Misafir Misafir
| Konu: Akşam üzeri C.tesi Tem. 10, 2010 8:39 pm | |
| Kraliyet üyelerinin eski zamanlarda evlerinde takındıkları modayı benimsemişti, krem rengine doymuş odası. Dört bir yana zarafetle saçılmış, kapaklarında çılgın gençlerin boy gösterdiği dergiler henüz geçmişti parmakları arasından. Şimdi de solgun sarı saçlarının tutam tutam üzerine düştüğü Vogue'un yeni sayısıyla ilgileniyordu. Son zamanlarda gördüğü her sayfaya yapışmış yüzler buralarda da asılıydı. Elbette! Birkaç lokma Robert Pattinson'dan, birkaç damla da Megan Fox'tan. Cazibeleriyle dergiyi her ele geçirene yaranmaya ve albüm satışlarını arttırmaya çalışan yarı çıplak kadınların sayısı da kabarıktı. Sıkıntıyla büzülen dolgun dudaklar, içeriye dolan bol miktardaki akşam güneşinde görkemle parıldadı. Tepelenmiş yastıkların arasında kalmış kazazede bir Motorola ringledi. Çelik mavisine karışmış camböceği gözlerinde saniyelik bir alev çaktı. Az sonra yeni sürüm ciltle kaplanmış dergi acımasızca halıflekse yapıştırılmış haldeydi. Havadaki narin kahkahalar çınlamalarını, en yakındaki villaların kapısına değin ulaştırmıştı. Keyfi adamakıllı yerine gelmiş Jeny, tek hamlede sıçradı pofidik yatağının dışına. Profesyonellikten uzak, zarif bir tekme darbesiyle yastık krallığının egemenliğine son vermesiyle Motorolasını sıkıca kavraması aynı ana denk gelmişti.
"1 yeni mesaj"
Merak duygusunun taştığı gözlerle, heyecandan yırtınan parmaklar ekranda gezindi. Birbirine şiddetle bastırılmış, gitgide kırmızılaşan dudaklar arasından bir süre herhangi bir melodi süzülmedi mekana. Ferdiyeti küllenmiş naçiz bir kuklaymışçasına, tek titreşim dahi yalamadı bedenini. Odak noktasının telefondan okuduğu harflerden birkaçı olduğu duru sudan da berraktı. Kendisi, kol ve bacaklarını çepeçevre saran çirkef ellerin hedefiydi sanki. Kıpırdamasıyla birlikte tüm gizemini ifşa edecek, tülden bir perdenin hemen ardındaydı belki. Miskin aslanların takıldığı kafeslerin birine tıkılıymış da, kılını oynatsa kokusuyla tüm fecaati üstlenecek gibiydi. Gökten düşmüş birer damla benzeri gözleri donakalmış haldeydi. Yumuşak bir irkilme geçirdi burun kanatları. Ansızın aralandı biçimli dudakları. Bir erkeğe yakışabilecek türden tek isim döküldü derinlerinden. İşte o an uyandı genç kız, kışın yatılandan üstün uykusundan. Yeni model Motorola'yı hatrı sayılır biçimde incitebilecek bir düşüş yakın görünüyordu, parmakları gevşekçe sarılmıştı alete. Ancak canının atıldığı ani tehlikeyi önlemek istercesine yeniden ringledi telefon. Zaten irice olan gözleri adeta yerinden uğrarcasına avcuna çevrildi. Bir tane daha. Bunalımın ilk sakit dakikalarını yaşayan ortamda bir bukalemunmuş gibi sessiz, okudu, gelen kutusuna düşen taze kelimeleri. Algısına yaraşabilir çözünürlükte olan tek tük sözcükler vardı; havuz, anahtar, açmak. Ağzına dek suyla dolu yerlerde mayo görevi gören iç çamaşırlarını gelişigüzel yokladı bir an. İnsan siluetlerinin öpüşmelerini sergileyen açık pembe takım. Bu saatte havuz için yeterli cazibedeydi ama gereken cüretten yoksundu. Ne var ki mahrem yerlerindeki kıyafetlerle yapacağı gereksiz bir değişime gücü yoktu. Kısa süreyle yaşadığı şokun incelmiş etkisini hala üzerinde taşıyordu, buram buram. Suratı, dövülmeye biçare kalan çelimsiz çocuklarınki kadar asık, havuzun yolunda ilerledi. Sarışın bir hatunun ve yanındaki güzelliğin sıkı vücutlarını suyun içinde seçebileceği mesafeye geldiğinde daha bir açılmıştı ifadesi, ama yazık ki şen şakraklıktan uzaktı epey. Çamaşır-mayosuyla kalana dek süratle soyundu, içeceklere sataşmaksızın havuzun soğuk suyla bezeli kenarından oturuverdi. Ayaklarını, alıştırma ihtiyacı hissetmeden sokmuştu berrak sıvıya. Yanlarından destek olan kollarıyla, istediği şekerin bir türlü eline verilmediği minik, dillere destan güzellikteki kızları andırıyordu. Notçuk: Sitedeki rp buluşmalarından birine atacaktım ki, uzun uzadıya yazarken rpnin bitme aşamasına geldiğini gördüm. Hem boşa gitmesin yazdığım, hem de tecrübeye ihtiyaç duyanlara yardım edebilirim belki diye atayım dedim ^.^ |
|