Gossip Girl RPG
Gossip Girl RPG
Gossip Girl RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Gossip Girl Role Play Sitesine Hoş Geldiniz!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Duyurular



~
House Party kurgumuz başlamıştır katılmak için tık!




~
Seviye sistemi kaldırılmıştır.


~
Yeni Popülerlik sistemi düzenlenmiştir. Lütfen göz atınız tık!


Keyifli Role Play'ler...
Gossip Girl
~ NY gençleri neredesiniz? Dedikodularınızı bekliyorum. Bilgi için tıklayın.


Seviliyorsunuz. Xoxo

Yönetim Kadrosu
Photograpy Pam10 Photograpy Lalea10

 

 Photograpy

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Photograpy   Photograpy EmptyPtsi Eyl. 06, 2010 2:00 pm



En son Chelsea Rosalié Bathory tarafından Paz Eyl. 12, 2010 2:39 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptyPtsi Eyl. 06, 2010 2:45 pm

Bisikletimle parka gitmek, temiz hava almak ve çimlerin üzerine uzanmak en sevdiğim şeylerden biriydi. Aslında buradaki anılarım pek iyi sayılmazdı. Jake'le olanlar.. Ve sonra Lola'ya anlatışım ve o üzgün halim. Ama bütün o olayları atlatmam çok kolay olmuştu. Artık hayatımda Mike vardı. Ve birkez daha 'zayıf' düşmeyecektim. Bisikletin pedallarını malikaneden parka kadar çevirmiştim. Artık uyuşmuş olan bacaklarım çimlerle kavuşmanın hasreti içindeydiler. Ama gözlerim biraz ıslak olan çimlere şüpheyle bakıyordu. En sonunda bisikletimi bağlayıp banklardan birine oturdum. Twitter sayfasının açık olduğu iPhone'umu aldım elime ve sayfayı yeniledim. Gözüme ilk çarpan tweeti okumaya başladım. november.rain Güzel bir ilkbahar günü, kim bu güzel günde benim için modellik yapar?
Gülümsedim ve replye bastım.
Tukaarikame @november.rain Elbette ben! (: Tek sevdiğim fotoğraf makinesi, seninki. Biliyorsun ^^ Bisikletimle parktayım..
Gerçekten de kabuslarıma giren milyonlarca fotoğraf makinesinden biri değildi Elena'nınki.. Öyle muhteşem resimlerimi çekmişti ki şimdiye kadar, bakmaya doyamıyordum. Odamdaki panom onun çektiği resimlerimle dolup taşmıştı. Kıyafetlerime göz gezdirdim. Kot şortum, pembe bluzum ve çorabımla güzel görünüyordum. Sadece fondoten,pudra ve parlatıcı vardı yüzümde. Her zamanki gibi güzel ve bakımlıydım. Gür sıyah saçlarımı toplamış olduğum mavi tokayı tek hamlede çıkarıp, saçlarımı özgür bıraktım. Omuzlarıma bir şelale gibi dökülen yumuşacık saçlarımı seviyordum. Her zaman mütevazi görünmekle beraber, kendimi beğeniyor oluşum da tartışmasız bir gerçekti. Twitter sayfamı tekrar yeniledim.
november.rain @Tukaarikame O halde parkta görüşürüz!
Henüz hiç papparaziyle karşılaşmadığımdan, resmimi çeken birkaç insana gülücük gönderdim. Sinirlerim bozulmamıştı henüz, asparagas haber üretmek için yırtınan aptal insanlara. Yanıma gelen genç,yaşlı,kadın,erkek herkesle resim çekilmiş ve imza dağıtmıştım. Yaklaşık 7-8 kişi gelmişti yanlızca. Bu sabah pek kalabalık değildi park. Şanslı olduğumu düşündüm. iPhone'umu yeniden cebime koydum ve beklemeye başladım..

Spoiler:



En son Chelsea Rosalié Bathory tarafından Salı Eyl. 07, 2010 1:47 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptyPtsi Eyl. 06, 2010 10:09 pm

“Helen ben dışarı çıkıyorum.” Sabahın erken saatleri sayılırdı Elena bu cümleyi kurduğunda. Okul olmadığı günlerde evde durmak onun için çekilmesi güç bir aktivite idi. Ev ne kadar çalışanlarla ve de teyzesi ile dolu olsa da odasına girdiği zaman yalnızdı ve yalnız olduğu zamanlarda mutlaka düşünecek; üzülmesini sağlayacak bir şeyler buluyordu Elena. Odasındaki boy aynasında kendine son bir kez baktıktan sonra, çantasından cep telefonunu çıkarıp gününü geçirecek birisi bulmak için kısa bir mesaj bıraktı twitter’ına. Tahmin ettiği gibi birisinin kendisine dönmesi geç olmamıştı. Rosalié ona parkta olduğunu cıvıldamıştı. Merdivenlerden hızlıca inerek girişten arabasının anahtarlarını alırken Rosalié’nin bisikleti ile olduğunu hatırlayınca yapmakta olduğu işten vazgeçerek evden dışarıya çıktı.

Neşeli bir gün olduğu su götürmez bir gerçekti. Ya da sadece Elena böyle düşünmek istiyordu. Ne de olsa hayat onun için pek güzel gidiyor gibi değildi son zamanlarda. Ah, yanlış anlamayın o sadece kendini biraz göz önünden uzakta hissediyor. Yani ne çok büyük bir aşk yaşadı ne terk edildi ne de büyük kavgalarda adı çıktı. Elena son derece sade bir kız. Aslında şu zamana kadar bu durum Elena için bir sorun teşkil etmiyordu. Ama son senesine girdiği bu dönemde silik kız olmaktan sıkılmıştı artık. Bu kadar zenginken bu kadar yalnız olabilmeyi de başarabilen bir Elena vardı sanırım Yukarı Doğu Yakasında.

Güneş gözünü alınca, saçlarında takılı olan yıldız çerçeveli gözlüğünü gözüne indirdi. Üstünde pembe, eski moda yakası olan uzun bir likralı bluz ve gözükmeyen siyah bir şort vardı üzerinde. Beyaz üzerine siyah baskılı kocaman ‘I love you’ yazan çorabıyla bisikletine binerken buradaki çoğu gençten farklı gözüküyordu Elena. Evlerinin büyük bahçe kapısı açılırken Elena kocaman sırıtarak ve el sallayarak bahçelerini sulamakta olan bahçıvanlarını geçip kendini sokağa bıraktı. Bisiklet sürmek Elena’nın küçüklüğünden beri en sevdiği şeylerden birisi olmuştu, uzun zamandır ayaklarının pedala değmediğini hatırlayınca aklının bir köşesine ona hatırlattığı için Rosalié’ye teşekkür etmeyi yazdı.

Sakin bir bisiklet yolculuğunun ardından parka varmıştı. Gözleri Rosalié’yi ararken, çimlerde oturmuş olduğunu gördü kızın. Bisikletinin yönünü ona doğru çevirirken kulağında Slash November Rain’in solosunu atmaktaydı. Yüzüne düşen gölgeli gülümseme ile mutlu olmaya çalıştığı zamanlarda listesini yenilemesi gerektiğini aklının bir yerine not etti. Kızın yanına vardığında bisikletinden indi ve neşeli bir sesle konuştu. “ Merhaba canım! Beklettim sanırım affedersin.” Siyah ve saçlarına elini götürdü ve zaten kabarık olan üstünü eliyle elektriklendirerek biraz daha kabarttı. Üzerindekiler ve saçları ile yetmişlerin seksenlerin amerikasında yaşıyormuş gibi bir görüntüsü vardı. Sırtından çantasını çıkarıp bisikletinin yanına bırakırken Rosalié’ye döndü, “Birkaç aksesuar getirdim çekimde kullanmak için umarım sorun olmaz?”

Geldiğinden beri ilk defa Rosalié’yi incelemişti. Her zamanki gibi güzel gözüküyordu yine de üstündeki şeylerin daha ilgi çekici olmasını isterdi Elena, sonuçta genelde Rosalié’nin fotoğraflarını çekiyordu ve kendini tekrar ediyor olmak istemezdi. Çimlere kendini bırakırken “ Ee, sanki çok ciddi bir çekime gelmişim gibi hoop diye olaya girdim bende. Anlat bakalım nasılsın? Nasılsa zamanız bol.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptySalı Eyl. 07, 2010 1:45 pm

Elena'yı beklerken gözlerim güneşin etkisiyle damla damla parlamayan bir öbek çime ilişmişti. Ayağa kalkıp gittim, ellerimle çimleri test ettim bir süre. Ve kendimi üzerlerine bıraktım. Gözlerimi kapatıp hayallere dalmıştım. Bulutların üzerindeydim hayalimde. Hatta bembeyaz ışışdaya bir çift kanadım bile vardı. Bembeyaz tenim ve bembeyaz elbisem tamamlıyordu fotoğrafı. Aslında gözlerim açıkken örmüş olsaydım bu görüntüyü, sanırım gözlerim kamaşırdı. Temiz havayı ciğerlerime doldurup gözlerimi yeniden gerçek dünyaya açtım. Şanstır ki Helena'nın bisikletini gördüm tam o sırada. Bana doğru geliyordu. Yanıma vardığında bisikletinden indi ve neşeli bir sesle konuştu. “ Merhaba canım! Beklettim sanırım affedersin.” Aslında ben durumumdan şikayetçi değildim. Onun tweetini görmemiş olsaydım bütün gün yapacağım şey bu olacaktı muhtemelen. Yada başka birini çağıracaktım. Ama bu kadar eğlenecek miydim, orası muammaydı. Ellerini saçlarına götürüp kabarttı. Simsiyah saçlarının bembeyaz teniyle yatattığı tezat ve giyim tazıyla 80lerde yaşıyor gibi bir havası vardı. Sırtından çantasını çıkarıp bana döndü. “Birkaç aksesuar getirdim çekimde kullanmak için umarım sorun olmaz?” Direk konuya dalmış olmasına şaşırmıştım. Elena'yla çekim yapmayı sevmemin tek nedeni 'fazla ciddi' çekimler olmayışıydı. Elbette harika resimler çekiyor oluşunu da es geçemezdim. Kıyafetlerime uyduğu sürece benim için sorun olmazdı. Bugün her zamankinden farklıydım aslında. Genelde topuksuz ve bu kadar pembe giyinmezdim. Ve şortlarımı da çok sık giydiğim söylenemezdi. Genelde şık elbiseler ve topuklular giyerdim. Saçlarımı da açık bırakmazıdım pek, topuz yapmayı tercih ederdim. Ruj yerine de çok hafif fondoten kullanırdım. Bugün daha cıvıl cıvıl göründüğüm su götürmez bir gerçekti. Elena çimlere kendini bırakırken "Ee, sanki çok ciddi bir çekime gelmişim gibi hoop diye olaya girdim bende. Anlat bakalım nasılsın? Nasılsa zamanız bol.” dedi. Gülümsedim. Katıldığım 'çok ciddi' olmayan çekimlerin sahibiydi o. Başka ciddi olmayan çekime katılmamıştım, katılamıyordum. Ve en çok eğlendiğim çekimlerden de biriydi ayrıca. Nasılım? "Bugün oldukça neşeliyim." dedim gülümseyerek. "Aslında bu tuhaf, dün son filmimdeki rol arkadaşımla hakkımda çıkardıkları dedikodu yüzünden kriz geçirdim." yüzüm hafiften asıldı. "Tam 3 Xanax yuttum inanabiliyor musun?" Ardından derin bir nefes aldım, çimlerin yeşil kokusu doldu burunlarıma önce, ardından da ciğerlerime. Yeniden gülümsedim. "Ama bugüne uyandığımda, nedense, mutluydum." Gülümsemem maximum seviyeye erişmişti. Ağırlığımı sol koluma vererek devam ettim. "Sen nasılsın?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptySalı Eyl. 07, 2010 6:19 pm

Çimlere oturduğunda vücuduna yayılan psikolojik soğukluk hissi ile gülümsedi. Çimleri pek fazla sevmezdi aslında, doğaya karşı güveni pek yok gibiydi Elena’nın. Aslında doğaya değil de doğayı kirleten insanlara desek daha doğru olur; insanlar ah ellerini attıkları her şeyi mahvediyorlar sonuçta. İnsanlar doğayı mahvediyorlar, insanlar yapay şeyleri mahvediyorlar, insanlar insanları mahvediyorlar. Ve insanlar yaşamlarını bu şekilde hala devam ettiriyorlar, hayret edilecek şey doğrusu! Bir avuç zarardan başka yapacak işleri olmayan canlıya Tanrı’nın neden ihtiyaç duyduğunu çok merak ediyordu Elena. Huzursuzca çimlerde kıpırdandı, temizler miydi acaba? Şimdi bunu dert etmemesi gerektiğini biliyordu. Rosalié’nin neşeli hali bir anda Elena’ya da yansımıştı, etrafında bulunan insanların rahatsız olacağı kadar büyük bir kahkaha attı. Belki de bu uzun zamandır ilk defa bu kadar yapmacıktan uzak, bu kadar içten attığı bir kahkaha idi. “ Ah inanılmaz bu basın! Ellerinde malzeme olsunda ne çeşit olursa olsun, ileride onlardan biri olacağımı düşündükçe böyle ucuz haberlere tenezzül edip etmeyeceğimi merak ediyorum aslında Rosalié.”

