Gossip Girl RPG
Gossip Girl RPG
Gossip Girl RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Gossip Girl Role Play Sitesine Hoş Geldiniz!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Duyurular



~
House Party kurgumuz başlamıştır katılmak için tık!




~
Seviye sistemi kaldırılmıştır.


~
Yeni Popülerlik sistemi düzenlenmiştir. Lütfen göz atınız tık!


Keyifli Role Play'ler...
Gossip Girl
~ NY gençleri neredesiniz? Dedikodularınızı bekliyorum. Bilgi için tıklayın.


Seviliyorsunuz. Xoxo

Yönetim Kadrosu
Matthew Ace Legion Pam10 Matthew Ace Legion Lalea10

 

 Matthew Ace Legion

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Matthew Ace Legion Empty
MesajKonu: Matthew Ace Legion   Matthew Ace Legion EmptyC.tesi Tem. 24, 2010 8:26 pm

Ad Soyad: Matthew Ace Legion
Cinsiyet: Erkek
Seçiminiz: Kariyer
Örnek Rp:

Güneşin battığı büyük ormanda, ağaçların yüksekliği güneşi engelleyecek bir paravan gibi göğe doğru uzanıyordu. Güneşin kurumuş ışık damarları yere vurmak için can atarken, ağaçlar ve bitkiler tüm benliklerini güneşi durdurmak için harcıyordu adeta. Hava yavaşça kararırken, orman içinde ki canlıların yavaşça yaşam alanlarına çekilmeleri gözden kaçmıyor. Etrafın güzelliği yavaşça ortadan kayboluyor ve yerini karanlığın hakim olduğu sessizliğe bırakıyordu. Ay yavaşça yükselirken kahkaha nidaları ile güneşe meydan okuyordu. Dolunay olduğu nadir gecelerin birinde güneş kadar parlıyordu ve etrafı neredeyse güneş kadar aydınlatıyordu. Ormana vuran dolunayı bile etkisi altında bırakabilecek gözlerle bakıyordu, üzerinde mavi-beyaz bir cüppe olan Chris. Gözleri bir askerin elinde yanlışlıkla alev almış barut gibi parlıyor ve yüzünün belirginliğini ortaya çıkartıyordu. Sonbaharın ağaçlara verdiği turuncumsu hava, Chris'i bir nebze daha belirgin hale getiriyordu karanlığın içinde.


Elinde ki süpürgeyi yavaşça bir ağacın gecenin nemiyle ıslanmış gövdesine yasladıktan sonra gökyüzüne doğru bakmaya başladı Chris. Sanki birşeyin gelmesini bekler bir edayla duruyordu ağaçlar yüzünde karanlığın hakim olduğu ormanda. Yavaşça esen rüzgar gözlerinin içine doluyor, gözlerinin yavaşça dolmasını sağlıyordu Chris'in. Derin bir iç çektikten sonra, gökyüzüne bakışını durdurmuştu. Gözlerini kırptığında ise uzun zamandır kırpmadığı gözlerden bir kaç damla yaş yavaşça inmişti yanaklarına Chris'in. Gökyüzüne tekrar baktığında, bir ışıltı gördü ve yavaşça asasını çıkartıp ışıltının geldiği yöne doğru tuttu. "Lumos" diye fısıldadı yavaşça ve birkaç saniye içinde "Nox" dedi. Asasının ucundan çıkan ışık huzmesi bir anlığına kendini göstermişti ve yeniden kaybolmuştu. Asasından çıkan ışığın sonunda yukarıda parlayan ışıkta bir anda kaybolmuştu ve aşağıya doğru inen 3 farklı siluet belirmişti bir anda. Çıkarttıkları eşsiz sesle 3 süpürge dolunayın içinden gelircesine aşağıya doğru iniyorlardı.


3 süpürgede yere indiklerinde hızlı bir şekilde yere inmişlerdi ve arkasından yerden gelen 6 farklı yere ayak vurma sesi ormanın sessizliğini bozmaya çalışmıştı. "Gene ilk sen gelmişsin Chris" dedi Cady. Yere ilk inen Cady olmuştu, simsiyah saçları ve mavi gözleriyle bir ölüm meleğini andırıyordu ama bu Cady'ye farklı bir hava veriyordu. "Evet Cady, erken gelip biraz etrafa bakmak istedim." dedi Chris dakikalardır konuşmamanın verdiği çatlak sesle ve masum bir ifadeyle. Ardından süpürgesini Chris'in süpürgesinin yanına koymakta olan Marcus "Chris, bir gün bu huyun yüzünden başına birşey gelecek" dedi ve arkasından kısa bir gülüş nidası patlatıverdi. Ceviz rengi saçları ve kahverengi gözleri ona gülerken farklı bir hava katıyordu. "Öyle deme Marcus, senin söylediklerin sürekli başımıza geliyor zaten. Gelirkende karşımıza bir karga sürüsünün çıkmasının ne kadar komik olacağını söylemiştin ve şu halimize bak üstümüz başımış karga pisliği oldu" dedi Daisy ve yaklaşık beş saniye bekledikten sonra herkes gülmeye başladı. Daisy gülerken yosun yeşilinin uğradığı gözleride gülüyordu adeta, kızıl saçlarıda gözleriyle tam bir uyum içindeydi. "Herşey hazır mı" diye sordu Marcus, bu sözlerinin arkasından ortam biraz ciddileşmişti. "Evet" dedi Chris biraz hüzünlü bir şekilde. Daisy "Sizce doğru kararı mı verdik?" diye sordu kendinden emin olmayan bir şekilde. "Daisy, yapabileceğimiz başka bir şey var mı?" diye soruya soruyla karşılık verdi Chris.


Herkes bir anda susmuştu ve kısa bir sessizlik anı oluşmuştu. Chris "Bakın, eğer gidersek bir daha geri dönemeyeceğimizi biliyorsunuz. Okuluda bırakmak zorunda kalcağız, her ne kadar karanlığa karşı savaşmak için kaçsakta adlarımız kaçak olarak geçecek. Bu yüzden eğer şimdiden içinizde kuşku varsa bu işten vazgeçin. Ama benim kararım kesinlikle gitmekten yana..." dedi. "Bu yola beraber girdik, beraber gideceğiz" dedi Cady. Marcus'ta buna başını kararlı bir şekilde sallayarak karşılık verdi. Daisy ise çekingen bir tavırla tamam dercesine başını sallamıştı. "Bu kadar laflamak yeter, hadi işe koyulalım" dedi Marcus. Süpürgesini bıraktığı yerden aldığı gibi üstüne atladı ve havalandı Marcus. Diğerleride onu takip etti ve herkes havalandıktan sonra dördü de dolunayın vurduğu gecenin karanlığında uçmaya başladılar.


Chris hızını biraz arttırarak grubun önüne geçti ve etrafı dikkatlice izleyemeye başladı. Bu sırada arkada Marcus ve Daisy laflıyorlardı. Cady yavaşça Chris'in yanına gelerek "Chris, bu yaptığımız çok tehlikeli farkında mısın bilmiyorum ama seni kaybetmek istemiyorum" dedi. Chris "Merak etme, Cody kimseye bir şey olmasına izin vermeyeceğim" dedi kendinden emin bir ifade ile. Dakikalar yavaşça birbirini takip ediyordu, süpürgenin üzerinde bitmek bilmeyen seyahat ise devam ediyordu. "Birazdan gideceğimiz yere varmış oluruz" dedi yavaşça. Bu sırada etrafta bir basıklık vardı sanki. Chris nefes almakta zorlanıyormuş gibi oluyordu, daha fazla hava alabilmek için hızını biraz arttırmıştı. Hızını arttırması gruptan biraz olsun kopup öne doğru uzaklaşmıştı. Bir anda Marcus'un söyledikleri aklına geldi "Bir gün bu huyun yüzünden başına bir şey gelecek"... Chris yavaşça başını arkasına çevirdi ve gruba doğru baktı. Üçü de kendi aralarında konuşuyorlardı, tekrar başını önüne doğru çevirmeye başladı Chris. Tam çevirdiğinde, kendisine doğru gelen yeşil bir parıltı gördü. Süpürgesini sıkıca kavradığı gibi kendini sağa doğru bırakıp süpürgede ters döndü. Yeşil ışık Chris'i son anda sıyırmıştı ama bu seferde arkada ki gruba doğru ilerliyordu. Marcus'un göz bebekleri bir anda büyüdü ve hızla asasını çekip "Protego!" diye haykırdı. Yeşil ışık huzmesi Marcus'un asasından çıkan şeffaf örtüyle buluştuğu gibi farklı bir yöne doğru uçmaya başladı. Bu sırada Chris süpürgesi üzerinde düzelmeye çalışırken süpürgesi bir anda kendinden geçmiş gibi hareket etmeye başladı.


Ne olduğunu anlayamıyordu ve arkasından gelen çığlıklarla kendisinden bir nebze daha fazla geçiyordu. Süpürgesi ters bir hareketle Chris'i üstünden atmıştı ama Chris son anda sol eliyle tutunmuştu süpürgeye. Başını çevirip arkada kalan arkadaşlarına bakmaya çalıştı. Chris'e doğru onu kurtarmak için gelen 3 süpürge sanki kurtarıcı meleklerdi Chris için. Ama süpürge yeniden ters bir hareket yaptığında, Chris'in eli yavaşça süpürgesinden kaydı. Muggle'lar onları görmesin diye metrelerce yüksekte uçuyorlardı. Chris yavaşça düşüyordu, aklında ki düşünceler bir anda sıfırlanmıştı. Sadece hayatta kalmayı düşünüyordu, ama belli ki birazdan ölecekti. Sırt üstü yere düşerken kendisine doğru gelen süpürgeyi gördü. Chris elini yukarıya doğru uzattı ve yüzünde ki yalvarırcasına yardım isteyen ifadeyi dışarıya vurmaktan çekinmedi. Cady, süpürgeyle beraber Chris'e son hızla ilerliyordu. Daha yukarıdan, büyü sesleri ve ışıltıları geliyordu. Marcus ve Diasy, süpürge üzerinde olan ve tamamen siyah cüppe giyen üç kişiyle duello yapıyorlardı. Cady, Chris'in eline yaklaştıkça yaklaştı ve en sonunda tutmayı başardı. Tuttuğu gibi bir anda havalandı. Chris, yere düşmediği için şükrediyordu ama neler olduğunu idrak edemediği için kafası çok karışmıştı. Bu sırada Cady'nin elinden tutmaya devam ediyordu. Başını yukarıya kaldırmayacak kadar saçma bir durumdaydı Chris. Ama eline vuran soğukluğu hissedebilecek kadar kendindeydi. Tuttuğu elin soğukluğunu ve süpürgeyle yükselirkenki hızının belrigin olarak yavaşlığı hissedebiliyordu.


Başını yavaşça yukarıya kaldırdı ve süpürgenin üzerine yığılmış Cady'yi gördü Chris. "Hayıııııır!" diye çığlık attı Chris. Ama yapabileceği bir şey yoktu. Cady ölümcül laneti iliklerine kadar yaşamıştı. Chris yeniden aşağıya düşüşün verdiği rahatsız edici duyguyu yaşıyordu. Ama bu sefer yalnız değildi yanında Cady'de vardı. Hemde bu sefer o kadar uzun sürmeyecekti. Bu sefer düşünebildiği tek şey Marcus ve Diasy'nin durumuydu. Başını yavaşça yere doğru çevirdi, artık çarpmasına birkaç saniye kalmıştı. Başını tekrar kaldırırken, yukarıya hızla gelen beyaz ışık ve toz bulutları içinde ki seherbazları gördü Chris. Artık meraklanması gereken birşey kalmamış gibi gözüküyordu. Ruhunu teslim etmeye hazırdı, bedenini sıkmayı bıraktı ve yavaşça gevşedi Chris. Kulağında büyük bir ıslık sesi duydu ve daha sonrasında bir hiçliğe dönüşen sesi anlayamıyordu. Her yer kararmıştı ve Chris bir siyahlığın içinde tek başına duruyordu. Kimsenin olmadığı siyah bir boşluk. Bir anda yaşama isteğiyle karışan gözlerini açma isteği Chris'e gözlerini açtırmıştı.


Yaşadığı herşey gözünün önünden bir anda geçti Chris'in. Odasında ki yatağında yatıyordu. Derin bir nefes alıp hızlıca ayağa kalkıp camdan dışarıya baktı Chris. Bunun tam olarak nerden geldiğini bilmiyordu ama yaşadığı şeyler tam olarak planladığı şeylerden ibaretti. Bu belki bir kehanetti belki de sadece korkunun ona yaşattığı bir kabus. Bunu gece olmadan bilemeyecekti Chris ama bildiği bir şey vardı o da bu akşam gideceği yerin rüyasında gördüğü yer olduğuydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Matthew Ace Legion Empty
MesajKonu: Geri: Matthew Ace Legion   Matthew Ace Legion EmptyC.tesi Tem. 24, 2010 9:21 pm

Saint Jude & IV. Sınıf
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Matthew Ace Legion
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl RPG :: Rp Out :: Çöp kutusu-
Buraya geçin: