Misafir Misafir
| Konu: Farley Inga Shaw Salı Ağus. 03, 2010 9:47 pm | |
| Ad Soyad:Farley Inga Shaw Cinsiyet:Kız Seçiminiz: ( Kariyer, Şöhret)Şöhret Örnek Rp:*Daha önvce bir sitede kullanılmıştır! Ana karakter bir vampirdir.... AVLANMA Kadife örtü beyaz ve taş gibi vücudun da dolanıyor ama onun taş gibi olan bedeni bu yumuşaklığı hissedemiyordu. Her zaman olduğu gibi pencereye, parlak güneşe göz ucuyla bir göz gezdiriyor ve kapkaranlık perdelerini güneşi örtmek için çekiyordu. İşte her günü böyle bir özlemle geçiyordu Emeri’nin. Güneşe duyduğu özlemi başka hiç kimseye duymamıştı. Ama uzun zaman olmuştu artık üzülmüyordu! Çünkü alışmıştı artık o sopsoğuk bedenine ve karanlık ve soğuk ortamlara. Artık ağlamıyordu. İçini çekip ağzından‘’Keşke hala insan olsaydım.’’ gibi bir cümle çıkmayalı oldukça uzun zaman olmuştu. Adeta bedeni taşlaştıkça ruhu da taşlaşmıştı. İnsanlara beslediği kin giderek büyüyordu içinde. Ama onları dışarı çıkaracak günü bekliyordu. Perdeleri sıkı sıkı örttükten sonra üstünü giyinmek için gardırobuna gitti. Bütün elbiselerini yatağının üstüne attıktan sonra beyaz tenini ortaya çıkaran gri mini bir elbise giydi. Saçlarını özenle tarayıp, uzun saçlarını avuçlarının arasına alarak topuz yaptı. Makyajını elbisesi ile tamamlamak için gri ve siyah tonlarını kullanarak yaptı. Dudağına şeffaf bir parlatıcı sürdükten sonra çantasını alıp siyah ve şık pelerinini üstüne geçirip kendini yalnız kalacağı bir yere ışınladı. Yasak ormana! Burası günün bu saatinde bile olsa oldukça karanlıktı. Emeri burayı seviyordu. Çünkü yalnız kalıyor ve düşünmeye başlıyordu. Emeri düşünmeyi seviyordu. Zaten hep düşünürdü! Koyu kırmızı gözlerini sabit bir noktaya dikip, ellerini çenesinde kenetleyip düşünürdü. Genelde kendini sorgulardı veya kötü şeyler düşünürdü. Ama kendini sorgulamak onun vazgeçemediği şeylerden birisidir. Siyah topuklu ayakkabılarını yerdeki yaprakların arasında dolaştırırken, yaprakların çıkardığı hışırtı sesini dikkatlice dinliyordu. En sonunda hiç kimsenin olmadığı bu karanlık ormanda en sessiz yeri bulunca karşısında ki koca ağacın altına oturarak ellerini çenesine kenetleyip gözlerini de çalıların oraya dikerek yine düşünmeye başladı. Hayatı normal bir insanın aksine oldukça monotondu. Ama dert ettiği şey bu değildi. Hatta bu monotonluktan memnundu da. Dert ettiği şey aslında kendisiydi. Sonuçta bu monotonluğu o yaratmıştı ve hayatında insan kanı içmekten başka bir heyecan yoktu! Yine de kan içmek zevkliydi. Hani ‘’Kanını akıtırım senin.’’ deler ya! İşte Emeri gerçekten de insanların kanını akıtıyordu. Hem de hiç acımadan. Bunları düşününce biraz gülümsedi ve; ‘’Zaten yapabildiğim tek şey kan akıtmak ve o kanları afiyetle içmek!’’ dedi fısıltıyla. Ama kendini küçümsüyordu. Emeri kafasına koyduğu her şeyi yapabilen bir kızdı. Üstelik yeteneklerinin de farkındaydı ama onları hiçe saymayı tercih ediyordu. Kendini küçümsemeyi çok severdi çünkü. Yıllardır bıkmadan yaptığı tek şey kendini küçümsemekti ve kolay kolay bıkmayacaktı da anlaşılan. Emeri ormanın ortasında oturmuş düşünürken aklına gelen şey acıkmış olmasıydı. Neredeyse bir hafta olmuştu sıcak ve taze bir kan içmeyeli. Ağzı sulanan Emeri ayağa kalkıp oldukça soğuk olan kırmızı gözleriyle etrafını kontrol etmeye başladı. Bir insan arıyordu. Açlığını, susuzluğunu dindirmek için bir insan. Kulaklarını yem bekleyen bir kartal gibi açarak ormanı dinlemeye başladı ve duyduğu sesler hoşuna gitmeye başladı. Küçük bir kız sesi; ‘’Sence orman güzel mi?’’ Bir diğer ses de küçük kıza cevap verdi; ‘’Tatlım, bence oldukça güzel! Yoksa sen beğenmedin mi?’’ Bu ses bir kadın sesiydi. Olsa olsa 25-30 yaşları arasında ki bir sese benziyordu. Emeri kulaklarını iyice açarak devam eden konuşmaya kulak kabarttı; ‘’Beğendim ama ormanda tehlikeli şeylerin olduğunu söylemişti babam. Doğru mu anne?’’ ‘’Doğru tatlım ama ben yanındayken sana hiçbir şey olmaz merak etme.’’ Bu lafı duyunca Emeri ufak bir tebessüm etti. Ancak bu tebessüm ‘’Yanılıyorsunuz.’’ anlamındaydı. Emeri küçük bir yarasaya dönüştü ve devam eden sesin oralara doğru uçmaya başladı. Az sonra ikisi de ölecekti. Yazık olacaktı doğrusu! Ses git gide yakınlaşırken Emeri de, durmuş ve bir çeşit bitkiyi incelemekte olan anne kıza baktı ve yeniden insana dönüştü. Adımlarını sıklaştırarak onların yanına yaklaştı. Aralarında çok mesafe kalmadığını gören Emeri sesini ayarlayarak; ‘’Affedersiniz!’’ dedi. Anne arkasını döndü ve Emerinin buz kesmiş kırmızı gözlerini görünce telaşla kızına baktı ve o anda Emeri annenin boynuna atıldı. Küçük kız ise olanları görünce bağırmaya çığlık atmaya başladı. Emeri kanın verdiği o muhteşem hazla ayağa kalkıp gülümseyerek küçük kıza baktı ve gözünü bile kırpmadan küçük kızın boynuna da atıldı. Küçük kız zaten savunmasız olduğu için onu öldürmek hiç de zor olmadı. Emeri doymuş bir vaziyette işlediği iki cinayete bakarak gülümsedi ve kendini yine o ağacın olduğu bölgeye ışınladı. Artık rahattı bu taze kan ona yaklaşık 3 hafta yeterdi! |
|
Misafir Misafir
| Konu: Geri: Farley Inga Shaw Çarş. Ağus. 04, 2010 4:07 pm | |
| Constance Billard & II. Sınıf |
|