Ad Soyad: Néverrsâ Gsâtdx Jéqnahuxx
Cinsiyet: Kız
Seçiminiz: Şöhret
Örnek Rp:
Güneş tüm benliğiyle yeryüzüne tırmanmaya başlarken, bulutlara daha fazla tutunamayan yağmur damlaları ahenkle süzülmeye başlamıştı. Sonunda, diye düşündü Calvin. Bütün gece kavurucu sıcakla birlikte yolculuk yapmışlardı. Yeterince suyu da kalmayınca yolculuk oldukça zor olmaya başlamıştı. Henüz çiselemeye başlayan yağmur giderek hırçınlaşmaya başlarken Paris Sarayı’na geldiklerini anlamıştı. Nefes kesici bir güzellikti burası…
Saray’ı fazla inceleme fırsatı bulamadan kendini Kabul Salonunda bulmuştu. Gözüne ilk çarpan Fransız Kraliçesi olmuştu. Sabırsızlık içinde ayaklarını hızla yukarı aşağı doğru salladığını görebiliyordu. Elini yukarı kaldırıp ve girmemizi işaret ettiğinde kolunda bulunan mücevherlerin muazzam güzelliği baştan çıkarıcıydı. Fransız Kraliçesi’nin hemen yanında Fransız Prensi boş gözlerle İngiliz Heyetini süzüyordu. Heyetin burada olmasından tatmin olmuş bir ifade vardı yüzünde fakat öte yandan çok sıkkın görünüyordu.
“Majesteleri Kral teşrif ettiler!” İngiliz Heyeti henüz yerini almıştı ki dev kapının önünde bütün ihtişamıyla Fransız Kralı göründü. Yavaş adımlarla tahtına doğru yürümeye başladı. Calvin (İngiliz Dükü) bir adım öne çıktı ve protokol’e uygun bir biçimde davranmaya özen göstererek Fransız Kral ve Kraliçesinin önünde saygıyla eğildi. “İngiliz Kralı teklifini yenilemek amacıyla bizi göndermiştir. İngiliz Prenses'i ve Fransız Prens'inin evlenmelerinin iki ülke içinde her açıdan daha iyi sonuçlar doğuracağına inanmaktadır. Bu konuda kararınızı öğrenmek amaçlı geldiğimizi bilginize sunarım.” Aslında İngiliz Kralı’nın bu evliliğin gerçekleşmesi için olan çabalarını haklı buluyordu Calvin. İngiltere son dönemlerde özellikle ekonomik olarak büyük çöküntü yaşıyordu. Eski saygınlıklarını yavaş yavaş kaybetmeye başlamışlardı. Tekrar toparlanabilmeleri için de Fransa’nın yardıma ihtiyaçları olduğu gün gibi ortadaydı. Fransız Kralı’nın cevabını beklerken heyeti hızlıca süzdü. Uzun yolculuktan dolayı olmalı ki hepsi perişan görünüyordu. Şuan burada olmaları belki de onlar için bir şey ifade etmiyordu. Sadece heyette, olanları pür dikkat kesilmiş izleyen ve büyük bir merakla konuşmaları dinlerken dudağını ısıran küçük devşirme vardı. Fransız Kralı anladığına dair yavaşça başını sallamıştı. “Her iki ülke açısından da iyi sonuçlar doğuracağına şüphem yoktur.”
***
Minik kulübenin her köşesinde Güneş kendini hissettiriyordu. Tahtalar yavaş yavaş kararmaya başlarken Daphne’nin yüz ifadesinde bu durumdan rahatsız olduğu anlaşılıyordu. “Daphne olnaları duydun mu?” kafasını kaldırdığında karşısında işe yeni alınan kızı bulmuştu. Yanakları sıcaktan olsa gerek al al olmuş, alnından terler dökülmeye başlamıştı. Kız elini kalbine götürdü ve heyecanını anlatmak için yavaşça vurmaya başladı. “Ne oldu?” Meraklı ve sakin bakışlarla kızı süzmeye başlamıştı. Onu bu kadar heyecanlandıran ne olabilirdi ki? “İngiliz Heyeti şu anda Paris Sarayı’nda… İngiliz Kralı; kızının ve Fransız Prens’inin birlikte olması konusunda net bir cevap almak için Heyeti göndermiş! Bence bunu kaçırma…” Panikle ayağa fırladığında gözleri göz çukurlarından fırlayacak derecede büyümüştü. Hızla kulübeden çıkmış ve var gücüyle Paris Sarayı’na doğru koşmaya başlamıştı. Buna mutlaka engel olmalıyım, bu evlilik gerçekleşemez… gerçekleşmemeli! Diye iç geçiriyordu Daphne. “Yavaş be kadın ne acelen var!” Adamın kaba haykırışı meydanda yankılanırken bütün gözler telaşla koşan o kadına yani Daphne’ye dönmüştü. Oysa onun bunları umursayacak hali yoktu. Paris Sarayı’na zamanında yetişebilmek için Tanrı’ya yalvarmaya başlamıştı.
Kendini Kabul Salonu’ndan içeriye attığında ayakları nihayet görevinden istifa etmişti. “Fransız Kral ve Kraliçesi, Fransız Prensi ve İngiliz Prensesi arasında gerçekleşecek evlilik teklifini onaylıyor va büyük bir onur duyacaklarını belirtmek istiyor!” Fransız Kralı Fransız Kraliçe’siyle birlikte verdiği kararı açıklar açıklamaz havada çığlıklar, ıslıklar, elleri kanayasıya dek vurma yarışı yapan insanların sesleri uçuşuyordu. Herkes bu kararı sevinçle kabullenmişti besbelli. “Hayırrr! Fransız Prensi’nin de görüşünü almadan karar veremezsiniz majesteleri!” Bir anda gözler Daphne’yi hedef aldığında salonda acıyla çığıran kadının kendi olduğunu anlamıştı. “Bu da ne demek? Ne cüretle Fransız Kralına karşı gelirsiniz!” İngiliz Dükü sinirden çıldırmış bir şekilde ellerini sıkmaya başlamıştı. Daphne gururla kafasını kaldırdı ve gözlerini Fransız Prens’ine kilitledi.
“Ben Fransız Prens’inden sonra tahtın yeni varisini ve bu ülkenin yeni Veliaht Prens’ini taşıyan kadınım!”