Bulanma..

Kendime gelmek iyi olacaktı. Geçen sabah uyuşturucu ve alkol damarlarımdan çekilirken ayağa kalktığımda başım zonkluyordu. Bu sabah olduğu gibi. Tek fark o zaman yanında Laela vardı. Şimdiyse öyle bir ihtimal Tokyo kadar uzaktaydı. Gossip Girl’ün yeni dedikodusu her zamank gibi jet hızıyla yayılmıştı, ve tabii ki dedikodu yan kahramanlarından biri olarak da ilk ulaştıklarından biri olmuştu. Onun eğlendiği gece Laela da eğlenmişti gayet duruma bakılırsa. Ama üvey kuzen? Hah, bu fazlaydı. Laela’yı tanıyordu ama bu kadar olacağını düşünmemişti. H.’deyken ve devamında limuzinde, otel odasında kuzeniyle eğlendiklerinden kat kat daha fazla eğlendiklerine emindi. Belki bazı şeyler farklı olabilirdi, çoğu kişinin aksine Laela’yla bir şeylerin olabileceğini düşünmüştü ama Gossip Girl de çevresindekileri destekliyordu işte. Her neyse, Jakebir araya gelmek yazdan sonra mükemmel olacaktı. Manhattan kızlarının deyimiyle “Inglorious Basterds”.

“ İyi misin dostum ? "

Yüzü gülüyordu Jake’in. Bu duruma sevinmişti tabi ki. Sırtımı sıvazladı. Teselli? Buna ihtiyacım olmadığını biliyor olmalıydı. Achille Sebastien D’Artagnan böyle bir olaya üzülmez, güler geçerdi. Ağır meşin kapıları iterek içeri girdik. Geniş ve dolu görünen mekana adım attık. Kısa birkaç saniye boyuna etrafı süzerken Jake ile gözümüze aynı kişinin takıldığına yemin edebilirdim. Clemence.

" Achille, bu gece çok eğlenceli olacak. Haydi gel. "

Kızın yanına doğru yürüdük. lemen. Şu olduğundan büyük görünmeye çalışıp sanki Manhattan’ı biliyormuş gibi davranan kız. Yüzümde ukala bir gülümseme belirdi Jake kızı öperken. Yanındaki kıza baktım. Gabriella. Clemence’le yakın arkadaş oldukları dışında pek bir şey bilmiyordum. Hoş görünüyordu kız ama. Jake Clemence’e elini uzatırken ben de Gabriella’nın eline hafif bir öpücük kondurdum.

“Vous cherchez étourdissement.”

Jake’in ne istediğini anlayan barmen dönüp bana baktı. Kızıl saçlı iri yapılı bir çocuktu. Daha önce görmediğim bir barmen.

“Jaegermeister.”

Çocuk işine yöneldi.

"senin şu anda olmaman gerekn yerdeyim. ve yine olmaman gereken yerd eğlniyordum. seninse burda olmamamn ve yas tutman gerekirdi, ah öyle kötü bir durum ki.."

Kız alay eder gibi omzumu okşarken gülümsememi genişletmekle yetindim. Uğraşmaya değmezdi. Cevap vermeye gereksinim duymadım, Jake de alttan bir alayla kıza gereken cevabı verdi.

" İnan ki, Achille bu gece çok eğlenecek. Biz, siz kızlar gibi oturup bunalıma giren bir cins değiliz, Clemence. Şimdi bu tatsız konuyu kapatıp benimle dans pistine gelmeye ne dersin ? "

Ah, işte bu yüzden Jake ile dosttu. Birbirlerinin ne düşündüklerini neredeyse kelime kelime biliyorlardı. Clemence ile Jake'in kısa bir konuşmadan sonra dans pistine yönelişlerini izledi. Mekanın mimarisi gerçekten hoştu. Acil geçişler gibi dizayn edilmiş hemen üstlerindek asma katı seviyordu. Hem mekana hakim hem de daha eğlenceli ve samimiydi. Dans eden insanların ayak sesleri sanki yoktu.

"Eee Achille? Nasılsın?"

"İyiyim,sen?"

Bir süre Gabriella ile lafladılar. Kız kolay sarhoş olmuşa benziyordu. Çok geçmeden bunu belli etti zaten.

“Achille ben sanırım sarhoş oluyorum yaa.Çok başım dönüyor.Bu kız benden daha dayanıksız içkiye.Ayakta nasıl duruyor dersin acaba Achille?”

Tıslar gibi güldü. Çok iyi. Gabriella'yı severdi ama Clemence'e bakıcılık yapmayacaktı. Veya başka birine.

"İçmeyi kessen iyi olacak."

Gülümsedi.Yüksek volümlü müzik diğer her şeyi bastırıyordu. Barda konuşmaya çalışan nsanlar birbirlerinin kulaklarının neredeyse içine girerek ve son ses bağırarak konuşmaya çalışıyordu. Derdini el kol hareketleriyle anlatmaya çalışan sarışın genç bir çocuk yanlışlıkla bar tezgahındaki vodkasını devirdi. Keskin koku etrafa yayıldı. barmen 3. Jaegermeister'ı verdi. Yukarıdaki köprüde bir kız gözüne takılmıştı.

"Afedersin."

Göz kırparak Gabrielle'in yanından kalktım. Kız fazla sakindi, o ise eğlenmek istiyordum. Barla giriş kapısı arasındaki merdivenlerden yukarı çıktım sakince. Müzik yavaşlamıştı. Metal köprüye bir göz gezdirdim. Yeşil-kırmızı ışıkların daha da göz alıcı yaptığı sarışın. İşte orada. Beyaz elbiseli. 12 yönünde. Tam benim kalemimdi. Yüzümde çekici bir gülümseme belirdi ve insanlara çarpmamaya çalışarak kıza yöneldim.

Ne kadar zaman geçtiğinin farkında değildim aslında. Ambiyans ve kız bunu unutmama yetmişti. Tekrar temposu artan müzik bizim sohbetimize engel olmamıştı. Gerçekten hoş bir kızdı. Bana doğru eğildi. Artık yok olmuş parfümünün kokusu hafifçe burnumdan ciğerlerime doldu.

"Çok hoş gerçekten. Başka bir yerde devam etsek? Burası çok gürültülü."

Gülümsedim. Bir şeye söylememe gerek yoktu. Anlamış olmalıydı. İnce parmaklarını benimkilere dolarken o da gülümsedi. Merdivenlerde ne çok insan vardı. Tanrım! İzdiham alanı. Topuklularla boşluğa basmamak için kendini hafifçe bana yasladı. Yüzünde anlamlı bir ifade vardı. Kalabalıktan sıyılıp dışarı çıkarken büyük kapının önünden Jake'i görebilmek için geriye bir göz attım. Ah evet, orada hala aynı kızlaydı. Birazdan onun da gideceğini biliyordum. Düşüncelerimi okumuş gibi o kadar insanın arasından beni gördü ve gülümsedi. Sırıtarak ağzımı kıpırdattım sadece.

"Umarım eğlenirsin."

Ve daha sessiz, serin olan dışarıya adım attık.