Çalan müziğe tempo tutarak ayağımı oturduğum iskemlenin demirine vuruyordum. Dirseklerimle bardan destek alırken küçük viski bardakları önümden teker teker gelip geçiyordu. Yanıma gelen bir kaç kızın yatma teklifini geri çevirmiştim. Tanrım, bana sadece alkol yeterdi. Sex değil, alkolü tercih ederdim bir seçenek sunulsa. Hafif hafif kafamı sallarken az önce içeri giren ve beni farketmeyip dibime kadar oturan kıza doğru baktım. Oldukça sinirli görünüyordu. Umursamaz bir tavırla dans pistine doğru döndüm. Elimdeki viskiden bir yudum daha aldım. Pistte kendinden geçmiş dans eden insanlara bakıyordum. İyiki içki yüzünden kendimi artık böylesine kaybetmiyordum. Alışmıştı bünyem, ne kadar sarhoş olsamda sanki değilmiş gibi duruyordum. Sadece fazlaca gülüyor ve konuşuyordum. Ertesi gün ise olanları bir bir hatırlıyordum. Bu sırada Karşıma geçip dans eden iki kıza gülümseyip göz kırparak tüm viskiyi diktim. Biten bardağı bara bırakmak için döndüğüm anda yanımdaki kızın üzerime boşalttığı serin bira ile irkildim. Ah, bu YDY insanları, hep dikkatsiz olurlardı. Gözlerimden ateş saçılıyordu ona bakarken. Beni sarhoşken ilk kez sinirlendirmeyi başarmış insan o olsa gerek. Tam ağzını açmış konuşacaktı ki ona duyabileceği şekilde " Dikkat etsene aptal ! " demiştim. Bana kızgın kızgın bakmaya başlamıştı. Daha deminki mahçup hali artık yoktu. Üstüme saldırmaya hazırlanan bir kaplan gibiydi. Başlamıştı işte bıdı bıdı etmeye. Zengin züppe mi ? Ağzım yarım karış açılmıştı. Bu sırada önüme konmuş olan yeni viskiden büyük bir yudum aldım ve kalanını onun üzerine boca ettim. Şaşkınlıkla bana hesap sormuştu. Bense sadece ödeştik diye geçiştirmiştim. O da bir kaç cümle daha zırvalayıp yanımdan uzaklaşmıştı. O giderken arkasından bakmıştım sadece. Bu kızlar, ne zaman akıllanacaklardı. Müziğe tekrardan tempo tutuyordum. Kafamı tekrardan onun az önce kalktığı yere çevirdiğimde barda bir anahtar görüyordum, araba anahtarı. Bir mercedes ha ?! Bizim piliç gerçekten de takım elbisemin parasını ödeyebilecek kapasitedeydi demek. Gülerek anahtarı elimden alıp daha demin gittiği yönden yürümeye başladım. İnsanlara çarpmamaya özen gösteriyordum. Zaten dans eden tüm kızlar kendilerini üzerime yaslayıp yaslayıp duruyordu. Lavaboya gitmiş olacağını düşünerek ayrımdan sağa dönmüştüm. Doğru düşünmüştüm. Tam kapıdan içeri girecekken biriyle tartıştığını duymuştum. Bir de sinirle oradan çıkıp beni görünce bir şeyler zırvalamak zorunda kalmıştım. Bir saat sonra eve gidip uyuyacaktım sessizce, neden hep böyle garip şeyler oluyordu ki. Baksana, kız bana onu eve bırakmamı teklif edip üstüne bir de para teklifinde bulunmuştu. Bir kaç dakika yüzüne baktıktan sonra gülmeye başlamıştım. Eline bıraktığım anahtardan sonra arka cebimden cüzdanımı çıkarıp ona 400 dolar uzattım ve " Sana bu 400 doları vereyim, sen de saçmalamayı kes. Ne dersin ? " Gözlerimi devirerek paramı ve cüzdanımı yerine yerleştirdim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Ah, Aaric... Merhamet insanın içinde olmaması gereken bir şey. Annem, beni böyle yetiştirmemeliydi. Yine duramayıp kıza yardım edecektim. Arkamdan yükselen bağırma sesiyle olduğum yerde kalmıştım. Ani bir hareketle arkamı döndüğümde içerideki çocuğun çıkıp kıza sarktığını görünce Aaric değil Egan çıkmıştı ortaya. Sinirle kızın ve çocuğun olduğu yere doğru yürümüştüm. Oraya varmam beş yada on saniye sürmüştür. Kızı duvara yapıştırmış olan çocuğu omzundan tuttuğumda bana savurduğu aptal küfürü ona yumrukla geri iade etmiştim. Duvara yapışık kalmış olan kız ise şaşkınca bakıyordu yüzüme. Gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Burnu kanayan çocuk tehditler savurarak uzaklaşırken kıza bakıyordum. Sanırım onu olduğu yerden biraz hareket ettirmem gerekecekti. " Eve gitmekten vazgeçersen eğer bir kaç saat birlikte içebiliriz, burada. " Gözlerini kırpıştırarak kendine gelmeye çalışıyordu. Bir kız için zor bir iki dakika geçirmişti sanırım. Elimi ona uzatarak gülümsedim. Benden zarar gelmezdi öyle değil mi ? Bunu farketmesi zor olmayacaktı. Yavaşça elini elime bıraktı. Ben önden yürürken o arkamdan geliyordu. İçeri el ele girmemiz ona bir daha bir erkeğin sarkamayacağının garantisi olacaktı. " Teşekkür ederim. " demişti tam kalabalığa gireceğimiz kapıya geldiğimiz anda. Merhametli Aaric geri dönmüştü. Elini yavaşça bırakarak ona kibarca yolu gösterdim ve " Önemli değil. Sadece yapmam gerekiyordu. " dedim. Oldukça utangaç görünüyordum sanırım.