Duyurular | |
Gossip Girl | ~ NY gençleri neredesiniz? Dedikodularınızı bekliyorum. Bilgi için tıklayın.
Seviliyorsunuz. Xoxo |
Yönetim Kadrosu |
|
|
| Geç Kahvaltı | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Geç Kahvaltı Paz Tem. 11, 2010 8:03 am | |
| Zaman: Sabah 11-12 civarı Kişiler: Esme Adorée , Gwenyth Salvatore Şahıs eki: I. Tekil Kişi | Başım! Dün gece yine zil zurna sarhoş olmuştum. Hayaller, gerçekler, rüyalar birbirine girmiş; iğrenç bir karışım oluşturarak midemden çıkmıştı. Dün gece ilgili hatılarımı canlı tutmaya çalışırken, bir yandan da paralarımı saçtığım striptizcinin hayal olması için dua ediyordum. Sabah evde uyanmıştım. Bunun iki anlamı vardı; ya evin adresini bulabilecek kadar ayık olduğum zamanda eve gelip içmeye devam etmiştim, ya da iyilik meleğim yine benimleydi. Dün gece kimlerin yanında takıldığımı düşünmeye başladım. Sanırım Johnny Deep'le beraberdim; ama rüya mı anı mı konusunda kafa patlatmadığım tek konu buydu.
Sabah kalktığımda saat on gibiydi. Başımdaki orkestra yine iş başındaydı. Gözlerim oyulup yerinden çıkarılmış, saçlarım tek tek yolunmuş, böbreklerim kesilip buzlu küvete konmuşum gibi garip hisler benimleydi. Midem bulanıyor, yatağımın başında daima hazır duran, üstünde How I Met Your Mother karakterlerinin çıkartmaları olan pembe kovam boş durmuyordu. Sürüne sürüne yataktan çıkıp banyoya ulaşabilmiştin. Adlarını bile bilmediğim ilaçları attım. Sanırım dua ettiğim ikinci şeyse; o ilaçların gerçekten ağrı kesici olmasıydı. Aksi taktirde, öldüğümde babama eski erkek arkadaşı tarafından şehit edildiğimi söyleyin ve fotoğraf albümümü benimle beraber yakıp, küllerimi dünya üzerinde gezmek istediğim 6 farklı ülkeye serpin; ya da babama verin ve elektrik süpürgesiyle bahar temizliğini yapsın.
Kendimi çok tuhaf hissetmeye başladığım zaman içtiğim ilaçların gerçekten de eski erkek arkadaşımın özel ilaçları olduğunu anladım. Ölmemek için dua ederken, Nickelodeon'da penguenleri izleyip ağladım. Midem açlık sinyallerini verdiği zaman, buz dolabıma yönelip, karıştırmaya başladım ki, dün akşamki iyilik meleğim Johnny Deep'in aç bir insan olduğunu fark ettim. Çok içim yanmadı çünkü dolaptaki çoğu şeyin bozuk olduğunu biliyordum. Eğer ishal olmuş birilerinin haberini alırsam, isimsiz kahramanımın kim olduğunu bilebilecektim. Ve eğer şu saaten sonra şehit olursam, eski erkek arkadaşımın özel ilaçlarını; iyilik meleğim, aç, sarhoş ve Johnny Deep olma ihtimali olan kişiye armağan ediyorum.
Karnımın gürültüsüyle, üstüme bir şeyler geçirip, kendimi Manhattan sokaklarını attım. En güzel kokular gelen ve benim eve en yakın olan restauranta girdim. Kızarmış ekmek kokusu iştahımı açıyor, mide bulantıma rağmen yumurta yeme kararı almama neden oluyordu.
|
En son Esmeraude G. Adorée tarafından Paz Tem. 11, 2010 11:25 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Geç Kahvaltı Paz Tem. 11, 2010 9:44 am | |
| Uyandığımı anladığım zaman gözlerimi açabilmem için ağzına kadar su dolu bir sürahinin başımdan aşağı boşaltılmasına kayıtsız kalabileceğimi anladım.İşaret parmağımı göz kapaklarımda gezdirirken , birazdan aynaya bakacağımda göreceğim manzara korkmama neden olabilirdi diye düşündüm.Göremiyordum.Ellerimle etrafımdaki eşyaları kolaçan ederek sıcak yatağımdan çıkıp banyoya yöneldim.Odamdan çıkabileceğim kadar adım sarf ettiğimde banyonun kapısını bulmam zor olmamıştı.Kapıya bir tekme attıktan sonra içeri daldım ve hemen lavabonun musluğunu havaya kaldırdım.İki elimi suya tuttum.Her seferinde daha hızlı çarptım yüzüme soğuk çeşme suyunu.Rahatlamıştım.Gözlerimi de açabilmiştim.Aynaya bakmayı reddederek yüzümü havluya gömdüm.İşte şimdi iyiydim.Odama döneceğim sırada Es’in de yaklaşık bu saatlerinde kalkacağını hesap ederek telefonuma koştum.“Günaydın Es.Göz kapaklarımı kaldırmaya çalışana dek neler çektiğimi bilemezsin.Annemin vızıltılarını dinleyemeyeceğim.Nerdesin ? *Yazıverdim çarçabuk.Ben saçlarımı fırçamla düzene sokana ve kıyafetlerimi ayarlayana dek mesaj geliverdi.“Butter'dayım bebek, benim halim de aynı, dün geceki partiyi yine anılarımdan silindi ve iyilik meleklerimi aramaktayım... Hadi gel, kahvaltı yapıyorum. XOXO”Mesaja cevap vermek için zaman kaybetmeyerek , beyaz açık yakalı üstümü giydim ve üstüne lacivert ince hırkamı geçirdim.Siyah pantolonumu bulabildiğimde ,bu beni oldukça şaşırtmıştı.Onu nedense bana hiç de faydası dokunmayacak zamanlarda bulsam da şimdi üstümde iyi duracaktı.Siyah gözlüklerimi de taktığımda artık hazırdım.Annemin mutfakta , ben kapıdan çıkmak üzereyken söylenmekte olduğunu duydum.Manhattan’a ne zaman alışacaktı bu kadın ? diye düşündüm.Topuklu ayakkabılarımı giyip , çantamı koluma taktığım gibi merdivenlerden koşar adım indim.Yürüyemeyecek kadar berbat hissettiğimi biliyordum bu yüzden caddeden geçen bir taksiyi durdurdum ve “Butter” dedim şoföre.Butter’ın önüne geldiğimde ekmek ve salam kokuları midemin hareketlenmesine neden oldu.İçeri girdiğimde gözlerimle Es’i bulmaya çalışırken , gülümsemesinin hoş yansımasından onu çarçabuk bulabilmiştim.“Hey , günaydın mı demeliyim ? Görüşmeyeli nasılsın ? “ dedim ona sarılırken.Alaycı bir tavırla bana baktığında bu espriyi bir daha yapmamam gerektiğini anladım. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Geç Kahvaltı Paz Tem. 11, 2010 10:16 am | |
| Menü'de iştah açıcı yemeklerin yanında, çantamda şeffaf olmayan poşet taşımama neden olan yemekler de vardı. İncelerken, mide durumumu ve yediklerimi çıkartma ihtimalimi düşünüyordum. Eğer çıkartırsam, rahatlıkla yağlı yemekler yiyebilirdim. O sırada telefonumun titrediğini hissettim. Gw'den kısa mesaj gelmişti. Gw çok sevdiğim küçüklerden birisidir. Mesaj'da uyanmakta güçlük çektiğinden ve annesinden bahsediyordu. Nerede olduğumu soruyordu. Durup dururken ne diye mesaj çekti diye düşündüm, sonra dün gece aklıma gelerek; Gw'yi bizim evde Johnny Deep'le buzdolabımı boşalttırken hayal etmeye başladım. Salakça sırıtarak, ona Butter'da kahvaltı yaptığımdan bahsedip gelmesi söyledim. Esmer, yakışıkllı bir garson yanıma gelerek, yılışık bir tavırla ne arzu ettiğimi sordu. Uzun boyluydu ve gözünün kenarında bir yara vardı. Belalı demek! Ama yüz vermedim. Ona kibarca arkadaşımı beklediğimi söyledim. Fransız aksanımı duyunca konuşurken sanki sağırmışım gibi bağırmaya ve salakmışım gibi kelimeleri tek tek söylemeye başladı. Ben de ona ne sağır, ne de salak olduğumu söyledim ve yanına ingilizcemin kusursuz olduğunu da ekledim. Özür dileyerek, kendince seksi olduğunu düşündüğü, bakışını atıp bar kısmına doğru ilerledi. Camdan dışarı izlemeye koyuldum. Koca gözlüklerini takmış, sabah yürüşüne çıkmış sosyetikler, köpeklerini gezdiren ergenler, sevgilisiyle spora çıkmış aptal kızlar (sanki bütün gün birlikte değillermiş gibi bir de terli terli birbirlerini görmeyi çekiyorlar) geçiyordu. Caddelerde sarı saç arıyordum, -gerçi YDY'nın çoğu genç kız sarı saçlıydı- Sonunda siyah iri güneş gözlükleriyle yataktan yeni kalkmış saçlarıyla Butter'a giren Gw'yi gördüm. Beni görünce gözlüğünü çıkarıp yakasına taktı. Elinde bir su şişesi vardı. Ayrıca üstünde günlük kıyafetlerini taşıyordu. Gözlerinin altının hafifçe çökmüş olduğunu gördüm. Uykusuz olduğu anlaşılıyordu. Çok az makyaj yapmıştı. Yanıma doğru yaklaşınca gülümseyerek ayağa kalktım. “Hey , günaydın mı demeliyim ? Görüşmeyeli nasılsın ? “ Espri-yapmış-Gw-ifadesini takınmıştı. Buradan dün gece Gw'in de olduğu anlamını çıkartıp, 'hey zaten sabahtan beri kusuyorum bunu bana yapma' bakışını attım. Sarıldıktan sonra, hafifçe gülümseyip karşımdaki sandalyeye oturdu. Güneş gözlüğünü ve su şişesini masaya, alışveriş çantalarımın yanına, bıraktı. "Anlat bakalım Gw, dün gece sen de mi oradaydın? İnan bana hiç bir şey hatırlamıyorum. Neler oldu?"
|
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Geç Kahvaltı Paz Tem. 11, 2010 10:43 am | |
| Sarılmamızın ardından gülümseyip su şişemi ve gözlüğümü masaya bıraktım.Sandalyeme yerleştiğimde Es’in uçları hafif kıvrımlı saçlarını gördüğümde onun da dün-vardım-bugün-yokum havasında olduğunu anladım.Çok geçmeden kafasından geçenler yarı soru yarı yargı cümleleriyle dökülüverdi.
"Anlat bakalım Gw, dün gece sen de mi oradaydın? İnan bana hiç bir şey hatırlamıyorum. Neler oldu?"
Hem önümdeki saçların gözlerimi girmesinden sinir olarak , hem de çok-şey-var tarzında bir ifadeyle üfleyerek saç tutamının önümden sıyrılmasını sağladım.Es , uzun bir hikaye olduğunu anladığında şöyle bir geriye yaslandı ve lanet-olsun dermişçesine ellerini birleştirdi.
“Hikayenin gelişme kısmını doğruyu söylemek gerekirse ben de bilmiyorum.”
Dedim.O sırada sanki tek bir işaretimizle masamıza uçmayı bekleyen esmer ve hakkını vermek gerekirse biraz da yakışıklı olan garsonu fark ettim.Bu durumda konuştuklarımızı anlamasını istemiyordum.Es’e kimsenin göremeyeceği kaçamak bir bakışla garsonun bulunduğu yeri işaret ettim.Es gözlerini yakışıklıya çevirdiğinde sert ve bir o kadar da anlık sinir dolu bakışlarını gösterdi.Onun bakmasıyla genç çocuğun tüymesi bir oldu.
“Açıkçası parkta iyi işlerle (!) meşgul değilken -bundan kastım bir çok iyi şey- tam da eve gideceğim sırada mesajını aldım.Doğruca sana geldim.Kapıyı açıldığında ki sen açmamıştın içerisi darmadumandı E.”