Elena kendinden beklenmeyecek bir şekilde çimlere uzandı. Ağaçların kapladığı mavilik ve o pamuk şekermişçesine gözüken beyazlıklar birbirini mükemmel bir şekilde tamamlıyordu. İyi bir fotoğraf karesiydi şu an Elena’nın bakmakta olduğu manzara. Ağaçlardan birinin dalı maviliği deliyordu ve yeşilliğini ton ton hediye ediyordu bakmayı bilenlere. “ Mükemmelim, kötü olmak için ne sebebim olabilir ki!” yüzüne yerleştirdiği çarpık gülümsemesiyle ‘berbat durumdayım, hayatın anlamını sorgulayıp yalnızlığımda boğuluyorum.’ dememek için büyük çaba sarf etmişti. Sonuçta içinde bulunduğu durumu paylaşacak kadar yakın bir dostu yoktu. Eh zaten de tam bu yüzden yalnızlık çekmiyor muydu? En yakınım diyebileceği kimsesi olmaması ne kadar zordur bir insanın. “ Son zamanlarda kendime daha fazla vakit ayırıyorum, bilirsin annem ve bana yani.” Annem demişti, dışarıda teyzesine anne demek Elena’ya zor gelmiyordu ama yaklaşık üç yıldır ona adıyla sesleniyordu. Helen annesi olmasa bile küçüklüğünden beri ona hem annelik hem babalık yapmış olması Elena için minnet duyulması gereken bir şeydi. Bunu yaparken Elena’nın parasını kullanmış olması sorun değildi, Elena’nın o yaşta ihtiyacı olan şey para değil; sevgiydi sonuçta. Helen’de bunu ona tam anlamı ile verebilmişti. Hatta sırf Elena için evlenmemişti bile. Bu yüzden son zamanlarda sık sık evde Helen’in kendisine birisini bulması konusu açılıp duruyordu. Elena büyümüştü, kendi ayakları üzerinde duran bir genç kızdı. Ve artık kendi yönetimde olan parasını da hiç çekinmeden her zaman teyzesiyle paylaşacağını üsteleyip durmasına rağmen kadın inatçılık etmekte kararlıydı. Fakat Helen inatçıysa; Elena daha da inatçıydı.

“Başlamaya ne dersin?” uzandığı yerden kalktı ve sırt çantasına doğru bir hamle yaptı. Aldığı ilk fotoğraf makinesi kullandığı en iyi fotoğraf makinesiydi ona göre. On ikinci yaş gününde Helen’in hediye ettiği günden beri daha iyilerini almış olsa da çekimlerinde genelde bunu kullanmayı tercih ediyordu. Sonuçta iyi bir lens ve çalışma ile her zaman en iyi fotoğrafları çıkartabiliyordu ortaya. Fotoğraf çekmek onun için en zor gerçekleştirilen sanatlardan biriydi ve becerisi olmayanların bu işe hiç başlamamaları gerekiyordu. Sırt çantasını açtı ve önce fotoğraf makinesini sonrada çekimde kullanmak istediği şeyleri çıkardı. Bunlar birkaç tane balon, gözlükler ve eski moda bir fotoğraf makinesiydi. Balonlara çimenlere atıp içinden pembe olanını seçti “ Eh bak bu tam üstüne göre, şurda ipler olacaktı verir misin?” çantasının ön gözünü işaret ederken yanaklarını iki yandan kocaman şişirip balonu şişirmeye başladı. Bu cıvıl cıvıl ilkbahar gününde rengarenk fotoğraflar çekmek istiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptySalı Eyl. 07, 2010 7:05 pm

Neşeli kahkahası hoşuma gitmişti. “ Ah inanılmaz bu basın! Ellerinde malzeme olsunda ne çeşit olursa olsun, ileride onlardan biri olacağımı düşündükçe böyle ucuz haberlere tenezzül edip etmeyeceğimi merak ediyorum aslında Rosalié.” Bana aile adımla hitap ediyor oluşuna bayılıyordum. NY'a geldiğimde aldığım 'Amerikalı' tarzı ilk adım aslında hiç hoşuma gitmiyordu. Eski adımı özlemiştim. Fiona.. Elena o sektöre girecek olsada 'magazin' haberleriyle uğraşmamalıydı. Papparazilerin yaptığı her şey yalandı. Asparagas haberler. Gözümdeki en değersiz insanlardı dünyadaki. Elena öyle olamazdı. Değil mi?
Çimlere uzanıp gökyüzünü incelemeye başladı. Oturmuştum evet, ama oraya yatacağımı hiç sanmıyordum. Çimlerin arasında dolaşan küçük canlılardan tiksiniyorudum. “ Mükemmelim, kötü olmak için ne sebebim olabilir ki!” Elena'nın yüzüne inanamayarak baktım. Şimdiye kadar ondan duyduğum en yapmacık kelimeydi bu. Evet fotoğrafçılık onun alanıydı. Ama oyunculuk ise benim alanımdı. Doğduğum andan beri aldığım sayısız derste öğrendiğim sayısız teknikleri kurcalamam bile gerekmezdi. Rol yaptığını anlamak benim için çok basitti. Ama üstelemek istemiyordum, anlatmak istiyor olsaydı rol yapmaya ihtiyaç duymazdı. Belki de henüz kendine bile söyleyemediği şeylerdi aklında dolaşanlar. Ya da bana güvenmiyordu. İkinci seçeneğin doğru olmamasını diledim. “ Son zamanlarda kendime daha fazla vakit ayırıyorum, bilirsin annem ve bana yani.” Anne. Bir insanın annesiyle vakit geçirmesi. O kelimeyi kullanmasıyla yüzüme poker maskemi yapıştırmam aynı nanosaniyede gerçekleşmişti. Güçlü olmak için inanılmaz bir güç sarf ediyorudum. Annesine bakması insanın, onun kokusunu bilmesi, onun sesini duyması, ellerini saçlarında hissedebilmesi.. Kim bilir ne güzeldi bütün bunlar. İnsanın, annesinin adı dışında bir şeylerini de biliyor olması, bütün bunlar bir yana, nerede olduğunu yada hayatta olup olmadığını bilmesi.. Kim bilir ne güzel bir şeydi! Ellerimi yumruk yaptım. Avuçlarımın içi çimlerle dolmuştu ben bunu yaparken. “Başlamaya ne dersin?” dediğinde nefesimi vermem gerektiğini hatırlayarak ciğerlerimi yakan oksijeni dışarı verdim. Omuzlarımı dikleştirdim ve avuçlarımı açarak üzerimi sirkeledim. "Tabii." dedim gülümseyerek. Benim gülümsemem her zaman olduğu gibi oldukça gerçekçi görünüyordu.. Çantasından gerekli malzemeleri çıkarmaya başladı. Ben ise sakinleşebilmek için derin yoga nefesleri almaya odaklanmış durumdaydım. “ Eh bak bu tam üstüne göre, şurda ipler olacaktı verir misin?” dediğinde sıçtadım. Bir süre yüzüne boş boş baktıktan sonra gülümseyerek ipleri uzattım. Balonları şişiriyordu. Çok eğlenceli ve renkli bir çekim olacak gibi görünüyordu. Gözlüklere ve fotoğraf makinesine baktım. Eski bir makineydi. Yüzümde içimden gelen bir tebessüm belirdi. Büyük bir pembe beyaz çerçeveli Ray-Ban gözlüğü çıkarıp taktım. Ellerimle saçlarımı dağıttım ve bir kısmını sağ omzuma attım. Başımı hafif sağa eğdim ve dudaklarımı büzerek poz verdim. Sonra dışarıdan nasıl görünüyor olabileceğimi düşünerek neşeli bir kahkaha patlattım. Bu gün çektiği tüm resimlerim de odamdaki panoda yerlerini alacaklardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptyÇarş. Eyl. 08, 2010 2:16 pm

Rosalié’nin verdiği komik poza sırıtarak baktı. Şişirmesini bitirdiği balonu bağlayarak, yanında duran bisikletine bağladı. Uçan balon değildi elbette bunlar ama parkta balonunun peşinde koşmak da istemiyordu Elena. Aslında bu gün canı çekim yapmak bile istemiyor gibiydi. Sahip olduğu her şeyi bırakıp, ‘bunalıma’ girmek üzere gibi gözüküyordu. Ama bunu yapamazdı, yapmamalıydı yani. Elindekiler bir insanın mutlu olmasına yetecek hatta artacak kadar büyüktü. Elindeki fotoğraf makinesini bile alabilmek için senelerce para biriktirenlerin olduğunu biliyordu. Elena diğer insanların hayatlarına gözlerini kapamış ‘sürtüklerden’ değildi. Olmakta istemezdi ama belki de onlar gibi olmadığı için onların arasında bu kadar mutsuzdu. Helen’e birkaç defa burada bulunmak istemediğini söylemişti ama Helen inatla NY’de kalmalarının onlar için en iyisi olduğunu söylüyordu. Fransa’yı özlediğini yalanlayamazdı ama orada da ne kadar mutlu olduğunu ya da gerçekten mutlu olup olmadığını hatırlamıyordu sonuçta on bir yaşında bir çocuktu ve o yaştaki bir çocuğun her şart altında mutlu olacağını biliyordu.

Makinesini eline aldı ve deneme amaçlı biraz önce gördüğü manzarayı çekti ilk önce, tamda tahmin ettiği gibi parkın ambiyansı ve güneşin düşüş açısı istediği gibiydi, gerçekten de rengarank bir çekim yapabilecekti bu gün. Makinesinde çekmiş olduğu fotoğrafa bakarken neşesi yerine gelmişti, yüzüne güzel bir gülümseme yerleştirdi ve makinesini Rosalié’ye çevirdi. Ona şöyle yap ya da böyle yap demeden doğal bir fotoğrafını çekti bunlar her zaman daha güzellerdi Elena’ya göre. Objektife bakmayan insanlar, saf ve oldukları gibi yansırlardı fotoğraf karelerine.

“ Evet Rosalié biliyorum genelde ne yapman gerektiğinin söylenmesinden hoşlanmıyorsun ama sanırım biraz beni çekebilirsin ha.” Gülümseyerek arkadaşına baktı. Rosalié onun arkadaşıydı, hatta sevdiği bir arkadaşıydı ona bazı şeyleri anlatabileceğini biliyordu da ama neden anlatmadığını, sustuğunu bilmiyordu işte Elena. Belki de dışarıya vermek için uzun yıllar uğraştığı o güçlü ve garip kız havasını bozmak istemiyordu kim bilir? Hele de en yakın arkadaşım dediği f*hişe aşık olduğu çocuk ile gözünün önünde oynaşıp sonra da biz sadece konuşuyorduk dedikten sonra insanlara güvenmek istemiyordu Elena. “ Şimdi şu ağacın solunda durmanı istiyorum, -yerden biraz önce şişirmediği balonları uzatıp Rosalié’ye vererek- şunu, yanaklarını şişirip gözlerini kısarak şişireceksin, hani benim biraz önce yaptığımın oyunculuk katılmışı. Senin güzelliğinle birleşince de eminim mükemmel olacak.”
Gülümseyerek makinesini eline aldı ve Rosalié’nin cevabını beklerken objektifini biraz ötelerinde oynayan çocuklara çevirdi. Eline makinesini alınca gördüğü her şeyi çekmek istiyordu. Her şeyi. Her anı dondurmak, her kareyi elinde bulundurmak istiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptyÇarş. Eyl. 08, 2010 3:24 pm

“ Evet Rosalié biliyorum genelde ne yapman gerektiğinin söylenmesinden hoşlanmıyorsun ama sanırım biraz beni çekebilirsin ha.” Sanırım çekebilirdim. Otoriter ve kontrolcü kişiliğimi bir kenara bırakabileceğim su götürmez bir gerçekti. Her zaman dediğim dedik bir kız değildim aslında, çoğu zaman insanları dinler, fikirlerini aklımın bir köşesine yazardım. Genelde her zaman kendi fikirlerimi uygulardım ama bu başkalarının fikirlerini önemsemediğimi göstermezdi. Jake olayını hatırladım. Şeytanın kadın bedeninde hayat bulmuş hali olan ablası Alexis'in fikirlerini bile dinlemiştim o zaman. Ve hatta güvenmiştim. Gerekli gereksiz, doğru yanlız, iyi kötü her insana kolayca güvenebiliyor oluşum aslında en nefret ettiğim özelliğimdi. Neden bu kadar saf ve temiz olmak zorundayım bilemiyordum. İnsanlar karakterlerini değiştiremez. Değiştirmek için uğraşsalarda fazla bir başarıya ulaşamazlar. Ve ben bunu bildiğimden çabalamıyordum da. Sevdiğim özelliklerim sevmediklerime nazaran çoğunluktaydılar çünkü, kendimle barışık bir insan olmanın önemini kavrayışım 7 yaşıma denk gelmişti. “ Şimdi şu ağacın solunda durmanı istiyorum,şunu, yanaklarını şişirip gözlerini kısarak şişireceksin, hani benim biraz önce yaptığımın oyunculuk katılmışı. Senin güzelliğinle birleşince de eminim mükemmel olacak." İltifatına gülümsedim. Oyunculuk. Hayatımın çoğunda yaptığım şeyi yapmam bekleniyordu yine benden. İnsanlardan benden bir şeyler bekliyor olmasına alışıktım. Hatta onların beklentilerini en mükemmel biçimde gerçekleştiriyor oluşum ve ardından onların memnuniyeti bana saf bir mutluluk veriyordu. Gözümün önüne yönetmenlerim gelmişti. Oyuncu koçlarım.. Hepsi bana ne yapmam gerektiğini söylerken Elena gibi değildiler. Katı ve emrivaki konuşmaları her zaman bulunduğum yeri terk etmemle ve onların menajerimi arayıp özür dilemesiyle devam ediyordu. Ama Elena nazikçe dile getiriyordu istek ve arzularını. Bu yüzden sinirlerimi hoplatmıyor, sinirlerim ise yeniden o aptal Xanax'ları almak durumunda bırakmıyordu beni. Dediğini yaparak şişirilmemiş balonu alıp yerime geçtim. Yanaklarımı şişirip gözlerimi kıstım ve balonu ağzıma aldım. Gözlerim objektifte değildi. Nefesimi tuttum ve ellerine bir bakış attım. Fotoğrafı çektiğinde tuttuğum nefesi vermiştim ve gözlerim balondaydı. İyi bir fotoğraf olmasını umdum, her zaman beğenilmek tek istediğim olmuştu. Taktir edilmek..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptyÇarş. Eyl. 08, 2010 4:01 pm

Rosalié elinde balon ile dediği yere geçmiş ve dediklerini aynen uygulamıştı. Elena da yağmakta olduğu işe konsantre olarak makinesi ile bütünleşmiş; en iyi ışığı en uygun durumu yakalayama çalışıyordu. İçinde insan olan fotoğraflar Elena için her zaman yalnızca doğadan veya ilginç bir şekilde çekilmiş fotoğraftan daha önemliydi. Çünkü fotoğrafın özü insandı. Diğer bütün şeylerin olduğu gibi. İstediği ambiyansı yakalar yakalamaz; makinesinin tuşuna bastı. Mükemmel olduğuna emindi çünkü Rosalié kendisine söyleneni hiç zorlanmadan yapıyordu ve bir çekimde önemli olan kasıntı insanlar ile çalışmamaktı. Makinesini hafifçe eğdi ve çektiği fotoğrafı baktı mükemmel! Tam istediği gibiydi. İstemsizce dişlerini ortaya çıkaracak kadar büyük bir gülümseme ile Rosalié’ye döndü. “Çalıştığım en iyi modellerden birisin canım. Ne büyük şans benim için.”

Bisikletinin yanına gidip şişirdiği ve bağladığı balonları aldı. Aslında çekmek istediği bir fotoğraf vardı ve bunun için küçük bir çocuğa ihtiyacı var gibi duruyordu. Omuzlarını sallayarak Rosalié’nin yanına döndü, balonları ona uzattı ve; “ Bunların senin umutların olduğunu düşünmeni istiyorum. Aşkların, mutlulukların her neyse artık o umutlar. Öyle düşünmeni ve sanki onlara bakıyormuşsun gibi bakmanı istiyorum. Fotoğrafa bakan gözündeki o ışığı görmeli, anlatabiliyor muyum?”

Bu fotoğrafta sadece gökyüzünü istiyordu. Mavilik ve beyazlık. Özgürlüğün simgesiydi gökyüzü Elena için. Bu yüzden hep kuş olmak istemişti, o özgürlükte kanat çırpmak; insanların boş işleriyle uğraşmamak; ne güzel hayallerdi bunlar küçükken. Büyüdükçe fark etmişti kuş olamayacağını bu yüzden insan iken özgür olmanın yollarını aramaya başlamıştı. Fotoğraf çekmekte Elena için özgürlüktü. “ Rosalié biraz ağaçtan uzaklaşmanı istiyorum.” Olduğu yere çömeldi ve makinesinin uzaklık yakınlığını ayarlayabilmek için birkaç deneme yaptı, en iyi ölçüyü bulduğunda fotoğraf karesinin içine olması istediklerini koydu. Rosalié’nin üzerindeki en güzel şekilli bulutu seçmişti bile, kafası hafif yukarıya elinde tuttuğu balonlara doğru olan Rosalie’nin yalnızca üst kısmı vardı karede, düğmeye bastı ve ayağa kalktı Rosalié’ye biraz daha yaklaşarak bu sefer tüm vücudunu aldı karenin içine. İstediğini elde ettiğini düşündüğü için makinesini boynuna astı. “ Rosalié ne dersin sence buralarda bize yardım edecek küçük bir kız çocuğu bulabilir miyiz?” gülümsüyordu. Fotoğraf çekmek bir insana nasıl her zaman iyi gelebilirdi ki?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptyPerş. Eyl. 09, 2010 10:26 pm

“Çalıştığım en iyi modellerden birisin canım. Ne büyük şans benim için.” İçtenlikle gülümsedim. Her zaman yapabileceğim en iyisini yapmak için uğraşırdım, hatta yapacabileceğimden de iyisini. Bisikletine bağladığı balonları alıp bana verdi ve “ Bunların seninumutların olduğunu düşünmeni istiyorum. Aşkların, mutlulukların herneyse artık o umutlar. Öyle düşünmeni ve sanki onlara bakıyormuşsungibi bakmanı istiyorum. Fotoğrafa bakan gözündeki o ışığı görmeli,anlatabiliyor muyum?” dedi. Umutlarım.. Bütün umutlarım gerçekleşmişti zaten, başka bir umudum var mıydı? Zihnimi yoklamaya başladım, dip bucak karıştırıyor, minicik de olsa bir umut kırıntısı arıyordum. Ve beynimden bulup çıkardığım yüz kalbimi yaktığında pişman olmak için çok geç kalmıştım. Justin'in yüzüydü. Masmavi gözleri, alnını ve ensesini kapatan dümdüz kumral saçlarıyla Justin'di. Onu yeniden görmeyi umuyor muydum? Ona hâlâ aşık mıydım. Mike'ı aradım zihnimde. Onu öpmüştüm ve hoşlanmıştım da. Yanımda olabilecek birini umud etmem daha doğru olmaz mıydı? Elimi uzattığımda dokunabileceğim kadar yakın olmalıydı, öyle değil mi? Yıldızlara ulaşmak istemek gibi bir şeydi Justin'e ulaşmak isteyişim.. En az onlar kadar uzaktı şimdi bana. Ve en az onlar kadar ulaşmak istiyordum. “ Rosalié biraz ağaçtan uzaklaşmanı istiyorum.” dediğinde belli belirsiz irkildim. Refleks olarak bedenim ağaçtan uzaklaştı ama zihnim olayların farkında bile değildi. Elena arka planı ve açıyı ayarlarken aklımdan Justin'in görüntüsünü atabilmek için uğraşıyordum. Gözlerinde kendi yüzüü görüyordum, aşık bir kızın ifadesini yerleştirmişti yüzüne. Gördüğüm iki mavi gözde de 'gerçek aşk' kıvılcımları parıldıyordu. Gözler.. Ah o gözler, bazen ne de çok şey anlatırdı.. Dudakların anlatamadığını. Kalbim haykırıp da duyuramadığını. Gözler ne de güzel anlatırdı..
“ Rosalié ne dersin sence buralarda bize yardım edecek küçük bir kız çocuğu bulabilir miyiz?” Yeniden irkildim. Gözlerimi birkaç kez kapatıp açtım. Gülümseyerek "Bulacağıma eminim." dedim. Fazla uğraşmam gerekmeyecekti. Parka bir göz atmam yetmişti. Yere oturmuş çimleri yolan kızıl saçlı,çilli,yeşil gözlü bir kıza ilişti gözlerim. En fazla 5 ile 7 arasındaydı yaşı. 7den fazla değil. Elena'ya dönerek gülümsedim ve kızı gösterdim. "Şu kıza ne dersin?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptyC.tesi Eyl. 11, 2010 9:11 pm

Elena, Rosalié’nin gösterdiği kızı süzdü hızlıca. Şirinlik sınırlarını zorluyor gibi gözüküyordu. Kızıl saçları rüzgarda dalgalanıyor, yer yer önüne dökülüyor ve çilli beyaz yüzünü gölgeliyordu. Ufaklık ise elinin arkası ile arada sırada önüne düşen saçlarını arkasına atıp yeşil gözlerini dilip yolduğu çimenlere yeniden odaklanıyordu. Makinesini kızın olduğu yöne çevirip tek bir poz yakaladı; elinde tuttuğu çimene kocaman gözlerle bakan bir kız çocuğu. Fotoğraf makinesinin ekranına sevecenlikle baktı. Çocukları sevdiği söylenemezdi Elena’nın ama çekimlerde en iyi unsurlardan biri oldukları da su götürmez bir gerçekti. “Hemen geliyorum canım.”

Kızın yanına gitti ve yanına oturdu. Onun yaptığını taklit ederek çimenleri sökmeye başladı. Kız Elena’ya fark edip ona döndü ve gülümsedi. Gerçekten Tanrı’nın ustalığını kullandıklarından birisi olmalıydı. Sanki çizilmiş ve özenle boyanmış gibiydi. Elena’da kıza gülümsedi ve tokalaşmak için boşta olan elini uzattı, “ Merhaba ufaklık ben Elena, ya sen?” kız ne ürkmüş gözüküyordu ne de çok rahattı aslında Elena yanına gelmeden önce nasılsa aynen öyleydi. “ Bende Elisa.” Dedi. Elena tanıştığına memnun olduğunu söyleyip annesini sordu. İsteyeceği tek şey çocuk kaçırıyor damgası yemekti bu yüzden kızı gidip bizzat annesinden istemek mantıklı olurdu. Kızın başı ile işaret ettiği yerdeki kadına kısaca derdini anlattıktan sonra kızla beraber Rosalié’nin yanına gitti. O kadar uysaldı ki kız, Elena durup yanaklarını mıncırmamak için kendini zor tutuyordu. “ Bak Rosalié bize arkadaş getirdim. Rosalié bu Elisa, Elisa bu da Rosalié.” Dedi ve gülümsedi. “ Rosalié bütün o balonları Elisa’ya veriyormuş gibi durup hafif eğilerek bana doğru bak lütfen, şımarıkça gülümseyebilirsin.” İkisinden hafifçe uzaklaştı. “ Elisa yalnızca balonlara doğru uzan; doğal ol canım kasmana gerek yok. Evet, bu mükemmel.” Anı dondurdu ve biraz önce açtığı arayı birkaç adımla kapatarak bir poz daha aldı. “Elisa, balonları al canım.” Fotoğraf karesinden Rosalié’yi çıkardı ve Elisa’nın elindeki balonlar ile yüzüne odaklandı.

“Teşekkürler Elisa’cığım bunlar çok işime yarayacak.” Kızların yanına yaklaştı ve cebinden çıkardığı genelde çekimler için kullandığı renkli şekerleri kıza verdi. Kız yanlarından gittikten sonra sigarasını ağzına alıp yakmadan Rosalié’ye döndü; “ İçsem sorun olur mu canım?”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptyPaz Eyl. 12, 2010 7:03 pm

Simsiyah camlı limuzinle parkın önünden geçiyordum. Renkli balonlar dikkatimi çelmişti. Pespembe bir kız ve balon verdiği kızın saçlı başka bir kız vardı. Kızıl saçlı kız küçüktü. Yaklaştıkça çilli olduğunu fark ettim. Pembeli kız ise bembeyaz tenli ve siyah saçlıydı. Bana Rosalie'mi hatırlatmıştı. Yüzünü tam göremiyordum, eğilmişti. Ardından bir kız daha gördüm. Resim çekiyordu.. Fotoğrafçı olmalıydı, diğer kız ise model. Ama bu tip. Bu saçlar. Ünlü birini anımsatıyordu bana. Hafızamı yokladım. Sonunda başını kaldırdığında yüz ifadem donup kalmıştı. O kız Rosalie'ydi! Meleğim..
İnanılmaz derecede mutlu olmuştum. Sonunda onu bulmuştum. Cep telefonumu çıkarıp fotoğrafçı kızıda içine alan bir resim çektim. Yüzleri tam görünüyordu resimde. Muhtemelen limuzini fark etmişlerdi ama siyah camların ardında kimin olduğunu bilemezlerdi elbette. Bu müthiş anı hemen tweetledim.


Keşke bunu görebilseydi, diye düşündüm içimden. Ama following listesinde değildim meleğimin. Bir tweeterim olduğunu bile bilmiyordu ki.. Ama diğer kız aklımda olacaktı. İyi anlaşıyorlar gibi görünüyordu. Bana yardım etmesini ümid ediyordum.Gerçek Aşk'a kimse 'hayır' diyemezdi.. Hareketlerinde o korktuğum 'Hollywood yıldızı' hali yoktu. Şöhret gözünü bulamışa benzemiyordu. O aynı Rose'du. Benim ellerimi tutan, gözlerime aşkla bakan. Ellerimi bırakırken gözyaşlarına engel olamayan o güzel,duygusal, o asil kız. Uzun süre onu izleyeceğim kesinleşmişti artık. En mükemmel zamanda karşısına çıkacaktım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptyPaz Eyl. 12, 2010 9:39 pm

“ İçsem sorun olur mu canım?” "Hayır" Elbette sorun olurdu ama söylememiştim. Sigara kokusu beni her zaman rahatsız etmişti. Bugün çektiğimiz resimler çok hoşuma gitmişti. Telefonumu çıkarıp hayranlar için bunu tweetledim..

ChelseaBathory
İyi haber! Yeni resimler geliyor.. Küçük bir kıza balon verdim. Çok şirin!

Ardından gözlerim uzun süredir takıldığı limuzine yeniden döndü. İnanılmaz derecede rahatsız olmuştum. İnsanlar neden beni sürekli takip ediyordu? Yani demek istediğim twitterdan takıp etmeleri değildi tabii. Peşimden arabalarıyla gelmeleri çok saçmaydı. O arabanın içinde muhtemelen küçük bir erkek çocuğu vardı. Bu tür şeyleri yapanlar hep onlardı çünkü. Bende sadece çocukluklarına verip geçiyordum. Ama onlara böyle baktığımda hemen gazladıklarını da hatırlıyordum. Bu araba nedense içime tuhaf şeylerin doğmasına neden olmuştu. Gözlerimi arabadan alamıyordum bir türlü. İçinde beni çeken bir şeyler vardı sanki. Kafamı sallayıp Elena'ya döndüm. "Şu limuzin uzun süredir burada ve içinden kimse çıkmadı. Bilmiyorum Elena, sanki bizi izliyor." Elena'da arabaya döndü böylece. İkimizin rahatsız bakışlarından hiç etkilenmedi limuzin, hâlâ sinir bozucu bir şekilde olduğu yerdeydi. Elimdeki telefonu kaldırıp twitter sayfasını yeniledim. Hayranlarımdan birsürü tweet vardı.

LoveYaChels
@chelseabathory Merakla bekliyoruz! Very Happy
Chelsea4ever @chelseabathory Harikaa Very Happy Fotoğrafçın kim?
ChelseaBathoryFans @ChelseaBathory İşte iyi habeeer!

Gülümsedim.. Chelsea4ever'ın tweetinin altındaki reply'e bastım.

ChelseaBathory
@chelsea4ever Fotoğrafçım gerçekten inanılmaz! @november.rain = Elena Russell! Resimler onun twitter'ında twitpic aracılığıyla yayınlanacak. Takip edin!

Limuzine bir bakış daha attım. Ardından Elena'ya dönüp gözlerimi devirdim. Yeniden iPhone'uma çevirdim bakışlarımı. Alexis bir şey yazmıştı.

Goddess
Привет, Москва!

Privet Moskova mı? Gözlerimi telefonuma doğru devirdim bu kez. Ve gülerek yazdım..

ChelseaBathory
@Goddess Moskova mı? Tanrım cidden mi? Yine kaçtığın şey acaba ne, merak ettim.

Bu kadar tweet yeter
diye düşündüm ve telefonumu cebime koydum. Elena'ya döndüm. "Başka nasıl bir resim düşünüyorsun?" diye sordum gülümseyerek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptySalı Eyl. 14, 2010 11:50 am

Sigarasını yaktı ve olduğu yere oturdu. Bu şeye ne zaman ve ne şekilde başladığı hatırlamıyordu. Arkadaş baskısı değildi en azından ya da etrafındakilere özenme. On dört yaşındayken sadece Helen’in canını yakmak istediği için başlamıştı. O zamanları çok iyi hatırlıyordu Elena. Helen’in annesi olmadığını daha yeni öğrenmiş, bunun altından kalkmaya çalışırken Helen uyuşturucuya batmış, düzenli hayattan uzak bir fahişe olup çıkmıştı. Eve her gün farklı adamlarla gelip, neredeyse evin her tarafında onlarla ilişkiye giriyordu. Bir keresinde Helen’i ve arkadaşlarından birinin babası olduğunu bildiği bir adam ile başka bir kadını kendi odasında iş üzerinde yakalamıştı ve kafası iyi olan teyzesi ona dönmüş gülümseyerek; “ Bize katılmak ister misin küçüğüm.” Demişti. O günler geçmişti ama geride Elena’ya bir bağımlılık bırakmıştı. O kadarda kötü değildi aslında. İnsanların sigaradan neden bu kadar nefret ettiklerini anlamlandıramıyordu Elena. O sadece içlerine zehirli bir dumanı çektikleri sarılmış bir kağıttan ibaret değildi; gerçekten kafa dağıtmaya yardımcı oluyordu. Bağımlı ya da değil herkesin içine doğru düzgün çektiği nefeste başının dönmesini sağlıyordu. Alıştıktan sonra işe yaramıyordu belki yine de bu zevki yaşamak Elena için özeldi. Zaten kendine ait başka nasıl bir zevki vardı ki? Fotoğraf makinesi dışında tabi…

‘İnsanlar ne kadar çok şeye sahip olurlarsa o kadar mutsuz olurlar.’ Diye okumuştu bir yerde Elena. Bunu söyleyen ne kadar haklı ne kadar haksız bilmiyordu fakat şu anki durumu sanki böyleymiş gibi duruyordu. Evet bir ailesi yoktu ama onu çok seven ‘annesi’ olarak gördüğü bir teyzesi vardı. Teyzesinin de zamanında bazı yanlışları olmuştu, Elena’nın hayatını bir şekilde değiştiren yanlışlar da olabilirlerdi bunlar ama artık yoklardı ve hayat güzel bir şekilde akıyordu. Kendine ait banka hesabında çoğu insanın hayal bile edemeyeceği kadar çok para vardı ve sahip oldukları giyim mağazaları Amerika’nın dört bir yanını kaplamıştı, hisselerinin yarısından fazlasının Elena’nın olan giyim mağazalarının. İlk sigarasını söndürdü ve paketten bir tane daha çıkartıp yaktı. Bu sırada Rosalié telefonunda bir şeyler yapıyordu. Büyük ihtimalle Twitter gibi bir sayfada gününden söz ediyordu. Sonuçta gençlerin yeni eğlencesi bu olmuştu, fena bir eğlence de sayılmazdı; başkalarının hayatlarını takip etmek yani. İçinde bulunduğumuz çağ için gerçekten önemliydi. Şu şurda şununla bunu içmişti bizde içelim zihniyetliler içinse bulunmaz nimetti bu teknoloji.

Rosalié’nin telefonu ile uğraşmasını fırsat bilerek Elena’da bu gün çektiği fotoğraflara göz atmaya başladı. Bazılar gerçekten işe yarar şeyler gibi gözüküyorlardı bazılarıysa makineden çıkmasalar bile olurlardı. Aslında başkaları için olağanüstü güzellikte fotoğraflar olmamaları imkansızdı ama konu Elena ve fotoğraf seçimi olunca her zaman mükemmeliyetçiydi.

Rosalié’nin sözleri üzerine başını fotoğraf makinesinden kaldırıp, limuzine yöneltti. Göremeyeceğini bile bile içini görmek için gözlerini kıstı ve bakmayı sürdürdü. “Takıntılı hayranlarından biridir canım, göz önünde olmak zor iş ha?” dedi ve gülümsedi. Bu bir soru değildi. Rosalié’de sadece gülümseyerek telefonuna yeniden yöneldi. Elena birkaç öylesine fotoğraf çektikten sonra Rosalié’nin birkaç habersiz pozunu daha çekti. “Aslında ben yoruldum. Belki biraz oturup sohbet edebiliriz ardından canımız isterse devam ederiz çekimlere. Sen ne dersin?” Elena’da cep telefonunu çıkarttı ve Twitter sayfasını açtı, şu anki durumunu en iyi yansıtan cümleleri yazdı.

“Hayatını sadece sen düzeltebilirsin. İçini sadece sen düzeltebilirsin…”

Artık Elena’nın hayatını düzeltmesi gerekiyordu, bunu sadece kendisi yapabilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Photograpy Empty
MesajKonu: Geri: Photograpy   Photograpy EmptyÇarş. Eyl. 15, 2010 3:23 pm

“Takıntılı hayranlarından biridir canım, göz önünde olmak zor iş ha?” Haklı olmasını umuyordum. Gözlerimi güçlükle limuzinden ayırıp telefonuma döndüm. Ama arabadakinin gözlerini üzerimde hissetmeye devam ediyordum. Buna bir çözüm bulacaktım. Dudağım sağ yanağıma doğru hafifçe büküldü. “Aslında ben yoruldum. Belki biraz oturup sohbet edebiliriz ardından canımız isterse devam ederiz çekimlere. Sen ne dersin?” "Harika olur."
Telefonum titrediği için yeniden ekrana döndüm. Bu kez twitter değildi. Sayfayı kapadığımda bir mesajım olduğunu gördüm. Yakınlardaki bir banka yürürken telefonu kulağıma koydum ve dinledim. Aless'dendi.

Roza... Özür dilerim böyle hitap etmemem lazımdı.-homurdanma- Chels kafam çok karışık. Janson ortalarda yok. Arthur hiç bilmediğim bir sebepten ötürü geri döndü. Ve ben... -derin bir nefes- sesimin iğrenç geldiğini biliyorum. Eğer ağlama denen şeyden kurtulmamış olsaydım şimdi kendimin gözlerini düşünemiyordum bile. -zoraki bir gülüş- Eski beni özledim Chels. Kimseyi dinlemeyen beni özledim. Yemin ederim hala böyle ikilemler arasında kalırsam tekrar eskisi gibi olmaktan korkuyorum. Zaten en ufak bir yanlışımda beni hemen aralarına alacaklarını biliyorum. Babamdan hiç bahsetmiyorum bile. Annem hastalanmış. Brezilya'ya gittim ama annem beni geri yolladı. Anlamıyorum her şey çok fazla. Kendimi bir ucube olarak görmeye başladım. Zaten yasak ilişkiden meydana gelen biriyim. Üstüne silahlar. Ve hatta bazı geceler gördüğüm kabuslar... Yardımına ihtiyacım var la sìur. Le amour...
"La amour. Julliette"
Fransızca'nın canımı acıttığını biliyordu. Juliet'i hatırlattığını! Elena yanıma vardığında gülümseyerek banktan kalkmak zorunda kaldım. "Bunu cevaplamam gerek. Hemen dönerim." Yazacağım mesaj asla kimsenin görmemesi ve bilmemesi gereken şeyler içeriyordu. Elena'nın 'merak'ını bildiğimde Aless'i tehlikeye atamazdım. Bir ağacın yanına döndüm ve mesajı yazmaya başladım..

İlk olarak, Roza her zaman tercihimdir. Biliyorsun. İlk adımı kullanmadığın sürece, tabii değiştirmeden önceki ilk adımı, bana ne dersen de sorun olmaz. Janson'a gelince. Bir Bathory erkeğini bir doğu yakası erkeğine tercih etmen gerektiğini söyleyeceğimi zaten düşünmüş olmalısın. I-ıh Prenses. Düşük standart bir erkek düşük aşk demektir. Arthur gerçek bir erkek olarak döndü. Uzun zaman almış olsa da, önemli olan dönmüş olması. Ve Brezilya'yı unut. Her şeyi. Ama kendini unutma! Lady Volterras'ı. Miss Volterras. Sen Meg'sin! Alessandra değil. Kızıl saçlı bir Leydi'sin. Bembeyaz soluk tenli bir leydi. Bedenin her zaman dış görünüşün değildir. Hâlâ saçlarında kırmızı ışıltılar görüyorum. Bu Tanrı'nın bir lutfu, bir yansıma. Sakın ama sakın kim olduğunu unutma..
Ve kabuslara gelince. Ben bunun için kiliseye gittikten sonra bu konuda konuşmamız gerekecek.
Aslında şimdi anlatmak isterdim ama Elena'ylayım ve inanılmaz bir çekim. Tabii sürekli bizi izleyen şu rahatsız edici limuzin hariç. Onun içindekini bulmadan vazgeçmeyi düşünmüyorum. Ne kadar saplantılı olduğumu en iyi sen bilirsin Volterras. Ve arabanın plakasını aldım, elbette. Buluşmamızı iple çekiyorum.
Pourquoi fais-tu cela? Ça fait mal la langue française!

Gözlerimi devirdim. 10 parmak mesaj yazıyor oluşum kısa sürede bu uzun mesajı yazmama olanak sağlamıştı. En sonunda 'send'e bastım ve banka yeniden döndüm. Banka oturdum ve gülümseyerek "Sohbet kesinlikle iyi gelebilir." dedim. Cümlemdeki zıtlık komiğime gitmişti. Kesinlik ve 'ebilir' aynı cümlede. Güldüm.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Photograpy
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl RPG :: Rp Out :: Çöp kutusu-
Buraya geçin: