Misafir Misafir
| Konu: Stevréth. Ptsi Tem. 26, 2010 9:39 am | |
| Stevréth B. Greyn. Erkek. Şöhret.- Spoiler:
Maçtan 1 Saat Önce...
Ani bir korku ile açılmıştı gözlerim. Bunun nedeni gördüğüm rüya olmalıydı. Gerçektende iğrençti. Yani bir insanı parçalara bölünmüş bir şekilde görmek herkes için iğrenç olurdu normalde ama benim en tiksinti duyduğum konuydu insanın iç organlarını görmek. Kafamdaki dağınıklığı savurarak bir çırpıda gözlerimi başucumdaki saate çevirdim. Saat daha sabahın altısıydı sanırım. Uykulu gözlerimi elimin tersi ile birkaç kez ovuşturduktan sonra tekrar saate baktığımda biraz önce buğulu görüşümün doğru olduğunu gördüm. Saat daha çok erkendi fakat bir kez uyandıktan sonra da tekrar uyumak...
Aklıma birden bugün ki Quidditch maçı gelmişti. Bir an, sadece bir an olsun erken kalktığıma sevinmiştim belki. Her ne kadar üzerimde hâlâ uykunun mayışıklığı olsa da birden ayağa fırladım ve üzerinde Slytherin arması bulunan siyah cübbemi giyinmeye başladım. Bu Slytherin armasını gördükçe bile suratıma gözlerimi kısmamı sağlayan o sinsi gülümsemem yapışırdı. Şimdi de öyle duruyordu yüz şeklim zaten.
Son hazırlıklarımı da yaptıktan sonra kendimi Quidditch sahasının oraya attım. Maçtan önce biraz antreman iyi gelecekti. Altın Snithc'i yakalamak kolay değildi. Zaten ben bu yüzden arayıcı olmak istemiştim ya. Zoru başarmak...
Hogwarts'ın o ihtişamlı kapısının önüne geldiğimde dışarıda yağmur damlalarının tane tane yere süzülüşünü gördüm. Yağmura eşlik eden rüzgâr tenimi okşadığında içimde bir ürperti hissi oluşmuştu. Aslında yağmurda ıslanmak kadar zevkli birşey yoktu ama bugünlerde hastalanmak istemiyordum. Bunun için ilk önce yukarı çıkmalı üzerime kalın birşeyler giymeli ve ardından biraz olsun birşeyler atıştırmalıydım. Aç karnına antreman biraz zor olabilirdi.
1 Saat Sonra; Maç Zamanı...
Süpürgemin üzerinde, havada Uçuş Profesör'ünün topları havaya serbest bırakışını bekliyordum. Karşımda ise beni ve arkadaşlarımı çığlıklarla karşılayan seyirci, bizi izleyen Profesörler, yüzümü yıkayan yağmur... Tüm bunlar benim için belki de bir zorluk taşıyordu, yani bilirsiniz tek kalmak daha iyidir benim için ama burası oldukça kalabalık ve gürültülüydü. Belki başımın ağrıması bundandı.
Profesör sandığın yanına doğru gittiğinde herkesin gözleri Profesör'ün ritmik haraketlerine uyuyordu. Sandık açıldığında ilk Altın Snitch havaya bırakmıştı kendini. Gözlerim direk o altın sarısı parlaklığa kaydı. Onun hızına yetişmek belki de çok zordu ama tüm bu kaosun içinde ben şimdiki zamandan uzaktım. Gözlerim Altın Snitch'in hareketlerindeydi. Profesör diğer topları da havaya attığında oluşan karmaşa daha da bir artmıştı.
Zorlu rakiplerimiz Ravenclaw'lilar ve benim takım arkadaşlarım etrafta uçuştuğu sürece gözlerimin daima Altın Snitch'te durması biraz zordu. Ve zaten Snitch'i de kaybetmiştim. Bulamıyordum. En iyisi rakip arayıcıyı izlemekti. Derken; Slytherin takımından arkadaşım Robert Ravenclaw'in üç halkasından ilkine topu atmıştı. Ve top ilk önce kaleciyle buluştu, ardından kaleyi buldu. Ve artık 10 puan öndeydik... Bu maçın skorunu değiştirmese de etkilemişti. Artık biraz olsun öndeydik. Derken tam da gözümün önünde altın sarısı ile parıldadı Snitch.
Süpürgeme daha da bir asılarak peşinden koştum sarı küçük topun. Tam yakalayacağım derken Ravenclaw'li kız beni ittirmişti. Seyircilerin içine girmekten zor kurtulmuştum. Bunu ya maçta yada akşama doğru bu kıza ödeticektim.
Maçın 30. Dakikası...
Son otuz dakikadır küçük bir top peşinde koşuyordum. Sıkılmaya başlamıştım artık. Ya o topu ben tutacaktım ya da maç ben o topu yakalayana kadar uzayacaktı. En azından benim zihnimde başka bir yol yoktu. Maçın uzaması bana daha bir uzak yol gibiydi. Çünkü skor; biz 50, Ravenclaw'lilerse 80'di. İşte bu kötüydü.
Tekrar Snitch ile göz göze geldiğimde yaklaşık otuz dakika önce beni iten kızla yanyanaydım. O da Snitch peşinde koşuyordu. Belli ki o da arayıcıydı. İşte bu güzeldi. Tam Snitch'i yakalayacakken onu itersem; Snitch'i yakalamasam bile karşı takımın arayıcısından kurtulmuş olacaktık. Her türlü kazançlı çıkacaktım yani.
Ben bunları düşünürken kız benden daha bir yakındı Snitch'e. Hatta yakalaması an meselesiydi. Kızın dikkatini dağıtmak için hemen birşeyler yapmalıydım. Hiç düşünmeden kıza bağırarak birşeyler söyledim.
"Heyy! Sarı kafa!" Kız bana dönüp baktığı anda Snitch benim olduğum tarafa, sola doğru kıvrıldı ve kız duvara çarparken ben hem Snitch ile olan mesafemi azaltmıştım hemde kızı alt etmiştim. Şimdi tek hedefim Snitch'ti. Ona uzanmak, almak ve yenmek...
Snitch'le aramda olan 20 cm'yi de geçtikten sonra yakalamam için hiçbir sorun yoktu. Aramız gitgide azalıyordu. 15...10...5...4...3...2...1... Ve Altın Snitch ellerimin arasındaydı. Küçük bir hamle için tam kırk dakika uğraşmıştım ama değmişti doğrusu. Süpürgemin üzerinde çıkarak Snitch'i kaldırdım. Tüm Slytherin'li öğreciler adımı haykırıyordu şimdi...
"Stevi... Stevi... Stevi..." Kazanmıştım. Birkez daha ben kazanmıştım...
|
|
Gossip Girl Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 678 Kayıt tarihi : 30/06/10
Bilgiler Puan: Bunlara gerek yok.
| Konu: Geri: Stevréth. Ptsi Tem. 26, 2010 9:50 am | |
| | |
|