Söylediklerim Es’in mat kırmızı rujuyla boyanmış dudaklarının bükülmesine neden oldu.Gözleri havaya bakıyordu ve bir elide saçlarını karıştırıyordu.Dün gece onun kalabalığın arasında ellerinde dört şişeyle dolaştığını hatırladığımda , şu an bazı şeyleri hatırlamak için uğraştığını anladım.Su şişemi ağzıma götürdüğümde ufaktan bir şeyler hatırlamış gibiydi.Ama belki de hatırlamamıştı.Bir yudum alma gereksinimi daha duyduğumda aslında gerçekten fena halde aç olduğumun farkına vardım. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Geç Kahvaltı Paz Tem. 11, 2010 11:11 am | |
| Karnımdaki orkestra eşliğinde, Gw'nin anlatacağı hikayeleri dinlemek için can atıyordum. Ne haltlar yemiştim yine? Gw'in keyfi yerinde değil gibiydi, sinirle saçlarını üfürdü. Ah kesin bir şey olmuştu! Partiye gittiğimi çok net hatırlıyordum ama içki faslından sonrası dumandı. “Hikayenin gelişme kısmını doğruyu söylemek gerekirse ben de bilmiyorum.” Harika! İki ayyaş, karşı karşıya oturmuştu! Sanrım kararımı değiştirip, gece ne olduğunu hatırlamamalıydım. Ne olduysa hoş şeyler olmamıştı. O sırada çantamdan telefonumu çıkarıp karıştırmaya başladım. Kollarım masanın üstündeydi. Karnım gurulduyordu, uykusuzdum, ayrıca dün gece büyük ihtimalle unutmak isteyeceğim şeyler olmuştu ve dileğim kabul olmuştu. Gw konuşmasını kesince kafamı kaldırdım. Gözleriyle garsonu işaret etti. Ben de biraz sinirli biraz da rahatsız olur bir bakış fırlattım. Hemen yok oldu. Sonradan farkettim, çocuk büyük ihtimalle ne istediğimizi sormak için bakıyordu. Acayip bir vicdan azabı duydum. Birazdan onu çağırmak zorunda kalacaktık büyük bir ihtimalle... “Açıkçası parkta iyi işlerle (!) meşgul değilken -bundan kastım bir çok iyi şey- tam da eve gideceğim sırada mesajını aldım.Doğruca sana geldim.Kapıyı açıldığında ki sen açmamıştın içerisi darmadumandı E.”
Mesaj? Mesaj mı atmıştım... Neden Gw'yi çağırmış olabilirim ki... Sonuçta ben onun ablası gibi bir şeydim (her ne kadar öyle davranmasam da...) ve onun böyle ortamlara girmesini engellemem lazımdı... Gerçi ben engellesem de, engellemesem de o girerse yine girecekti... Benim pek etkim olmayacaktı. Karnım tekrar sinyal vermeye başlayınca dayanamayıp, garsona seslendim. Hemen yanımıza gelip; "Ne arzu ederdiniz?" dedi. Ben Gw'yi beklerken menüyü inceleme fırsatım bolca olduğu için, hemen "Vişneli krep ve portakallı meyve suyu istiyorum." dedim. Gw'in menüyü incelemesinden faydalanarak hafızamı biraz daha zorladım. "Tatlım, şunu doğru düzgün anlatsana. Tam olarak ne oldu?" Sesimi biraz alçaltıp; "Polis mi?" diye sordum. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Geç Kahvaltı Paz Tem. 11, 2010 11:48 am | |
| "Vişneli krep ve portakallı meyve suyu istiyorum."
Demişti Es.Ardından ben henüz menüye göz gezdirirken kısık bir sesle devam etmişti.
"Polis mi?"
Açıkçası ben de neyi ne şekilde hatırladığımdan şüpheliydim.Parka gittiğimi ve iyi şeylerin olmadığını hatırlıyordum.Başka…Kesinlikle dün Es’in evine girdiğimi ve kalabalığın arasına da daldığımı hatırlıyordum.Sonrası kocaman bir boşluktu.Bir şeyler oldu mu onu da bilmiyordum ? Ya da bu bir şeylerin hakkında herhangi bir şey.Sabaha karşı üçten öğlen üç’e kadar olan uyku zamanımı katletmiştim.Bunu biliyordum.
“Erm.. çikolatalı krep ve ben de taze sıkılmış portakal suyu istiyorum.”
Çat-pat bir kaç saatlik – aklım başımdan yoksun bir şekilde- geçen uyku sürem, yaptığım saçma hareketlerden de yansıyordu.Kreplerimiz ve meyve sularımız geldiğinde meyve suyunu devirmemek için zor tutmuştum.Es’te benden farksızdı.Daha kontrollü olduğunu biliyordum , zaten benden büyük olduğunu ve benim onun için bir ufaklık olduğumu her zaman ima ederdi.Bunu problem etmiyordum çünkü dördüncü sınıf olup büyüklük taslanmasına alışkındım.Umursamıyorum diyelim.Es , benim için onun gözündeki değerimi bilmesem de önemliydi.Es ,üstündeki siyah yakalı paltoyu sandalyesine astı.Kahvaltılarımızı sömürmeye başladığımızda ağzımızda kreplerde birbirimize sırıttığımızı gördük.Ağzımızdakileri çıkarmamak için bir süre birbirimize bakmamıştık.Gelecek gülme krizi atlatabildiğimde portakal suyumdan bir yudum aldım ve elimi peçetelerden biri almak üzere masanın ucuna uzattım.
“Bilmiyorum.Sadece bir ara… birbirimizi ittiğimizi hatırlıyorum.Ama bu ‘o’ evde değildi.Seni bi hergelenin elinden çekiştirdikten sonra.Yere yığıldığımızı ve birinin kalkmamıza yardımcı olduğunu anımsıyorum.Çünkü kesinlikle sen olmadığını bildiğim her kimse , koltuk altımdan bana destek çıkıyordu.”
Şimdi Es’in elmacık kemiklerine yaydığı pembe allık yüzünün bembeyaz kesilmesiyle daha da belirgin bir hal almıştı.Elimi tuttu ve yutkunmakta olduğu krepi kontrol altına aldıktan sonra gözlerime delici bir bakış kondurdu.
“Evimin yolunu nasıl buldum o halde ve sen neden bana uyup o kadar içtin ?”
Yanaklarımın kızardığını hissetmiştim.
“Kendime geldiğimde Starsbuckstaydım.Sen kendinden geçmiş bir şekilde uyukluyordun.Bulunduğumuz masaya baktığımda yalnızdık ve ben iki fincan kahveyi mideme götürmüştüm.”
Yutkundum.Bana kızacağını bilerek devam ettim.
“Seni kollundan çekiştirip eve götüren bendim.Eve zar zor çıkardım.Tamamen ayıldığında bende eve gitmek üzere çıktım.Gerisi yok.”
Ama asıl dert ettiğim bizim şu halimiz değildi.Kaybettiğim tozları hatırlıyordum ve bunca halttan sonra bir de bunu anlatıp anlatmamakta kararsız kalmıştım. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Geç Kahvaltı Paz Tem. 11, 2010 12:21 pm | |
| Gw düşünmeye devam ediyordu. Beni korkutan şey, onun da benim kadar ayık olmasıydı. Nasıl böyle bir şeye izin vermiştim. Kendimden nefret etmeye başladım. Artık buna bir son vermenin vakti geliyordu... Gerçi her sabah aynı şeyleri söyleyip, kendime söz veriyordum ama gece yine aynı şeyler oluyordu. Özellikle de tatilde... Okul olmayınca sabah kalkmak için bir nedenin olmuyor ve istediğin kadar kalıyorsun, başka evlerde uyanıyorsun... Ama okul açılınca, kendime dur diyemeyip, her sabah okula geç kalıyordum... Çok rezil bir durumdu. Esmer garson krepleri ve portakal sularını masaya bıraktı. İkimizde o kadar açtık ki, kreplere saldırdık. Fransa'daki krepler kadar iyi olmasa da NY'da yediğim en güzel krepti. Kreplerden dilimler keserken, yan gözle Gw'e bakıyordum... Sonra camdan dışarıda yürüyenleri izlemeye başladım. Bir ikiz annesinin ellerinden tutmuş, onu dondurmacıya sürüklüyorlardı. Gülümsememi saklayamadım, çünkü benim çocukluğumu andırıyordu; ama ben tek çocuk olduğum için annem ne derse yapardı ve beni çok severdi... Evet severdi. Her ne kadar iki yıldır haber alamasam da... Belki de yeterince sevmiyordu ya da beni babam için çekiyordu. Aslında babamla da görüşmüyordum. Telefon açmıyordu. Belki de sesimi duymak istemediğindendir. Bir kaç ayda bir e-mail atıyor, son gelişmeleri anlatıyor, bana neler yaptığımı soruyordu. Ben de gayet soğuk bir biçimde nerede olduğumu söylüyor ve uzatmıyordum. Ve açık bir şekilde, mezun olana kadar banka hesabımın dolu olması gerektiğini belirtiyordum. Mezun olduktan sonra ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yok. Belki üniversiteye giderim, iş kadını olmak istiyordum... Her neyse, uzun bir sus arasından sonra Gw yine konuşmaya başladı; “Bilmiyorum.Sadece bir ara… birbirimizi ittiğimizi hatırlıyorum.Ama bu ‘o’ evde değildi.Yani yere yığıldığımızı ve birinin kalkmamıza yardımcı olduğunu anımsıyorum.Çünkü kesinlikle sen olmadığını bildiğim her kimse , koltuk altımdan bana destek çıkıyordu.” Hayır! Ama tahmin ettiğim şeyler değildi en azından belada değildik. Portakal suyunun dibini de içtikten sonra, kırmızı lekeler olan boş tabağı biraz ittirdim. Çantamdan sigara paketinden bir tane sigara alıp yaktım. “Evimin yolunu nasıl buldum o halde ve sen neden bana uyup o kadar içtin ?” diye sordum.
“Kendime geldiğimde Starsbuckstaydım.Sen kendinden geçmiş bir şekilde uyukluyordun.Bulunduğumuz masaya baktığımda yalnızdık ve ben iki fincan kahveyi mideme götürmüştüm.” Şimdi biraz daha aydınlanıyordu. Doğrusu içim rahatlamıştı. Gw bana mesaj çektiği zaman aklımdan her türlü şey geçmişti. Tanrı'ya şükrederek, Gw'nin sözünü bitirmesini bekledim.
“Seni kollundan çekiştirip eve götüren bendim.Eve zar zor çıkardım.Tamamen ayıldığında bende eve gitmek üzere çıktım.Gerisi yok.” Demek iyilik meleğim Gw'ydi. Elbette Johnny Deep'i sorup gülünç duruma düşmek istememiştim. Ayrıca rüyamda gördüğüm Gw'nin sulieti şimdi aydınlanıyordu. Ona buzdolabının boşalmasından bahsetmeyi düşünmüyordum. Ne diyecektim ki zaten... İçimden bir his olayların bu kadar olmadığını söylüyordu ama, aynı ses bana Johnny Deep konusunda da ısrar ettiği için onu dinlemeyip, Gw'nin son lokmasını ağzına atmasını bekledim. Esmer garsona işaret ettim. O da kalpli bir kutu getirdi. Çantamdan cüzdanımı çıkarıp, parayı kutunun içine koydum. Bahşiş içindeydi. Gw'e dönerek; "Gidelim mi artık? Annen merak ediyor olabilir..." dedim. Sanki kendi annem bu kadar umrumdaydı da başkasının annesini düşünüyordum. Neyse. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Geç Kahvaltı Paz Tem. 11, 2010 12:43 pm | |
| Anlatıcaklarım bittiği zaman Es , beklediği kadar kötü bir şey olmadığını anlamışçasına bi nefes aldı.Sigarası iki dudağının bastırışıyla tüterken , ne kadar havalı göründüğünü bilemezdi.Ben sigara içmezdim ama alkolden bir farkı yoktu.Bir illete daha başlamayacağımı -henüz- düşünerek garsonun önümüzdekileri alışını izledim.Es, sigarasını küllüğe bastırıp ateşini söndürürken ben de çantalarımızı önümüze çektim ve toparlanacağımızı anlayacağımız için gözlüğümü taktım.Es , parayı ödediğinde sonraki-benden bakışı attım.
"Gidelim mi artık? Annen merak ediyor olabilir..."
dedi.Bunu gerçekten düşünerek sorduğunu anladığımda
"Artık etmiyor.Benim zırvalıklarım yüzünden çekip gitmesi an meselesi."
dedim ve gülümsedim.Paltosunu giydi ve zincirli çantasını taktı.Gözlükleri işaret ettiğimde onları da taktı ve masayı gerimizde bıraktık.Yanyana adımlarken omzuma dokundu ve içimi okumuş gibi gözleri parladı.Teşekkür eder gibi kolunu omzuma attı.Es'i seviyordum.Onun küçük ufaklığı olsamda iyiliğimi düşünmesi hep hoşuma gidiyordu.Neşeli bir şekilde Butter'dan çıktık.Yollaarımızın ayrılacağı noktada durdum.
"Fazla içkiyi bırakacağım.Önümüzdeki elli yıllık planlarım içerisinde !"
diye seslendim.Bir kahkaha kopardı ve farklı taksilerle evlerime dönüş yaptık. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Geç Kahvaltı Paz Tem. 11, 2010 12:54 pm | |
| |
| | | Gossip Girl Lütfen rütbe edininiz
Mesaj Sayısı : 678 Kayıt tarihi : 30/06/10
Bilgiler Puan: Bunlara gerek yok.
| Konu: Geri: Geç Kahvaltı Paz Tem. 11, 2010 2:31 pm | |
| Esmeraude- 20 dolar 4 şöhret puanı Gwen- 20 şöhret puanı 4 dolar | |
| | | | Geç Kahvaltı | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |