Yanıma oturması için dizlerimi çeneme çektim ve Chris'in yanıma oturmasını izledim.Bir süre aramızda bir sessizlik oluştu.Sessizliği
çoğu zaman sevsemde şuanda içimden deli gibi onunla konuşmak geçiyordu.Söze nasıl başlayacağımı bilemiyordum üstelik...
Göz ucuyla ona bakıyordum.Birden onun da bana baktığımı farkettim ve kıkırdamamak
için kendimi zor tuttum.
Sessizliği bozmayı kendime görev edinip aklıma gelen ilk soruyu sordum.
''Yanıma otururken mutlu görünüyordun ; gülümsüyordun.Acaba nedenini öğrenmemde bir sakınca var mı?''
Bunu gerçekten merak ediyordum.Şuana kadar aynı binada olmamıza rağmen sadece 'merhaba'laşıyorduk.Hiçbir zaman bu merhabalaşmadan öte birşey olmamıştı,yada olmuştu biz farkedememiştik.Ama şuan... beni ona iten
adını koyamadığım birşeyler vardı.Yapmaya cesaret edemediğim,ya da yapmayacağım bir çok şeyi yapma potansiyeline gelmiştim.Kendi kendime ben de şaşırıyordum.
''Senin gibi birisi tarafından kabul edilmek hoşuma gitti,'' dedi tüm içtenliği ve açıksözlülüğü ile.Bu kadar açık sözlü olması çok hoşuma gitmişti.Dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı.Benimkiler ise bir yay gibi gergindi.
''ve o an benim yerimde hangi erkek olsa şapşalca gülümserdi.'' dedi harika dişlerini göstererek gülümsüyordu.İçimdeki buzulların eridiğini hissettim ve o an sadece onunla olmak istiyordum tüm benliğimle.Çılgıncaydı evet.Tam anlamıyla tanışıyor sayılmazdık ama aramızdaki çekim o kadar güçlüydü ki...Onun da benim gibi bu çekimin etkisinde kalıp kalmadığını çok merak ettim.
''Demek öyle,Chris.Biliyorsun ki seni tanımıyorum ve yanıma oturmak istemene olumsuz bir cevap vermememin tek nedeni o şapşalca gülümsemendi'' dedim.Suratımda içimdeki mutluluğu yansıtan bir gülümseme yayıldığını hissederek o mutluluk dolu gülümsememin büyümesine izin verdim.
Birden içimdeki dürtülere engel olmadan içimden geldiği gibi davranmaya başladım.Yavaşça eğilerek Chris'in dudaklarına bir öpücük kondurdum.Ürperdiğini hissettim ve geri çekildim.Cesaretime hayran kaldım.Normalde böyle birşeyi asla yapmazdım.Birden etrafına bakındı.Ortak salon bomboştu ve kimse yoktu.Bu saatte bütün hufflepuff öğrencileri mışıl mışıl uyuyor olurdu.
''Seni daha yakından tanımak isterim,Elyssa.'' dedi bütün içtenliğiyle.O kadar samimiydi ki söylediklerine.Gözlerinin parıltılı olması içtenliğini ele veriyordu.
''Bunu benim de istediğimi tahmin ediyorsundur,Chris.'' dedim ve dudaklarımız tekrar buluştu.Tutkuyla öptük birbirimizi.Az önceki gibi değildi bu seferki.Daha tutkulu daha şehvet vericiydi.Üstelik birbirimizi tanıdığımız söylenemezdi.Şaşırtıcı bir durumdu.
Birden elleri kalçama ilerledi.Ben de onun gömleğinin düğmelerini çıkarmaya başladım.Birbirimizle temas halindeydik.Bütün benliğimizle birbirimizi istiyorduk herşeyimizle.Bu o kadar açıktı ki.Birden kendimi onun üzerinde buldum.Gömleğini çıkardıkça pürüzsüz teni ortaya çıkıyordu.Ellerimi teninin üzerinde gezdirdim.Bembeyaz ve pürüzsüzdü.
"Bunu gerçekten istiyor musun?" dedi.
İşler ciddileşmeye başlamıştı.Burada ortak salonda...Hiç düşünmemiştim daha önce böyle olacağını.Ama böyle olması gerekiyorsa böyle olmalıydı.
"Seni tanımıyorum bile, ama o kadar çekicisin ki..." diye fısıldadım kulağına. ve dudaklarımız tekrar birbirini buldu...