Ateş ve Barut

Alessandra - Joseph

III. Tekil Şahıs

Güzel birgün diye geçirdi genç kız içinden. Akşam olmuştu. Joseph ile Harrison Street Club'ta buluşacaklardı. Balmain marka siyah ve simli grinin birleşimi kısa elbisesini giydi. Gümüş renkteki D&G tasarım güneş gözlüğünü taktı. Siyah topuklu ayakkabılarını giydi. Siyah ve gümüş taşlarla süslenmiş çantasını aldı. Saçlarını açtı ve taradı. Dalgalı saçları beline kadar iniyordu. Hafif bir makyaj yaptı ve aynada kendine baktı. Mükemmel. Buğday yanığı teni, çikolata kahvesi saçları ve giysileriyle muhteşem gözüküyordu. Gülümsedi. Her zaman yaptığı gibi aynada kendine bir öpücük gönderdi.

Merdivenlerden aşağı koşar adımlarla indi. Şoför arabada bekliyordu. Hayır diye kafasını salladı. Ve Aston Martin Vanquish'ine atladı. Krem rengi deri koltuklarını özenle okşadı. Bu arabaya bayılıyordu. Gaza abandı ve yola koyuldu. Club her zamanki gibi kalabalık ve muhteşemdi. Aklına Janson geldi. Joseph ile buluşmasında yanlış bir şey yoktu. Sadece arkadaşıydı değil mi ? Aynı Gis gibi. Aless, Gis'le buluşmasına hiçbir şey dememişti. Hayır intikam falan almıyordu. Sadece akşam eğlenecekti biraz o kadar. Janson'un başka planları vardı zaten. Kapılar sanki kendiliğinden açılıyordu Aless için. Büyük bir zevkle gülümsedi. İnsanların bakışlarını üzerinde hissetmesi hoşuna gidiyordu. Hayatını spot ışıklarında yaşamak her zaman güzel olmuştu zaten.

Karşıda kırmızı deri koltukta oturup saate bakan çocuğa dikkat kesildi ve Joseph olduğunu gördü. Muhteşem olanın kendisi olmadığı düşündü. Zarif adımlarla yanına gitti ve çarpık gülümsemesiyle Joseph ile eğlendi " Biri 19.yy'lı bekletmiş herhalde. " Aless, Joseph' e 19.yy diye lakap takmıştı ve bu çok hoşuna gidiyordu. Jose başını çevirdi ve Aless' e gülümseyip ayağa kalktı. Aless'i kucakladı. Aless hiç şaşırmamıştı. Her zamanki Jose deyip gülümsedi ve o da sarıldı.

Giysi

Spoiler:

Joseph gülümsedi ve "Her zamanki gibi çok şıksın güzelim..." diye fısıldadı kulağına genç kızın. Aless teşekkür etmek yerine dudaklarını Jose'un boynuna bastırdı. Kollarını Joseph'in belinden çekip ellerini tutup şöyle bir baktı. " Bu gece şık olan sadece ben değilim galiba. " dedi ve güldü. Koltuğa oturdular. Hala birbirlerinin ellerini tutuyorlardı. Aless rahatsız değildi. Sonuçta arkadaşlar birbirlerinin ellerini tutabilir değil mi ? Aless'in yüzünde hala muhteşem gülümsemesi vardı. Sonra birisi Cherie diye bağırdı. Aless yüzünü o tarafa çevirdi. Vay canına bu Chris'di. Aless hem şaşırdı hem de mutlu oldu. Uzun boylu, bronz tenli, yakışıklı ve kaslı olan genç insanları iterek Aless'e geliyordu. Chris, Joseph'i görmezden gelerek Aless'i kucaklayarak kaldırdı. " Vay canına Cherie görüşmeyeli ne kadar zaman geçti. Ama sen büyüdükçe bir ateş parçasına dönüyorsun. " Aless gülüyordu. Chris, Aless'in Brezilya'dan arkadaşıydı. Genç adam kıza kucağında öyle bir sarılıyordu ki Aless dayanamadı ve " Nefes alamıyorum. " diyerek kahkaha attı. Chris gülerek Aless'i yere bıraktı. Aless hemen Joseph'i tanıştırdı. Chris, Jose'a tartar gibi baktı ve Aless'e dönüp " Hiç rahat durmayacaksın değil mi ? "diyerek dalga geçti. Aless ellerini birleştirip masum bir şekilde güldü. Chris, Aless'in elinden tutup dans pistine sürüdü. Anna Adam- Cadillac çalıyordu. Aless bu parçaya dayanamazdı. Joseph'e döndü ve kulağına eğildi. " Dans etmek istersen pistteyim. Chris'i kıramam. En yakın arkadaşımdı. " dedi ve başını aşağı eğip dudaklarını araladı. Joseph'e kısa ama tutku dolu bir öpücük verdi ve piste doğru ilerledi. Herkes deli gibi alkış tutmuştu. Aless'in dans konusundaki yeteneğini buraya hep gelenler bilirdi. Chris de dans konusunda muhteşemdi. Zarif adımlarla pist merdivenine çıktı. Ve büyülü dünyaya adım attı. Chris'le kalpleri aynı anda atıyordu. Dans ederken tek vücut tek kalp olmalıydılar. Aless'in Jose'un yanına gitmesi gerekiyordu. Dansı yarısında kesip Jose'a doğru koşar adımlarla yürüdü. Hala alkış ve ıslık sesleri duyuyordu. Joseph'in kucağına oturdu ve başını göğsüne yasladı. Nefesinin normale girmesini beklerken ikiside sustular. Aless sessizliği bozrak " Seni özledim. " dedi ve kafasını Jose'a bakmak için kaldırdı.

Aless inanılmaz bir duyguya kapılmıştı. Joseph'e yasak hisler besleyemezdi. Aless'in hayatında Janson vardı. Ama içinden bir parça Joseph'i istiyordu. Hem de delilercesine. Bunları düşünmeye bir ara vermeliydi. Sadece Jose'a odaklandı. Onu hissetti. Onunla attı kalbi. Nefes almak için ayrıldıklarında Aless yüzünü Joseph'in boynunun kıvrımlarına gömdü. Kokusunu içine çekti. Onu gerçektende özlemişti.

Ama Jazz vardı. Fısıldayarak " Joseph, benim bir sevgilim var..." cümlesini tamamlamamıştı ama anlamı havada asılı kalmıştı. Bu yaptıkları yanlıştı ama Aless garip bir şekilde istiyordu bunu. Acaba Jose savaşır mıydı ? Yoksa çekilir bir daha Aless ile görüşmez miydi ? İkinci seçeneği düşününce Aless'in kalbi sıkışır gibi oldu. Yok hayır Jose yapmazdı. Aless'in yıkık kalbini enkaza çevirip öylece gitmezdi değil mi ? Aless donmuştu. Sadece Jose'un kokusunu ve saçının üstündeki dudaklarını hissediyordu.

Birden kendini bir parkta otururken gördü. Uzaktan biri geliyordu. Elinde çikolatası ile gelen biri. Sonra Aless onu tanıdı. Joseph idi bu. Gülümsyerek geliyordu. Kafasını hafifçe sallayarak bu can acıtıcı anıdan sıyrıldı. O esnada Jose elini uzatıp Aless'in yüzüne bakmak için çenesini kaldırdı ve konuşmaya başladı.

"Daha güzel bir yer biliyorum.Daha güzel eğlenebileceğimiz bir yer.Ne dersin?" Aless gülümsedi ve ayağa kalktı. Joseph'de elini genç kızın beline sardı. Gülerek gidiyorlardı. Aless'in beyni bir isim söyledi. Ja... Sus diye bağırdı içinden genç kız. Kapa çeneni. O bana yaptı bunu. Sıra bende dedi içinden ve gülümsedi. Kapıdan çıktıklarında bir araba tam kapının önünde park etmişti. Plakayı tanıdı. Kalbi bir an için dondu. Sonra hafızasını yokladı. Hayır bugün bir şey yoktu. Sanırım... Limuzinin içinden ensesi kalın bir adam indi. Üstünde çok pahalı siyah takım elbise ağzında ise her zamanki ithal purosu vardı. Alessandra Joseph'in önüne geçti. Ona bir şey olmasına izin veremezdi değil mi ? Adamı tanıyordu. Tabi ki... Ukala bir şekilde gülümsedi. "Hey Marc. Yine kimi ortadan kaldıracağız ? Yoksa seni tersleyen bir kadını mı ? " tiz bir kahkaha attı. Ama Joseph'in yanında bunlardan konuşmazdı. " Dikkatsizsin melek. Hem de çok dikkatsiz. " dedi ve başını salladı. Alessandra kaşlarını çattı. Çenesini kaldırdı ve " Neler oluyor ? " dedi. Marc gülümsedi ve " Ukala... Ukala ama piyasanın en iyisi. Biliyor musun melek eğer bu kadar iyi olmasaydın fişini çekerdim. Toplantıyı ununttun. " Aless şeytanca gülümsedi. " Acaba kim kimin fişini çeker. Arkadaşımlaydım. Unutmuşum. Bu kadar. Ayağını denk al Marc. Sonunun kötü bitmesini istemeyiz değil mi ? " adam gözle görülür biçimde yutkundu. Korumalar hemen öne geçti. Aless tek kaşını kaldırıp hala Marc'a bakıyordu. Aless bağırdı " Bu kadar oyun yeter. Gidelim. " Joseph'e döndü ve " Özür dilerim bu çok önemli. Eğer unutmasaydım bugünkü buluşmayı başka güne ayarlardım. Sonra görüşürüz. Beni ara. " dedi ve bir öpücük kondurdu. Hızlı ve asil adımlarla limuzinde açılan kapıya bindi. Camdan Joseph'e baktı. O da arabasına binip gidiyordu. Marc'a döndü. Yaşlı adam neşeli bir tavırla ellerini çırptı ve " Turnuva başladı tatlım. " Aless camdan dışarıyı seyretti. Malesef bir 20 kadar kişiyi öldürecekti. " Ne yapalım. " dedi tatlılıkla ve gülümsedi.

Alessandra C. Volterras 25 Şöhret Puanı 5 Dolar
Joseph Nicholas Andie 15 Şöhret Puanı 3 Dolar