--------------------------------------------------------------------------------
Ad soyad: Lena Camicia
Yaş: 25
Ek karakteriniz varsa isimleri ve meslekleri: Manuéla Ria Osané-Öğrenci.
İstediğiniz dükkan(Var olanlardan): Mümkünse Butter.
Örnek RP:
"Beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup 'aşk'' sanıyorsunuz!"
[W. Shakespeare]
Lena gözlerini yavaş yavaş yeni bir güne açıyordu. Perdenin tam olarak koruyamadığı camdan sızan günışığı bedeninden çok ruhunu rahatsız ediyordu. Derin bir iç çekişten sonra gözlerini ovaladı. Yanındaki çıplak erkek bedenini baştan aşağıya süzdü. Suçluluk duygusuyla boynunu büktü ve başucunda duran telefonuna uzanıp, ekranından saate baktı. Epey geç olmuştu. Yanındaki adamı dürttü diğer eliyle. "Joseph gelmeden buradan tüysen iyi olur" dedi. Adam tek gözünü açarak Lena'ya baktı. Ondan beklenmeyen bir çabuklukla doğruldu. Lena'ya yaklaştı. Dudaklarına bir buse kondurmak için eğildi; fakat Lena onu reddetti. Adam şaşkın bir şekilde Lena'ya baktı. "Daha dün geceye kadar benimdin. Çabuk unutuyorsun." dedi ve yerdeki pantolonun cebinden bir sigara alıp yaktı. Şimdi ikiside sessiz bir şekil öylece yatakta oturuyorlardı.
Dakikalar ilerledikçe, Lena huzursuzlanmaya başlamıştı. "Sigaran da bittiğine göre gitsen diyorum." Lena'nın sesi bu sefer ısrarcıydı. Adam homurdanarak yataktan kalktı ve elinde, son demi kalmış sigarayı camdan dışarıya fırlattı. "Bir dahakine sen gel. Böyle ürkekçe yaşayamam ben. Yada anlat her şeyi sevgiline. Hem böylece ikimizde rahat ederiz." Lena'nın yanına geldi ve bu sefer dudaklarından öptü. Lena reddetmedi bu defa. Dakikalardır karşısındaki koltuğa odaklanmış gözlerine adama çevirdi ve;
-Asla! Böyle bir şey olmasını istemiyorum. Elbet sonunda olacak. Sadece uygun zamanı kolluyorum.-
-2 senedir bu uygun zaman için katlandım zaten her şeye. Biraz daha katlanabilirim herhalde. Ama sadece 'biraz'.
Adam üstünü giyindi ve aynada kendini süzdükten sonra hiçbir şey söylemeden çıktı gitti. Lena yatak odasını derleyip toparladıktan sonra tekrar telefonunu aldı ve Joseph'in numarasını çevirdi.
-Merhaba hayatım.
-Merhaba Lena.-Müsaitsen eve gelsene. Yani çalışmaların bittiyse. Oradan sonra da bi restorana gider bir şeyler yeriz.
-Tamam hayatım. Evde görüşürüz.
Telefonunu kapatıp, bir bornoz aldı ve duşa girmek üzere banyonun yolunu tuttu. Yıkanırken sadece dışı temizleniyordu. Halbuki asıl pis olan dışı değil içiydi. İçindeki suçluluk duygusundan ne yaparsa yapsın arınamayacığını biliyordu. Bazı lekeler kalıcıdır. Bu da onlardandı işte. Ona göre en büyük suçu işliyordu. Birini kandırıyordu. Aldatıyordu. Hemde hayatta en değer verdiği insanı. Kocasını bir hiç uğruna, geçici bir zevk uğruna aldatıyordu.
Banyodan çıktıktan sonra odasına geldi ve dışarı çıkacakları için güzel bir şeyler seçti giyinmek için. Kırmızı, altları fırfırlı elbisesini, altına da kırmızı topuklulularını giydi. Kısacık saçlarını her zamanki gibi bu sefer de kurutmamayı tercih etti. Sadece bir kaç tarak attı onlara. Aynanın karşısına geçti ve kıyafetine uyumlu olması için kıp-kırmızı rujunu özenerek sürdü. Tam o sırada kapıdan gelen anahtar sesiyle, ayağa kalktı ve eşini karşılamak için kapıya doğru ilerledi. Her zamanki gibi oldukça asil ve yakışıklıydı. "Hoşgeldin hayatım!" dedi ve adamı dudaklarından öptü. Fakat Joseph ruhsuz gibiydi. Bir nebze olsun tepki vermemişti bu harekete. "Gergin görünüyorsun bir şey mi var Joseph?" Bunun üzerine adam daha da sinirlendi. Gözleri bir ejderhanınkiler kadar kırmızıydı. Burnundan ateş püskürtmesi bile olağandı bu sinirle. "Ha-haya" Lena'nın sözünü şimşek hızıyla kesti. "Bana bunun bir oyun olduğunu söyle Lena. Bunu yapmış olamazsın değil mi? O kadar... o kadar adi değilsin di mi Lena?" Elinde bir zarf sallıyordu. Lena ne olduğunu hala anlamamıştı. Şaşkın gözlerle Joseph'e bakıyordu. "Neyden bahsediyorsun Joseph?" Sesine ister istemez bir suçluluk duygusu yerleşmişti. Adam elindeki zarfı Lena'ya fırlattı. Lena yere düşen zarfı aldı ve sert bir şekilde açtı. O da sinirlenmeye başlamıştı. Joseph onu bilmediği bir nedenden dolayı suçluyordu. Zarfı açtığında bi' müddet öylece bakakaldı. İçinde; sabahki adama ve kendisine ait hoş olmayan fotoğraflar vardı. Şaşkınlıkla Joseph'e baktı tekrar. "B..Ben üzgünüm Jo..Joseph." Ses tonu kırgın ve ağlamaklıydı. "Neden Lena, neden? Sana istediklerini veremeyeceğimi söylediğimde, bunun sorun olmayacağını söylemiştin bana. Madem önemliydi neden benim senelerimi boş yere harcadın Lena? Artık sana nasıl güvenebilirim ki? Hiç bir şey söyleme lütfen. Hemen bu evi terketmeni istiyorum senden. Sesi oldukça gururluydu. Hiç bir tereddüt yoktu. Lena son kez Joseph'in gözlerine baktı. Kapıya doğru ilerledi ve çıkmadan önce; "Şunu bil ki Joseph, ben hep seni sevdim." dedi ve uzaklaştı oradan.