Duyurular | |
Gossip Girl | ~ NY gençleri neredesiniz? Dedikodularınızı bekliyorum. Bilgi için tıklayın.
Seviliyorsunuz. Xoxo |
Yönetim Kadrosu |
|
|
| On Overload | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: On Overload Salı Tem. 13, 2010 6:38 pm | |
| Büyük yemek salonundan ve dar koridordan nasıl geçtiklerini anlamamıştı bir kere. Bunaltıcı ortamdan dışarının sonsuz genişlikteki ortamına ayak basınca istemsiz ve neredeyse belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu. Oksijene hasret kalmış gibi büyük birkaç nefes aldı. İnce kazağı ve gömleği sol bileğinden biraz yukarı çekerek saatin büyük dikdörtgen kadranına baktı. Evet, daha gece yeni başlıyordu. İleride sağdan birinin seslendiğini duydu. Başını çevirdiğinde Poppy'nin bir taksi çevirdiğini ve ona binmiş olduğunu gördü. Gwenyth de binmek üzereydi ve ona seslenmişti. Alımlı kız taksiye binerken o da oraya yöneldi. Kendini taksinin rahat koltuğuna gömmeden önce son bir kez sola, beyaz ve haşmetli binaya baktı. Aradıklarını verememişti. Yeni durak. Arkaya yaslandı. Önde oturan Poppy'nin neşesine kavuşmuş sesiyle şoföre tek kelime söylediğini duydu.
"Harrison."
Yirmi küsür dakika sonunda nihayet Manhattan caddelerinde yol alıyordu sarı araba. Gösterişli, büyük, krem rengi bir binanın önünde durdu. Bina üzerindeki billboarlar, çevresindeki gökdelenler ve daha başka ışıklar sayesinde rengarenk görünyordu. Achille içerisinin de öyle olduğuna emindi. Binanın önünde yine büyük bir kuyruk vardı. Ah, YDYli olmayıp da buraya eğlenmeye gelen insanlar. Hayatında hiç bu sırayı bekleme gibi bir sorunu olmamıştı. YDYli olmanın bir avantajlarından biri de buydu. Tanınır, bilinirdiniz. İstediğiniz yerlere girmek sorun olmazdı. Bu YDYli kızlar ve erkekler yıldız tzuyla mı doğuyor ne? İki kız ile beraber büyük maun kapılı girişte bekleyen bodyguardlara yöneldiler. Spor salonu müdavimi olduğu açıkça belli olan adamlardan kızıl saçlı olanı üç genç önünde durunca kadife kordonu açtı. Achille iki kere adamın omzuna vurdu yavaşça. Ağır kapı davetkar bir şekilde sonuna kadar açıktı. İçeri girerken arkadan saatlerdir sırada beklemekten yorulmuş ve maalesef daha çok bekleyecek genç insanların uğultularını duydu. Sarışın bir kız arkadan bağırdı.
"Hey! Ama onlar-"
Gerisini duymaya gereksinimi yoktu. Metalik mavi ışıklı koridordan geçerek cluba adım attılar. Sarı, turuncu, pembe, mavi ve daha renk renk neon ışıklar duvarlarda, camekan yerin altında, merdivenlerde bütün büyüleyiciliğiyle yanıyordu. Ortada ve yukarıdaki merdivenlerin üstünde insanlar hoparlörlerden yükselen müzikle dans ediyorlardı kendinden geçercesine. Her zamanki gibi. Gün değişiyor, ışıklar değişiyor ama mekanda olan biten şey değişmiyordu. Bar tezgahına doğru yöneldiler. Bir şeyler içmek iyi olacaktı kesinlikle. Üçü de birer tabureye yerleşince Achille onlara bakan barmene döndü. Yine kızıl çocuk.
"Bir jeagermeister ve?"
Poppy ve Gwenyth'e döndü. Gözleri oturdukları barın turuncu ve pembe ışıkları arasında elektrik kaynağı gibi acayip bir renkte görünüyordu alnına düşen kumral saçlarının hemen altından. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: On Overload Salı Tem. 13, 2010 7:20 pm | |
| İhtişam dolu büyük salondan uzaklaşırken parti ile ilgilenenlere karşı büyük bir kabalık yaptıklarının farkındaydılar. Ama ne kızın nede çocuk bunu düşünecek halleri yoktu. Dar koridorlardan ilerlerken çantası uzun bir şekilde titredi. Mesaj geldiğini tahmin edebiliyordu ama telefonuna bakarak vakit kaybetmekte istemiyordu. Buradan en kısa zamanda uzaklaşmalı ve arkadaşlarıyla gerçekten eğlenebileceği bir mekâna gitmeliydi… Kapıdan çıkışları birden bire rahatlamasına sebep oldu genç kızın. Tuhaf ama kendini orada sıkışmış ve nefessiz kalmış gibi hissetmişti. Ortama uyum sağlayamamıştı ki bu hiç alışkın olduğu bir durum değildi… Topuklu ayakkabılarının sesini yutan sokak gürültülerine hasret kalmış bir ifadede derin bir nefes aldı. Geride kalan arkadaşını beklemeden de bir taksiye seslendi. Arkasından hızla biri yaklaşmıştı ona. Durmasını söylemiş ve adımlarının seriliğiyle çok kısa sürede yetişmişti kız… Gwenyth Salvatore? Poppy kızın ondan hoşlanmadığının farkındaydı. Ama bu işte birlikte olduklarını da biliyordu. Taksiye binerken sarışın kıza gülümsedi ve Achille’in de onlara doğru geldiğini gördü. Çocuk taksiye bindiğinde şarkı söylercesine, şen bir sesle şoföre istikametin “Harrison” olduğunu belirtti. Daha sonra çantasından telefonunu çıkarttı ve gelen mesajları okumaya koyuldu. Yüzündeki gülümsemeye engel olamıyordu. Eğleneceğinden emindi ve buda tam ihtiyacı olan şeydi… Kısa süre sonra araba nihayet Manhattan sokaklarında ilerliyordu. Kapısında akıl almaz uzunlukta bir kuyruk olan, büyük hoş ve renkleriyle kelimenin tam anlamıyla gösterişli binanın önünde durduklarında gözleri parladı. Taksiden indiklerinde telefonu hala elindeydi ve Mose’dan gelen son mesaj yüzünden neşesi tamamen zirvedeydi. Kuyruktakilere baktı. Zavallıların ayakta geçirecekleri zamana değip değmeyeceğini merak ediyordu ama ederdi… Onların beklemeye gereksinimleri olmaması beklemenin gereksiz olduğu anlamına gelmezdi. İçeri girdiklerinde renkli neon ışıklarının kendilerine has havası onları karşıladı. Barın önüne geçtiklerinde gözleri etrafı tarıyordu. Tanıdık pek fazla yüzle karşılaşmayı beklemiyordu bu gece. Çoğunluk Mad Night’ın olası eğlenceli olmaya başlamış kokteyline katılmıştı. Achille’in sesi düşüncelerini böldü, duymaya alışkın olduğu gibi çocuk gene Jägermeister istemişti… Onlara döndüklerinde düşünmek için bir anlığına duraksadı. “Vodka Enerji olabilir…”
En son S. Poppy Davis tarafından Salı Tem. 13, 2010 8:29 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: On Overload Salı Tem. 13, 2010 7:49 pm | |
| Kız lavaboya gitme bahanesiyle kibarca sandalyesinden kalkmıştı şimdi.Rahatsız ettiği kişilere dudaklarını gererek gülümsedi sadece.Gözleriyse ne o rahatsız mı oldun havasında bakıyordu.Topuklu ayakkabılar sorun değildi onun için.Spor ayakkabıyla dolaşıp ayaklarının çıplak olmamasından şüphelenmek gibiydi.Seri adımlarla lavaboya vardı genç kız.Kapıyı ardından kapadı ve aynalara yöneldi.Yüzünün halinden müthiş sıkılmış olduğunu anladı partiden.Dışarı çıkmadan önce kırmızı tatlı rujunu dudaklarına sürdü.Çantasından titreşim hissettiğinde bir sürü mesaj gelmiş olduğunu farketti.Oyalanmadan sadece Mose'un gönderdiği mesaja karşılık verdi.Mose çoktan kaçmıştı ve kendisininde kaçmak üzere olduğunu yazdı.Ardından kimseye görünmemesinin daha iyi olacağını düşünerek dikkat çekmeden ilerledi koridorlardan.Binadan dışarı çıktığı anda omuzlarından yük kalkmış gibi gülerek soluklandı.Arkasına bile bakmadan yürümeye başladı.Tam o sırada Poppy'yi gördü.Hoşlanmamasına karşın alımlı kızın sırtına dokundu.İki kızında gözleri evi dağıtıp annelerine uslu durdum bakışı atan çocuklar gibi parlıyordu.Poppy'nin işaret ettiği taksi önlerinde duraksadı.İki kız çarçabuk içeri yerleştiler.Gwen , Ach'inde geliceğini anımsadığında çocuk ordaydı.Şimdi tam yanında oturuyordu.Ondan önce hoş bir parfüm kokusu eşlik etmişti arabaya.Poppy neşeli bir edayla "Harrison." dedi şoföre.Çok geçmeden kendilerini barın girişindeki kalabalık kaldırımda buldular.Gwenyth, kısık bakışlarla onları süzdü.Düşündüğü tek şey daha çok bekleyeceksiniz sümsükler oldu.Poppy ile aynı anda içeri sokuldular.Arkalarından Ach eşlik etti onlara.Gw , barın bu gece tam havasında olduğunu düşündü.Onlar bar taburelerine yerleşirken sarı saçları , spot ışıklarıyla renkten renge girmişti.
"Bir jeagermeister ve?"
“Vodka Enerji olabilir…”
sıranın bende olduğunu anladığımda dişlerimi tamamiyle gösterecek bir gülümsemeyle ,
"Belki.Viski."
En son Gwenyth Salvatore tarafından Salı Tem. 13, 2010 8:28 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: On Overload Salı Tem. 13, 2010 7:59 pm | |
| Elimdeki yeşil elmayı yavaş yavaş ısırarak yürürken bazı şehir magandaları diyebileceğimiz insanların arkamdan çaldıkları ıslıklar tepemi attırmaya yetmişti ve neşelenmenin en iyi yollarından biriyse Poppy'me mesaj atmaktı. Telefonumu çıkarıp elmamdan bir ısırık daha alıp çiğnerken Gwenyth'den gelen mesajı gördüm ve mesajı açıp okuduğumda elma boğazıma kaçmıştı. Elmayı tutan elimin avcunun üstünü ağzımı kapatacak şekilde götürürken öksürmüştüm. Suratımın kıpkırmızı kesildiğini hissedebiliyordum ve gözlerim yaşarmıştı-elmadan!-. En sonunda nefes alabildiğimde Gwenyth'in mesajını yanıtlamış ve partiden kaçmakta olduğunu öğrenmiştim. Achille'in gideceğini zate biliyordum ama bilmiyormuş numarasına yatarak ona da mesaj attım. Yerini söylemeseler de duymuş bulunduğumdan biliyordum. Elmamın çöpünü çöp tenekesine atarken Harrison'a yaklaşmıştım ve Poppy'me parfümler ve kaçırmakla ilgili bir mesaj atarak Harrison'un yan çıkışının bulunduğu ıssız sokağa geçtim. Burada genellikle içeriden çıkanlar bulunurdu ve ben kimsenin beni keşfedemeyeceği ama gözlem yapabileceğim bir noktaya konuşlanmıştım bile. İçimde gittikçe büyüyen bir huzursuzluk vardı ve titreyen telefonumla gelen Jake'in mesajı tepemi attırmaya yetmişti. Claire ve o beni sinir krizine sokmaya çalışsalar da kazanan ben olacaktım. Düşmansı davranmazdım ama hareketlerim ağır olurdu. Telefonumdaki mesajları silip oyalanırken yanıma içki almış olsaymışım diye hayıflanarak beklemeye başlamıştım. Sarı sçalarım arada yüzümün önüne geliyordu ve ellerimle geriye itiyordum. Çok beklememeyi umuyordum açıkçası. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: On Overload Salı Tem. 13, 2010 8:42 pm | |
| "Vodka Enerji olabilir…”
"Belki.Viski."
Genç barmen içkileri hazırlamak için arkasını döndüğünde gözleri gülümsemesiyle bembeyaz dişleri ortaya çıkmış kıza sabitlendi. Sarı saçları neon lambalarının altında renk değişimine uğramıştı ve bu ışıklar altında morumsu görünen diz üstü elbisesiyle peri kızına benziyordu. Masallardan fırlamış gibi. Tinker Bell. Bu lakabı aklının bir köşesine yazdı. Poppy de oldukça hoş görünüyordu. Dostuna bakarak gülümsedi. O sırada barmen üç içkiyi de hazırlamıştı. Sağ eline aldı içkiyi. İki kıza doğru kaldırdı.
"Bayanlar, burda eğleneceğimizi umuyorum."
Üçünün de bardakları havaya doğru kalktı. Bu sözler önlerindeki saatleri çok iyi ifade etmişti. Muhabbetin ve içkinin de biraz etkisiyle eğlence git gide artıyordu. Aslında birbirlerinden pek hoşlanmadığını bildiği Poppy ve Gwenyth gayet güzel sohbet etmeye ve üçü birlikte kahkahalar atarak içkilerini yudumlamaya başlamışlardı. Bir süre sonra müziğin insanı kalksana, hadi kalksana diye dürtükleyen ritmine ve dans eden insanların çekimine karşı koyamamışlardı. Çok fazla içkiyi devirmeden onların arasına karışmışlardı. Ah dans etmek çok iyi geliyordu. Kendini müziğin ritmine kaptırmayı seviyordu işte. Kalbi bile eş değer şekilde çarpıyordu. Damarlarında akan kanın hızlandığını hissetti. Gözlerini kapatıp açtığı en son seferde karşısında Gwenyth'i buldu. Kıza çarpıcı bir şekilde gülümsedi. Bir süre dans etmeye devam ettiler. Compressor'ün ritimlerinin tavan yaptığı bir anda kız ona göz kırpıp dışarıyı işaret etti. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Neden böyle bir şey istediğini ilk önce anlayamadı. Ah! Evet tabi ya. Otlar. Kız mesaj atıp onlara ihtiyacı olduğunu söylemişti. Etrafına bakındı. Poppy. Poppy. Pop- Sonunda onu gördü. Sağında bir yerlerde uzun boylu hoş, kumral bir çocukla dans ediyordu. Her neyse. O da eğleniyordu ve zaten işleri çok da uzun sürmezdi. Tekrar karşısındaki sarışın kıza döndü. Ona soran gözlerle bakıyordu. Dudaklarında muzip bir gülümseme belirdi Achille'in. Göz kırptı kıza ve insanların arasından sıyrılarak yan çıkışın olduğu kuzey tarafına doğru yöneldi. Çelik yeşil kapıyı iterek dışarı çıktığında temiz hava ciğerlerine doldu. Sokak lambasının ışığında mavi gözleri parıldıyordu. Yanakları alkolun genişlettiği damarlar ve saatlerdir dans etmesinin yüzünden hafifçe kızarmıştı. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: On Overload Salı Tem. 13, 2010 9:26 pm | |
| Barmen içkilerini sunduğunda üçüde birbirine dönüp rekabet havasında yanakları şişinceye kadar içtiler.İnanılmaz derecede şaşırtıcıydı ama G ve P dahi kaynaşmıştı dakikalar ilerledikçe.Müziğin dokunuşu sertleştikçe bardaki herkes dans pistine iniyordu.Bardaklarından son bir yudum aldıklarında G , Ach'in ona baktığını farketti.İstifini bozmadan , rahat davranışlar sergiledi.Dj , ortamı daha eğlenceli bir hale soktuğunda onlarda daha fazla dayanamayacaklarını anladılar.Bardaklarındaki son yudumlarını da alıp dans pistine yöneldiler.Gw , kendini onların yanında çok rahat hissetmişti.Onlarla takılmanın hoş olduğunu düşünmüştü.Son bir saat içinde gerçekten eğlenebilmişti.Ya da farklı hissetmişti. Dans pistine vardıklarında çevresindeki bir kaç tip asılmaya başlamışlardı genç kıza.Her zamanki tipler diye düşünmüştü.Kendini melodinin akışına kaptırdığında Ach ile birlikte hoş vakit geçirdiklerini anladı.İkiside karşı karşıya dans ediyorlardı.Gw , kendinden geçmişçesine kafasını sallıyor ve saçlarının uçuşmasına neden oluyordu.Etrafında döndükçe eteği süzülüyor ve kalçasını kibar bir şekilde sallıyordu.Sonra Poppy'nin başka bir çocukla dans ettiğini gördü.Çok yakın değildi ama uzakta değildi onlara.Ach'e ufaktan göz kırptı.Ach ne olduğunu anlamamış gibi bir bakış attıktan sonra Gw , ona kaşlarını kaldırarak baktı.Yakışıklı nihayet durumu çözebildiğinde Gw , gözlerini tekrar ona dikti ve dışarısı işaret etti.Otlar.Daha önce bunun için mesaj attığını unutmamıştı Gw.Aslında bu ucubik otlarında meraklısıda değildi.Mecazi anlamda.Merakı için alıyordu zaten.Denemek istiyordu.Gençliğin vücuduna yaydığı enerjiyle yeni bir deneyim tatmak istiyordu.Etrafındaki bir çok kişi bunu hapla yapıyordu.Ama o bunu kendi yapacaktı.Biyolojime katkısı olur diye düşündü Gw.O an kahkahalar atmamak için kendini zor tuttu.Dans pistinden çıktıklarında o daha önden gidiyordu ve kapıyı içeride takılan çocuklardan biri açmıştı ona.Dışarı çıktığında içerisinin fazla sıcak olduğunu anladı.Barın duvarına yaslandı ve bir kaç saniyeliğine caddeden geçen arabaları takip etti gözleriyle.Görüşü Ach'in çekici vücudunun önüne dikilmesiyle son buldu.
"Görelim şunları."
dedi Gwen.Ach sinsi bir bakışın ardından aralarındaki mesafeyi en aza indirdi .Otları aralarına aldılar.Gwen , Ach'in elindeki bir avuç ota baktı.
"Sana borçluyum A."
diye devam etti genç kız.Son tekrar başını eğdi ve kokladı onları.Aslında bu çok iğrençti.Ardından Ach'te kafasını eğdi ve aralarından birini parmaklarının arasına alıp kokladı.Gwen , birbirlerine çok yaklaştıklarını -ki aslında birbirlerine tam olarak yapışmışlardı - anladığında uyarıcı bir edayla çocuğa bakacakken bir polis memuru belirdi Ach'in arkasında.Caddenin diğer tarafında onlara doğru bakıyordu.Tabii ki onu Ach'in omzundan göremezdi çünkü o fazla uzundu ama görebilmişti.Ne yapacağını bilemedi.Ach ,otları bu polis onların yanına gelene dek saklayamazdı.
"Şey..Sanırım bir sorunumuz var.Eee..ee..ne diyorsam onu yap tamam mı ?"
dedi G.Bu iş sırasında yakalanmak , Aman Tanrım ! olacak iş değildi.Ne yapacağını şaşırmıştı.Memur onları anlamış olmalıydı.Yaptıkları baş ve kol hareketleri onları ele vermişti.Memur karşıdan karşıya geçmek üzere yola çıktığında kalbi tüm hızıyla atıyordu.Kodesi boylamak istemezdi.Annesinin dırdırları yetiyordu zaten ve orasıda uğramak isteyeceği yerlerden değildi.Otların tümünü Ach'in elinden aldı ve göğsünün biraz aşağısına , elbisesinin kumaşına bastırıp Ach'e baktı.
"Sarıl bana Ach.Ne diyorsam onu yap.Hemen."
dedi telaşlı bir sesle.Genç ,ellerini çekip kızın beline koyduğunda vücudunuda ona dayadı.Bu sırada G , elini otları bastırmaktan çekmişti.Şimdi otlar aralarında sıkışmıştı ve görünmüyordu.Bu iyiydi.Asıl iyi olmayansa Ach ona sarılmaktan da fazlasını yapmıştı.Dudakları dudaklarına yapışmıştı.
En son Gwenyth Salvatore tarafından Salı Tem. 13, 2010 10:36 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: On Overload Salı Tem. 13, 2010 10:27 pm | |
| "Görelim şunları."
Clubın duvarına yaslanmış olan kıza doğru birkaç adım attı. Sinsi bir gülümseme vardı heykelimsi yüzünde.
"Sana borçluyum A."
Aslında bu otlara bağımlı olduğu filan yoktu. Çevresindeki çoğu kişi gibi çok miktarda uyuşturucu kullanmıyordu. Haplar, asla. Ecstasy ona göre bir şey değildi. Arada gençliğinin daha da farkına varmak için ve zevk almak için. Kokularını bile tam olarak sevmiyordu aslında. Kız başını eğip kokladı. Ardından o da kafasını eğdi ve aralarından birini parmaklarının arasına alıp kokladı. Kıza fazla yaklaştığının farkındaydı. Fakat böyle dar bir bina arasında aralarına mesafe koyarak bu işi yapamazdı. Polisler tabi ki gidip caddelerde vitrin önlerine bakmıyorlardı. Bu işlerin nerede nasıl yapıldığını iyi biliyorlardı. Ve açıkçası şu anda bir polisin gelip onları kodese tıkmasını istemezdi. Babasıyla karşı karşıya kalmak istemiyordu. Hiç iyi olmazdı. Mükemmel Mr. D'Artagnan bunun oğlunun istikbalini her şekilde etkileyeceğini düşünür ve WASP'deki konumunu kaybedebileceğini söylerdi. Çok az kullandığıyla veya başka bir şeyle ilgilenmezdi. Bunları düşünüp parmakları arasındakini koklarken Gw'nin biraz endişeli sesini işitti.
"Şey..Sanırım bir sorunumuz var.Eee..ee..ne diyorsam onu yap tamam mı ?"
Süper. Şu saçma salak enerji insnalarının dediklerinin bir kısmı doğrydu belki de. Düşündüklerinizi kendinize çekersiniz. Kötü şeyler düşünürseniz kötü şeyler olur. Evren enerji tarafından yönetilir vs vs. Cadı mumyası doldurmaları. Gerçekten kaçık olduklarına inanıyordu. Kız otların tümünü Achille'in elinden aldı ve göğsünün biraz aşağısına , elbisesinin umaşına bastırıp ona baktı.
"Sarıl bana Ach.Ne diyorsam onu yap.Hemen."
Sesi telaşlıydı. Achille ellerini kızın beline koydu ve otların düşmemesi için vücudunu da dayadı ona. Kız ellerini çekmişti, ama düşmeyeceklerdi. En azından umut ediyordu. Yalnız sarılmak mı? Duvara yapışmış halde sarılan genç bir çift? Gözüne potansiyel suçlu olarak gözüktükleri polis memuru bunun üstüne daha da şüphelenir ve yanlarına gelirdi. Nasıl olduklarını sorardı. Onlar da birbirlerine sarılmış halde cevap veremezlerdi ya.
"Lanet olsun."
Yakışıklı genç aklına ilk gelen şeyi yaptı hızlıca. Kızın dudaklarına yapıştı. Biraz sert olduğunu biliyordu ama böyle olmak zorundaydı. Polisin yanlarına gelmesini istemiyordu. Yaklaşan ayak sesleri duydu. Kızı öpmeye devam ediyordu. Yan gözle clubın yan girişine bakıyordu. Polis memuru klasik mavi üniformasının içindeydi. Adımları yavaşladı ve durup onlara baktı. Gözlerini kıza çevirdi Achille. Mavi gözleri buluştu. Birkaç dakika öpüşmeye devam ettiler. Kızın dudaklarının tadına alışıyordu artık. Polis cadde boyunda uzaklaştığı için yumuşamıştı öpüşmesi. Sol elini kızın belinden çekerek aralarındak otları aldı. Krem keten şortun cebine tıkıştırdı hemen. Polisin gittiği kanısına varıp dudaklarını ayırdı. Sıcak nefesleri birbirine karışıyordu. Caddeye sırtını dönmüştü ve göremiyordu. Bu sefer kız onu kendisine çekerek dudaklarına yapıştı. Zorunlu öpüşmeleri bittiğinde ciğerlerindeki oksijenin de bittiğini hissetti. Ayrıldıklarında büyük bir nefes aldı. Buna rağmen kızın elini ensesinde hissetti. Uzun ince parmakları ensesindeki saçlara dolanmış vaziyetteydi hala. Kendi ellerinin de kızın belinde olduğunu fark etti. Kızın nemli iri dudaklarına baktı. Kırmızı ruju dağılmış ve silinip gitmişti ama şu an da o kadar kırmızıydı zaten. Hala tadı dudaklarındaydı. Verdikleri nefesler birbirine karışmaya devam ediyordu. İkisi de hareket etmedi. Müziğin sesi yalıtımlı duvarlardan çok az miktarda duyuluyordu. ki çift mavi göz birbirine lehimlenmiş gibiydi. İstemsizce sağ alt dudağının kenarını ısırdığını fark etti hafifçe. Bir saniye bir saniye- kendini toplamalıydı. Evet iyi öpüşüyordu kız. Hoş. Fazlasıyla. Dudaklarına doğru çekildiğini hissetti. Fakat tuttu kendini.
En son Achille S. D'Artagnan tarafından Salı Tem. 13, 2010 10:53 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: On Overload Salı Tem. 13, 2010 10:51 pm | |
| Beklerken kendi kendime son zamanlarda paranoyaklaştığımı söyleyip duruyordum zihnimde. Beraberce gitmişlerse ne olacaktı? İyi de o bakışları görmüştüm ve sadece yukarı doğu yakası kızı olup olmadığımı merak etmiştim Achille'in gözünde. Gözlerim kapıya odaklıyken ikisi çıkmıştı ve ben merakla onları izlerken ellerinde birşey olduğunu görememiştim, lanet olsun şu ışıklandırma gayet berbattı. Kalp atışlarımın hızlandığını hissedebiliyordum, eğer düşündüğüm şey olursa ne diyecektim ki? O gece sadece içkinin etkisiyle olmuş olmalıydı. Hem Gwenyth'e de kızamazdım çünkü o benim değer verdiğim kişilerden biriydi. Dudağımda kan tadı almasam gerginlikten dudağımı ısırdığımı bile farketmeyecektim. Dudağımı ısırmak yerine emerken ikisi arasındaki hareketlenmeyle yine ısırmıştım istemsiz olarak. Achille'in elleri Gwenyth'in belini sararken içimden sadece sarıldı. Sakin ol. diyen iç sesimi duyabiliyordum ama ikilinin dudakları birleştikten sonra bu ses zayıflamış ve susmuştu. Bir süre ayrılmışlar ama yine öpüşmüşlerdi. Bu benim sabrımın bitmesini sağlayan tek şeydi.
Achille'in gözünde ne olduğumu öğrenmiştim aynı düşünce zaten Jake'in zihninde de vardı. Manhattan. Yukarı Doğu Yakası. Beni çok kısa zamanda unutacaktı herkes. Bu düşünce zihnime yerleştiğinde daha kolaylaşmıştı kaçış. Evet, madem kimse ölmemi umursamayacaktı öyleyse sansasyon yaratmadan ölebilirdim. Ailem zaten benim yaşamamı takmazken ve bir kısmı dışlarken onların yanına mı sığınacaktım? Hah güldürmeyin beni millet. Saklandığım yerden çıktım, adımlarım sessizdi. Yavaş yavaş onlara yürürken karanlığın faydasından biri görülmememdi. Diplerine kadar yaklaştığımda yüzü bana dönük olan kişi, Gwenyth görmemişti beni. Gözlerini tam kapadığı anda Achille'in arkasında sanki hayalcesine duruyordum. Gözlerimde ya da yüzümde nasıl bir kırgınlık olduğunu bilemesem de ruhumun paramparça olduğunu hissedebiliyordum. Ne bekliyordum ki? Hep böyle olacaktı. Hep sadece birinin tek gecelik oyuncağı olacak ve canımın yanması kalacaktı. İkisi de beni farketmeden adımlarımı sokağın başına yönelttim ve hemen sola saparak görüntümü gizledim gözlerden. Elim titrerken telefonumu çıkardım ve sesli mesaj bölümünü zorlanarak açtım. Bir taksi çevirmiş ve çınar ağacımın altına gitmesini söylerken, koltuğa yığılırcasına atmıştım kendimi. Dudaklarım zorlanırken içimdeki gözyaşları gözüme çıkmıştı. Yandıklarını hissedebiliyordum. Kendimi zorlayarak 'Gwentyh ile iyi eğlenceler. Bir mesajım daha olacak. O mesajı iyi dinle.' demiştim, sesim titriyordu ve hiçbir şekilde mantıklı düşünmüyordum. Olmak ya da olmamak. Bunun olmamak kısmını seçecektim. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: On Overload Çarş. Tem. 14, 2010 9:59 am | |
| Birden etrafındaki tüm ritim durmuştu sanki.Ach'in dudaklarının düzlüğü ve hafif yumuşaklığı onu sersemletmişti.Ne olduğunu anlamıştı kız.Eğer memur şüphesini sürdürürse onları birbirinden ayıracaktı.Şimdi dudakları birleşmişti ve evet bu durumda onlardan ayrılmalarını isteyemezdi.Görünürde de bir şey yoktu.Memurun çok yakınlaşmamasına rağmen yanlarına gelip baktığını gördü.Bu sefer daha sıkı kavradı kaslı kollarından ve elini ensesine geçirdi Ach'in.Yakışıklıysa gayet yumuşak bir hareketle elini beline yerleşmişti genç kızın.Gw , polise bakmayı kesti ve inandırıcılığını arttırmak için gözlerini Ach'e çevirdi.O mavi gözler şehvet ve heyecan doluydu.Kendini düşündü o an.Ach'e zaten karşı koyması imkansızdı.Aralarında duygusal bir şey yoktu belki ama tavırları hoşuna giderdi hep.Zaten o yakıcı gözler,ipeksi dayanılmaz kumral saçlar ve üstüne geçirdiği her kıyafeti en iyi şekilde sergileyen vücudu..Başta onu ittirmeye çalışmasına rağmen , buna her şekilde razı gelmişti.Ach'in de ondan hoşlandığını biliyordu.Karşı konulamaz bir çekimi vardı kızın.Ach , dokunuşlarını yavaşlattı ve kodeslik maceramızın sona erdiğini düşündü.Başta Gw de böyle düşünmüştü ama memurun etraftaki gençlerden bazılarının kimliklerini kontrol ediyordu.Gwenyth , Achille'e ucuz kurtulduklarını söyleyecekti ki , memur barın girişine doğru yöneldi ve kafasını yine onlara çevirdi.Bu sefer G , öptü onu.Kısacık bir an yeniden nefessiz kalmaları gerekti.Memur Gw'e düşünceli bir bakış attı.Ardından gözden kayboldu.Gw , geri çekildiğinde çocuk da temkinin geçtiğini anladı.Ach aralarına sıkışan otları saniyede cebine geçirdi.Kız , soluklarını dizginlemeye çalışarak güçlü bir nefes verdi dışarı.Bunun anlamı 'Ne maceraydı ama !' ydı.Ach başını kaldırıp kızın mavi gözlerine baktığında elinin hala ensesinde ve parmaklarının o ipeksi saçların arasında olduğunu farketti.Çocuğun da eli hala belindeydi.Hoşlarına gittiklerini anladıklarında kızın dudakları gibi yanaklarıda kıpkırmızıydı şimdi.Gözlerine daha fazla bakamayarak çantasının düğmesini açtı ve Ach'e doğru uzattı.Ach cebine sokuşturduğu otları , tek bir hamlede kızın çantasına yerleştirdi.Sonrasında kelimeler gücünü yitirmiş gibi sadece birbirlerinden biraz ayrıldılar.Kız saçlarını kulak arkasına aldı.Bu hafta fazla yaramazlık yaptım diye düşündü.Bir süre yurt dışına çıkması gerektiğini anladı.Ne olursa olsun annesi haklıydı.Her geçen gün daha ikinci sınıf olmasına karşın hırçınlaşıyor ve naptığını bilemez bir halde buluyordu kendini.Başına neler açabileceğini düşünmüyordu.Ama nedensiz yere yapmadığınıda biliyordu.İnanılmaz hoşuna gittiğini de biliyordu.Mose'un bilmemesi gerektiğini de...Etraf çok kalabalıktı.Her geçen dakika gece yarısını devirirken , daha da nefessiz kalıyordu burada.İçeri girmek istemediğini anladı.Bu akşamı burda kapatması gerektiğini düşündü. "Ne geceydi ama !" diye mırıldandı kendi kendine.Genç , onu duymuş gibi sırıttı yüzüne. "Büyük risk." dedi Ach ona.Gerçekten az önce yakalansalardı ne olurdu diye düşünemedi bile.Çocuk kızın elini tuttu.Boşta kalan diğer eliyle Gw , omzunu okşadı yavaşça. "İyi geceler." dedi.Çocuk gözlerini kapatıp açtı ve başıyla onayladı onu. "Teşekkürler Ach." dedi son kez ve Ach'i arkasındaki kalabalıkla birlikte geride bıraktı.Poppy hala ordaydı ve büyük ihtimal yanına giderdi diye düşündü.Hemen soğuk bir duş alması onu kendine getirecek tek şeydi.Tabii bir süre uzaklaşması da öyle. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: On Overload Çarş. Tem. 14, 2010 11:53 am | |
| İkisinin de hoşlarına gittiklerini anladıklarında kızın dudakları gibi yanaklarıda kıpkırmızı oldu. Gözlerine daha fazla bakamayarak çantasının düğmesini açtı ve ona doğru uzattı.Achille cebine sokuşturduğu otları , tek bir hamlede kızın çantasına yerleştirdi. Ne diyeceğini bilmiyordu. Bir şey söylemese daha iyiydi. Sadece hoş, tek bir öpüşmeydi. Asla şey gibi değildi, Mose. Kızın ismi kafasının içinde çınlarcasına yankı yaptı. Katlanarak büyüdü anımsattıkları. O gece çınar ağacının altında midesine giren kramplar yoktu bu öpüşmede. İyi bir şeydi. Şortunun cebinde blackberrynin tirediğini hissetti. Şimdi bakmaya niyeti yoktu. Yani Gwenyth ile normal kalabilmeleri için. Mose ile kendisi içinse bu kadar kesin düşünemediğini fark edince acı acı gülmek istedi. Kızla uzaklaştılar birbirlerinden. Kız saçlarını kulak arkasına aldı. Etraf kalabalıklaşmaya başlamıştı. Poppy'nin ne yaptığını merak etti. Dans ediyordu hala büyük ihtimalle. Yokluklarını fark etmemişti. Ne olursa olsun buraya beraber gelmişlerdi ve burada işleri bitmişti.
"Ne geceydi ama !"
Yüzüne içten bir sırıtma yerleşti. Doğru söz.
"Büyük risk."
Kızın elini tuttu.Boşta kalan diğer eliyle Gw , omzunu okşadı yavaşça.
"İyi geceler."
Olayların kıza fazla geldiğini anladı. En iyisi bir şeyler söylememekti. Onu anladığını belirterek gözlerini yavaşça açıp kapadı.
"Teşekkürler Ach."
Kız caddeye doğru uzaklaşırken kazağını çekiştirdi hafifçe. Sokağın bitimindeki tel duvarın önünde öpüşen gerçek bir çift gözüne çarptı. Punklar. Saçları koyu pembe, yeşil ve sarı olan kız iki yandan tolamıştı saçlarını. Üç parçaya ayrılmış bir tutam alnına düşüyordu. İkisi de deri mont gitmişlerdi. Çocuğun siyah beyah dikine çizgili bir pantolonu vardı. Saçları şu dikenli klasik modeldendi. Açıkçası böyle bir çiftin Harrison'un yan çıkışının orada, YDY'nin en gözde mekanlarından birinin yanında olmasına bir anlam yükleyemedi. Sanki başka bir yerden ışınlanmış gibi. Çifte son bir bakış atarak metal kapıyı çekti ve içerinin gürültülü ortamına adım attı tekrar. Bara yöneldi. Bir şeyler içip geceye devam edecekti dans pistinde. Dans etmek için piste fırlayan sarhoş bir çocuğun boşalan taburesine yöneldi. Ona dönen barmene başını salladı. Artık söylemesine ihtiyaı olduğunu düşünmüyordu. Kolunu tezgaha yaslamış içkiyi beklerken telefonuna bakmak geldi aklına. Önemli bir şey olduğunu sanmıyordu ama yarın Claire ile buluşacaklardı. Buluşma saatini ileri veya geri çekmiş olabileceğini düşündü. Elini yavaşça sağ cebine attı ve siyah telefonu çıkardı. Ekranda gördükleri şaşırmasına yol açtı. 1 sesli mesaj.Mose? Mekanın gürültüsünde duyabileceğini sanmıyordu. Solundaki merdivenin yanından süzülerek uzay üssü gibi olan tuvaletlere yöneldi. Geniş koridordan geçerek Üzerinde ledlerden yapılmış erkek figürü bulunan kapıyı ittirdi. Kapı arkasından kapandı ve, sessizlik. Yüksek sesli müzik buradan da duyuluyordu elbette ama çok fazla değil. Floresan ışıklar güzel bir şekilde aynaların ve tuvalet bölmelerinin üstüne yerleştirilmişti. Mor ve siyah renkler uyum içindeydi. Rolling Stones temalı pisuarlar gözüne çarpınca istemsizce güldü. Bu fikir her gördüğünde hoşuna gidiyordu. Telefonu kulağına götürdü ve mesajı dinlemek için tuşa bastı.
"Gwentyh ile iyi eğlenceler. Bir mesajım daha olacak. O mesajı iyi dinle."
Lanet olsun!
"Mesajı tekrar dinlemek için-"
Sonradan duyulan robot sesin aksine kızın sesi duygu doluydu ve titriyordu. Sinirle parmakları telefonu kavradı. Mose, nasıl görmüştü? Gerçi onun sırtı dönüktü, hiçbir şekilde bir şey görememişti ama Gwenyth görürdü değil mi? Lanet olsun. Mose'un neler düşündüğünü çok iyi biliyordu. Bir gün onunla öpüşmüş, ve diğer gün de gidip kızın sevdiği insanlardan biri olan başka bir kızla öpüşmüştü. Sonuncusunun zorunlu olduğunu bildiğini sanmıyordu. Öpüşmenin neresinde gelmişti acaba? Otları görmüş müydü? Ya da polisi? Aklından ışık hızıyla bir sürü soru geçerken hızlıca tuvaletten çıktı. Kızın tetiklenmiş depresifliğini biliyordu. Uzun yıllardır arkadaşlardı, kız duygusal olarak yıpranmıştı ve zayıftı. Ne demişti ona. "Pişman değilim." O zaman o da Achille'in hissettiklerini hissetmişti , ve bu durumu görmesinin sonuçlarında neler yapabileeğini aklına bile getirmek istemiyordu. Bara vardığında barmene ona bakması için eliyle hafif bir işaret yaptı. Kızıl saçlı çocuk elinde bir bez ve bardakla ona döndü.
"Hey, buraya beraber geldiğim bayanları hatırlıyorsun değil mi? Daha minyon ve kumral olanı da hatırlıyorsun. Evet, büyük ihtimalle buraya gelecektir tekrar. Ona acil bir işim çıktığını ve gitmem gerektiğini söyleyebilir misin? Teşekkürler."
Tezgahın üstüne yüklü miktarda banknot bırakarak hızla tabureden kalktı. İnsanların arasından sıyrılarak çıkısa yöneldi. Işıklı koridordan geçerken Poppy'nin biraz soluklanmak ve tazelenmek için bara gideceğini biliyordu. Fakat işi şansa bırakamazdı. Dostunu bırakıp gidiyordu sonuçta. Blackberryi tekrar cebinden çıkardı. Kapıda neredeyse hiç kıpırdamamış kuyruğun yanından geçerek kaldırımın kenarında durdu. Telefonu sol kulağına yapıştırdığında çevirdiği taksi kaldırıma yanaşmıştı bile.
"Popiş, gerçekten çok..." |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: On Overload Çarş. Tem. 14, 2010 2:14 pm | |
| Barmen içkileri hazırlamak için gençlere sırtını döndüğünde, yine etrafındakileri izlemeye koyuldu kız. Onlara fazla uzak olmayan bir köşede bir çocukla hoş bir kız samimi bir muhabbete girmişlerdi… O çiftin çaprazında ise kopan sutyen askısı ile telefonların kameralarını üzerine çeken tanıdık bir simayı fark etmişti. Kızın kim olduğunu ne kadar hatırlamaya çalışsa da başaramamıştı ve en sonunda hatıralarını taramaktan sıkıldığı için omuz silkip geri arkadaşlarına döndü. Barmen yavaş mıydı? Yoksa zaman mı yavaş ilerliyordu kız için bilmiyordu… Ama oturduğu sandalyeyle birlikte geri bara çevirdiğinde başını, içkiler daha yeni hazırlanmıştı. İçkisini eline aldı ve sırıtmaktan kendini alamadı. Güzel bir gece olacaktı… En azından o böyle olacağını düşünüyordu Harrison’a adım attıklarından beri… "Bayanlar, burada eğleneceğimizi umuyorum." Ach’ın gözleri de tıpkı kızınkiler gibi parlıyordu bunları söylerken… Bardağını kızlara doğru kaldırdığında Poppy gülümsedi. Onu tanıyan biri gözlerinin adeta; “En azından ben eğleneceğim…” diye bağırdığını görebilirdi. İçki UES’de belki de hoş ve eğlenceli sohbetlerin anahtarıydı. O kadar ki Gwen’in muhabbeti bile Poppy’nin canını sıkmamıştı… Aksine kızın o an için eğlenceli olabileceğini bile düşünmüştü… Tabii bu yalnızca birkaç dakika sürdü ama gene de araları normale göre gayet iyiydi... Dans etmek isityorum. Düşüncesini sesli belirtmesine gerek yoktu. Aslında onlarında dans etmek isteyebileceklerini düşünüyordu. Bu yüzden oturduğu yerden keyifli bir biçimde sıçradı ve piste doğru bir adım attı. Tahmin ettiği gibi diğer ikisi de geliyordu işte. Alkolün etkisiyle kendinden geçen birçok insanın arasına karışmışlardı şimdi. Müziğin ritmine ayak uydurmak çok kolaydı. Harrison gibi bir yerde dans ederek rezil olacağınızı düşünmezdiniz. Aksine bu düşünce sizi rezil ederdi… Bu yüzden en iyisi her zaman içinizden geldiği gibi dans etmekti… Genç kız dans ederken bir yandan da gözleriyle arkadaşlarını arıyordu. O sırada yanına yaklaşan yakışıklıyı fark edememesinin asıl sebebi de buydu. Tam Achille’i görmüştü ki omzunda yumuşak bir dokunuş hissetti. Arkasını döndüğünde uzun boylu hoş bir çocukla karşılaştı… Çocuk seni birine benzettim gibi bir şeyler geveledi ağzında, Poppy ise gülümseyerek dinledi onu. Aslında öyle olmadığını biliyordu ama çocuğun konuşurken kendini rahatsız hissedişini izlemek büyük bir keyif vermişti kıza. En sonunda kızarıp bozaran delikanlıyı kurtarmak için parlak bir gülümseme eşliğinde, “Ben Poppy.” dedi. Artık saçmalamasına gerek kalmadığı için rahatlamış gibi gözüküyordu çocuk. Sanki konuşmanın başından beri tuttuğu nefesini bıraktı ve yerine derin bir yenisini aldı. Bir süre konuştular, çocuğun dans ederken renkli ışıklardan renk değiştiren gözleri soluklanmak için sakin bir köşeye çekildiklerinde parlak bir yeşile dönüşmüştü. Genç kız memnun bir ifadeyle gülümsedi bu defa, yakışıklı, sevimli ve yeşil gözlü talipler her zaman bulunmuyordu. Çocuk mekândan ayrılacak olan arkadaşlarıyla vedalaşmak için yanından ayrıldığında kız bara yöneldi. Dans ettiğini sandığı birkaç insanın arasından geçerken de kafasında şu yeşil göz takıntısını tartıyordu. “Sanırım,” diye düşündü, “Etrafımda yeterince yakışıklı mavi gözlü olduğundan onları görmek artık ilgimi yeterince çekemiyor…” Yeni bir bardak içki istemek için barmene doğru döndüğünde artık aklı Ach ve Gwen’deydi. Nerede olduklarını merak etmişti… En azından hala burada olduklarını düşünüyordu. Ne de olsa Achille onu orada haber falan vermeden bırakmazdı. İsteğini bildirmek için ağzını açacakken genç barmen konuşmaya başladı… “Birlikte geldiğiniz beyefendi size bir mesaj bıraktı…” Mesaj mı? Oh olamaz! Ach cidden onu bırakıp gitmiş olamazdı… “Acil bir işi çıktığı için gitmesi gerektiğini söyledi. Gitmesi gerekmiş…” Genç başını salladı ve barmen görevini tamamlamış olmanın verdiği mutlulukla ne istediğini bile sormadan başkalarına döndü. Aceleyle çantasını açtı. Telefonunu bulduğunda Achille’e hayal kırıklığı ve duygu sömürüsü dolu bir mesaj bırakmayı planlıyordu… Belki biraz beni burada nasıl bırakabildin dramasına başvurabilirdi. Kızdığı şey gitmesi değildi… Kızdığı Gwen için kendine haber vermeden aceleyle oradan ayrılmasıydı. Bu çok, babası tarzı bir hareketti. Birlikte çıktıkları her yemekte kız tuvaletten döndüğü zaman garsonlar babasının acil bir işi çıktığını ve gittiğini söylerlerdi… Tabii, Poppy’den başka kimse de babasının işe değil gizli sevgilisine koştuğunu tahmin edemezdi. En sonunda eline almıştı telefonu. Bir mesajı olduğunu fark etti. Sesli mesaj servisinden gelen bilgilendirmeydi bu. Bir yeni sesli mesajınız var okumak için şu şu numarayı arayın, vesaire vesaire vesaire… Kayıt başladığında, tanıdığı bir sesin telaşlı tınısını duydu. Ach? Hayati seviyede acil bir işi olduğunu söylemiş, özür dilemiş ve bir klasik olmuş cümleleriyle konuşmasının sonunu getirmişti… “Kindergarden Buddies 4ever…” Kız telefonu kulağından uzaklaştırırken kendini suçlu hissettiğini fark etti. Achille babası gibi değildi… Kesinlikle değildi hem de! Diğer kızların bu şekilde düşünmediğine adı gibi emindi fakat arkadaşını tanıyordu. Ve onu babasıyla karşılaştırmaktan dolayı şimdi büyük bir utanç duyuyordu… Telefonu yeniden çantasına tıktı. Ayağa kalkarken arkadaşının acil işinin ne olduğunu düşünüyordu… Her şey olabilirdi. Kötü bir şey olabilirdi… “Hayır”, diye emir verdi beynine, “kötü bir şey düşünme.” Ama durduramadı kendini… Her zamanki gibi en kötüsünü kurgulamaya başladı zihninde. Tadı kaçmıştı. Kafasında ister istemez oluşan birkaç kötü senaryo yüzünden artık parti yapacak kavasında değildi pek… Bu yüzden yanına gelmek için hazırlanan kumral çocuğu beklemeden kapıya yöneldi. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: On Overload Çarş. Tem. 14, 2010 4:44 pm | |
| Achille: 20 şöhret puanı 4 dolar Poppy: 10 şöhret puanı 2 dolar Gwenyth: 15 şöhret puanı 3 dolar Amborosia: 10 şöhret puanı 2 dolar |
| | | | On Overload | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |