Peki Ya O Özlemediyse.. ?!

Misafir

Jamié C. Estaign ~
Fernando Andres Hernandez ~
1.Tekil Kişi - 17.30 ~

"Teşekkürler David,kaybol şimdi!"

Sadık şöförüm gözden kaybolurken; demin çimlerin üzerine yaydığı battaniyeye oturdum.Kısa bir tunik ve onun altına renkli bir tayt giydiğim için oldukça rahat hareket edebiliyordum.Bağdaş kurdum ve gelen geçeni incelemeye başladım.Kızların bazıları çok fazla abartılı giyinmişlerdi.Kimisi ise çok sade.Erkekler kızlara fark atıp herzaman ki şıklıklarını korumayı başarmışlardı gözümde.Giysi işleri için sanki özel olarak yaratılmış gibiydiler.Ki bana göre vücutları kızlarınkinden daha güzel taşıyordu giydiklerini.Kaslı, yarı çıplak,sarışın bir erkek koşarak gözden kaybolurken aklıma Fernando'yu getirmişti.Gerçi son günlerde pek aklımdan çıktığı yoktu! Aldığım haberlere göre İspanya'dan dönmüştü.Bense onu fazlasıyla özlemiştim.Hayatımın en zor bir haftasıydı belkide.. Off! Yine neler düşünüyorum böyle! N'oluyor bana?! Yüzüme yapışan salık saçlarımı geriye atarak rüzgarda suratımın etrafında uçuşmasını sağladım.Hangi konuyu düşünürsem düşüneyim, dönüp dolaşıp konu yine O oluyordu.Çaresizce telefonu çıkardım.Ne yazıcağımı bilemiyordum.Düşündüüm,düşündüm,düşündüümm.. En sonunda kısa bir mesaj yolladım.Ne kadar sade bir mesaj attığımı düşünürken telefon titremeye başladı.Oldukça içimi rahatlatan bir mesajdı.Kısa bir süre sonra yanımda olucaktı.Dakikalar geçmek bilmiyordu.Gözlerimi kapayıp yüzümü güneşin kollarına bıraktım.Saatin etkisiyle güneş tüm yakıcılığını kaybetmişti.Arada bir gözümü açıp kolumdaki saate bakıyordum.On dakika geçmişti.Hemen yanımda olmasını istiyordum.Kokusunu,herşeyini özlemiştim.Peki ya O beni özlemediyse.. ?! . . .

Misafir

Corvette'ini park edip hemen Central Park'a doğru ilerledi Fernando. Bunu neden yaptığını bilmiyordu. Normalde yattığı kızlarla sonradan pek ilgilenmezdi. Yanlarına gitmek bir köşede dursun, mesajlarına cevap bile vermezdi. Fakat Jamié için durum böyle değildi. İspanya'da onsuz geçen bir hafta pek sıkıcı gelmişti genç adama ve kendini birkaç kez Jamié'nin yanında olmasını dilerken bulmuştu. Belki de diğer insanların ''özlemek'' olarak isimlendirdiği şey buydu. Bundan emin değildi, fakat bildiği bir şey vardı ki bu kızı en kısa zaman içinde görmek istiyordu.

Parka girdiğinde Jamié'yi bulması pek de uzun sürmedi. Her zamanki gibi çok tatlı ve enerjik görünüyordu. Önce gidip dudaklarına bir öpücük kondurmayı düşündü, çok mu fazla kaçardı. Nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu Fernando. Aralarında bir arkadaşlıktan fazlası vardı, tam olarak sevgili de değillerdi. Şimdi bir dost gibi mi davranmalıydı ona, yoksa sevgilisi gibi mi? Biraz temkinli olmanın faydalı olacağına karar verdi genç adam. Kızın yanına oturmadan önce, güneş gözlüğünü, kirli beyaz, salaş gömleğinin yakasının arasına soktu. Çevik bir hareketle Jamié'nin yanına, ayaklarını uzatarak oturdu ve birden kendini kıza sıkı sıkı sarılırken buldu. İstemdışı yapmıştı bunu, neyse ki birkaç saniye sonra aklı başına geldi ve kızı sıkı sıkı saran kollarını yavaşça geriye çekti. Gülümseyerek mırıldandı:

''Her zamanki gibi çok tatlı görünüyorsun, görmeyeli nasılsın bakalım?''

Misafir

Kendimi bir anda Fernando'nun kollarının arasında bulmuştum.Immm! Bu duyguyuda özlemişim.Çünkü; o geceden sonra hiçbir erkeğe sarılmamıştım.Hiçbiriylede yatmamıştım gerçi.Kısa süren sarılmasından sonra kollarını geri çekti.Ayaklarını uzatarak yanımdaki yerini aldı.Gülümseyerek mırıldandı: ''Her zamanki gibi çok tatlı görünüyorsun, görmeyeli nasılsın bakalım?'' Seni çok özledim Fern.Bunu gerçekten söyleyebilirmiydim? Çok fazla ileri gitmiş gibi olmasaydı.. Ne düşünüyorum böyle ya! Nerde içimdeki cesaret? En çok ihtiyacım olduğu zamanda kaybolup gitmiş.Hıh! Yinede ona ihtiyacım yok.İstersem kendimde söyleyebilirim elbette."Seni çok özledim,son bir haftada olan sadece bu.." Tanrım,sesimin bu kadar sakin çıkmasını istememiştim.Kafamı önüme eğerek,çimleri çekiştirmeye başladım.Derin bir nefes alıp tekrar devam ettim."Sen naptın İspanyada?" Gözlerim hala kucağımdaki ellerimdeydi..

Misafir

"Seni çok özledim,son bir haftada olan sadece bu.."

Bunu duymak Fernando'yu hem sevindirmiş, hem de rahatlatmıştı. Arkadaşça bir özlemden de bahsediyor olabilirdi Jamié, ama genç adam yanıldığını umuyordu. Sonuçta arkadaşlıktan fazlası olmuştu aralarında, kabul edilmesi gereken bir gerçekti bu. Bu nedenle, bu kadar strese girmek yerine, içinden geldiği gibi davranmaya karar verdi.

"Sen n'aptın İspanyada?"

Aslında pek bir şey yapmamıştı. Sıkıcı bir ziyaretti işte, büyükbabası biraz hastalanmıştı ve onu yanına çağırmıştı. Eh, onunla biraz vakit geçirmişti işte. Büyükbabası vefat ettiğinde bütün serveti Fernando'ya kalacak, genç adamın zenginliği kat kat artacaktı. Yoksa yaşlı adam pek huysuzdu, onunla bir gün bile işkence gibiydi. Bütün bunları kıza anlatmanın saçma olacağını düşündü Andres ve gülümseyerek:

''Pek eğlendiğimi söyleyemem. Yani büyükbabanla geçen bir haftada ne kadar eğlenebilirsin ki. Zaten aklım hep buradaydı.''

dedi. Gözlerini kızın gözlerinden kaçırarak parkın bir ucuna doğru dikti ve birkaç saniye içinde cesaretini topladıktan sonra:

''Sanırım ben de özledim. Manhattan'ı, arkadaşları, seni...''

diye ekledi. Utangaç değildi, fakat hiç böyle hissetmemişti daha önce. Yani bu kadar cesaretsiz. Her gece farklı bir kıza asılacak kadar medeni cesareti olan Fernando, nedense kendini biraz zayıf hissetmişti. Belki de bu yüzden gözlerini kaçırmıştı. Cesaretini geri kazandığında, bakışlarını tekrar Jamié'ye çevirdi ve hafiften gülümsedi.

Misafir

''Pek eğlendiğimi söyleyemem. Yani büyükbabanla geçen bir haftada ne kadar eğlenebilirsin ki. Zaten aklım hep buradaydı.''Tahmin edebiliyordum.Bizim yaşımızdaki gençler için yaşlılar pek eğlenceli değildir.Huysuz ve çekinilmez olurlar.Fernando iyi dayanmıştı yinede.Koskoca bir hafta.İspanya'ya kadar gidip gezmeden,alışveriş yapamadan dönmek sıkıcı olmalıydı.Göz ucuyla Fernando'yu izlerken bu tarafa bakmadığını farkettim.İlgisini birşey çekmişti belkide.Dikkati dağılmış olabilirdi.'Sanırım ben de özledim. Manhattan'ı, arkadaşları, seni...'' Gözlerini neden kaçırdığını şimdi anlıyordum.Utanmıştı,belli.Başımı onun göremeyeceği şekilde diğer tarafa çevirdim.Yarım ağızla gülümsüyordum.İtiraf etmeliydim ki hoşuma gitmişti.Hemde çok! Bakışlarım tekrar Fernando'yu bulurken suratındaki gülümseme çarpıntı etkisi yaratıyordu bedenimde.Saçma olucaktı.Yinede söylenmesi gereken sözler vardı.Başımı yavaşça sallarken "Özlemek iyidir.." diye mırıldandım.Bunu Fernando duymuşmuydu,ona emin değildim.

Misafir

Birkaç saniye süren sessizlik, birkaç dakika gibi uzun gelmişti Fernando'ya. Konuyu değiştirmenin iyi olabileceğini düşündü, yoksa sonsuza dek susacaklarmış gibi hissediyordu kendini. Battaniyenin üzerinde biraz daha yayıldı, bunu yaparken Jamié'ye de iyice yakınlaşmıştı. Hoş parfüm kokusu tekrar burnuna gelmişti ve adeta Fernando'nun içine işlemeye başlamıştı. Zorlukla aklını başına topladı ve kollarını bir yastık gibi kafasının ardında birleştirerek uzandı. Gökyüzü, gözlerinin önünde alabildiğine uzanıyordu şimdi. Genç adam, zorlukla da olsa Jamié'ye bakarak:

''Ee, sen naptın bensiz. Parti falan yapılmış diyordun, nasıl geçti?''

diye sordu. Nasıl geçebilirdi ki. Manhattan'daki her parti gibi alkol, uyuşturucu, sex olmalıydı işte. Sorduğu sorunun saçma olduğunu fark etti. Ama alacağı cevap, tavırlarını şekillendirmesine yardımcı olabilirdi. Belki de yanlış yapmıştı buraya gelerek, belki de Jamié'de bir tek gecelik ilişki olarak kalmalıydı. Gerçekten kafası karışıktı genç adamın ve neyin doğru olup olmadığını bilmiyordu. Aklındaki bu karmaşayı arkaplana attı ve yattığı yerde hafifçe Jamié'ye doğru dönerek kızın cevap vermesini bekledi...

Misafir

''Ee, sen naptın bensiz. Parti falan yapılmış diyordun, nasıl geçti?'' Hayatımdaki en sıkıcı partiydi.Çıkıp gitmiştim zaten.Fazla durmamıştım.Sadece yemek yemiştik.Benim bulunduğum sürede pek hareketli birşeyler olmamıştı.Sonrasında ne olduğu hakkında zaten bir fikrim yoktu.Ki zaten bizi ilgilendiren birşey olsaydı GG boş durmaz hemen telefona sarılırdı.O partiyede katıldığından kesinlikle emindim.Göz göze gelmiş bile olabilirdik.Şimdi, yanımda uzanmakta olan yakışıklıya döndüm.Gözlerimi kısarak başlamalıydım."Puuff! Çok sıkıldım Fern.Hayatımda katıldığım en kötü partiydi sanırım.Gerçi katıldığım partilerin çoğunu hatırlamıyorum zaten.Alkol,sex falan ama bu çok farklıydı.Partide bulunduğum zaman ciddi anlamda ayıktım." Suratım cümlenin sonuna geldikçe ekşimişti.Ayık geçirdiğim tek parti olabilirdi.Ve sanırım iyide olmuştu.Haha. Ayık geçirdiğim tek partinin bu kadar sıkıcı olması Tanrı tarafından bir işaret olabilirdi.O an kendime söz verdim; Sex olmasada her partide alkol kesin olucaktı.

Misafir

''Sen mi? Wow. Beraber geçirdiğimiz o geceden sonra içkiden biraz uzak durman iyi olmuş. Bir yıl yetecek kadar içmiştin zaten.''

diye mırıldandı Fernando gülerek. Jamié ve alkolsüz bir parti... Gerçekten de inanılması güçtü. Ama Fernando'da biraz insan sarraflığı varsa, doğru söylüyordu Jamié. En azından doğru olmasını diliyordu Andres. Nedense bir sahiplenme duygusu beslemişti kıza yönelik. Aslına bakarsa, kız istediğini yapmakta özgürdü, Fernando'ya hesap vermek zorunda da değildi. Yine de kızın söyledikleri rahatlatmıştı genç adamı.

''Neyse çok bir şey kaçırmış sayılmam o zaman. Ben de üzülüyordum, herkesin olduğu bir parti sırasında İspanya'da olduğum için. Sen bile sıkıldığına göre, ben heralde patlardım orada.''

Ne konuşması gerektiğini bilmiyordu genç adam. İyi başlamıştı konuşmaya, fakat devamını getiremiyordu işte. Konuştukça açılmayı umdu ve gözlerini yukarıdaki bulutlar üzerinde gezdirmeye devam etti. Yattığı yer oldukça rahattı. Belki de yanında Jamié olduğu için. Bir süre sonra sıkılmaya başladı, her zamanki o cesaretini de toplamıştı. Ne yapacağını, ya da sonuçlarını düşünmeden yattığı yerden hafifçe kalktı ve Jamié'ye biraz daha sokularak fısıldadı:

''Şeyyy.. İspanya'dayken boş vaktim çoktu ben de düşündüm. Yani, beraber geçirdiğimiz gece, sence bir hata mıydı yoksa, yoksa memnun musun? Yani, demek istediğimi anladın sanırım...''

Gözleri, Jamié'nin gözlerine dikilmiş, heyecanla kızın vereceği cevabı beklemeye başladı Fernando. Neden böyle hissettiğini bilmiyordu, tek istediği cevabın umduğu gibi olmasıydı...

Misafir

''Sen mi? Wow. Beraber geçirdiğimiz o geceden sonra içkiden biraz uzak durman iyi olmuş. Bir yıl yetecek kadar içmiştin zaten.'' İçkinin hiçbir zaman sınırı yoktur.Jamié'nin hayat felsefesi kitabı madde 1. Gerçi son zamanlarda herşeyden olduğu gibi içkidende fazla uzak durmuştum.Önümüzdeki günlerde sıkıca bir içmek için söz verdim kendime.Yinede planlarım değişmişti.Evde belki bir kaç arkadaşla -kız- içebilirdim.Ve alışılagelmişin dışında kendi yatağımda giyinik uyanırdım.''Neyse çok bir şey kaçırmış sayılmam o zaman. Ben de üzülüyordum, herkesin olduğu bir parti sırasında İspanya'da olduğum için. Sen bile sıkıldığına göre, ben heralde patlardım orada.'' Dediği gibi fazla birşey kaybetmiş sayılmazdı.Hatta o partide bulunmadığı için çok bile şanslıydı.İçimden Fernando olsaydı o parti daha değişik bir hal alıcaktı diye geçirdim.En azından benim için öyleydi.Daha fazla eğlenebilirdim.Bir köşede sızıp bütün gece onu izleyebilirdim.Upss. Fernando yavaşça doğruldu.Yanıma sokulmuştu.Göğsümün hızlı hızlı inip kalkmaya başladı.Sıcacık nefesini suratımda tadıyordum.''Şeyyy.. İspanya'dayken boş vaktim çoktu ben de düşündüm. Yani, beraber geçirdiğimiz gece, sence bir hata mıydı yoksa, yoksa memnun musun? Yani, demek istediğimi anladın sanırım...''Hadi ama lütfen saçmalama.Hayatımın en güzel gecesini sorguluyorsun.Bunun için ceza almalısın Fern! Ummadığım çabuklukta cevap verdim: "Bir hata olamayacak kadar güzel bir gece geçirdim Fern.Peki şeyy.. sen bu konuda ne düşünüyorsun?..Sonuçta ömrümün hatası diye nitelendirdiğin bir gecede olabilir.." Suratına bakarak gülümsedim.Baya buruk bir gülümse olmuştu..

Misafir

"Bir hata olamayacak kadar güzel bir gece geçirdim Fern.Peki şeyy.. Yani.. sen bu konuda ne düşünüyorsun?.."

Bu cevapla üzerinden bir dünya yükün kalktığını hissetti Fernando ve elinde olmadan şapşalca bir sırıtma yerleşti yüzüne. Demek o da güzel bir gece olduğunu düşünüyordu. Fernando yüzündeki şapşalca ifadeyi silip kıza iyice sokuldu , bakışlarını Jamié'nin gözlerinin içine dikti ve cevapladı:

''Ben mi? Hayatımda ilk kez birini özledim sanırım. Bence harika bir geceydi. Sen de harikaydın Jamié. Diğer kızlardan çok farklısın. Ya da beni büyülemeyi başardın, ki bu çok nadir olur..''

Andres, içindekileri dökmekle iyi edip etmediğini bilmiyordu, fakat rahatlamıştı. En azından denemişti, denemese pişman olurdu. Kafasından büyük bir sorunu da silip atmıştı bu sayede. Derin bir nefes aldı genç adam, ve elini usulca kızın elinin üstüne doğru götürdü. Jamié'nin pamuksu, kar beyazı elini, kendi elinin içine aldı. Gerçekten zaman geçtikçe Jamié'nin büyüsüne kapılıyor, elinde olmadan onun etkisi altına giriyordu. Aslında biraz korkmaya da başlamıştı Fernando. Bu daha önce hiç olmamıştı ve böyle bir durumda ne yapması gerektiğini cidden bilmiyordu. Yine de şu an kendini daha iyi hissediyordu Andres. Aslında Jamié yanındayken her zaman rahattı. Onun elini tutarken daha da rahat... Hayatında ilk kez bir kızın yanında bu kadar samimi ve içten davrandığını fark etti. Bu yaptıkları sex ya da eğlence için değildi, sadece içinden geldiği için gitmişti Jamié'nin yanına. Kızın tepkisinin nasıl oracağını merakla bekliyordu doğrusu. Jamié'nin ılık nefesi yüzüne vuruyor, harika parfüm kokusu ciğerlerine işliyor ve bakışları da Fernando'yu daha da çıldırtıyordu. Kızın elini daha da sıkı tutmaya başladı genç adam ve diğer elini de kızın saçlarının arasına daldırdı...

Misafir

Tüm havayı bir solukta ciğerlerime doldurdum.Neredeyse nefesimi tutmuş,cevabı bekliyordum.Hadi artık,hadi.. Dudaklarından çıkan cümleler hayata tekrar dönmemi sağlamıştım.''Ben mi? Hayatımda ilk kez birini özledim sanırım. Bence harika bir geceydi. Sen de harikaydın Jamié. Diğer kızlardan çok farklısın. Ya da beni büyülemeyi başardın, ki bu çok nadir olur..'' Şu anda başımın döndüğünü hissedebiliyordum.Hayal gücüm bana oyun oynuyor olabilirmiydi! Bu kadar ileri gidemezdi.Fernando derin bir nefes alıp elini elimin üstüne bıraktığında; aslında herşeyin gerçek olduğunu anladım.Tenini bir kere daha tenimde hissetmek harikaydı.Beynimin yanı sıra vücudumda onu özlemişti.Boşta kalan eli saçlarımın arasında dolaşmaya başladığında vücudum ona olan zaafını yitirmişti.Zaman durmalıydı bu noktadan sonra,yada şu an batmakta olan güneş tekrar tepeye yükselmeliydi.Yanına sokularak başımı omzuna yasladım.Birşey söyleyememiştim,hiçbir şey çıkmamıştı dudaklarımdan..

Misafir

Jamié, kafasını usulca Fernando'nun göğsüne koyduğunda genç adam sevindiği kadar rahatlamıştı da. O an, tüm istediğinin bu olduğunu fark etti. Gözlerini gökyüzüne çevirdiğinde güneşin batmakta olduğunu gördü. Bir masalın içindeydiler sanki. Denizden eser rüzgar, içinde bulundukları parktaki ağaçları bir o yana bir bu yana sallıyor, güneş gitmeden önce ayrılık şarkısını söylüyor ve en önemlisi Jamié yanıbaşında, omzuna kafasını koymuş yatıyordu. Genç adam eliyle kızın saçlarını okşamaya devam etti. Kafasını, genç kızın kafasına dayadı ve saçlarının harika kokusunu içine çekti. Elinde olmadan küçük öpücükler kondurmaya başladı. Bilinçsizce, içgüdüsel bir şekilde öpüyordu kızın saçlarını. Bir süre sonra transtan çıktı ve diğer eliyle kızın saçlarını yüzünün arkasına doğru ittirdi. Kızın pürüzsüz, bembeyaz yanağından kızıl dudaklarına doğru gezdirdi kendi dudaklarını. Dudaklarının deydiği yerde bir kıvılcım çıkıyordu sanki, insanın ruhunu yakan bir kıvılcım. Ellerini gezdirdiği Jamié'nin sarı saçının her bir telinden, Fernando'nun kalbine bir düğüm daha ekleniyordu sanki. Nihayetinde Andres'nin dudaklarıyla, genç kızın dudakları birbirini bulduğunda, güneş ufuk çizgisini yarılamıştı. Kızın pembe dudaklarının tadını yeniden aldığında, onsuz geçen her vaktinin boşa harcanmış olduğunu düşündü Fernando. Elini kızın saçlarında daha da hızlandırmaya başladı ve pembe dudaklarını daha tutkulu öpüyordu şimdi. Çılgıncasına...

Misafir

Bir rüyada gibiydim.Bu yaşıma kadar öğrendiğim tüm kavramları unutmuştum.Geçmişim geleceğime karışmış,yarınımın sürekli Fernando'yla geçmesini dilemekten başka çarem yoktu.Düşüncelerimden ayrılıp arada bir dudaklarının tadını tekrar alıyordum.Bu çok hoştu! Tarifi yoktu işte.Anlatmaya hiçbir kelime yetmiyordu.Düşüncelerime geri döndüğümde Fernando'nun ellerimin arasından her an gidebileceğini düşündüm.Sonuçta yakışıklı bir erkekti.Etraf onu arzulayabilcek kızlarla doluydu.Öpüşlerine karşılık verdikten sonra fazla ileri gidebilceğimizi düşündüm.Daha fazla devam edersek kendimizi kaybedebilirdik.O zamanda kendime engel olamazdım.Zorlada olsa dudaklarımı Fernando'nunkinden ayırdım.Elimi göğsüne koyarak son bir kere daha öptüm.Alnımı alnına dayamıştım.Suratımı geri çekmek istemiyordum.Gülerek "Uslu dur.." diye mırıldandım hiç olmadığım kadar neşeli.Demin aklımdan geçen düşünceleri paylaşmanın bir sakıncası yoktu belkide.Emin olmak herşeyden iyiydi."Beni hiç bırakma Fern." Farkında olmadan göğsündeki elim ufak bir yumak halini almıştı.Gömleği parmaklarımın arasındaydı.Elimi biraz gevşelttim..

Misafir

Jamié'nin dudaklarını ayırmasıyla biraz hayalkırıklığına uğramıştı Fernando. Çünkü hiç bitmesin istiyordu bu, sonsuza dek öpmek istiyordu Jamié'yi, sonsuza dek onun yanında olmak. Alnı, Jamié'nin alnına dayalıyken, onu tekrar öpmemek için zor tutuyordu kendini. Neden ayırmıştı ki dudaklarını şimdi, zaman durmuşken ve diğerleri tamamen önemsizken. Bir süre sonra kızın ağzından dökülen sözcüklerle kendine geldi Andres:

"Beni hiç bırakma Fern."

Aslında zor bir istekti bu, Andres kendine pek güvenemezdi bu konuda. Bu güne kadar bohem hayatı yaşamış, gittiği yerde sabahlamış ve her gece başka biriyle uyanmıştı. Fakat şöyle bir şey vardı ki, bu kızlardan bu güne kadar sadece Jamié'yi istemiş, sadece Jamié'yi bu kadar özlemişti. Kısacası, Andres'nin bırakamayacağı birisi varsa, o da bu kızdı. Yoksa zaten iflah olmaz bir serseriden farkı yoktu ... Bu soruya nasıl cevap verebileceğini Fernando bile bilmiyordu yani. Genç adam sonunda dürüst bir şekilde cevaplamaya karar verdi:

''Yeryüzünde bırakamayacağım bir kız varsa, o da sen olmalısın Jamié Estaign. İtiraf etmem gereken bir şey var ki, beni zapt etmen epey zor. Aslında senin için de aynı şey söylenebilir. Ama belki birbirimizi zaptedebiliriz ha? Seni bu kadar delice istiyorken, bırakabileceğimi sanmıyorum zaten...''

Dürüstlükle iyi mi etmişti, kötü mü bilmiyordu. Fakat en azından vicdanı rahat ederdi. Vicdan, pek de önemsediği bir şey değildi fakat Jamié için bir ayrıcalık yapmıştı işte. Onu önemsiyordu çünkü. Kızın elinin gömleğinin yakasını sıkıca tuttuğunu gören Fernando alaycı bir gülümsemeyle ekledi:

''Hem sen beni böyle sıkıca tutarsan, seni nasıl bırakabilirim ki?''

Kızın gevşeyen elinin üstüne kendi elini koydu Fernando ve eskisi gibi sıkıca tuttu elini. Dudaklarını tekrar Jamié'ninkine kavuşturmak istiyordu, fakat kız kendini yine geri çekebilirdi. Diğer elini tekrar kızın saçlarının arasında usulca gezdirmeye başladı. Kendini Jamié'nin üstüne atmamak için büyük bir efor sarfediyordu genç adam...

Misafir

''Yeryüzünde bırakamayacağım bir kız varsa, o da sen olmalısın Jamié Estaign. İtiraf etmem gereken bir şey var ki, beni zapt etmen epey zor. Aslında senin için de aynı şey söylenebilir. Ama belki birbirimizi zaptedebiliriz ha? Seni bu kadar delice istiyorken, bırakabileceğimi sanmıyorum zaten...'' Kesin ve dürüst bir cevaptı.Uzun süredir yaşadığımız hayattan ve alışkanlıklarımızdan vazgeçmek zor olucaktı.Yinede bunun için basit çözümler vardı.Biriyle yatmayı arzuladığımızda birbirimizin yanında olucaktık.Ve bu aldatma türü olayları daha aza indirebilirdi.Yada ilişkimiz -alışık olduğum bir kelime değildi pek ama..- GG'nin düşük bir aldatma haberiyle son bulucaktı.Öyle olması şu an isteyebileceğim en son şeylerin başında geliyordu.Sevgi denen duyguyu ilk defa tattığım adama dikkatlice baktım.Suratının her köşesini ezberlemek istiyordum.Bunun için önümüzde yeterli zamanın olup olmadığınıda bilmek iyi olabilirdi.Açık pembeye çalan dudaklarına daha fazla karşı koyamadım.Fern.de bu durumdan memnunmuş gibi karşılık veriyordu.Elleri harekete geçmeye başladığında ikimizinde ne istediğini anlamam zor olmamıştı.Bulunduğumuzun ortamın bunun için ne kadar uygun olduğu tartışılırdı ama daha önce bundan daha saçma mekanlarda da seks yapmıştım..

Misafir

Jamié'nin dudaklarına tekrar yapışmasıyla, günler süren susuzluktan kurtulmuş gibi hissetti kendini Fernando. İstediği her şey yanındaydı şimdi, daha fazlasına gerek yoktu. İçindeki tutku ve şehvet seline daha fazla karşı koymasının anlamı yoktu. Ellerini, Jamié'nin her tarafında gezdirmeye başladı. Çevredeki birkaç kişinin garip bakışı umrunda bile değildi doğrusu. Burası, Manhattan'dı. Fernando alışmıştı ve onlar da alışmalıydılar burada her yerde, herşeyin olabileceğine. Daha tutkulu, daha aşkla öpüyordu şimdi Jamié'yi genç adam. Yasak meyveyi tadıyor gibi hissediyordu kendini. Heyecanlı ve biraz da olsa telaşlı. Ciddi bir ilişki olacak mıydı aralarındaki emin değildi. Ama söylediklerinin son kelimesine kadar doğruydu. Eğer bırakamayacağı biri varsa, sevgili olabileceği biri varsa o da ancak Jamié'ydi. Sayısız kızla yatmıştı Manhattan'da, en çılgın yerlerde , akıl almaz fantazilerle sevişmişlerdi. Fakat hiçbiri Jamié gibi değildi, hiçbiri aynı tadı vermemişti. Jamié'yi bu kadar özel kılan belki de aralarındaki görünmez sevgi bağıydı. Fernando için bunu kabul etmesi epey zordu tabii ki. Yıllarını çapkınlık yapan, sürekli eğlence ve seks peşinde olan biri için, sevgi hissini kabul etmek epey zordu.Muhtemelen Jamié için de aynısı söylenebilirdi. Belki de birbirlerine sevgilerini kabul etmeyi öğretirlerdi.

Fernando kızın dudaklarına daha da sıkı yapıştı. Elini kızın saçlarına daldırdı tekrar. Etraftakilerin garip bakışı artmıştı. Aklını toparlayabildiği birkaç saniye içinde Fernando da fark etmişti ki, burası pek de uygun bir mekan değildi. Etrafta çocuklar bile vardı. Saat daha erkendi. Zorlukla dudaklarını kızınkinden ayırdı, aralarındaki mesafeyi azaltmadan:

''Başka bir yere mi gitsek canım? Burası baya kalabalık...''

dedi ve çapkınca gülümsedi..

Misafir

Dudaklarımız ayrılınca aklım başıma gelmişti.Fernando'ya uslu durmasını söylerken ben kendimi tutamamıştım.Gerçi kendime engel olmak için hiçbir çaba sarf etmemiştim.Zorunda olduğum hareketleri değil,içimden gelenleri yapıyordum.''Başka bir yere mi gitsek canım? Burası baya kalabalık...'' Haklıydı.Yoldan geçenler için çimlerin üzerinde üst üste bir çift görmek rahatsız edici olmuştur.Başka bir yere gitmeliydik.Buna son vermek gibi bir seçeneğimizde vardı.Ahh,hadi ama! İkimizde bunu istemezdik.Düşüncek hiçbir şey olmasada kelimeleri sıralayabilmem için kafamı toplamam gerekiyordu.Dudaklarımı bir kere daha Fernando'nunkilerin üstünde gezdirdim.Küçük bir zaman kazanma yöntemiydi.İşe azda olsa yaramıştı.Vücudumun çok az geri çekip cevap vermeye çalıştım."Peki aşkım,bir önerin varmı?" Tahmin ettiğim kadar saçmalamamıştım.Ve titiz bir tonla vurguladığım aşkım kelimesi belki dikkatimizi dağıtabilirdi.

Misafir

"Peki aşkım,bir önerin varmı?"

Bu cümle Fernando'yu gülümsetti. Daha önceden olsa kendisine 'aşkım' diye hitap eden bir kızı anında terk ederdi. Fakat şimdi gülümsüyordu. Hatta nedense sık sık duymak istediğini fark etti bu tür sözcükleri. Nedenini bilmiyordu... Elini Jamié'nin pamuksu cildinde yanaklarında gezdirdi ve gözlerinin içine gülümseyerek:

''Seninle her yere giderim bebeğim..''

diye mırıldandı. Oldukça içten bir şekilde söylemişti bunu. Sadece içinden geleni olduğu gibi kıza aktarmıştı. Kendi kendine bile şaşırmıştı böyle bir şey söylediği için. Yapısına pek uygun değildi aslında. Gözleri bir süre Jamié'nin gözlerine takılı kaldı. Ona, bulunması çok zor nadide bir mücevhermişçesine bakıyordu, ki bundan daha fazlasıydı. Aniden kendini tekrar içgüdülerine kaptırarak kızın pembe dudaklarına yapıştı. Bir süre orada gezdirdikten sonra, boynuna yöneltti öpücüklerini. Öperken aynı zamanda kızın harika kokusunu da içine çekiyordu. Sanki ilk kez yapıyordu bunu. Sanki yeni tanışıyorlardı birbirleriyle. Bir tuhaf hissediyordu genç adam kendini. Önceki hayatına benzemiyordu şu an yaşadıkları. Kendinden geçmek üzereydi ki zorlukla kafasını ayırdı ve biraz geri çekildi. Cep telefonundan saatine baktı ve tekrar Jamié'ye dönüp.

''Saat daha pek de geç değil.İstediğin her yere gidebiliriz. Hem bu gün sevgili olarak ilk gecemiz. Bence seçim hakkını bayanlar yapmalı öyle değil mi?''

Gerçekten de bunu söylerken fark etmişti Fernando. Bugün Jamié'yle sevgili olarak geçirdikleri ilk gündü. Daha önce birçok kez beraber olmuşlar, bol bol vakit geçirmişlerdi. Fakat ilişkileri daha yeni isim kazanmıştı. İlk kez birbirlerine sevgi sözcükleriyle hitap ediyorlardı. Fernando gülümseyerek kızın vereceği cevabı bekliyordu. Bu gece özel olmalıydı, diğerlerinden daha farklı...

Misafir

''Seninle her yere giderim bebeğim..'' Çok samimi ve içten gelen bir sesle söylemişti bunu.Söyledikleri ruhumu okşuyordu.Hiçbir zaman tadamayacağımı düşündüğüm duyguları yaşatıyordu bana.Hemde en samimi halleriyle.Bir erkekleyken ilk defa seks haricinde birşeyler düşünüyordum.En önemlisi bir erkeği daha önce hiç olmadığı kadar seviyordum.Beni Fernando'ya bağlayan saf tutkuydu elbette.Aşkında büyük rolü vardı ama yinede ilk tutkuyu,şehveti tatmıştık beraber.''Saat daha pek de geç değil.İstediğin her yere gidebiliriz. Hem bu gün sevgili olarak ilk gecemiz. Bence seçim hakkını bayanlar yapmalı öyle değil mi?'' Hıımm.Centilmence bir davranış.Düşünmem gerekiyordu elbette.Ama acıktığımı farkedince buna pek gerek kalmadı.Göğsündeki elim daireler çizmeye başlamıştı."Butter'a gidebiliriz çok acıktım doğrusu.." Sabahtan beri hiçbir şey yememiştim."Ve sonra.. Canımız ne istiyorsa onu yaparız.." Masum bir kız gibi kikirdemiştim cümlemin sonunda.

Misafir

Jamié'nin eli, Fernando'nun göğsünde gezdikçe, genç adam içgüdülerine karşı koymakta daha da fazla zorlanıyordu. Her an kendini bırakabilir, Jamié'yi tekrar öpücüklere boğabilirdi. Aslında sabaha kadar yapabilirdi bunu, enerjisi el verdiğince. Çılgın bir duygu hakim olmuştu bedenine. Hiç olmadığı kadar akılsız, ama duygusal hissediyordu. Neyse ki Jamié sessizliği böldü ve Fernando'da aklını zor da olsa başına toparladı.

"Butter'a gidebiliriz çok acıktım doğrusu.."

Açıkçası Andres de tok değildi. Jamié çağırınca, hemen yanına gelmiş, yemek yemeye fırsatı olmamıştı. Sabah Starbucksta içdiği kahveyle ve yediği havuçlu kekle duruyordu. Eh, pek de fazla bir şey sayılmazdı. Butter fena bir fikir değildi şu durumda. Hem ilk gecelerini kutlamak için romantik bir yemek uygun olurdu. Fernando tam konuşacaktı ki, Jamié söze devam etti.

"Ve sonra.. Canımız ne istiyorsa onu yaparız.."

Fernando bu cümleyle ürperdiğini hissetti. Bu gece eğlenceli olacağa benziyordu. Genç kızın, bunu söyledikten sonra attığı gülücük, genç adamı daha da azdırmıştı. Kendine zorlukla hakim oluyordu, patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Gülümseyerek Jamié'ye sokuldu.

''Demek öyle...''

diye mırıldandı sinsi bir bakışla. Kızı bir hamlede kucağına aldı ve oturdukları yerden kalktı. Arabasına doğru ilerlerken, bir yandan da Jamié'yi deli gibi öpüyordu. Saçlarını, yanaklarını, dudaklarını, boynunu... Bir süre sonra siyah Corvette'in yanındaydılar. Genç adam Jamié'yi öne oturttu, kendisi de şoför koltuğuna geçti. Hiç olmadığı kadar istekle bastı gaza. Butter'a doğru...

Misafir

Jamié - 3 şöhret puanı 15 dolar
Fernando - 50 şöhret puanı 10 dolar