Gossip Girl RPG
Gossip Girl RPG
Gossip Girl RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Gossip Girl Role Play Sitesine Hoş Geldiniz!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Duyurular



~
House Party kurgumuz başlamıştır katılmak için tık!




~
Seviye sistemi kaldırılmıştır.


~
Yeni Popülerlik sistemi düzenlenmiştir. Lütfen göz atınız tık!


Keyifli Role Play'ler...
Gossip Girl
~ NY gençleri neredesiniz? Dedikodularınızı bekliyorum. Bilgi için tıklayın.


Seviliyorsunuz. Xoxo

Yönetim Kadrosu
Samantha Celest Pam10 Samantha Celest Lalea10

 

 Samantha Celest

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Samantha Celest Empty
MesajKonu: Samantha Celest   Samantha Celest EmptyPerş. Tem. 29, 2010 7:50 pm

Ad Soyad:Samantha Celest Montgomery
Cinsiyet:kız
Seçiminiz: ( Kariyer, Şöhret) Şöhret
Örnek Rp:

Zor nefes alıyordu Samantha. Arkasından gelen adam silahını ona doğrultmuş, öldüreceğini söylüyordu. Neden bunu yapmak istiyordu? Sam hiç bir şey anlamıyordu. Sadece koşuyordu, koşuyordu ve koşuyordu. Başını adama bakmak için çevirdiği anda bir şeye takılıp düştü. Keşke beyaz giymeseydim diye düşünürken bu durumda nasıl bunu düşündüğünü anlayamıyordu. Oysa ki evden ayrılırken herşeyin çok güzel gideceğini düşünmüştü. Beyaz, dizlerinin üstünde biten elbisesi ile çok güzel görünüyordu ama şimdi pek güzel denilemezdi Sam için. Sarı saçları düşe kalka düşe kalka artık siyah bir çamurla kaplanmıştı. Beyaz teni ise ara ara morluklarla kaplıydı. Düştüğünde bir çok taş teninde yaralar açmıştı ve hala açmaktaydı. Bir anda büyük bir acıyla çığlık attı. Onu kovalayan adam saçlarından yakaladığı gibi onu ayağa kaldırmıştı. Şimdi adamın yüzünü daha rahat görebiliyordu. Simsiyah gözleri öfkeyle kaplıydı. Siyah karmakarışık saçları omuzlarına kadar geliyordu. Biçimsiz burnu ve öfkeyle hırlayan uzun dudaklarıyla daha da korkunç oluyordu. Yüzünün büyük bir bölümü çillerle kaplıydı. Bunun yanı sıra yarısı kesilmiş olan sakalı, insanı ürperten görüntüsünü daha da kötü yapıyordu. Sam kendini tutamayarak çırpınmaya, çığlıklar atmaya başladı. Adam diğer eliyle Sam'in boğazını sıktı. Sam adam boğazını sıktığında bir sıvının göğüslerine doğru aktığını hissetti. Adamın eli kanıyordu herhalde. En son düştüğünde elbisesinin üst kısmının büyük bir bölümü yırtılmıştı. Adam saçlarını bırakarak işaret parmağını dudaklarına götürüp susmasını söyledi. Silahını Sam'in vücudunun her noktasında gezdirmeye başladı. Yırtık olan elbisesini iyice yırtıyordu şimdi. Sam gözlerini sıkıca kapatmış. Avuçlarını hiç sıkmadığı kadar çok sıkmıştı. Uzun tırnakları her geçen dakika derisine daha da işliyordu. Adamın elinin boğazından aşağıya doğru kaydığını hissettiğinde gözlerini korku ve endişeyle açtı. Geriledi. Adam ona doğru geldi.

"Benden ne istiyorsun? Bırak beni, gideyim. Sana hiç bir şey yapmadım. Lütfen bana bir şey yapma, yalvarırım."

Sam'in sesi hiç bu kadar titrek çıkmamıştı. Adam Sam'e iyice sokuldu. Burnunu Sam'in boynunda gezdiriyordu. Sanki kokusunu hiç unutmamak istiyordu. Sam artık dayanamayarak ağlamaya başladı. Titrek bir sesle adama onu bırakması içni yalvarıyordu. Fakat adamın pek aldırış ettiği yoktu. İlgilendiği tek şey Sam'in vücudu gibiydi. Silahını beline koyarak Sam'i kendine daha çok çekti. Artık birbirlerine temas ediyorlardı. İki elinide Sam'in vücudunda gezdirmeye başladı. Aşağılara gitmeye başladığında Sam'in hıçkırıkları daha da çoğaldı. Adam Sam'in kulağına eğilerek ürpertici bir sesle fısıldadı.

"Şu ana kadar seni öldürmek istiyordum. Ama şimdi bunu nasıl bir haksızlık olduğunu anladım. Bu vücudun harcanmadan yok edilmesi hiç adil değil. Ah Samantha şimdii beni memnun edeceksin. Anladın mı? Memnun olmazsam sonun kötü olur. Bu işi zorla yapmayı sevmiyorum, pek. Eğlenceli olmadığını söylemiyorum. Zorla daha eğlenceli olsa da uğraşmak istemiyorum."

Sam ne yapacağını bilemiyordu. Böyle bir şey yapmayı aklından bile geçirmezdi. Adam Sam'in elbisesinin kalan ipini eliyle kolundan aşağıya doğru indirmeye başladı. Sam artık ölmek istiyordu.Neden ilk başta kaçmıştı ki? Adamın pürüzlü dudakları Sam'in vücudunda dolaşmaya başladığında Sam bayılmak üzereydi. Hıçkırıkları her yanda yankılanıyordu. Adam Sam'i sertçe itti. Sam yere sırtüstü düştü. Adam tam üzerine yatacaktı ki arkadan gelen ses ile irkildi.

"Bırak onu pislik herif. Eğer onu bırakmazsan..."

Sam şu ana kadar ilk defa gülümsedi. Bu Samantha'nın sevgilisi Mike idi. Mavi üzerinde Sam seni seviyorum yazan bir tişört giymişti. Siyah kot pantolonu onu daha da yakışıklı gösteriyordu. Mavi gözleri Sam'in mavi gözleriyle mükemmel bir uyum içindeydi. Kırmızı dolgun dudakları öfkeden titriyordu.

"Oy oy oy kızımızın sevgilisinden çok korktum. Ah tanrım yardım et bana. Ne yaparsın? Öldürür müsün beni?"

Adam'ın Sam'in sevgilisine aldırış ettiği yoktu. Sesi alay kokuyordu adeta. Eğilerek kaldığı yerden devam etmeye başladı. Sam artık direniyordu. Kollarıyla adamı itmeye çalışıyordu ki adam elleri ile Sam'in kollarını yere sabitledi. Bu sefer ayaklarıyla engel olmaya çalışıyordu ama adam üzerinde otururken bu hiç kolay değildi. Bütün bu direnme bir kaç saniyede gerçekleşti. Mike yanına geldiğinde Sam onu hiç bu kadar öfkeli görmemişti. Adamın uzun siyah saçlarından tutarak çekti.

"Sana onu bırakmanı söylemiştim." diyerek adamı çok olmasada biraz uzağa fırlattı. Adam bayılmışa benziyordu. Sam şaşırmıştı ama şimdi bununla uğraşacak vakti yoktu. Hemen ayağa kalktı. Elbisesinin kalan tek ipini omzuna geçirdi. Mike'a sarıldı ve dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu. Mike'da Sam'in öpücüğüne karşılık veremeden edemedi. Bu neredeyse imkansızdı. Sam'in dolgun, yumuşacık ve pürüzsüz dudaklarını onu tahrik etmeye yetiyordu. Tam Sam haydi kaçalaım diyecekti ki bir silah patlaması ile çığlık atması bir oldu. Mike'ın Sam'e sarılmış sımsıkı kolları yavaşça gevşedi. Sam'in kollarına düştü. Sam hıçkırıklarla ağlamaya başladı bir yandan da "Mike, sevgilim bitanem benimle kal." diye yalvarıyordu. Mike Sam'in yanağını okşadı.

"Seni seviyorum. Beni unutma."

Bu Mike'in son sözü oldu. Gözleri yavaşça kapandı. Sam Mike'a sıkıca sarıldı. Ona çok kısa gelen ama uzun bir süre öyle kaldı sonra Mike'ı hafifçe yere yatırdı. Arkasını döndü ve ayakta kahkahalar atan adama baktı. Gözlerinden öfkesi okunuyor olmalıydı. Adeta ateş püskürtüyordu. Adama doğru yaklaşmaya başladı. Adam ona iğrenç bir şekilde gülümseyerek silahı uzattı. Sam şimdi gerçekten şaşırmıştı.Adam silahını ona veriyordu. Hiç yapmayacağı bir şeyi yapacağını, onu öldüreceğini bile bile... Sam silahı hemen aldı. Adama doğrulttu. Tetiği çekecekti ki arkadan bir çığlık duydu. Hemen arkasını döndü ama hiç kimse yoktu. Mike kıvranıyordu. Ama kimse yoktu. Bunun nasıl bir numara olduğunu anlamasa da adama doğru tekrar döndü ama adamın elinde bir silah vardı. Sam'in vücudunu bir korku dalgası çevreledi. Sam'in gözlerindeki korkuyu gören adam büyük bir kahkaha attı. Sam silahını hala havada tutuyordu. Tetikte olan parmağını bastırdı ve tetiği çekti. Ama hiç bir şey olmamıştı. Adam ona avucunu gösterdi. Avucunda bir çok kurşun vardı.

"Bunları mı arıyordun güzelim?" dedi küstah bir ses tonuyla. Sam silahını attı. Koşmaya başladı ama kaçmak için çok geç kalmıştı. Adam silahını patlatmıştı bile... Sam sırtındaki acıyla bir an duraksadı. Yüzüstü yere düştü. Bağırmak, çığlıklar atmak istiyordu ama konuşamıyordu. Ağzını konuşmak için her açışında çok geçmeden büyük bir acı vücuduna yayılıyordu. Her zerresine ayrım yapmadan işkence ediyordu sanki. Her hücresi acıyla inliyordu ama bunu dışarı duyurmuyordu Sam. Bağıramıyor çığlık atamıyordu. Boğazından sıcak bir sıvının yükseldiğini hissetti. Tuzlu bir sıvı... Ağzının kenarından süzülmeye başladığında bu sıvının kırmızı olduğunu gördü. Bu kandı. Gözleri kapanmaya başladı. Sam direnebilediği kadar direniyordu. O anda bir çığlıkla daha da kendine geldi. Ama bu pek uzun sürmeyecekti. O sırada birinin onu sırtüstü çevirdiğini anladığnda gülümsemeye çalışsa da başarılı olamadı. Karşısında bembeyaz tenli, sarışın bir kadın duruyordu. Sam'e gülümsüyordu. Alnında bir yıldız dövmesi vardı. Işıl ışıl parlıyordu. Sam konuşmak, onun kim olduğunu sormak istese de bunu bir türlü yapamıyordu. Kadın hipnotize edici sesiyle konuştu.

"Bu biraz acıyabilir ama buna değer ölmek istemiyorsan tabii."

Sam hiç bir şey anlamamıştı. Bir yandan çığlıklar geliyordu. Bunlar Mike'ın çığlıklarıydı. Ona neler oluyordu? Mike'a ne oluyordu? Ölmemiş miydi? O neden kıv... düşüncelerini boğazındaki keskin bir acı böldü. Artık çığlık atabiliyordu Sam. Ses telleri kopmak üzereydi sanki. Kadına zorlukla baktığında kadının ağzını kenarındaki kanı yaladığını gördü. Bu kadın neydi böyle? Düşüncelerini bu sefer ne acı ne de kadın bölmüştü. Mike'ın Sam diyen pürüzsüz sesini duymuştu. Ne yani o iyileşmiş miydi? Sam başını çevirdi ama gözlerini vücudunda yükselen sıcaklık ile kapatmak zorundaydı. Sanki bir kazanda kaynıyordu. Çırpınmaya başladı. "Kurtarın beni. Kurtarın!" diye çığlıklar atıyordu ama bunlar dudaklarından dökülmüyordu. Sıcaklık azalmaya başladığında daha derin nefes almaya başladı. Gözlerini açtığında çok tanıdık olan masmavi gözleri gördü. Bu Mike idi. Sam gülümsedi. Kendini hiç bu kadar susuz hissetmemişti. Yavaşça sert zeminde doğruldu. Mike hala ona bakıyordu. Sam'e saldıran adama baktılar. Adam gördüklerinden korkmuştu. Sanki donmuş gibiydi. Hareket etmiyordu. Beraber hala parmaklarındaki kanı yalamakta olan kadına baktıklarında kadın onlara gülümsedi.

"Ah vampirlerin başındaki kişi olmak güzel birşey! Düşünsene bu acıyı bir kaç gün çektiğini... Size rastladığıma sevinmelisiniz. Ben sizi dönüştürmeseydim ölecektiniz. Ayrıca başka bir vampir dönüştürseydi de ölmek isteyecektiniz. Bir kaç gün bu acıyı çekmek hiç güzel değildir. Bunu sadece yaşayan bilir tatlı sevgililer sizi."


Kadın neşeli bir sesle konuşmştu. Sam tekrar Mike'a baktı. Artık ondan hiç ayrılmayacaktı. Beraber kadına bakarak çeneleri ile adamı işaret ettiler. Ona ne olacağını sormaya çalışmışlardı. Kadın büyük bir kahkaha attı. Adama baktı. Dişlerini gösterince adam yere düştü. Bayılmıştı.

"İlk yemeğiniz hazır..."

Sam Mike'a bakarak gülümsedi. Dudaklarına yapıştı. Sonsuzluğa giden yolda beraber mutlu olacaklarına emindi. Ama şimdilik mutluydular. Karşılarına çıkacak engellerde beraber savaşacaklardı. Bu mutluluklarını törpülemeyi başaracak mıydı? Bunu sadece zaman gösterecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Samantha Celest Empty
MesajKonu: Geri: Samantha Celest   Samantha Celest EmptyCuma Tem. 30, 2010 2:06 pm

Constance Billard & II. Sınıf
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Samantha Celest
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl RPG :: Rp Out :: Çöp kutusu-
Buraya geçin: