Beklenmedik..

Misafir

* Akşamüstü
* III. Tekil
* Rachel - Michelle - Monica

"Kahretsin. Nerede bu gözlük?"
Tek tek makyaj masasının çekmecelerini açıp güneş gözlüğünü aramaya başladı Rachel. Güneş gözlükleri onun vazgeçilmezleri listesinde üst sıralarda yer alıyordu. Hızla çekmeceleri kapatıp dolabına yöneldi. Yerini hatırlıyor gibiydi. Muhtemelen bir çantasının içinde unutmuş olacaktı. Dolabına gidip yatağının üzerine çantaları yığdı ve hepsinin içine baktı. Milano'dan aldığı timsah derili çantasının içinde bulduğu güzlüğü. Kutusunun yıpranmamış olduğunu görünce sevindi. En sevdiği gözlüğüydü. Favorisi.. Büyük kahverengi gözlüklerini gözüne taktı ve odasından koşar adım dışarıya çıktı. Kuafördeki randevusuna oldukça geç kalmıştı. Ayağında yüksek topuklu rugan ayakkabıları olmasa ikişer üçer inecekti basamakları. Aşağıda kendisini bekleyen jaguara binerek koltukta derin bir nefes aldı. Kendini huzurlu hissettiği yerlerden biri arabasıydı. Kullanamadığı -henüz- için bir şöförü vardı. Genç şöförüne kibirle bakarak gideceği yeri söyledi ve pencereden dışarıya baktı. Tasarım işi çantasından telefonunu çıkardı ve gelen mesajları yanıtladı. Çok fazla geçmeden araba Coin'in önünde durdu. Rachel şöförün kapıyı açmasını beklemeden hemen fırladı arabadan. "Saat sekiz gibi beni almaya gel" diye seslendi şöföre. Kuaförün geniş bahçesinden topuklarını tıkırdatarak geçti ve serin bir hava ile karşılaştı. Bu oldukça iyi gelmişti. Meşgul görünen kuaförün ona bir kaç dadikaya ihtiyacı olduğunu anlatan bir hareket ile kendini konforlu koltuklara bıraktı ve dergilere göz attı. Saç stilini değiştirecekti fakat henüz bir şey bulamamıştı. Manikür şimdilik işini görürdü. Kuaför işinin bittiğini söylediğinde yerinden kalktı ve büyük sandalyeye oturarak aynada kendine bir baktı. Yanına gelen bir kıza baktı ve gülümsedi. Bir elini yuvarlak plastiğin içine konulmuş suya soktu ve bekledi. kız törpü ile Rachel'ın tırnaklarını törpülerken kapı açıldı. Monica. Üvey kardeşi. "Monica. Aman Tanrım!" Kardeşiydi fakat yaklaşık iki aydır görüşmemişlerdi. Rachel İbiza'ya arkdaşları ile tatile çıkmıştı. Özlemek kelimesinin ona hiç uymadığını biliyordu ama farkında değildi. Monica'yı özlemişti.

Out: Mekan değişikliği yaptım. Umarıkm sorun olmaz.

Misafir

Topuklarımı yere vurarak şoförümün gelmesini bekliyordum. Sıkılmıştım. Saçımı topuz yapan tokayı çıkarıp saçlarımın dağılması için kafamı sağa sola salladım. Etrafımdaki bütün erkeklerin kafasının bana döndüğünü hissedebiliyordum. Gözlerime kısarak güldüm. Sonunda limuzin gelmişti. Şoförümü bile özellikle yakışıklı seçmiştim. Ona gülümseyip açtığı arabanın kapısından limuzinime bindim. Şoförü azarlamaya hiç niyetim yoktu. Beyaz çantamdan aynamı ve parlatıcımı çıkartıp rujumu tazeledim. Saçımı da dağınıklıktan kurtardıktan sonra nasıl Coin'e yetiştiğimizi anlamamıştım. Araba durunca

"Ne oldu?" dedim dikiz aynasından şoföre bakarak. Şoför muzip bir gülümsemeyle

"Yetiştik efendim." dedi. Sağıma baktım. Evet Coin'e yetişmiştik.

"Farketmemişim bile. Kendini aştın bravo" dedim ve arabadan indim. Kapıdan içeri girince biricik -üvey- ablam Rachel'i gördüm. Onu çok özlemiştim. Tatilden yeni dönmüştü. Uzun zamandır görüşemiyorduk. Manikür yaptırmasına rağmen koşup ona sarıldım. O da bana sarıldı. Onu sarmaya devam ederken

"Seni çok özlemişim." dedim.

Misafir

Rachel elimde bulunan kabı umursamadan ayağa kalktı ve kardeşine sarıldı. Oldukça değişmişti Monica. Daha bir alımlı olmuştu. "Seni çok özlemişim." dedi Monica Rachel'a sarılırken. Annelerinin farklı olması Rachel için bir engel değildi. Onu öyle çok benimsiyordu ki. "Ah Monica. Bende seni çok özledim tatlım. Şu haline bir bak. Çok güzel olmuşsun." Yeniden sarıldı kardeşine ve saldalyesine yeniden oturdu. Sağ elini kıza uzattı ve kardeşinin saldelyeye oturmasını dikkatle izledi. Tarzını mı değiştirmişti bu kız? Kız tınaklarıı törpülerken bir yandan latte'sini yudumluyor, bir yandan da Monica ile sohbet ediyordu. İbiza'da herşeyden uzak kalmıştı. İnterneti açıp dedikoducu kızın sitesine bakmamıştı bile. Son olan olayları çok merak ediyordu. Fincanını camın üzerine bıraktı. "Benden sonra neler oldu, Monica? Çok merak ediyorum doğrusu." Meraklı birisi değildi aslında Rachel. Fakat İki aydır dedikodu yapamıyor olması onu sinirlendiriyor gibiydi. Mekanın kendisine sıcak geldiğini farkedince üzerindeki Machael Kors ceketini çıkarıp, vestiyere asması için bir adama uzattı. Sağ elin bitince diğer elini sudan çıkardı ve kıza uzattı. Meraklı gözlerle Monica'ya bakarak neler olduğunu öğrenmeye çalıştı. Ne demişler dedikodu seni öldürmez. Peki bunu kim demiş?

Misafir

Çalar saatimin çıkardığı uğursuz sesle uyandım.Beyaz yorganımın altından kolumu çıkardım ve saatimin alarmı kapatma bölümüne şiddetle bastım.Ayağa kalktım ve ipek geceliğimin altından gerindim.Bu saatlerde Coin'de randevum vardı.Kot pantolonumun üstüne kaşmir kazağımı ve deri ceketimi giydim ve bekleyen limuzinime doğru yola koyuldum.Giydiğim mantar topuklu ayakkabılar bugünkü neşemi yerine getirmişti.Hemen kendimi limuzinden içeri attım ve Coin'in yolunu tuttum.Yolda giderken elimdeki telefonu çevirip duruyordum.Geçen gece yaşanan olaylardan dolayı Michaél'in mesaj atıp atmayacağımı merak ediyordum.Aniden araba durdu ve kapım açıldı.Şoförün kapımı açmasıyla arabadan inmem bir oldu.Hemen içeri girdim ve saçlarımı düzelttim.Gözlerim manikürücümü tararken bi' yere takıldı.Uykusuzluktan sımsıkı bastırdığım dudaklarımda küçük bi' tebessüm oluştu.Topuklarımı tıkırdatarak yanlarına gittim ve "Hey ne halt ediyorsunuz" burada dedim.Ardından küçük b' kahkaha attım...