Duyurular | |
Gossip Girl | ~ NY gençleri neredesiniz? Dedikodularınızı bekliyorum. Bilgi için tıklayın.
Seviliyorsunuz. Xoxo |
Yönetim Kadrosu |
|
|
| Güneş Altında Tutulma | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 11:10 am | |
| Uyuyamamıştım dün gece yine. Sebep kendimle bile alakalı değildi, kendimi birey olarak görmemi engelleyen tek şey aile bağları olmaya başladı sanırım. Bağlardan anladıkları şey sadece kendinden küçük akrabalarına ayak işi mi yaptırmak acaba?! William, tam bir gerizekalı. Evet, en küçük amcam olur kendisi. Kendi çapında marka olmaya çalışan bir iş adamı. İsminin duyulması için elinden gelen her türlü şeyi yapan biri, maalesef elinden gelen şeylerin çoğu yaptıkları gibi saçmalığın en son seviyelerinde şeyler. Benimle ve uykusuz geçen geceyle ne alakası vardı ki. Gelen bir telefon benden güvenlik görevlilerinin listesini ve maaşlarını düzenlememi emretmişti. Kibarlıktan yoksun ses tonuna karşılık beynim nefret dolu düşünceler atıyordu üstüne. Beni birey olarak görmeyen biri bile, benim yardımıma muhtaç olabiliyorsa kendisi ne haldedir acaba diye sormaktan alamıyorum kendimi. Bana sanki liseli bir genç olarak değilde 30 yaşında altında çalışan önemsiz bir herifmişim gibi davranıyordu. Aslında umrumda bile olmazdı benim tüm gecemi uykusuz geçirmekteki sebep olmasa ki önümdeki yıllara bakılırsa ismimin duyulmasında onun izlediği yolu takip etmeyecektim ya da onun sahip olduğu herhangi bir şey benim ilgimi çekmeyecekti. Küstah ve egoist birinin hangi saçmalığı benim umurumda olabilir di ki? Her neyse, artık kendime gelmeliydim. Güneşin yakıcılığından kurtulmak için yapabileceğim her şeyi yapmaya karar vermiş durumdaydım. Günlük rutin işleri yapıp bu konu hakkında kafa yormaya başlamalıydım. En azından yapay soğutuculardan kurtulup tenimin rüzgarın kutsamasına mağruz kalmak istiyordum. Aklıma gelen tek şey, denizdi. Kesinlikle tek şey denizdi, güneş değil. Güneş yeterince bunaltmıştı bizi zaten. Belki Brooklyn'deki plaj işe yarayabilirdi. Bu aralar Brooklyn'den çıkmaz oldum ama buraya alışmak o kadarda zor değildi, her ne kadar Manhattan'da kalsamda... Çok geçmeden üstüme beyaz ve üstünde çeşitli desenler olan bir t-shirt geçirmiştim. Altıma gece mavisi şort mayomu giymiş ve bir plaj çantasına telefonumu ve çeşitli atıştırmalık abur cubur atmıştım. Arabamın anahtarını alıp Mike'ın odasına göz atmıştım, büyük ihtimalle geceden kalmaydı ya da horul horul uyuyordu, haber verme gereksinimi duymadan yola çıkmıştım. Çok geçmeden plajın sakin kısmına park etmiş ve etrafa bakınmaya başlamıştım. Tanıdık birileri iyi olabilirdi aslında, bu kadar aceleyle buraya gelmeye karar vermiş olmam birini çağırmamış olmam demekti. Derken gözüme güneşin altında adeta parlayan biri ilişmişti. Mesafeden kim olduğunu tahmin edemiyordum ama ayaklarıma söz geçiremeden onun yanına yaklaşmaya başlamıştım bile. Bu? Okuldan Kaprisha? Lanet olsun. Yanına gitmeden edemeyecektim, görünüşe bakılırsa oda yeni gelmiş ve güneşin tadına bakmaya başlamıştı. Islak görünmüyordu, denize henüz girmemiş olsa gerekti. Yanına usulca yaklaşıp şapkamı çıkardım ve dikkatini çekmesi için selam verir gibi yaptım. Sevecen bir ses tonuyla,
" Merhaba bayan, güneşinizin tadına birazda ben bakabilir miyim? " |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 11:51 am | |
| Bugün farklı birşey yapmalıyım diye düşünüyorum ama ne yapmalıyım bilemiyorum. Yatağın içinde dönüp duruyordum. Aklımdan bir sürü fikir geçiyor. Hangisini yapmalıydım? Ah plaj ve deniz en güzel fikir gibi duruyordu. Yatağımdan kalktığım gibi hemen dolabıma yöneldim. Siyah bikinilerimi çıkardım ve üzerime giydim. Üstüme ise uzaktan danteli andıran mavi deniz elbisesmi giydim. Nasıl olsa araba ile gidecektim. Deniz çantamı aldım içine gerekli şeyleri -makyaj çantam, güneş kremi havlum vs.- doldurdum. Çantamda maviydi elbisemden tek farkı dantel gibi olmaması idi. Saçlarımı taradım ve aynadaki yansımama göz kırparak kapıdan çıktım. Esme'nin odasından gelen su sesleri onun duşta olduğunu söylüyordu. Ona hiç haber vermeden aşağıya inmek için asansöre doğru ilerledim. Benim olmamam Esme için birşey farkettirmeyecekti nasıl olsa. Arabama bindikten kısa bir süre sonra Brooklyn'in gözde plajındaydım. Plaj'ın en sessiz noktasına arabamı park ettim ve Plajdaki en güzel yerdeki şezlonga gitmeye başladım. Şezlonga ulaştığımda havlumu serdim. Aslında ilk denize mi girsem karar veremiyordum ama güneşlenmek daha iyi bir fikir gibi duruyordu. Plaj Elbisemi çıkardım ve şezlonga uzandım. Güneş kremimi çantamdan çıkardım ve kollarıma bacaklarıma kısacası vücudumun önüne sürdüm. Sırtıma karşıma çıkan ilk kişiye sürdürmeyi düşünüyordum. O sırada yanımda eğilen biri dikkatimi çekti. Selam veriyordu. Başını kaldırdığında bu kişinin yakışıklı Kevin olduğunu gördüm. Ah yakışıklı olması pek birşey değiştirmiyordu. Güvenilir olduğunu pek düşünmüyordum. "Merhaba bayan, güneşinizin tadına birazda ben bakabilir miyim?" Sözleri hoşuma gitmişti. Bunu inkar etmeyecektim ama bunun için güneş kremimi sürmek zorundaydı. "Tabiki ama öncelikle sırtıma kremimi sürmelisiniz! Yoksa güneşimin tadına bakamazsınız!" dedim gülümseyerek. Kremimi elimde tutuyordum. Gülümseyerek Kremimi aldı. Şezlonga sırt üstü uzandım ve sürmesi için saçlarımı sırtımdan çektim. Sürerken çok yavaş sürdüğünü ve neden bu kadar yavaş sürdüğünü anlamadığımı itiraf etmeliyim. Gözlerimi kapattım ve Kevin Kremimi sürerken kendimi güneşin ışınlarının sağladığı rahatlama hissine bıraktım.
En son A. Kaprisha Alvarez tarafından Çarş. Ağus. 18, 2010 5:28 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 12:28 pm | |
| "Tabiki ama öncelikle sırtıma kremimi sürmelisiniz! Yoksa güneşimin tadına bakamazsınız!"
Her ne kadar zorunlulukları sevmesemde, bu zorunluluğa tapabilirdim. Ah, fazla mı tepkiliydi düşüncelerim? Hayır, sadece ... Bilemiyordum bu durumda ne yapabileceğimi Kapris'e karşı hissettiklerim biraz karışıktı aslında... Elinde tuttuğu kremi almam için öne uzattı ve zarif bir hareketle elinden almıştım. Aslında eline o kadar yakınken dokunmadığım için kendime kızabilirdim, ki yapmam çok saçma olurdu. Birazdan sırtına güneş kremi sürme fikri daha ilgi çekici geldi. Aslında ona dokunma fikrine o kadar kapılmamın nedeni kötü bir düşünce değildi, sadece kalbimi hızlandıracak kadar çekiciydi. Gözlerine baktığımda içimde bir şeyler doğmuş gibiydi sanki. Farklı bir şeyler. Şimdilik bu düşünceleri arka plana alıp sırtını kremlemeye başlamıştım. Hemen bitsin istemiyordum, parmaklarımın altında tenini hissetmek hoşuma gidiyordu, sıcaklığını hissetmek çok hoştu. Nazik ve yavaş hareketlerle teninde daireler çiziyordum. Normalden biraz fazla zaman aldığını fark etmiş olduğuna şüphe yoktu. Biraz daha uzun sürmesine izin versem garip bir şeyler olduğunu sanabilirdi Kapris. Aslında kötü bir amacımda yoktu zaten.
" İşte, oldu hizmetimden memnun kaldıysanız lütfen bir daha deneyiniz "
Demiş ve gülümsemiştim. Daha sonra yanındaki şezlonga oturmuştum. Parmağımda biraz daha krem kalmıştı. Aklıma komik bir şeyler geliyordu ama yapmaktan çekinmiştim açıkcası, Kapris'i okuldan tanıyordum, aslında onu okulda tanımayan pek kişi yoktu zaten. Yinede şakalar karşısında verdiği tepkilerini bilemiyordum. Çok düşünmeden gözlerimi kısıp yüzüne bakmaya başladım, sanki yüzünde çok kötü bir şey varmış gibi. Daha sonra yüzüne parmağımı yaklaştırıp yanağına beyaz kremi sürmüştüm ve küçük bir kahkaha atmıştım. Ortamı yumuşatmaya çalışmak için yine sevecen bir ses tonuyla.
" Heey, güzelsen her çeşit güzelsin kremli bile Kapris.
En son Kevin Adrian Rowle tarafından Çarş. Ağus. 18, 2010 7:35 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 12:48 pm | |
| " İşte, oldu hizmetimden memnun kaldıysanız lütfen bir daha deneyiniz " Krem sürmek krem sürmektir. Hizmetindeki tek fark yavaşlıktı. Ah birde elinin yumuşaklığını saymalıyız. Gerçekten pamuk gibi bir tene sahip... Ya da o benim pamukluğum mu? Ne kadar da mütevaziyim. Ah tanrım... Aptal aptal içimden bir kahkaha attım. Hey Kevin neden öyle bakıyordu bana? Yüzümde birşey varmış hissi uyandırmıştı ve bu pekte hoşuma gitmemişti. Bir anda parmağını yüzüme değdirmişti. Krem sürdüğünden süphem yoktu. Küçük kahkahasından sonra sevecen bir sesle konuşmuştu. " Heey, güzelsen her çeşit güzelsin kremli bile Kapris." Hemen elimle yüzümdeki kremi sildim. Gülümsedim. "Birde sende görmeye ne dersin Kevin? Acaba sende krem ile yakışıklı mısın?" Güneş kremimi alıp Kevin'e doğru sıktım. Yüzü bembeyaz olmuştu. İşte şimdi gülme sırası bende idi. Benim kahkaham Kevin'in kahkahasından büyüktü. Gülerken Şezlonga uzandım. Şezlongda gülmeme devam etmiştim. Sonra gözlerimi Kevin'e çevirdim. Yüzündeki Kremi temizlemekle meşguldü. Çok tatlı görünüyordu. Daha fazla güneşlenmek istemediğimi farkettim. Ayağa kalktım. Kevin'in burnuna parmağımın ucuyla dokundum gülümseyerek. O da gülümsüyordu. Parmağımla dokunduğum yerdeki Krem parmağıma bulaşmıştı. Elimle saçlarını karıştırdım. Küçük bir kahkaha attım. "Hey denize gidiyorum gelmek ister misin?" dedim. Sevecen bir sesle. Onunla yüzme fikri çok güzeldi.
En son A. Kaprisha Alvarez tarafından Çarş. Ağus. 18, 2010 5:27 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 1:23 pm | |
| "Birde sende görmeye ne dersin Kevin? Acaba sende krem ile yakışıklı mısın?"
Bundan sonra yaşayacağımız bir kaç saniyeyi tahmin etmek hiç bir şeydi. Ki düşünmeden kendimi güneş kreminin istilasına uğramış bir şekilde buldum. Yüzüm tamamen beyaz olduğunu düşünmek için dahi olmaya gerek yoktu. Ölsem bile o kadar beyazlaşmayacaktım sanırım. Yinede onun yapması komiğime gitmişti ve birlikte kahkaha atmaya başlamıştık. Tabii onun kahkahası zafer doluydu. Gözümün kenarındaki kremlere rağmen Kapris'in ayağa kalktığını görebilmiştim. Yakınıma gelip burnuma dokunmuş ve yüzümdeki kremi parmağına sürüp küçük afacan çocukmuşumcasına saçlarımı karıştırmıştı. Daha sonra küçük bir kahkaha atmıştı. Kahkahası bana yediğim en tatlı şeymiş gibi geldi. Gözlerine bakmaya çalıştığımda gülümsemesi mutluluk vermişti bana.
"Hey denize gidiyorum gelmek ister misin?"
" Bana karşı konulamaz bir teklifte bulundun "
Demiş ve bir küçük kahkahada ben atmıştım. Sıcak plajın yakıcı kumlarında denize doğru ilerlerken yakınına gelip yüzümde kalan kremleri ona bulaştırmaya çalışıyordum. Didişe didişe sonunda denize varmıştık. Sanırım yaşadığım en tatlı didişmelerdi bunlar. Yoo, kesinlikle öylelerdi. Son bir kaç yıldır yaşadığım en mutlu sabahtı. Hepsi Kapris'in sayesindeydi. Biliyordum... Ah, kesinlikle dakikalar Kapris'in yanında geçtikçe ve onun gözleriyle benim gözlerim birleştikçe fazlasıyla hislerim yoğunlaşıyordu. Elimden, kontrölümden çıkmış bir duruma gelmişti artık. Gerçi bu halden hiç bir şekilde hoşnutsuz değildim yinede saçma bir yerde saçma bir şey söylemek istemiyordum. Ağırdan almıştım öyle devam etmeliydi. Bakalım didişmekte bana acıyabilecekmiydi Kapris. Acı çekiyormuşçasına
" Ee? İlk beni boğma çaban kremleydi, daha sonra denize girmeye karar verdin. Beni öldürmeye kararlı mısın? Hiç bir yolu yok mu yani? "
En son Kevin Adrian Rowle tarafından Çarş. Ağus. 18, 2010 7:34 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 1:59 pm | |
| " Bana karşı konulamaz bir teklifte bulundun " Cevabı hoşuma gitmişti. Aslında herkes kabul ederdi diye düşünmeden de alamıyordum kendimi. Denize doğru giderken sürekli yüzündeki kremleri bana bulaştırmaya çalışıyordu. Bu hoşuma gitmişti. İlk defa bir didişmeden kavgasız ayrılmıştım denilebilirdi. " Ee? İlk beni boğma çaban kremleydi, daha sonra denize girmeye karar verdin. Beni öldürmeye kararlı mısın? Hiç bir yolu yok mu yani? " Onu öldürmeye çalışmak mı? İsterik bir kahkahadan son anda sıyrılmıştım. Denizin kenarında durdurdum Kevin'i. Bana çevirdim ve sevecen bir ses tonuyla konuştum. "Seni öldürmeye çalışsaydım ki çalışmıyorum. Emin ol şuanda ölmüş olurdun. Kısa yoldan yapardım bunu." Gülümseyerek konuşmuştum. Bana bakarken sürekli gülümsemesini anlamış değildim. Ama bu hoşuma gidiyordu. Gülüşü benim gülümsememide sağlıyordu. Karşı koymak imkansız gibiydi sanki. Kevin'i kolundan tutum ve denizin içine doğru çektim. Ah deniz soğuktu. "Hey soğukmuş." dediğim anda kendimi tuzlu suyun içinde buldum. Biri kafamdan bastırıyordu. Bıraktığında dışarı çıktım hemen. Derin bir nefes aldım. "Kevinnnn" diye bağırdım. Neşe ve sitem dolu bir sesle. Kevin kahkahalar atıyordu. Gıcık ama tatlı şey... Ama şimdi görürsün sen! Ellerimle göğsünden hızla ittim ama güçlüydü. Düşmemekte kararlı gibiydi. İyice ittim ama hala dayanıyordu. "Seni öldürmek için bahanem oldu beyefendi." dedim gülerek. Bacaklarımı Kevin'in beline doladım ve ellerimle boynunu sıktım. Tabiki bir şakaydı bu. Onu öldürmek niyetinde değildim. Biraz vakit geçince ellerimi bıraktım ve denizin tuzlu suyuna kendimi bıraktım. Boynunu ovuşturmakla meşgul olan Kevin'e döndüm. "Akıllanmışsındır sanırım." dedim zafer dolu bir sesle.
En son A. Kaprisha Alvarez tarafından Çarş. Ağus. 18, 2010 5:27 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 4:29 pm | |
| "Seni öldürmeye çalışsaydım ki çalışmıyorum. Emin ol şuanda ölmüş olurdun. Kısa yoldan yapardım bunu."
Tehtid dolu bir cümle. Olabilirdi, tabii ki Kapris söylemeseydi. Komik derecede etkileniyordum ondan, bu cümlesinden bile hoşlanmıştım. Sesi kalbime dokunuyor gibiydi. Aynı zamanda hızlı çarpmasını sağlıyorduda. Bu ortamdaki gıcıklık ve şirin şakalar olmasa çok daha hızlı şekilde atabilirdi buna emindim. Kolumu pamuksu yumuşaklıkta elleriyle tutup hızlıca beni suyun içine çekmişti. Su bu sıcak güneşe rağmen son derece soğuktu, ne kadar rahatlamıştım anlatamam. Zaten mutluluktan uçan benim sevincime soğuk suda eklenmişti. "Hey soğukmuş.". Düşüncelerden kafamı sıyrıldığım gibi Kapris'i kafasından tutarak suya bastırmıştım. Hayatımda attığım en büyük kahkahaları atıyordum.
"Kevinnnn"
Hayatımda yaşadığım en tatlı şeydi, buna yemin edebilirdim. Bana kızması o kadar hoşuma gitmişti ki. Kahkahalarıma bir kaç saniye daha devam etmiştim. Beni itip denize düşürmeye çalışmıştı ama hazırlıklıydım."Seni öldürmek için bahanem oldu beyefendi." yüzünde muhteşem gülümsemesi vardı. Ama altında bir sinsiliğin yattığını tahmin edebiliyordum. Bir şeyler yapmazsam gıcıklığına mağruz kalabilirdim ama gözlerimi gözlerinden çekemedim gerçekten. Büyülenmiştim belki de bilerek yapmıştı. Bir anda bacaklarını belime dolayıp elleriyle boynumu sıkmıştı. "Akıllanmışsındır sanırım." . Sesi zaferi rahat bir şekilde kazanmış gibiydi. Zaten onun gözlerine dalmış haldeyken birde bacaklarını aniden belime dolaması tamamen sendeletmişti beni. Elim otomatik olarak boynumu sıvazlamaya gitmişti. Yüzümde bir gülümseme vardı ki aklıma yapacak bir şey gelmişti, yüzümdeki gülümsemeyi silip atmıştım ve yüzümü tamamen acıya boğmuştum. Boğazımı sıvazlayan parmaklarımın arasında tenimi sıkıştırdım, zaten çabuk kızaran tenim şimdi kıpkırmızı bir hal almıştır diye düşünmüştüm. Neredeyse kanayacak gibi gözüküyor olduğundan emin olmuştum, acı hissi bile duymamıştım vücudum çabuk kızarıyordu gerçekten. Şimdi bu halde Kapris'in paniklememesi imkansızdı. Soğukça bir ses tonuyla
Bu,... Gerçekten acıttı... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 4:52 pm | |
| Bu,... Gerçekten acıttı... Ah sanırım cidden acıtmıştım. Herkes elin ağır derdi ama bu kadar değildi yani... Elini boğazından çektiğinde kıpkırmızı olduğunu gördüm. Hemen yanına gittim. Elimle çenesini kaldırdım ve boynuna baktım. Gerçekten kızarmıştı. Kanayacak gibi duruyordu ama bu sadece deride oluşmuş bir kızarıklıktı. İçten kanıyor olsaydı morarırdı ki bu kesinlikle mor değil kırmızıydı. Okulda kızılay kolundaydım küçükken ve bu alana merak saldığım söylenebilirdi.
"Özür dilerim..." dedim ama Kevin hala üzüntülü bir yüz ifadesi ile bakıyordu gözlerime. Ah özür diledim işte başka ne yapabilirdim? "Ah hadi koca bebek o kadar acımış olamaz." Biraz daha bekledim ama hala üzüntülüydü. "Tamam tamam of bir kere daha özür dilerim. Off senin için ne yapayım koca bebek beni affetmen için." Kevin gülümsemişti bu sefer. Ah bütün erkekler çıkarcı olmak zorunda mıydı? Ama Kevin'in çıkarcılığı hoşuma gitti denilebilirdi. Tanrım kafayı yemeye mi başlıyordum? "Şimdi ne istiyorsun söyle bakalım?"
En son A. Kaprisha Alvarez tarafından Çarş. Ağus. 18, 2010 5:27 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 5:07 pm | |
| "Ah hadi koca bebek o kadar acımış olamaz.". İstediğim türden değildi bir kaç tane özür dilemesi. Boynuma dikkatlice bakmıştı, gözleri bir şeyler anlamış gibi gözüküyordu. "Tamam tamam of bir kere daha özür dilerim. Off senin için ne yapayım koca bebek beni affetmen için.". Bu sefer yüzüme gelen gülümsemeyi durdurmamıştım hafifçe gülümsemişti. Sonuçta kanamadıysada oldukça kızarık göründüğünden emindim. Ayrıca denizde her ne kadar sıcaklığını hissetmesekte güneş yukardan üstüme doğru ışınlarını doğrultmuştu bile. En azından suyun soğukluğu yüzünden onun yakıcı sıcaklığını hissetmemek oldukça iyiydi. Onun ışığı sayesinde kırmızılık daha açık bir renk haline gelmiş olmalıydı. Aman tanrım ne ciddiye almıştım bu kızarıklık olayını fakat işe yaramış gibiydi çünkü elde etmek istediğim şey söylediği cümlenin içinde saklıydı. "Şimdi ne istiyorsun söyle bakalım?". Bir bakalım, daha ne isteyeceğimi düşünmemiştim açıkcası. Fazla aşırı kaçıcak bir şey zaten istemeyecektim ama boşu boşuna kızartmamıştım. Komik bir dillede yumuşatırsam belki istediğim şeyi yapabilirdi Kapris. Ya da önünde erimezsem, çok ciddi anlamda ondan etkileniyordum, aslında bu kadar rahat tavırlarıma alışmasam önünde normal davranışlar bile sergileyemezdim, hissettiğim duygular oldukça yoğunlaşmaya başlamıştı her ne kadar yeni yeni samimileşmeye başlasak bile bu ilişkinin bir devamı olacağı konusunda kuşkum yoktu. En azından benim bakımımdan bu şekildeydi ve onun bu konuda ne düşündüğünü bilmeden yorum yapmam doğru olmazdı. Kim bilir onun benim hakkımda düşünceleri belki düşündüğüm yönden değildir? Gün bitmeden ya da en azından Kapris'le bugünlük ayrılmadan ona bir şeyler söylemeliydim. En azından şimdilik değil. Daha sonra cevap verme zorunluluğumu farkettim. Ses tonumu istediğimi gibi pek ayarlayamasamda iyi çıkmıştı.
" Bir bakalım, çok eskiden bir yerim acıdığında annem öpersem geçer gibi bir şey söylüyordu. Ah, nasılda unuttum o cümleyi. Belki Kapris deneyerek bana hatırlatabilir? Çünkü gerçekten çok acıyor. "
En son Kevin Adrian Rowle tarafından Çarş. Ağus. 18, 2010 7:31 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 5:26 pm | |
| " Bir bakalım, çok eskiden bir yerim acıdığında annem öpersem geçer gibi bir şey söylüyordu. Ah, nasılda unuttum o cümleyi. Belki Kapris deneyerek bana hatırlatabilir? Çünkü gerçekten çok acıyor. "
Ah tanrım sonunda böyle birşey olacağını hissetmiştim. Gülümsedim. Tamam yapbilirdim hehalde ama daha çok acıyabilirdi. Hem beni suya daldırdığından dudaklarımda tuzlu su kalıntıları olduğundan şüphe yoktu. Vazgeçirme umuduyla bir açıklama yaptım. Hey ondan hoşlanmış olabilirdim ama hiçbir erkeği bnun için öpmem boynundan olsa bile. Ama Kevin'e güvenmeye başlamıştım. Neyse bir yerden başlamalıydım.
"Tamam ama daha fazla acırsa bilemem çünkü tenin domates gibi Ve dudaklarımda tuzlu su var cicim." Ah erkeklerin hepsi aynı soydan mı gemişti? Yüzündeki ifadeyi biliyordum. Sorun değil ifadesiydi bu. Kevin'e daha da yaklaştım ve boynuna bir öpücük kondurdum. Acımamıştı herhalde ki Kevin gülümsüyordu. Ah şu erkekler... Sanırım artık yüzebilirdik. Ah hiç yüzesim yoktu. Güneşlenmek daha doğrusu sahilde oturmak süper olurdu. "Imm çıkalım mı? Yoksa yüzelim mi?" |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 5:45 pm | |
| "Imm çıkalım mı? Yoksa yüzelim mi?"
Aldığım o öpücükten sonra sanırım benden sahile kadar iki elimin üstünde gitmemi isterse yapardım. En azından yapmaya çalışırdım. İsteklerimi bir şekilde yaptırmayı seviyordum ancak Kapris'in boynumu öpmeyi kabul etmesi bunu istediğini en azından bundan hoşlandığını göstermezdi bana. Bir şekilde ondan bir ışık görmedikçe ona çok yaklaşmamaya karar verdim. Haha! Ne kadar yapabilirsem ona karşı artık? ... Deniz'de biraz açılmıştık sahile bakınca anlamıştım. Ona şöyle bir öneride bulundum.
" Peki şöyle yapalım, sahile kadar yüzmeye ne dersin? "
Kapris'in yüzmeye başlamasından cevabının evet olduğunu anlamıştım. Hemen ardından bende yüzmeye başlamıştım henüz ona yetişmiştim ki o dahada hızlandı. Ah, ona yenilirsem buna takılacağını biliyordum kesinlikle. Ama onu geçebileceğimide düşünmüyordum gerçekten çok iyi yüzüyordu. Yenilgiyi kabullenip arkasından sahile çıktığımda nefes nefeseydim, ona baktığımda onunda nefesinin sıklaştığını görüyordum ama benimkine kıyasla onun ki çok küçüktü. Kabul. Yüzemiyordum. Ya da Kapris deniz kızı falandı. Dışarı çıktığında yüzgeçlerini saklıyor falan olmalıydı. Bu düşünce beni güldürmüştü. Küçük bir zafer kahkahası attığını görebiliyordum ama daha bu konuya takılabileceğini düşünüyordum, en azından ben olsaydım daha çok uğraşırdım diye düşünüyordum. Henüz..! Şezlonga geçip saçlarını ve vücudunu havlusuyla kurulamaya başlamıştı ona biraz baktıktan sonra şezlongunun yanındaki kumlu yere kendimi bırakmıştım. Sırtım kumdan dolayı biraz yanmıştı ama sıcaklığı, ben soğukken hoşuma gider bir hale gelmişti. Saatin biraz geçtiğini sanıyorum hava biraz soğumuştu.
" Kum adamla, zafer dalgası geçmiyecek misin bayan Kapris? " |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 6:26 pm | |
| " Peki şöyle yapalım, sahile kadar yüzmeye ne dersin? "
Süper fikirdi. Beni asla geçemeyeceğini bilmesi gerekirdi. Hemen yüzmeye başladım. Yüzmemye başlamamdan anlamıştı kesinlikle ki o da arkamdan yüzmeye başlamıştı. Onu çoktan geçmiştim. Sahile çıktım ve onu bekledim. Çıktığında o da benim gibi nefes nefeseydi ama benimki daha küçüktü kesinlikle. Bu çocuktan hoşlanmaya başlamıştım sanırım. Bu yapıma hiç uygun değildi kesinlikle. Şezlonga geçerek havlumla üstümü kurulamaya başladığımda oda kumlara bıraktı kendini. Bana çok uzun gelen bir zamman sonra konuştu sevecen sesiyle.
" Kum adamla, zafer dalgası geçmiyecek misin bayan Kapris? "
Aslında kesinlikle dalga geçmeliydim. Yani yapı bakımından ama onunla dalga geçmek içimden gelmiyordu. Ona gülümseyerek baktım. Çok tatlı görünüyordu. Neden hala benimle burada olduğunu kestirmek zordu. Fakat burada durması hoşuma gitmiyor değildi. Bu güzel günde sahilde yalnız kuşlar gibi durmak istemezdim. Siyah büyük güneş gözlüklerimi çıkardım ve taktıktan sonra sırtüstü şezlonga uzandım. Sanırım artık bir cevap vermem gerekiyordu. Yüzümü güneşin ışınlarına teslim ederek cevap verdim sorusuna.
"Güneşin tadını çıkarmak istiyorum. Ama istersen sende biraz güneşimin tadına bakabilirsin." Son cümleyi gülümseyerek söylemiştim. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 7:23 pm | |
| "Güneşin tadını çıkarmak istiyorum. Ama istersen sende biraz güneşimin tadına bakabilirsin."
Neşeli bir kahkaha göndermiştim havaya. Demek sonunda güneşinden bir şeyler tırtıklayabilecektim. Kuma yatmaktan vazgeçmiştim, küçük kum taneleri sırtıma batmaya başlamıştı. Ani bir hareketle kumdan doğrulduğumda sırtımda ki kumların büyük kısmı diğer kum arkadaşlarının yanındaki yerlerini almıştı. Daha sonra olduğum yerde büyükçe zıplayıp yere dik olarak ayak bastığımda kumlardan kurtulmuştum. Güneş bulutların arasına girmiş gibi görünüyordu, kesinlike bu durumda onu daha çok seviyordum, daha az yakıcı, daha az göz kamaştırıcı. Aslında kumdan kalkmamım nedeni Kapris'i göremememdi, garip bir şekilde ona çekiliyordu gözlerim. Bu konuda ne yapacağımı bilmiyordum, yani ona karşı duygu dolu hisler besliyordum. Bir gün takılıp daha sonra görüşmeyeceğim biri değildi olamazdı. Duyduğum tüm gülümsemeler arasından onun gülümsemesi en çok sevdiğimdi. Sevmek? Ah, evet. Onu seviyordum. Tüm bu yaşadığımız eğlenceli şeyler arasında onu sevdiğim gerçeği yatıyordu. Belki onu hiç tanımıyordum, belki hayatı hakkında pek fazla bir bilgim yoktu ama tek bakışında ona güvenebileceğim tek kişide oydu. İçimden duygu patlamaları ona hissettiklerimi söylememi haykırıyordu. Birazdan söyleyeceklerim umut dolu ve ciddi şeyler olmalıydı, aynı zamanda ses tonumda öyle olmalıydı. Siyah bikinisiyle ve siyah güneş gözlükleriyle şezlonga tüm ihtişamıyla, evet gerçekten tüm ihtişamıyla şezlonga uzanmış olan Kapris'in yanındaki boş şezlonga oturup öksürdüm ve bana doğru doğrulmasını ve gözlüklerini çıkarmasını sağlamıştım. Aslında doğrulduktan sonra yavaş hareketlerle gözlüklerini ben çıkarmıştım, gözlerini görmek istiyordum. İşte, itiraf zamanı. Tüm hislerimle ve duygulu ses tonumla.
Eminim bu herifin tüm gün boyunca yanında neden kaldığını düşünüyorsundur. En azından düşünmemeni tercih ederdim eh, hoşnut olmadığın bir durumsa tabii. Gerçek şu ki Kapris, Kevin Adrian sana karşı. Sana karşı bir şeyler hissediyor... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 8:30 pm | |
| "Eminim bu herifin tüm gün boyunca yanında neden kaldığını düşünüyorsundur. En azından düşünmemeni tercih ederdim eh, hoşnut olmadığın bir durumsa tabii. Gerçek şu ki Kapris, Kevin Adrian sana karşı. Sana karşı bir şeyler hissediyor..."
Bunlar duyduğum en korkunç şeylerdi. Bir erkeğin itirafları bunu daha öncede duymuştum. Dominic beni bu sözcüklerle kandırmıştı. Ah şimdi o pisliği hatırlamanın sırasımı Kapris diye azarladım kendimi. Gözlerim şaşkınlıkla ona bakıyordu. Tamam ona karşı bende boş değildim. Ona güvenmek istiyordum ama en son bir erkeğe güvendiğimde neler olduğunu bir ben bir de annem ah bir de tanrı biliyordu. Bu cümleye cevap vermem gerektiğini hissettim. Aslında bir soru değildi... Yutkundum.
"Kevin, bak... ben de sana. boş değilim... ama bilemiyorum... Ben. bak-"
Dudaklarımı dudaklarıyla durdurmuştu. Bu öpüş beni afallatmıştı. Bunu hiç beklemiyordum. Dudakları yumuşacıktı. Bundan hoşlanmış olamazdım. Tanrım bir süre sonra dudaklarım beynimin kontrolünden çıkmış kendi başına buyruk hareket ediyordu. Ellerimi göğsüne koyup ittim onu. Yoksa nefessizlikten ölebilirdim. Alnını alnıma dayadı. Hızlı hızlı nefes alışlarımın yüzüne çarptığını biliyordum. Kalbim sanki yerinden fırlacakmış gibi atıyor. Damarlarımdaki kan her zamankinden daha hızlı akıyordu. Midem karıncalanmıştı. Sanırım ölüyordum! Saçmalama Kapis... Bu sadece bir öpücük! "Ben..." birşey diyemiyordum. Sözcükler dudaklarımdan dökülmüyordu. Tanrım... |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 8:46 pm | |
| "Kevin, bak... ben de sana. boş değilim... ama bilemiyorum... Ben. bak-"
Daha fazla dayanacak gücüm kalmamıştı. Kapris endişeli bir şeyler söylerken tam olarak ne hissetiğini açığa vurmamıştı. Sanırım daha tam olarak bana güvenmiyor ama söyleyeceklerini düşünmesinden önce o muhteşem ve karşı koyulunamaz dudaklarını öpmem gerekiyordu. Çok vakit kaybetmemiştim, öpmemden önce bir şeyler düşünmesini istememiştim sadece, öptüğümde nelerin değişeceğine kafa yormasını istiyordum. Aslında tam olarak onun olmak ve benim olmasını istiyordum. Evet bunu söyleyecektimde. Tabii, pürüzsüz dudaklarını bırakabilirsem. Bırakamıyordum gerçekten. Bu yaşadığım saniyeler hayatımın en duygu dolu anlarıydı. İçimdeki mutluluk kelebeklerini hissedebiliyordum bile, ama onların uçması için tam olarak bir cevap almalıydım. Düşündüklerimi söylemeliydim ki nefesinin tamamen tükendiği için olsa gerek ellerini göğsüme koyup beni geri çekmişti. Yinede geri itmesine izin vermeyip dudaklarımı alnına koymuştum, onu bırakmayacağımı anlatır gibi bir hali vardı vücudumun. Kulağına usulca yaklaşıp,
" Hemen cevap vermeyebilirsin. Alınmam kırılmam üzülmem. Sadece sebebimin sana olan aşkımdan olduğunu bil ve alacağım cevapların en iyisininde sana ait bir aşka sahip olabileceğimin karşılığıdır. İzin ver senin olayım, izin ver biz olalım Kapris. " |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Çarş. Ağus. 18, 2010 9:10 pm | |
| " Hemen cevap vermeyebilirsin. Alınmam kırılmam üzülmem. Sadece sebebimin sana olan aşkımdan olduğunu bil ve alacağım cevapların en iyisininde sana ait bir aşka sahip olabileceğimin karşılığıdır. İzin ver senin olayım, izin ver biz olalım Kapris. "
Tamam bittiğim andır. Bunu istediğimi biliyordum. Ne yapacağımı bilemiyordum. Ne diyebilirdim ki Tanrım... Tamam bunu istiyordum. Sanırım bu ilişkiyi istiyordum. Ne diyeceğimi cidden bilemiyordum. Bugün plaja ne için gelmiştim ne ile karşılaştım. Bu duruma uygun tek sözcük bulamıyordum. Alnımı çektim ve gözlerine baktım. Dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum ama daha fazlasını istediği belliydi. Şimdilik bu kadar yeterdi. Sanırım... İşaret parmağımı dudaklarına bastırdım. Sanki bana ait olmayan bir ses tonuyla konuşmuştum. Gülümsedim beynimi değil kalbimi dinliyordum.
"Cevabını aldığını umuyorum." |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Perş. Ağus. 19, 2010 7:02 am | |
| Kapris bir şey söylemiyordu, ya da bir şey yapmıyordu. Bana günlerce beklemişim gibi gelmişti. Aslında sadece onun cevap vermesini beklemek değil. Sanki bu anı, bütün bu söylemek istediklerimi ona ilk gördüğüm günden beri söylemek için bekliyordum. Bir anda olmuştu işte. Cevabı hayır olsa bile pişman olmayacağım bir şeydi, emindim. Sadece canımı sıkan Kapris'in düşüncelere dalıp sanki dehşet içerisine düşüyor gibiydi. Bunu anlayacak durumda değildim... Sıcak alnını alnımdan çekti ve gözlerime derince baktı. Aynı şekilde bende gözlerinden bir şeyler koparmaya çalışır gibi ona bakıyordum. Sanki bir şeyler değişmiş gibiydi, sanki en çok istediğim şey olmuş gibiydi. Yavaş hareketlerle-ya da bana öyle geldi- dudağıma küçük bir öpücük kondurup geri çekti dudaklarını Kapris. Bu, kesinlikle evet demesinden daha iyiydi. Onun beni ilk öpmesiydi, fazlasıyla hoşuma gitmişti. Küçük bir öpücük olsa bile tadı yoğun bir his ve mutluluk verdi. Henüz dudaklarına kavuşmuşken bırakmaya niyetli değildim ama yine öpeceğimi düşündüğünde İşaret parmağını dudaklarıma bastırmıştı. Parmağına bile küçük bir öpücük kondurmaktan kendimi alamamıştım.
"Cevabını aldığını umuyorum."
Kesinlikle, almıştım. İnanılmazdı... Bu plajı sırf bu yüzden en sevdiğim yer olarak değiştirebilirdim. İnsanların başklarına bağlanması, kendi elinden olmayan bir şeydi... Ve ben her dakika daha fazla bağlanmak için can atıyordum Kapris'e. Sevgilime... İçimde bir şeylerin tamamlandığını hissediyor gibiydim. Yarım kalan bir şeylerin... Daha yeni başlıyorduk. İki şezlong arasında bakışıyorduk, tamamen güzellik için yaratılmış gerçek dışı bir şeye bakıyor gibiydim aslında. İçimi titreten bir şeyler vardı onda. Daha sonra içimdeki mutluluktan gülme hissini bastıramamıştım bir anda gülmeye başladım başımı yukarı kaldırıp bir kahkaha bile atmıştım. Güneş batmaya başlamıştı ve biz doğmaya başlamıştık...
" Elbette, tuzlu dudaklım benim. Seviyorum seni, varlığını içimde hissedebildiğim kadar çok. Oh, unutmadan adresini mesajlarsın, tüm New York'u gezdirme bana acımasız sevgili." |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Perş. Ağus. 19, 2010 12:43 pm | |
| " Elbette, tuzlu dudaklım benim. Seviyorum seni, varlığını içimde hissedebildiğim kadar çok. Oh, unutmadan adresini mesajlarsın, tüm New York'u gezdirme bana acımasız sevgili."
İstem dışı attığı kahkaha gülümsemem neden olmuştu. Güneş batmaya başlamıştı ve bizimde gitme vaktimiz gelmişti. Adresmi ona gönderirdim tabiki. Aslında klından tutabilirdi. "Manhattan Residance 30 numara" dedim. Sesimdeki neşe beni bile şaşırtmıştı. Aslında bana sevgilim denmesinden hoşlandığım söylenemezdi ama Kevin'in demesi hoşuma gidiyordu. Ayağa kalktım ve mavi plaj elbisemi giydim. Çantamı koluma taktım ve Kevin'e baktım. Gülümsyerek konuşmuştum. "Gitme zamanı tatlım. Ben bir arkadaşımla buluşacağım." dedim ve Kevin'e küçük bir öpücük daha kondurduktan sonra neşeli adımlarla arabama yöneldim. Kevin'in beni izlediğini hissediyordum. Mutluluğn doruk noktasına ulaşmak bu kadar kolay olamazdı. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Perş. Ağus. 19, 2010 12:57 pm | |
| |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Güneş Altında Tutulma Perş. Ağus. 19, 2010 1:48 pm | |
| Kaprisha - 4 şöhret puanı 20 dolar Kevin - 9 şöhret puanı 45 dolar |
| | | | Güneş Altında Tutulma | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |