So Random..

Misafir

Chelsea Rosalié Bathory
Jake Carter Hall

Zaman: Gece..
I. TEKİL ŞAHIS
-----------------------------------

Müthiş bir alışveriş gününün ardından parkta biraz bisiklet sürmek iyi olacaktı. Yeni aldığım spor ayakkabılarımıda giyme fırsatı doğuyordu tabii. Üzerime elektrik mavisi üzerine parlak gri ovalleri olan bir bluz ve kot pantolon giydim. Gece ışıl ışıl parlıyor gibi görünüyordu bluz. Parmaklarımı süngerli aseton kutusuna daldırdım ve siyah ojemi sildim. French yapmak istedim ama zamanım yoktu, fazla geç saate kalmak istemiyordum. Gözlerime buz mavisi bir far ve dudaklarımada parlatıcı sürdüm. Ardından elektrik mavisi bisikletimi aldım.
Parka kadar bisikletle gitmiştim ve parkta bisikleti yatırıp biraz dinlenmeye karar verdim. Çimenlere uzandım ve kokuyu içime çektim. Dün yağmur yağmıştı ve yağmurun kokusu vardı toprakta. Neyseki ıslak değildi, bluzume bir şey olmasını hiç ama hiç istemezdim. Muhteşem göğe ve etrafımdaki yeşilliklere bakıyordum. Aslında yeşillikleri hiç sevmezdim. Hele böceklerden nefret ederdim. Yeşil ve kahverengi en nefret ettiğim iki renkti. Yinede çiçekler güzel görünüyorlardı.
Jake'ide işte o zaman gördüm. Koşuyordu. İnanılmaz kaslarının sırrı zaten spor olmalıydı. Yanıma aldığım gri çeketi üzerime örtüp kapişonu taktım ve yüz üstü uzandım. Gossip Girl'de haber olan biriydi ve sütük ablam Alexis'le yemek yemişti. Kimbilir ardından neler yapmışlardı. Zaten Alex o gece eve dönmemişti. Yani Jake benim için 'tehlike' demekti. Uslu kız imajımı bozabilirdi ki bu hiç iyi olmazdı. Masmavi gözleri ve gamzesiyle ve engin (!) tecrübeleriyle beni kandırmasından korkuyordum. Küçük oyunlar oynardım ama hepsi küçük çapta kalırdı. Ama küçük oyunların Jake'i tatmin etmeyeceğinide biliyordum. Ve yeni 'av'ı olmak da istemiyordum.

Misafir

Koşmak, belki de benim hayatımda yaptığım en doğru ve rahatlatıcı eylemdi. Seviyordum geceleri bu parkın bu kadar ıssız ve sakin olmasını. Kimse olmuyordu, bir kaç kurbağa ve sevişen çiftler dışında. Onlarda pek rahatsızlık vermiyorlardı aslına bakılırsa. Altımda gri eşofman üstümde ise beyaz bir tişört vardı. Elimdeki hırka ve omzumdaki havlu da cabası. Hava gitgide soğuyordu ve terim de kuruyordu. Havluyu kafama geçirip terimi sildim. Daha sonra da kulağımda bangır bagır çalan müziği durdurdum. Yere bıraktığım hırkayı elime alarak terkardan koşmaya başladım. Ama hamlaşmış olmalıydım bir haftadır hiç bir şey yapmıyordum. Gossipgirl'ün haberinden sonra şehirden gitmem insanlara benim olayımı azda olsa unutturmuş olmalıydı. İyi ki de böyle denk gelmişti seyahatim. Peki ya Claire ? O ne yapmıştı. Bir hafta boyunca attığı mesajların hiç birine cevap vermemiştim. Verecek cesaretim olmamıştı. Uzun süredir bir sevgilim yoktu ve önceki sevgilimde bana bir sex manyağıymışım gibi davranmamıştı. Öyle değil mi ? Hatta önceki sevgilim kuzenim bile değildi ! Hırkamı giymek için yavaşladığımda omzumdaki havluyu dişlerimle tutuyordum. Kapşonumu da kafama geçirdikten sonra soğuk rüzgarın beni hasta etmemesini garanti etmiştim. Yürümeye devam ederken takıldığım lanet olası şeye bakarak ofladım. Bir bisiklet, elektrik mavisi, kız bisikleti ? Bu bisikleti biliyordum değil mi ben bir yerlerden. Gözlerimle çimleri tararken yerde bir karartı görmüştüm. Bir şey mi olmuştu yoksa yerdekine ? Koşu yolundan çime girdiğimde yerde yatanın bir kız olduğunu ve bisikletin sahibi olduğunu hatırladım. Arkadan baktığımda oldukça güzel bir fiziği olan bayana yaklaşarak Hafifçe eğildim ve " Merhaba ? Sen iyi misin ? " dedim. Bana doğru dönüp dirseklerinden destek aldığı sırada onun küçük Bathory olduğunu anlamıştım. Chelsea. Kendime engel olamayarak sırıttım. Alexis'in aptalca mesajları geliyordu aklıma. Ah, bir Bathory'i daha yatağa atmak, ki onun bakire olduğunu biliyordum bunu Alexis ağzından kaçırmıştı, çok eğlenceli olacaktı. Sessizce ona bakarak gülümsememi sırıtma haline getirerek " Chelsea, sen miydin ? Benden mi saklanıyorsun yoksa ? " dedim bir elimi ona uzatarak. Kalkması için yardım edecektim.

Misafir

" Chelsea, sen miydin ? Benden mi saklanıyorsun yoksa ? " dedi bir elini bana uzatarak. İşe yaramamıştı! Aptal bisiklet! "Hayır!" dedim aceleyle. Yüzündeki çapkın ifade muhtemelen felaketim olacaktı. Ama haftada üç haptan fazla almayan ve çevresinde birçok bağımlı olan biri için oldukça iradeliydim. Ve Manhattan erkeklerini çözmeyede niyetli değildim. Macaristan'da sadece bir sevgilim olmuştu. David. Ona ikinci ismiyle hitap ederdim ve oda bana. Ailelerimiz hep "Justin ve Rosalié'nin aşkından" bahseder dururdu. Evlenmemizi düşünüyorlardı aslında. Ta ki annem çocuğuyla dönene kadar. Soylu bir beyefendiydi ve inanılmaz kibardı. Çıkmaya başladıktan 2 hafta sonra öpüşmüştük. Manhattan tarzına uyum sağlayamama sebebimde yetiştirilme tarzımdı zaten. Gossip Girl ülkemde olsa heber olan herkes ülkeden atılırdı. Bu yüzden haber olmak isteyeceğim en son şeydi. Beni ayağa kaldırmasına izin verdim. Aslında biraz daha uzanmak istiyordum ama yanıma uzanma ihtimali vardı. Gözlerine bakmamaya özen gösteriyordum. Justin'in okyanus mavisi gözlerine sahipti. Ve kızları etkilemek konusunda uzman olmalıydı, klasik Manhattan erkekleri. Bu yüzden gözlerine bakmayacaktım.

Misafir

Elimi tuttuğunda bana hayır demişti. Sanki panik olmuştu. Gülerek onu ayağa kaldırdım. Tam yarım adım ötemde duruyordu. Rüzgarın esmesiyle kapşonu düşmüş güzel saçarı açığa çıkmıştı, kokusu da burnumdaydı. Gülümsemem biraz kaybolmuştu. Ciddi bir yüz ifadesiyle gözlerine baktım. Gözlerini kaçırıyordu. Sonunda gözlerim gözleriyle buluştuğunda dudağına yapışmış olan saçına uzattım parmaklarımı. Saçını dudaklarından çekip " Parfümün gerçekten güzel kokuyor. Çekici. " dedim. Daha sonra bir adım geriye atarak rahatlamasına izin verdim. Sanki ben dibinde durdukça kokuyordu bir şey yapmamdan. Sessiz bir kaç dakika içinde bakışlarında anlam aramaya çalıştım. Korku, çekinme gerçekten vardı. Beni de klasik bir Manhattan erkeği gibi görmesi cabası. Ürkek bakışları gülümsememi sağlamıştı. Hafif çıkmış sakallarımın kaşıntıya neden olduğu boynumu kaşırken konuştum. " Beni ne sanıyorsun Rosalié ? " Gerçekten bu kadar çekinmesi gereken bir insan değildim. Eğer o istemezse üstüne atlayıp zorla bir şey yapacak halim yoktu. Evet, belki biraz zorlardım sınırları ama sadece laflarımla. Ona karşı kesinlikle gücümü kullanmazdım. Bu zorbalık olurdu ve iğrenç olurdu aynı zamanda. Gözlerimi kısarak " Çok güzelsin, ama üstüne atlamayacağım. Biliyorsun değil mi ? " dedim.

Misafir

" Parfümün gerçekten güzel kokuyor. Çekici. " dedi. Çekingence gülümsedim. Parfüm sıkmamıştım. Her gün kullandığım duş jelimin kokusuydu. Ve şampuanımın. Geri çekildi ve gözlerimi esir aldı. Bakışlarımdan 'korku'yu okuduğunu biliyordum. Ve endişe. Ama elimde değildi. Hakkındaki haberler ona yakınlaşmama engel oluyordu. Onun yaşındakiler beni 'kardeşleri' olarak görürdü. Manhattan erkeklerinin kardeşiydim. Masumiyetimi çalmak isteyenler karşılarında Ach'i bulmuştu. Ve artık isteyende kalmamıştı. Aslında istediğimin bu olduğunu sanıyordum. Ama Jake'in iltifatları kendimi özel hissetmeme neden oluyordu. Aslında teknik olarak kokuma iltifat etmişti ama. Herneyse. " Beni ne sanıyorsun Rosalié ? " dedi birden. Şaşırmıştım. "Çok güzelsin, ama üstüne atlamayacağım. Biliyorsun değil mi ? " dediğinde dahada şaşırdım. Bu bariz bir iltifattı. Gururum okşanmıştı. "Evet. Evet tabii ki biliyorum." dedim aceleyle. İç çektim ve çimlere oturdum. "Sadece.." dedim çimenlere bakarken. ".. biraz aklım karıştı." Doğruyu söylemek kıvırmaya çalışmaktan daha kolaydı ve sonra bir dizi yalanlar silsilesiyle uğraşmama neden olmazdı. Dürüst olmak en doğrusuydu, hakkında ne düşündüğümü bilmeye hakkı vardı. Aslında onun benim hakkımda ne düşündüğünü asla öğrenemeyecek olsam da..

Misafir

Ah, aklı karışmıştı. Neden ? Sadece kokusunun güzel olduğunu söylediğim için mi ? Hayır, hakkımda düşündüğü acı gerçekler yüzündendi aklının karışması. Sessizce gözlerimi gözlerinde tutmaya devam ettim. Sonra derince bir nefes alıp yere, tam yanına oturdum. Achille'in onu kardeş olarak gördüğünü bilirdim. Ona sataşanlara veya onunla yatmak isteyenlere hep karşı olmuştu şu güne kadar. Ama o şu an burada değildi ve Chelsea benim yanımdaydı. Burada olsa gerçekten kadim dostumun bana nasıl davranacağını merak ediyordum. Kafamı Chelsea'ye çevirdiğimde bana bakıyordu. Hafifçe gülümseyerek " Neden ? " dedim. Sesim dingin ve çok masumdu. Aslında olmadığım ve olamayacağım kadar masum. Bu güne kadar Esme'ye yaklaştığım kadar kimseye masumca yaklaşmamıştım. Ağzımın payını da almıştım. Bir daha böylesine masum olmaya gerek yoktu değil mi ? Sessizce cevabını beklerken aklının ne kadar karıştığını görebiliyordum. Ama ona herkes abi gibi bakıyor diye ben de ona öyle bakmak zorunda değildim. Benden iki yaş küçük bir kızdı o sadece. Bir şeyler yaşamamı engelleyecek kadar küçük değildi. Zavallı Alexis, kardeşinin artık masum olmadığını ve bu masumiyeti benim aldığımı duyunca bakalım neler hissedecekti ?

Misafir

"Neden?" dedi. Zaten böyle demesini bekliyordum. Sesi neredeyse masum çıkmıştı. Ama hiç masum tanınmıyordu tabii o ayrı bir meseleydi. Şimdi açık konuşma zamanıydı. Sırtımı dikleştirdim. Onun karşısında sinmeyecektim. Neden korkuyordum sahiden? Bana bir şey yapacak olsa karşısında dostlarımı bulurdu. Ve kötü sayılan ününü iyice mahvetmiş de olurdu tabii. Açık açık söyleyecektim düşüncelerimi. Kaybedeceğim bir şeyde yoktu zaten.
"Hakkında hiç iyi şeyler duymuyorum." dedim önce basitçe. "Gossip Girl'e haber oldun, ablamla yemeğe çıktın ve birde yaşın var." dedim ardından. "Ben kesinlikle Manhattan tarzı bir kız değilim. Önüme gelen her erkeği öpmem yada daha ilk randevuda yatağına girmem."
Zaten bunları biliyor olmalıydı. Onun çapkın ünü kadar benim iffetli ünümde yayılmıştı. Ama bu beni rahatsız etmiyordu. "Yinede iltifatların gururumu okşuyor." dedim dürüstçe. "Ama bu önyargılarımı yıkmaya yetmiyor. Hatta bu çapkın tavrın ve tavlama tekniklerin daha çok tedirgin ediyor beni.. Erkeklerin kızları pijamaları gibi gördükleri bir yerde tedbiri elden bırakmam gerek." dedim. Ki kesinlikle haklıydım ve öylede yapacaktım. Meydan okurcasına gözlerinin içine bakıyordum. Şidmi Justin'in gözleriyle farkını görebiliyordum. Justin'in bakışlarında aşk vardı, saflık. Jake'in bakışlarını ise çözemiyordum. Bir an bir zafer parıltısı görür gibi oluyordum. Yada küçük bir an masumiyet. Ama engin bir denize bakar gibiydim. Gerçek bir duygu bulamıyordum.

Misafir

Tavlama tekniklerim ha ? Gülerek ona baktım. Daha sonra kafamı sallayarak gülüşümü durdurdum ve gözlerine tekrardan gözlerimle daldım. Garip bir şekilde ilk kez birisi bu kadar açık sözlü olmuştu. Böylesine garip karşılandığımı ilk kez farkediyordum. Laela bir kız olmasına rağmen onun haberinin çıkması bu kadar etki yaratmamıştı. Ya da kimse bunu gündem konusu etmiyordu fakat bu benim her yerde karşıma çıkıyordu. Elimi yavaşça kızın eline uzattım. Tuttuğum zaman gözlerime garip bir panik ve şaşkınlıkla bakıyordu. " Beni çok yanlış tanıyorsun Chelsea, izin ver kendimi tanıtayım. Sence bu sadece güzel bir tesadüf mü ? " dedim. Çok usta bir oyuncuydum gerçekten. Kimsenin farkedemeyeceği kadar ustaydım. Ona bakarken o kadar içten ve sadık görünüyordum ki anlatamam. Ama kızın güzelliğinde gerçekten kaybolabilirdim. Duygularım gerçek olmasa da gözlerim şu anda gerçek bir güzellikle kendilerine ödül veriyorlardı. Yavaşça elimi kızın elinden saçlarına doğru çıkardım. Ben saçlarını okşarken benden kaçıp uzaklaşmak ister gibi bakıyordu bana. Bu sırada farkında olmadan iyice birbirimize dönmüştük. " Farkında değilsin, çok büyüleyicisin. " dedim. Çapkın biriymiş gibi söylemiyordum bunları. Aşık biriymiş gibi söylüyordum. Bana inanması lazımdı. O aile içerisinde arkamdan edilen tüm lafları yedirecektim onlara. Bakalım küçük kız kardeşlerinin bakireliğini Jake Carter Hall'a verdiğini öğrenen Alexis ne yapacaktı. Yüzünü gözlerimin önüne getirdiğimde huzurla gülümsemiştim. Bunu, gözlerine baktığım Chelsea'nin üstüne alınması çok doğaldı ve alınmıştı da. Bana yaklaştığını görüyordum.

Misafir

" Beni çok yanlış tanıyorsun Chelsea, izin ver kendimi tanıtayım. Sence bu sadece güzel bir tesadüf mü ? " dedi. Aslında insanları Gossip Girl'den tanıyamayacağımda bir gerçekti. Laela'yla ilgili haberler umurumda olmamıştı. O benim dostumdu ve kiminle ne yaparsa yapsın hayatımdan çıkarıp atmazdım. Belkide Jake düşündüğüm kadar değildi? İçinde biraz sevgi barındırabilirdi belki. " Farkında değilsin, çok büyüleyicisin. " dedi. Büyüleyici! Ağlamamak için zor duruyordu. Birden karşımda Justin belirmişti. Hep bana büyülü bir güzelliğim olduğunu söylerdi. Yıllar öncesine gitmiştim birden. Justin'in dudaklarıyla buluşuyordum düşümde. Hayali öyle canlıydı ki. Gözlerinin içine öyle tutkulu duygularla bakıyordum ki gülümsedi. Gamzesi! Tanrım kendime hakim olamıyordum. Justin'in düşüne yaklaşmaya başlamıştım. Onun Jake olduğunu kendime hatırlatacak kadar bilinçli değildim. Başka bir dünyadaydım. Rüyalar alemindeydim. Justin'in dudakları olarak gördüğüm Jake'in gülümseyen dudaklarıyla dudaklarımın arasında milimetreler kalmıştı. Nefesini hissedebiliyordum.
Telefonum titrediğinde gerçek hayata döndüm ve büyük bir şok yaşadım. Karşımdaki yüz birden değişmişti. Uzun kumral saçların yerini daha kısa sarı saçlar almıştı. Bakışların anlamı değişmiş, yüz hatları tamamen başkalaşmıştı. Dehşetle geri çekildim ve telefonumu aldım. Mesaj Alex'tendi. Yine ne istiyordu kim bilir. Okumak istemedim önce ama sonra merak ettim. Önemli olmasa mesaj çekme zahmetinde bulunmazdı. Telefonumun ekranına baktım.

1 yeni mesaj!
From: Alex.
"Jake'e dikkat et. Lütfen ondan uzak dur! Dönünce her şeyi
anlatırım. Bir kez olsun bana güven."

Ne yapacağımı bilemiyordum. Ama beni kandırmamıştı. Söylediği sözün kalbime kazınmış bir kelime olduğunu bilmiyordu. Alexis'e güvenmezdim aslında. Ama tanımadığım bu adamın yanında daha güvenilir duruyordu. Ve ünlem koyduğuna göre gerçekten önemliydi. Bir kez olsun bana güven demişti. Bunuda asla söylemezdi.
Gülümseyerek başımı kaldırıp yüzüne baktım. Sağ elimi ensesine koydum ve yukarı kaldırıp saçlarına dokundum. Gülümsedi. Yüzüne yaklaştım. Dudaklarını es geçtim ve kulaklarına vardım. "Kesinlikle yanlış tanımıyorum!" dedim ve bisikletime atladım. Arkama bakmıyordum. Beni kullanmasına izin vermeye niyetim yoktu. Ne bir oyuncaktım yada kullanılabilecek herhangi başka bir şey. Alexis hemen dönmeli ve her şeyi anlatmalıydı! Hemen! Ve yine arkama bakmadan eve doğru hızlandım..

Misafir

Rp bitmiştir..

Misafir

Chelsea - 20 şöhret puanı 4 dolar
Jake - 4 şöhret puanı 20 dolar