıkırtısı bozmuştu uzun süredir devam eden sessizliği. Bir iki saniyeliğine de olsa dikkatimi dağıtmayı başarabilmişti. Pencereye yaklaşıp damlaların hızlıca süzülüşünü izlemeye başladım. Güneş artık pek göstermiyordu yüzünü. Sonbaharın sarı hüznü şimdiden Manhattan’ı etkisi altına almıştı. Cama vuran yansımamı izledim hareketsizce bir süre. Sarı saçlarım darmadağındı. Bir süredir üzerimden çıkarmadığım pijamalarım vardı üzerimde. Uzun zamandır evden çıkmamıştım. Hiçbir şeyden haberim yoktu. Telefonumu da kapatmıştım. Bir şapşalın huzur arayışıydı bu belki de. Kimine göre saçma bir uzaklaşma çabası. Asla niyetim o olmamıştı. Çevremdeki insanları yüz üstü bırakmak aradığımın aksine huzursuz ediciydi. Az bir süreliğine de olsa tek başıma kalmam gerekiyordu. Tüm bu evden çıkmamalar bu yüzdendi. Ruhsal, fiziksel ve zihinsel olarak karmaşa yaşadığım bir dönemdi. Bunu tek başıma atlatmayı seçmiştim. Yararlı olabilceğini düşünmüştüm. Fakat kendimi eve kapattığım günden beri yerimde sayıyordum. Aynı düşünceler, aynı sinir edici uğultular.. Cama çarpan son yağmur damlasıyla yansımam bulanıklaşmıştı. Derin bir nefes aldım. Sanki odadaki tüm havayı içime çekmek istiyor gibiydim. Ölümcül bir hastalığa yakalanmış hastanın son nefesini hatırlattı bana. Genizim yanmıştı bir anda. Usulca pencerenin önünden ayrılarak odamı girdim. Her yerim uyuşmuştu. Yaklaşık 2 gündür televizyonun önündeki kanepeden kalkmamıştım. Artık bu yaptığım bana da saçma gelmeye başlamıştı. Çözüm değildi. Neyin çözüm olduğunu bilmiyordum. Hazırlanmak için dolabımı açtığımda koyu mavi tonlarında bir elbise çarptı gözüme. Hatıralar bulanıklıklarından kurtularak berraklaşıyorlardı. Hyde Bar’da sarhoş bir genç, yanına sokulurken tereddütlüydüm fazlasıyla. Benimle konuştuğunda anlamıştım sarhoş olduğunu. Yardım istemişti. İçimde yükselen ve nedenini çözemediğim bir sıcaklıkla yardım etmiştim.. Ve sonrası zaten Tanrı için beklenilen bir şeydi belki de. İçimdeki boşluk dolmaya başlıyordu yavaş yavaş. Sadece özlem kaplıyordu duygularımı. Büyük bir inatla sevgiyi bile bastırmıştı özlemim. Hiçbir şeyine dikkat etmediğim elbiseleri yatağın üzerine fırlattım. Uzun bir arayıştan sonra telefonumu bulup açmıştım. Ellerim otomatik olarak o ismin üzerine gitti. Beynimde Manhattan ve insanlardan en uzak mekanı seçip mesajı atmıştım. Bizi orada kimse göremezdi ve Jake zor duruma düşmüş olmazdı. Meşguldü son günlerde. Gelmeyebilir, diye geçirdim içimden. Olsun, gelmezse sonrada görüşebilirdik. Açıkçası ılık bir duş iyi gelebilirdi bu durumuma. Ama zaman kaybetmek istemiyordum. 1o dakika kadar sonra giyinmiş ve bir sürü krem sürdüğüm saçlarımı eski haline getirebilmiştim. Evden çıkarken yağmur hala devam ediyordu. Islanmamaya özen göstererek arabama binmiştim. Sokakları, insanları, arabamı bile özlemiştim. Yüksek bir hızda gözümü yoldan ayırmayarak ilerliyordum. Neredeyse boş olan köprüyü aynı hızla geçtiğimde iç güdüsel olarak sağ tarafta şık cafenin önünde durmuştum. İçeri girdiğimde ceketimi görevliye verirken bile gözlerim çoktan minik bir taramaya başlamış o tanıdık yüzü arıyordu. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı çarpıyordu. Bunca kalabalığın içinde aradığım kişiyi bulamayınca cafenin en tenha köşesindeki masaya oturmuştum. Her şey Jake ile görülmemem içindi. Onun hala bir sevgilisi vardı. Kötü bir duruma düşmesini asla istemiyordum. Ellerimi masanın üzerinde birleştirirken aşina olduğum bir şarkı çalmaya başladı. Sözleri tamda hatırladığım gibiydi; Have I found you? Flightless bird,grounded,bleeding. Or lost you? American mouth. Big bill, stuck going down.. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Have I Found You? Paz Ekim 03, 2010 11:24 am | |
| Yağmur daha kaç gün sürecekti bilmiyordum. İçimi karartan bu havaya katlanmak oldukça zordu. Zorla kollarından ayrıldığım sözde sevgilimi arkamda bırakmış mutfağa ilerleyip bir kaç bardak su içmiştim. Daha sonra ise derince nefes alarak salondaki kanepeye kendimi bıraktım. Bir kaç dakika sonra gelip boynuma yapışacak olan Claire'den nasıl kurtulacağımı düşünürken telefonumun titremesi düşünceleri aklımdan söküp almıştı. Hızlı bir hareketle telefonu elime alıp mesaja baktım. Yüzümde ufak bir gülümseme oluşmuştu. Ayağa kalkarken hızla mesaja cevap atıp yolladığım ve gelen mesajı silmiştim. Yatakta çarşafa sarılı bir şekilde uyuyan sevgilime bakarak odamdan geçip banyoya ulaştım. Telefonumu ise yatağımın üzerine fırlatmıştım. Bir kaç dakika sürmüştü sanırım duş almam ya da evden çıkacağım için bana öyle gelmişti. Mutluydum, en azından ulaşamadığım Jamie sonunda benim yaşadığımı hatırlayarak bana bir mesaj atmıştı. Kaç gündür ev ve işe gidip geliyordum. Okulu ise taktığım pek söylenemezdi. Omzuma attığım küçük havluyu da yatağın bir kenarına bıraktım. Hızlıca kıyafet odasına yönelmiştim. Oradan çıktığımda sadece saçlarım biraz ıslak kalmıştı. Sanırım eski haline döndürmeliydim artık onları. Kısayken daha güzellerdi. Claire uyanmadan evden çıkmak benim için büyük şanstı. Üzerimdeki deri montu ıslatan hafif yağmurun arabaya bindikten bir kaç dakika sonra dinmesiyle bu günün gerçekten güzel bir gün olacağına daha da çok inanmıştım. Staten Island'a yol alıyordum. Köprüye geldiğimde biraz daha ferahlamıştım. Bir şeyler artık paranoya haline gelmişti ben de. Hayır, Claire'e yakalanmak değildi sorun. Kendimi fazla bölünmüş hissediyordum. Derince bir nefes alırken git gide artan hızımı kesmek zorunda kalmıştım. İçerisinde Jamie'nin olduğunu bildiğim bir yere gelmiştim. Bu bile beni rahatlatıyordu. Sanırım biraz daha ücra bir yerde buluşmalıydık ona daha rahat dokunabilmem için. Burada bir sürü insanın içinde ona nasıl davranacağımı bilemiyordum. Arabayı park ettikten sonra yine bir kaç eşyamı toplayıp arabadan inmiştim. Koşar adımlarla kafeye girmiş ve montumu kafenin girişindeki adama teslim etmiştim. Yavaş adımlarla etrafa bakarak gezindim. En karanlık ve dikkat çekmeyen köşede gözlerime çarpan sarışın kızın Jamie olduğunu anlamam benim için zor olmamıştı. Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken ona doğru yürümüştüm. O ise bana arkası dönük olduğu için fark etmemişti bile. Arkadan beline sarılıp boynuna uzunca bir şekilde bir öpücük bırakmıştım. Bu kadar rahat davranmaya ne zaman başladığımı bilmiyordum ama artık kendim olamamaktan sıkılmıştım. " Seni çok özledim. " diye fısıldadıktan sonra hemen yanına oturmuştum. Gözlerinin içine parlayan gözlerle bakarken onun güzelliğine tekrar tekrar hayran oluyordum. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Have I Found You? Paz Ekim 03, 2010 11:48 am | |
| İçimden çalan şarkıya eşlik etmeye başlamıştım. Sözleri oldukça anlamlıydı benim için. Özel bir parçaydı. Kısa bir süre sonra arkamdan birinin sarıldığını hissettiğimde bedenimi geriye doğru yaslamıştım. Yumuşak dudaklarıyla boynuma uzun bir öpücük bırakırken gözlerimi kapatmış bunun tadını çıkarmaya çalışıyordum. " Seni çok özledim. " Göz kapaklarımı kaldırdığımda Jake tatlı bir tebessümle yanımda oturuyordu. Dediği gibi; bende onu çok özlemiştim. Birkaç dakika varlığının ve yanımda olmasının tadını çıkarttım. Büyülenmişçesine suratına bakıyordum. Ondan taraf olan elimi narince yanağına koyup yüzünü okşamaya başladım. “ Bende seni çok özledim bebeğim. “ Ses tonum taptığım bir şeyle konuşur gibi çıkmıştı. Aynı zamanda beynim hareketlerime mesafe emri veriyordu. Rahatla! Diye sakinleştirdim kendi kendimi. Böyle bir yerde kimse sizi göremez. Elimi yüzünden çekip tekrar masaya koydum. İçime yayılan huzur, mutluluk hareketlerime yansıyordu. İstediği alınan küçük çocuklar gibiydim. Jake’i küçük düşürme endişem olmasaydı şuracıkta bağıra bağıra şarkı söyleyebilir hatta dans bile edebilirdim. Kocaman gülümsememle yüzüne bakmaya devam ettim. “ Seni çok iyi gördüm. Ve bu beni çok mutlu etti Jake. “ Ciddi anlamda neşeli gibiydi. Hiç kimsenin canını sıkmasını istemiyordum. Geçirdiğimiz o gecenin başına iş açmamış olduğunu görmek mutluluğumu arttırıyordu. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Have I Found You? Paz Ekim 03, 2010 12:02 pm | |
| Beni iyi gördüğünü söylemişti. Evet, sadece bu gün iyiydim. Onun dışındaki her gün can sıkıntısı ve karamsarlıkla geçip gitmişti. Onu ne zamandır görmüyordum bilmiyorum ama o gecenin başıma dert açmadığı bir yalandı. Sırtımdaki çizikleri tabiki de Claire görmüş ve evde kıskançlık krizlerine girmişti. Ah, ona hiç bir şey açıklamak zorunda değildim bunu söylemiştim. En başında da söylemiştim. Claire bebeği aldırdıktan sonra iyice değiştiğimi artık onunla ilgilenmediğimi de iddia etmişti. Ben ona ayrılmak istiyorsa engel olmayacağımı söylerken bir yandan içimde bir yerde onun gitmesini istemiyordu aslında. Daha kendime bile bir şeyleri açıklayamazken bazı insanların hayatını karıştırıyor olmam bana hiçte iyi bir moral ve psikoloji sağlamıyordu. Ama bu gün neşeliydim ve içimdeki aptal düşüncelerle Jamie'yi boğmayacaktım. Elimi masanın üzerine koyduğum eline yönelterek gözlerine bakmaya devam ettim. Sanki içine düşecektim. " Eğer sen iyiysen ben de iyiyim. " Sıcacık ellerini soğuk avucumun içine almıştım. Ellerini dudaklarıma götürerek birer öpücük kondurmuştum ikisine de. Bir an önce kıza sıkı sıkı sarılmak istiyordum aslında. Ama şuan burada imkansız olduğunu düşünüyordum. Benim açımdan değil, böyle bir şey öğrenildiğinde onun açısından kötüleşebilirdi her şey. Claire delirdiği zaman bir sürü şey yapabilirdi ve Jamie ile uğraşmasını Jamie'nin onun yüzünden üzülmesini istemezdim. " Lise, nasıl ? Biz yokken pek eğlenceli değildir. " Konu değiştirerek gülümsemeye çalışmıştım. Başarılı olduğum söylenemezdi. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Have I Found You? Paz Ekim 03, 2010 12:29 pm | |
| " Eğer sen iyiysen ben de iyiyim. " Sonrasında ellerini ellerimin üzerine koyarak dikkatimi dağıtmıştı. Benimkilerin aksine elleri çok soğuktu. Ellerim onunkileri ısıtmasını diledim. Bu bir sorun değildi büyük ölçüde. Sadece havayla alakalı olmalı, diye düşünüyordum. Jake tekrar dikkatimin dağılmasını sağlamıştı. Dudakları elleri gibi değildi. Sıcacıktı. Sıcacık ve hatırladığım gibi yumuşacık. " Lise, nasıl ? Biz yokken pek eğlenceli değildir. " Küçük bir konu değiştirme çabası sezmiştim ses tonunda. İlk olarak rahatlatıcı olmasına özen gösterdiğim bir gülümsemeyle cevap vermiştim sorusuna. Şu evden çıkmama meselesi yüzünden müdürle uzun bir görüşme yapmam gerekebilirdi. Hasta olduğumu söyleyecektim yalanımın anlaşılmaması için çaba göstererek. Evden çıkmadığım için kimseye görülmediğimi de hesaba katarsak işe yarayabilirdi. Okul önemsediğim bir şeydi. Yapıcağım kariyerin temeli niteliğindeydi benim için. Bu hafta kesinlikle liseye gitmem gerekicekti. “ Bu bir hafta benim için büyük kayıp oldu. Sanırım en kısa zamanda liseye geri dönmem gerekicek. Ve beni kurtarıcak sağlam bir yalan. “ Minik bir kikirdeme çıkmıştı dudaklarımdan. Buraya gelirken kendimi insanlardan soyutlama işini asla açmamayı düşünmüştüm. Belki de bu tutumumla Jake’i kırmışımdır. En son isteyeceğim şeydi. Dikkatle yüzüne bakarak yorumunu beklemeye başladım. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Have I Found You? Paz Ekim 03, 2010 12:49 pm | |
| Büyük bir kayıp derken gibi bir ifade vardı yüzümde. Onu anlayamamıştım. Anlam vermeye çalışırken derince bir nefes alıp iyice gözlerine baktım. Kendini dışlıyor muydu ya da benim yüzümden kendini kötü mü hissediyordu. Bir elin yanağına uzanmışken diğer elim hala ellerindeydi. Hatta şimdi o soğuk elimi sıcak avuçlarına alarak ısıtmaya çalışıyor gibiydi. " Neden büyük bir kayıp ? " dedim sonunda. Zor bir şey sormuşum gibi duraksıyordu. Yavaşça dudakları aralanmıştı. O konuşacak gibi hazırda dururken ben de güzelliğini incelemeye koyulmuştum. Kendimi onda kaybediyordum adeta. Dalgalı, altın rengi saçlarına kaymıştı yanağındaki elim. Saçlarını yavaşça okşuyordum. Daha fazla dayanamayıp ona sıkıca sarıldım. Buradan gitmek istiyordum tam şimdi. Buradan derken New York'u kastediyordum. Hatta direk Amerika'yı. Jamie'yi de alarak başka bir ülkede yeni bir hayata başlayabilirdim. Henüz çok mu gençtim ? Bilemiyordum. Şuan bunu düşünmek istemiyordum zaten. Burnumu saçlarına gömüp kokusunu içime çekiyordum iyice. Onu tüm ruhumda hissetmek istiyor gibiydim. O da kafasını göğsümün üzerine koymuştu. Bu sırada hala sorduğum sorunun cevabını bekliyordum. Kafasını yukarı kaldırıp konuştuğunda gözlerine gülümseyerek bakıyordum. Ne söylerse söylesin ona kızmayacaktım. Yaptığının yanlış olduğunu kendisi de zaten biliyordu. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Have I Found You? Paz Ekim 03, 2010 1:21 pm | |
| Sen-tam-bir-aptalın-tekisin-Jamié! İç sesim şiddeti yüksek bir öfkeyle bağrınıp duruyordu. Jake’in beni yanlış anlamasını sağlamıştım. O merakla yüzüme bakıp cevap beklerken birkaç kez dudaklarımı aralamaya çalışmıştım. Her defasında dudaklarım düz bir çizgi halini almıştı. Susmuştum. Nasıl kıvırabilceğimi bilmiyordum itiraf etmek gerekirse. Doğruları söylemek şu an en doğrusu olucaktı. Hatalı olmadığını anlatmak. Dikkatle gözlerinin içine baktım. Samimi olmalıydım. Gerçeği kabul etmesini sağlamak. “ Ah Jake. Her ne kadar bu sana inandırıcı gelmeyecek olsa da bir son sınıf öğrencisiyim ve derslerimi önemsiyorum. “ Sadece bu yüzden söylemiştim büyük bir kaybım olduğunu. Son sınıf öğrencileri için dersler önemliydi. Ve benim için iki kat önemli. Yüzüne yayılan rahatladığını belli eden ifade beynimde taşların yavaş yavaş yerine oturmasını sağlamıştı. Tam olarak emin olamasam da onunla olduğum için pişman olduğumu düşünüyordu sanırım. Bu çok yanlıştı. Yanındayken çocuklar gibi mutluydum. Bunu oda görüyordu. Bir kere daha başımı kaldırıp yüzüne baktım. “ Sen benim kaybım değil kazancımsın. Bir daha böyle düşünmemelisin. “ Dedim sakince. Yavaşça doğrularak boynuna gömmüştüm yüzümü bu defa. Masum bir öpücük bıraktım pürüzsüz tenine. Bir sürtük gerçekten birine aşık olabilir miydi? Peki ya diğer erkek arkadaşlarımı olduğu gibi Jake'i de alçak bir ihanet olayının başrol oyuncusu yapıp benden nefret etmesini mi sağlıycaktım? Bunlar berbat sorular, iğrenç düşüncelerdi. Asla! , diye tenkit ettim kendi kendimi. Bu saçma düşüncelerin hiçbiri gerçekleşmiycek! Ona aşığım. Ne olursa olsun. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Have I Found You? Salı Ekim 05, 2010 1:23 pm | |
| Söyledikleri ve boynuma bıraktığı masum öpücük beni gülümsetmeye yetiyordu. Ona sıkıca sarılıp saçlarını okşamıştım ben de. Ne kadar da garipti. Manhattan'ın en sürtük kızlarından biri ve en akıllanmaz çocuğuyduk biz bir zamanlar. Birbirimizi terbiye edeceğimiz kimin aklına gelirdi ki. Ona karşı çok farklıydım. Benim aptalca kıskançlıklarım olurdu, sevdiğimi sandığımda. Bağırıp çağırırdım her şeye. Kıyafetine, oturuşuna, tüm çevresine karışırdım. Oysa Jamie'ye sonsuz güveniyordum ben sebepsizce. Bu kadar yüksekten uçarken birden düşmemek en büyük temennimdi. Bir kaç sene öncesinin Jake'i geri gelmişti sanki. Hani o Esme'li olan Jake, akıllı uslu Jake. Derince nefes alışımda göğüsümün kalkıp inmesi kafasını göğsüme koymuş olan Jamie'yi de etkilemişti. Saçlarından suratına geçirdiğim elimi çenesinin altına indirerek kafasını hafifçe yukarı kaldırdım ve dudaklarını öptüm. İstekliydim ama vahşi değil. Sakin ve masumdum. Öperken sanki ona sevgimi aktarıyormuşum gibiydi. Sıcacık dudakları ve bedeni gözlerimin kapanmasına neden olmuştu. Gözlerimi açtığımda ise dudaklarımdaki gülümseme onlara da yansımıştı. Mutlulukla gözlerine bakarken ağzımdan çıkan bir kaç kelimeyle onun yanında rahat olduğumu mutlu olduğumu belirtmek istedim. " Seninleyken her şey değişiyor. Çok mutluyum ve sanırım huzuru ilk kez kavradım. " Benden çıkabilecek sözler miydi bunlar ? Ha, belki. Çıkmış mıydı ? Evet, ama gerçek değildi hiç biri bu güne kadar. Bugünse sadece söylenmiş olmak için değil. Sol tarafımda durmadan deli gibi atan şeyin içinden çıkan laflardı hepsi. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Have I Found You? Salı Ekim 05, 2010 2:10 pm | |
| Bulutların üzerinde derin bir uykudaymış gibi hissediyorum kendimi. Kabuslu uzun gecelerden sonra tatlı, sakin bir rüya görmekten farksız yaşadığım mutluluk. Acıların dinmiş olmasına seviniyor belki de kalbim. Pek alışık olmadığı duyguları yaşıyor son günlerde. En fazlada kendi mutluluğumdan çok sevdiğim kişiyi mutlu edebilmenin sevinci ağır basıyor. Mutlu düşüncelerin yanı sıra her zaman en kötüyü düşünmeye alışkın olduğumdan bazı olumsuz fikirlere de sahibim beynimde. Jake’in kollarında olduğumu ve demin dudaklarıma bıraktığı sevgi dolu öpücüğü hatırlayınca en kötü ihtimaller bile birkaç saniyede siliniyor. Tekrar rahatlamış olmanın verdiği hazla kapatıyorum göz kapaklarımı. Ne etrafımızdaki masalarda oturan çoğu meslek sahibi yetişkin insanlar umurum da nede Manhattan’da bıraktığımız dostlarımız, düşmanlarımız, ailelerimiz.. Bilinçsizce de olsa Jake’in beline doladığım kollarım biraz daha sıkılaşıyor. Biraz kırpıştırdıktan sonra aralıyorum gözlerimi. Renkleri, insanları, şu an sahip olduğum her şeyi görmem gerek çünkü. İnanamam yoksa varlıklarına. Yaşadığım güzelliklerin bir rüyadan ibaret olduğuna inanırım saçma bir şekilde. Tüm benim inanmadığım ve aşka dair yazılan kitaplarda dediği gibi renkler daha canlı gözüküyor gözüme. Sevdiğim kişinin kollarında kıpırdanıyorum yavaşça. Gördüğüm çoğu şeyin aksine kalbim sadece onun deniz mavisi gözlerinde boğulmak istiyor. Derinliklerinde kaybolmak. Duygularımı belli edicek derin bir nefes alıyorum. Ölümcül bir hastanın son nefesi gibi gelmiyor bu sefer. Yeni doğan bir bebeğin şaşkın mutluluğu gibi. Zamanın hiç ilerlememesini isterken aslında bir düşmandan kaçıyorcasına hızlı ilerlediğinin farkındayım. Kollarımı açıp Jake’in bedenini serbest bırakıyorum. Doğrulduğumda gözlerimin gözleriyle buluşması paha biçilemeyen bir sevinç benim için. Kulağına yakın bir yere en az onun ki kadar masum bir öpücük bırakıyorum. Aramızdaki mesafe bozulmadan dudaklarım aralanıyor, “ Ahh, Jake. Aklımı başımdan almaya yetiyorsun. “ |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Have I Found You? C.tesi Ekim 09, 2010 9:48 pm | |
| O bir şeyler söylerken ona gülümsemiş ve gelen garson ile irkilerek kollarımı onun vücudundan çekip geriye yaslanmıştım. Bir espresso'nun bana iyi geleceğini düşündüğüm için siparişimi hemen vermiştim. O ise sadece su içmek istediğini söylemişti. Garsonun uzaklaşmasını izledikten sonra tekrar gözlerimi Jamie'ye çevirdim. Her baktığımda biraz daha güzelleşiyordu sanki. Yavaşça dudaklarım yukarı kıvrıldığında gözlerindeki güven verici ifadeye karşılık sıcak bir ifadeyle baktım. Bu sırada cebimde biplemiş ve sertçe titremiş olan telefonu da çıkarıyordum. Meraklıydı karşımdaki bir çift göz. Biliyordu, tahmin ediyordu mesajın kimden geldiğini. Claire... Hiç bir zaman rahat olamayacaktım. Yeni uyanmış olacaktı. Hemen mesaj atmıştı. Nerede olduğumu ne yaptığımı soruyordu. Açıkça ona nerede kimle ne yaptığımı söylemek istiyordum. Ama Claire ile Jamie eski dosttu. Bunu söylemek sadece beni köşeye sıkıştırmaz, Jamie'yi de aşağılardı. Hem Claire o bebeği aldırana kadar bu ortaya çıkmamalıydı. Eğer bu ortaya çıkarsa bebek ile bana şantaj da yapabilirdi. Ah bilmiyordum. Aslında bazen onu da özlediğim oluyordu. Beni güldürmeyi becerebildiği anlarda yok değildi. Oflayarak mesajı tekrar tekrar okudum. Sonra istemsizce tuşlara basarak sevgilime güzel bir günaydın mesajı atmaya gayret ettim. Kavga etmek istemiyordum. Bu işi bitirmem için yumuşak davranmam iyi olmam gerekiyordu ben de öyle yapacaktım. Onun istediği gibi olacak, onun da istediği bir zamanda onu bırakacaktım. Ama öncelik karnında durmadan büyüyen o varlıktan kurtulmamız yönünde olacaktı. Jamie'yi tamamen bırakıp hiç bir zaman dönmek istemeyecektim Claire'e. Ya da belki de sadece şimdi böyle hissediyordum. Düşündükçe karışıyordum. Sakince telefonu küçük masanın üzerine koydum ve Jamie'nin gözlerine takılan gözlerim, uyanan merakın sönmesi gerektiğini görebiliyordu. " Sadece, uyanmış ve konuşmak istiyor. " dedim. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Have I Found You? Perş. Ekim 14, 2010 11:44 am | |
| Hiçbir şey yoktu. Claire uyanmış ve yanında sevgilisini göremeyince telaşlanmıştı büyük ihtimalle. Masada duran büyük cam bardağın üzerinde dolaştırdım parmaklarımı bir süre. Jake’e attığım kaçamak bakışların ardından büyük bir yudum aldım suyumdan. İkimizde aynı anda kalkabilirdik. Doğrusu yada normali bu olurdu. Ama sanırım ben biraz daha kalmak istiyordum bu tanımadığım insanlarla dolu mekanda. Kendime itiraf etmekte zorlandığım iki şey vardı. Birincisi, yalnızlıktan ciddi anlamda korkmaya başlamıştım. İkincisi ise yalnızlık korkuma rağmen çevremde hiç tanıdık dost, arkadaş istemiyordum. Bardağı yavaşça yerine bırakıp yanımda oturan adama döndüm. “ Sanırım biraz daha burada kalmak istiyorum.” Önüme dökülen salık saçlarımı düzelterek ekledim. “ Hem araba sürmeyi baya özlemişim. “ Küçük kahkahalarla süslenmiş gerçekçi bir cümleydi. Jake yüzündeki sevimli tebessümle dudaklarıma bana kısa gelen bir öpücük kondurduktan sonra ayağa kalkmıştı. Kendimi bir şeyler söylemek zorundaymış gibi hissederken mırıldandım, “ Eh, sonra görüşürüz o zaman. “ Jake bana tebessümlerinden birini armağan edip kasaya ilerlemişti. Her centilmen erkek gibi üzerinde hesap ödeme sorumluluğu hissediyordu oda. Yüzüme yayılan çapraz gülümsemeyle onu takip ettim. Kasiyerle konuşmasını, cüzdanını arka cebine yerleştirmesini ve ceketini alıp dışarı çıkmasını..
Rp Bitmiştir. |
| | | | Have I Found You? | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |