Misafir Misafir
| Konu: Fernando Andres Hernandez Salı Tem. 06, 2010 9:21 am | |
| Ad Soyad: Fernando Andres Hernandez Cinsiyet: Erkek Seçiminiz: ( Kurguya göre futbol oyuncusu olmayı planlıyorum. Mümkün müdür? Mümkünse şöhret olacak heralde, oraya ekleyin. Futbolcu olmam mümkün değilse kurgusal açıdan, kariyere ekleyin...) Örnek Rp: Harry Potter sitesinden bir RP'm. Sitede henüz 1.Sınıf olduğumdan, fazla iç monolog, bilinç akışı falan beklemeyin. Malum 11 yaşında çocuğun aklından pek karmaşık şeyler geçmez Saçma bir İksir dersi zaten. Her neyse... ------------------------------ Enerjik bir ruh hali, harika bir hava ve mükellef bir kahvaltı… Andres güne mükemmel başlamıştı ve öyle devam edeceğini sanıyordu, çünkü sıradaki ders İksirdi. Nitekim Andres bir iksir aşığıydı. Belki de bunun sebebi, cadıları güzelleştirici iksirler üreten bir dükkanlar zincirinin yaratıcısı olan annesiydi. Belen Hernandez , Ravenclaw mezunu bir cadıydı ve öğrenciliği boyunca İksir dersindeki yetenekleri kulaktan kulağa tüm Hogwarts’a yayılmıştı. Andres henüz kendisinin de annesi kadar yetenekli olup olmadığını bilmiyordu. Ama emin olduğu bir şey vardı ki, o da iksire büyük ilgi duyduğuydu. Okula gelmeden önce düzinelerce iksir kitabını gözden geçirmiş, annesine sayısız sorular yöneltmiş, evin bodrumundaki atölyede annesinin deneysel çalışmalarını izlemişti. İksir, Andres için farklı bir sihir dalı gibiydi. Nitekim bir iksir, kimi zaman asayla başarılamayacak işleri başarır, asayla düzeltilemeyecek değişimlere sebep olurdu. Kısacası Andres’ye göre iksir, en az asa kullanımı kadar iyi bilinmesi gereken bir daldı. Bu nedenledir ki, sıradaki dersin İksir olması onu baya heyecanlandırmıştı. İksir kitabını eline aldı, tüy kalemini ve parşömen rulosunu cüppesinin iç cebine soktu. Çanta götürmesine gerek yoktu, bütün malzemeler ve kazanları zaten zindanlardaydı. Koşarak Ortak Salon’dan çıkıp koridorları hızlı adımlarla geçerek aşağı , zindanlara doğru ilerliyordu. Bir an önce dersin başlamasını istiyordu. Bir iksir aşığı olarak ilk dersten itibaren profesörün gözüne girmek istiyor; yeni şeyler öğrenmeyi, asası kadar iksir bilgisini de kuvvetlendirmeyi amaçlıyordu. Aynı zamanda annesi kadar yetenekli olabileceğini hissediyordu bu derste. Gözlerini, hal ve hareketlerinin çoğunu, uzun boyunu annesinden almıştı. Belki iksir yeteneklerini de bunların beraberinde kazanmış olabilirdi. Küçük ama hızlı adımlarla, bir sürü öğrencinin arasından ezile büzüle zindanların olduğu kata inmeyi başaran Andres’yi soğuk bir esinti karşıladı. İster istemez, düşen sıcaklığın etkisiyle tüyleri dik dik olmuştu genç büyücünün. Zindanlara hakim olan rutubet ve kasvet, insanın nefes almasını zorlaştırıyordu. Bir dönem boyunca doğru dürüst temizlenmemiş eşyalardan yayılan toz da cabası… Ev cinleri bile Hogwarts’ın bu en köhne bölgesini temizlemekte yeterli değillerdi anlaşılan. Bütün bunlara rağmen Andres pek de fazla yadırgamamıştı burayı. Aksine bu kasvetli görünümü içten içe beğeniyordu. Okulun çoğu kısmından farklıydı ve değişik bir atmosfer hakimdi. İksir dersinin verileceği zindana doğru yürürken , boş ve dar koridorda ayakkabısının topuğunun taşa vuruş sesi çınladı. Her bir adımla küçük çocuk daha da heyecanlanıyordu. Dersliğe girdiğinde profesör çoktan kürsüsündeydi. Bütün masaların üzerinde materyaller kullanıma hazır bir şekilde duruyordu. ‘İşte bu! Sonunda gerçek bir ders..’ diye mırıldandı Andres. Çünkü önceden girdiği bütün dersler tanışma, kuralları anlatma, boş konuşma ve can sıkma temeli üzerine kuruluydu sanki. Uygulamalı bir şeyler yapacak olması yüzünde bir gülümsemenin doğmasını sağladı. Hogwarts’a geldiğini, harikulade bir sihir okulunda bulunduğunu yeni yeni anlıyordu sanki. Andres şöyle bir göz gezdirdi sınıf içerisinde ve ortalarda, uygun gördüğü bir yere oturdu. Öğrencilerin hepsi gelmemişti henüz, bu nedenle profesör beklemeye devam ediyordu. Andres de gözlerini profesöre dikti ve insanın üzerinde garip bir etki yaratan okyanus gözlü adamın, kendisine gerçekten faydalı bilgiler sağlayacak, düzgün biri olmasını diledi. Daha sonra önündeki materyalleri incelemeye başladı. Önündeki kurumuş bitkiyi, annesiyle çalışmalarından rahatça tanıdı. Birçok iksirin içinde kullanılan ısırgan otuydu bu. Sümüklüböcekleri tanımak için, büyücü olmak bile gerekmezdi zaten. Ota benzeyen bir şey daha vardı ve yanında garip bir şey daha. Bu ikisinin ne olduğu hakkında pek bir fikri yoktu. Bir an önce derse başlamak ve bu malzemeleri kazanana atabilmek için can atıyordu. Birkaç öğrenci daha içeri girdi ve profesör konuşmaya başladı. Önce kendini tanıttı. ‘George Crownie… Kolay kolay unutulmayacak bir isim…’ diye düşündü Andres. Profesörün dersindeki tek kuralın saygı olduğunu belirtip, kural anlatma faslını kısa kesmesi de memnun etmişti genç büyücüyü. Çünkü daha önceki derslerin profesörleri uzun uzadıya tüm kuralları anlatmış, ihlal edilmeleri durumunda yapılacakları belirterek tehdit etmiş ve gerçek anlamda Andres’nin içini sıkmışlardı. Bunu belirttikten sonra hemen derse başladı Profesör Crownie. Önce materyalleri tanıttı bir bir. İlk ikisinde yaptığı tahminler doğruydu genç büyücünün. Lakin demin ot sandığı şeyin ezilmiş yılan dili olduğunu öğrenince şaşırmadan edemedi. Sonuncu materyalin ise kirpi dikeni olmasını pek yadırgamadı, şayet kahverengi, beş-altı santim boylarında bir dikendi işte… “Evet şimdi materyalleri tanıdığımıza göre birkaç test yapma zamanı geldi. Belki birkaçınız bana Biberli İksir'in neye karşı etkili olduğunu söyleyebilir. Ne dersiniz aranızda bileniniz var mı?” diye seslendi profesör. Cevap basitti. Andres heyecan içinde kafasında uygun ve etkileyici bir cümle tasarlarken, profesör çoktan ön sıralardan bir Hufflepuf öğrencisini kaldırmıştı. Ardından birkaç öğrenci daha kaldırdı ama Andres’ye söz hakkı vermeden asıl konuya geçti. Andres, biraz kırılmıştı açıkçası, lakin kendi de cevabı en az diğer öğrenciler kadar biliyordu ve Slytherin’e birkaç puan kazandırmak fena olmazdı. Yapacakları iksirin ‘Çıbanlara Karşı İksir’ olduğunu öğrenen Andres gülümsedi. İşte, en basit bir hastalığı bile asayla düzeltemezdin, lakin bir iksir problemi tamamen ortadan kaldırabilirdi. Andres gülümseyerek, heyecanla kazanın altını yaktı ve çantasından kitabını çıkarıp iksirle ilgili sayfayı açtı. Talimatları teker teker takip ederek, kitapta yazanları aynen yerine getirdi. Kesme ve biçme işlemlerinde annesinin nasihatlerine kulak vermeyi ihmal etmedi. Andres iksirini yaparken arada sırada etrafı gözden geçiriyordu. Kimi öğrenci söylenenden az yılan dili kattığından iksirlerinin rengi çok açık kalmıştı. Kimisi ise tamamen batırmıştı karışımı. Profesörün de kendi masasındaki kazanda bir şeyler yaptığı gözünden kaçmadı Andres’nin. Konsantrasyonunun daha fazla dağılmasını engellemek için kafasını çevirdi ve tekrar kendi kazanına konsantre oldu. Karışımı var gücüyle kitapta yazdığı gibi sağa doğru karıştırmaya başladı. Şimdi tek yapması gereken kirpi dikenlerini ezip kazanın içine atmaktı. Tam o sırada profesörün sesi zindanda çınladı: “Evet sanırım hepiniz kirpi bölümüne geldiniz. Şimdi yavaşça kazanlarınızın altını söndürelim.’’ Adam asasının bir hareketiyle kazanların altındaki ateşi söndürdü. Daha sonra ise öğrencilere bir şey göstermek istediğini belirtti. Elini havaya kaldırdı ve odanın köşesinden uçan bir baykuş, profesörün kalkık elinin üstüne kondu. Diğer eliyle cebinden bir iksir çıkardı, bu iksirle baykuşu küçültebileceğini söyledi. Nitekim iksiri kuşun üstüne dökerek dediğini de yaptı. Basit bir ufalma iksiriydi bu. Profesörü annesine benzetmiş Andres nedense… Annesi de sık sık garip iksirler yaparak Andres’yi eğlendirirdi. Hatta bir kez küçükken, Andres’nin yemeğine bir renk değiştirme iksiri katmış ve derisi tamamen mor olan Andres’yi yaramazlık yaparsa onu sonsuza dek bu renkte bırakmakla tehdit etmişti. Ufaltılmış baykuş sınıf içerisinde birkaç tur atarak öğrencileri eğlendirdi. Andres’nin de hoşuna gitmişti yaratığın tuhaf hareketleri. Gülümsemekten kendini alamadı. Bir süre sonra başka bir iksirle baykuşu eski haline getirdi profesör ve iksirleri kontrol etmeye başladı. İksirleri hakkında yorum yapılan birkaç kişi içinde olmamak da Andres’yi üzdü biraz. ‘’Mükemmel bir dersti. Hepinizi tebrik ediyorum. Derse karşı dikkatiniz beni oldukça etkiledi. Umarım bütün sene böyle gider. Özellikle EdynohE, Sparhawk ve Alistair'ı içtenlikle kutluyorum. Ders ile en çok ilgili kişilerdi. Hepiniz ilgiliydiniz. Fakat arkadaşlarınız gerçekten üstün başarı gösterdiler. Ne yazık ki, her güzel şeyin bir sonu var. Haftaya aynı saatte görüşmek üzere hoşçakalın.” diyerek dersi bitirdi profesör. Andres, kendi ismi sayılmayınca pek şaşırmadı, bir dahaki ders daha erken gelip ön sıralardan bir yer kapması gerektiğini düşündü. Çantası olmadığından, malzemeleri oracıkta bırakıp kalktı ve ağır adımlarla zindanı terk etti… |
|
Pamela Schweitzer İş Kadını
Mesaj Sayısı : 280 Kayıt tarihi : 30/06/10 Nerden : Manhattan
| Konu: Geri: Fernando Andres Hernandez Salı Tem. 06, 2010 9:49 am | |
| | |
|