Gossip Girl RPG
Gossip Girl RPG
Gossip Girl RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Gossip Girl Role Play Sitesine Hoş Geldiniz!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Duyurular



~
House Party kurgumuz başlamıştır katılmak için tık!




~
Seviye sistemi kaldırılmıştır.


~
Yeni Popülerlik sistemi düzenlenmiştir. Lütfen göz atınız tık!


Keyifli Role Play'ler...
Gossip Girl
~ NY gençleri neredesiniz? Dedikodularınızı bekliyorum. Bilgi için tıklayın.


Seviliyorsunuz. Xoxo

Yönetim Kadrosu
Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki? Pam10 Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki? Lalea10

 

 Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki? Empty
MesajKonu: Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki?   Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki? EmptySalı Tem. 13, 2010 11:18 pm

Achille S. D'Artagnan & Ambrosia E. Bathory
İntihara meyleden bir sersemin kurtarılması.
Dalmayınız.

_

Mesajı yolladıktan sonra gözyaşlarım engel olamadığım bir şekilde aşağı doğru akmaya başlamışken hıçkırıklı bir ağlamaya çevirmemek için kendi kendimi zorluyor ve sessizce nefesler alıp sakinleşmeye çalışıyordum. Şöför bana birkaç kez baksa da ona soğukça baktığım için konuşmaya girmemişti, nüfuslu adamların akrabalarına bulaşmak hangi taksici için iyi olurdu ki? Taksi yollarda ilerleyip en sonnunda parka ulaştığında parayı verip kapıyı açtı. Dışarı çıktığında yağmur başlamıştı-hem de gayet sağlam bir yağmur!-. Saçlarım ıslanmaya başlarken kurgusal olarak ne kadar da mükemmel olduğunu düşünmeden edemedim. Ölüm ya da duygusallık olduğunda yağmuru kullanmaz mıydı Hollywood? Adımlarım neredeyse koşarcasına nöbetçi eczane ve yanındaki markete doğru giderken çarptığım sayısız insanı umursamıyordum bile. Ölmeden önce istediğim tek şey herkesin huzurunu kaçırmaktı! Eczaneye daldığımda reçetemi hep gösterdiğim eczacı vardı ve sakinleştiricilerimi avcuma almam uzun sürmemişti. Ona göz kırptıktan sonra yanındaki markete giderek bir şişe Malibu almıştım. Hey adamım likörün daha korkunç olduğunu bilmiyor muydun?

Adımlarım çınarıma doğru yönelmişti şimdi. Elimdeki torba ya bu geceki amacımı yaptıracaktı ya da ertesi gün feci ağrılarla uyanmamı sağlayacaktı. Ağrılı uyanışlardan nefret ettiğim için ilk seçenek olmalıydı mutlaka. Bir ara sağ bileğimi burkmuştum ve durdurduğum gözyaşları yeniden ortaya çıkarak kendisini belli etmişti. Hahaha ağlasam kime ne? Ben artık hayalet olacaktım. Uçmak nasıl olacaktı acaba? O kurgularda bir gerçeklik payı var mıydı onu öğrenecektim. Ağlamama rağmen aptal bir gülümseme dudaklarıma konmuştu ve çınar ağacımın altına oturduğumda elbisemin çamurlanması zerre kadar umrumda değildi. Gitmeden önce Achille'e diyecek birkaç şeyim daha vardı ve GossipGirl onları yaymadan önce ben söylemek istiyordum. Malibu'yu açıp hindistan cevizi aromasını koklarken bir yudum aldım, o tadı gerçekten özlemiştim. Yudumu yuttuğumda telefonumu çıkararak sesli mesaj bölümüne geldim ve derin bir nefes aldıktan sonra konuşmamı yapmaya başladım.
'Achille. Gözünde ne olduğumu öğrenmem iyi oldu ve
aslında mutlu oldum çünkü ben herkesi üzen sersemin tekiyim. Çok yanlış
yaptım ve en son yanlışımı sen de gördün. Muhtemelen sana söyleyecekler
çıkacaktır ama senin farklı olduğunu düşünmüştüm. İlk kez
sevilebileceğimi sanmıştım ve herzamanki gibi yanılmışım. Sen de Golden
Boy cazibeni kullanan ve diğerleri gibi olabilen bir erkeksin sanırım
ama benim gibi bir sürtüğe de bu yakışır zaten. Bu geceden itibaren
gidiyorum. Hepinizin hayatından. Çınar ağacımın altından başlayacak
yolculuğum. Suicide is painless Achille. Güzel şarkı. Dinle ve beni
anımsa.
' derken sesim titrese ve yer yer nefes alma sorunu yaşasam da en sonunda mesajı yollamış ve telefonumu 'kapatarak' yanıma atmıştım. Haplarım genelde iki kutu olarak verilirdi ve çözümü sadece zamanında mide yıkanmasıydı. Achille'in geleceğini düşünmüyordum ve buradaki insanlar anca bedenimden faydalanabilirdi. İki kutuyu açıp plakalardaki hapmarı kucağıma döktüm. Altmış tane küçücük hap, küçük zehirler, beyaz biletlerim. Yavaş yavaş hepsini içtikten sonra Malibu'yu canımı yaksa da su içer gibi içmiştim. Ağzımda ve boğazımda korkunç bir yanma olsa da bunun bir önemi kalmayacaktı ne de olsa. Malibu'nun alkolü beni çarparken ellerim titremeye başlamıştı ve boş şişe yere düşmüştü. Gözlerimin önünden korkunç yaratıklar geçerken çığlıklar duyuyordum. Çığlıklar gitgide artarken parçalanmış cesetler üstüme kan fışkırtarak düşüyordu gökyüzünden. Siyah korkunç canavarlar bacaklarımı tırmalayıp kanatırken ben çığlık bile atamayarak irileşmiş gözbebeklerimle izliyor sadece ağlayabiliyordum.

İlaçların yan etkileri şimdiden başlamıştı ve sarhoş zihnim de aldığım zehirlerle iyice bulanırken gördüğüm her görüntü gerçek gibi görünürken en sonunda çığlık atabilmiştim. Kimse yoktu etrafta ve gelmeyeceklerdi de. Midem feci derecede bulanmaya başlamıştı ama aynı oranda da üşümeye başlamıştım. Canım yanıyordu ama belki de bu da halüsnasyon gibiydi? Çığlıklar gittikçe artarken bunun kendi çığlıklarım olmadığını anlamıştım ve boğazım yorulunca çığlığı kesmiştim. Uykum geliyor,canavarlar bacağımı kanatıyor ve gökten kan yağıyordu üzerime. Kanım yavaş yavaş buzlaşırken kalbim içimden yukarı fışkırarak şeytanlardan birinin eline geçti ve o da onu neşeyle avcunun içinde ezerek yere atmıştı. En son baktığımda Achille ve Jake bana nefret dolu bir şekilde bakabiliyordu. Tüm bu mantıksızlık içinde en düzgün hayal onlardı ve son düşündüğüm şey 'Haklılar' olmuştu. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken kalbim eskisi kadar delice atmıyordu ama henüz tamamen susmamıştı da. Başımı yere koyup uzandım yere, uykum vardı. uyumak istiyordum ve gözlerimin yanması yavaş yavaş geçer gibi olurken daha da üşüdüğümü hissettim. Bedenime küçük küçük iğneler sokulurcasına gelen uyuşukluk sanki sıcaklığımı çalıyordu benden. Yavaş yavaş ölüyordum. Elveda dünya. Elveda Jack. Umrunda olmadığımı biliyorum, mutlu ol. Achille.. Benden nefret etme.. Sonrasında bilincim büyük bir uçurumdan düşercesine karardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki? Empty
MesajKonu: Geri: Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki?   Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki? EmptyÇarş. Tem. 14, 2010 2:43 pm

Gergin bir şekilde taksinin arka koltuğunda otururken gözleri camdan yamsıyan ışıklardan dolayı parlıyordu. Kemikli parmakları elindeki telefonu sıkmaktan bembeyaz kesilmişti. Sarı araba Manattan sokaklarında yasal limite uygun giderken düşündüğü şey hayatının başka bir zemine kayıyor olduğuydu. Genç adamın içine üzüntü istenmeyen bir kuş gibi yuva yapmış, göğsünde dolanıyordu. Ama neden böyle olduğunu tam da bilmiyor. Sonuçta Mose depresifleşse bile mantıklı düşünür. Yani çoğu zaman. Daha önce birkaç kere mantıksızca düşünmüşlüğü var ama onları yapmayacağını biliyor. Yapmaz. Telefon elinde titredi. 1 sesli mesaj. Hızlıca telefonun tuşuna basarak kulağına götürdü. Kızın artık son reddede titreyen sesini duydu.

'Achille. Gözünde ne olduğumu öğrenmem iyi oldu ve aslında mutlu oldum çünkü ben herkesi üzen sersemin tekiyim. Çok yanlış yaptım ve en son yanlışımı sen de gördün. Muhtemelen sana söyleyecekler çıkacaktır ama senin farklı olduğunu düşünmüştüm. İlk kez sevilebileceğimi sanmıştım ve herzamanki gibi yanılmışım. Sen de Golden Boy cazibeni kullanan ve diğerleri gibi olabilen bir erkeksin sanırım ama benim gibi bir sürtüğe de bu yakışır zaten. Bu geceden itibaren gidiyorum. Hepinizin hayatından. Çınar ağacımın altından başlayacak yolculuğum. Suicide is painless Achille. Güzel şarkı. Dinle ve beni anımsa. '

Kızın cümleleri hırıltılı nefes sesleri ile yarıda kesiliyordu. Gözünde ne olduğunu mu öğrenmişti? Gözünde ne olduğunu sanıyordu Tanrı aşkına? Sevilebileceğimi sandım... Karnına bir bıçak saplanmış gibi hissediyordu. Sanki birisi bir ekmek bıçağını karnına saplamış sağa sola savurarak bütün iç organlarını dağıtıyormuş gibi. Seviyordu zaten. Sevmiyor muydu? Hissettiklerini o gece ona söylemiş olmayı diledi. Evet, her şeyi mahvetme konusunda çok başarılı olduğunu kanıtlamıştı. En azından gidecekleri yeri doğru tahmin etmiş olduğuna sevindi. Son üç cümle Achille'in kulaklarında yankılandı. Suicide is painless... Güzel... Beni anımsa... Hayır, Mose. Saçmalıyordu. Saçmalıyor olmasını diliyordu. Parmakları telefonu kıracakmış gibi sıkmaya devam ediyordu. Eklemlerinin acıdığını hissetti. Zamanında varabilmeyi umuyordu. Her şey için geç olmadan. Bunu yapabilecek kadar düşüncesiz olduğuna inanmak istemiyordu, her şeyi bbırakıp gitmek küçücük bir şeyde. Kabul edilemezdi. Suçluluk duygusu da göğsüne bir fil oturmuş gibi hissetmesine yol açıyordu. Ve panik. Bu duygular karmaşası içinde sinirden kafasının zonklamaya başladığını hissediyor. Olduğu yerde döndüğünü. Kafatasının delirmiş bir sivrisinek gibi vızlayarak habire, gözünü kararttığını. Şoföre daha hızlı olması için bir şeyler söylemek istiyordu ama bir işe yaramayacağını biliyordu. Alt dudağını kemirmeye başladı. Yüzüne hücüm eden ve hızlı akan kanı yüzünden sıcakladığını hissediyordu. Üzüntüsü daha da artıp sıkıntısının sınırlarını geçti işte. Sakin olması lazım. Şakacı, tatlı, umursamaz olması Lazım. Lazım da, nasıl olacak ki? Böyle bir durumda, zemin ayağının altından çekiliyormuş gibi hissederken nasıl öyle olacak. Geçirdiği her saniyede habire daha az zamanı, yeri kalırken; ufalırken, azalırken kendine hakim olma kabiliyeti, Nasıl yatıştıracak ki kendini? Nasıl sakin, tutarlı- elinin körü işte, olacaktı ki? Panik içindeydi bir kere, doğrusu bu. Erozyon paniği. Taksinin camını filan kırmak, buharlaşmak istiyor. "Mose, bırakma beni, sakın!" diye bağırmak, bir şeyleri açıklayabilmek, saklamamak büsbütün- istediği bu. İkinci kere bunun olmasına dayanamazdı çünkü. Öyle hissediyordu. İkinci kere değer verdiği birinin onu bırakıp gitmesini kaldırabileceğini sanmıyordu. Symphony'den sonra. Şoför bir şeyler mırıldandığında düşüncelerinden sıyrıldı. Central Park'a gelmişlerdi. Ne verdiğine bakmadan adama bir miktar para uzattı ve üstünü beklemeden kapıyı çarparak çıkarken taksici radyonun düğmesine dokundu. Achille arabanın içinde yayılan şarkının hangisi oduğunu duymadı.

"Through early morning fog i see, the visions of the things to be, the pains that are withheld from me, i realise and i can see..."

Yüzünü ekşiten taksici şarkının depresif olmasıyla ilgili bir şeyler mırıldandı ve sonra gaza bastı. Achille ise koşar adım parkın kuzey girişine yönelmişti. Görkemli metalik ve taş kemerin altından geçerek çınarın olduğu tarafa, King Jigiello'nun oraya yöneldi. Telefon hala elindeydi ve sol el parmakları inanılmaz derecede ağrıyordu. Göğsünü sıkıştıran panik duygusunun yağmurla beraber akıp gitmesini diliyordu. Çok kötü bir yağmur başlamıştı ve aivert kedslerin altında çakıl taşlarının kaydığını hissediyordu. Heykelin yanından geçip çınara yaklaştığında kanı dondu. Olduğu yere sabitlendi. Çınarın altında gördüğü silüetin o olmamasını diliyordu.

"Tanrım lütfen.."

İki ayağına da kocaman birer gülle bağlanmış gibi hissediyordu. Buna rağmen kendini zorlayarak harekete geçti ve yerde yatan genç kız bedine doğru ilerledi. Beyninin gördüklerini analiz etmemesi şu an belki en çok istediği şeydi. Sarı saçlar, narin bir beden, aşina olduğu kıyafetler. Yerdeki malibu şişesi gözüne çarptı. Beyaz olduğu için çabuk göze çarpıyordu. Derin bir nefes verdi. Sadece içip sızmış olmasını umuyordu. Öyle olması gerektiğini biliyordu. Yere kızın yanına diz çöktü. Yüzüne düşmüş ince telli sırılsıklam saçlarını çekti. İfadesiz bir yüz. Rahat nefes alabilmesi gerekiyordu. Sağ omzunu kendisine doğru çekti sırt üstü konuma gelebilmesi için. İnce kazağı ve gömleği sırılsıklam olmuş, üstüne yapışmıştı bile. Burnundan sular damlıyordu ve yağmur görüşünü kısıtlıyordu. Altları çamurlanmış elbisesinin eteğinde iki tane plaka gördü.

"Hayır-"

Yüzü acıyla gerildi. Ruhu iki kere- üç kere çekildi kıyma makinesinde. Ne zaman yere bıraktığını hatırlamadığı blackberrye atıldı hızlıca. Ekrandaki mesaj yazısını veya herhangi bir şeyi görmeden tuşluyor rakamları. Sesi bilinen Achille Sebastien D'Artagnan sesi değil.

"Central Park, kuzey girişine bir ambulans gönderebilir misiniz? Acil- intihar vakası. Evet. Evet!"

Cebine tıkıştırdı telefonu. Bunu yapabildiğine şaşırıyor ama yapıyor. Kızın ıslak dudaklarına minik ve çok hızlı bir öpücük kondurup kucağına alıyor zarif bedenini. Kucağındaki kızla hızlı adımlarla çakıllı yola çıktığında ruhunu çıkarıp atmak istiyordu bedeninden. Eğer o giderse. Ruhunun üstüne kusmak. Sonra da sokak köpeklerine atmak. Yiyip bitirsinler. Ruhsuz kalırsa, acı çekmezdi belki. Yoksa tepe taklak gidiyordu Achille. Ruhundan kurtulursa şu an; bir ağaç dalına, bir elektrik direğine, bir banka filan asılır tutunur belki. Eğer ruhunu çekip çıkaramazsa bunun acısına katlanamayacağını biliyordu. Her şey için geç olmaması için yalvarıyordu içinden. Görüş alanına giren kemerli girişin orada hiç bir araç, ambulans ışığı, hiçbir şey görünmüyordu. Kollarındaki kızın bedenini daha da sıkı kavradı. Son reddesine ulaşmış yağmur genç adamı iç çamaşırlarına kadar sırılsıklam etmişti ama umursamıyordu. Kumral saçları alnına ve şakaklarına yapışmıştı. Mavi gözleri yağmur suları olmadığından neredeyse emin olduğu bir sıvıyla parlıyordu, camlaşmıştı. Düzgün kaşlarından elmacık kemiklerine sular damlıyordu ve yüzünde ruhu yüzyıllardır aı çekmiş bir hayaletinki gibi görünüyordu. Kollarındaki kızın ıslak sarı saçları kazağının omzuna ve kollarına yapışmıştı. Kemerin yanındaki sokak lambasının yanına varan adam siren sesini duydu. Sonunda. Yağmur damlaları kızın yanaklarından kayarken kendisinin olmasına neredeyse ihtimal veremeyeceği bir sesle onu duymadığını bilen kıza yalvarır gibiydi.

"Sakın, beni bırakayım deme. Sakın."

Büyük çaplı bir şimşek çaktı gökyüzünde. Her yer beyaza büründü o an. Buradaki varlıklar gitmiş de ruhları gelmiş gibi. Gök gürültüsü. Siren. Ambulans hızlıca yaklaştı ve ani bir frenle durdu Achille'in önünde. Dişlerini sıkı sıkı bastırmıştı birbirine genç adam. Kurtulurdu. Kurt ulur. Kurt- Ul. Kurt- ULUR.. Kurt ulur; ulur ruh. Acıyan Ruh. Ulur. Ulur. Duymaz ki kimse.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki? Empty
MesajKonu: Geri: Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki?   Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki? EmptyÇarş. Tem. 14, 2010 5:02 pm

Achille: 5 şöhret puanı 1 dolar
Ambrosia: 5 şöhret puanı 1 dolar
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mükemmel Olmayan. Hangi Ölüm Mükemmeldir Ki?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gossip Girl RPG :: Rp Out :: Çöp kutusu-
Buraya geçin: